Suudi Arabistan’ın petrol şirketi Aramco halka arz ediliyor: Suudilerin derdine ortak olmak ister misiniz?
Suudi Arabistan’ın petrol ve doğalgaz üreticisi Saudi Aramco, halka arz ediliyor. Değeri 1,5 trilyon doları bulması beklenen şirket, halka açık en değerli şirket olacak, ancak Aramco’nun halka arzı, Suudi ekonomisinin ve siyasetinin sorunlarını da gün yüzüne çıkartıyor.
Günde 10 milyon varilin üzerinde petrol üreten, dünyanın en büyük petrol ve doğalgaz üreticisi Saudi Aramco, halka arz ediliyor.
Başlangıçta şirketin yüzde 0,5 hissesinin satılacağı açıklansa da, Suudi Arabistan’ın Al-Eqtisadiah gazetesine göre ülke gelecek 10 yıl içinde şirketin yüzde 49’unu satmayı planlıyor.
ARAMCO ‘EN ÇOK KÂR EDEN’ ŞİRKET
Aramco’nun ardından üretim sıralamasında ikinci sırada günde 4,2 milyon varil petrol ile Rusya’nın Rosneft şirketi, üçüncü sıradaysa günde 3,4 milyon varille Kuveyt petrol şirketi KWC geliyor. Yani Aramco’nun üretimiyle “rakiplerinin” üretim miktarı arasında uçurum bulunuyor.
2018 yılında 111,1 milyar dolar net kâr elde eden Aramco, aynı yılda 59,4 milyar dolar kâr elde eden Apple’ı geçerek, dünyanın en kârlı şirketi oldu.
Suudi Arabistan’ın beklentisi, şirketin değerlenmesinin 2 trilyon doları bulması yönündeydi, ancak bu beklenti gerçekleşmedi.
SUUDİ ARABİSTAN’IN SORUNLARI
Ekonomisi büyük oranda petrole dayalı olan Suudi Arabistan, sektörün risklerinden dolayı uzun süredir petrolden uzaklaşmak istiyor.
Suudi yönetimi tarafından 2016 yılında duyurulan “Ulusal Dönüşüm Programı 2020” ile birlikte, 2020 yılına kadar ülkenin petrol dışı gelirlerinin artırılması ve ekonomik kaynakların çeşitlendirilmesi amaçlanıyordu.
Plana göre Suudi Arabistan’ın “Vizyon 2030” programı için ekonomik temel 5 yıl içinde oluşturulacak, 2030 yılına geldiğindeyse ekonomi daha yüksek teknolojiye yönelecek, sağlık, eğitim, altyapı, eğlence ve turizm gibi alanlarda Suudi Arabistan öncü konuma getirilecek, diğer ülkelerle petrol dışı sektörlerdeki ticaret artırılacaktı.
Ancak Suudi ekonomisi düşük petrol fiyatlarından beklenenin üzerinde hasar aldı ve 2020 hedeflerine ulaşılamadı. Al Jazeera’nin haberine göre Suudi Arabistan’ın bütçe açığının 2020 yılında 49,8 milyar dolara ulaşması beklenirken, bütçe açığını azaltmak için alınan kemer sıkma önlemleri de ekonomiyi olumsuz etkiledi.
SORUNLARIN SUUDİ ARABİSTAN’I
2017 yılında Suudi Veliaht Prensi olan Muhammed bin Selman, Batı basınında “reformist prens” olarak tanıtıldı ve Prens Muhammed’in ülkeyi kadın hakları gibi sosyal alanlarda ileriye götüreceği öne sürülüyordu. New York Times yazarı Thomas L. Friedman, 2017 yılında Muhammed bin Selman ile görüşerek, “Ortadoğu’da bugün en önemli reform sürecinin yaşandığı yer Suudi Arabistan” diyerek, “Suudi stili Arap Baharı” yaşandığını müjdeliyordu.
ABD Başkanı Donald Trump’a övgüler düzen Prens Muhammed, İran stratejisinden dolayı Trump’ı kutluyordu. İran ile yapılan nükleer anlaşması, İran üzerindeki yaptırımları azaltmış, küresel petrol fiyatlarında düşüşe sebep olmuştu. Trump yönetiminin İran’ın petrol ticaretini engelleyen tutumu, Suudi Arabistan’ın ekonomik sorunlarının hafiflemesini sağladı.
Veliaht Prens’in gözden düşmesine ilk yol açan şey, aynı zamanda Suudi Savunma Bakanı olan Muhammed bin Selman’ın inşa ettiği Yemen savaşı oldu. Körfez’in en yoksul ülkesi Yemen’i işgal etmeye girişen Muhammed bin Selman, Husilerin beklenmedik direnişiyle karşılaştı. Suudi saldırıları ülkenin sivil altyapısın yok ederken, CNN’in 21 Kasım 2018 tarihli haberine göre, 2015 ile 2018 arasında Yemen’de kıtlıktan ölen 5 yaşındaki çocukların sayısı 85 bini bulmuştu. Milyonlarca kişinin gıdaya ve temiz suya erişemediği ülkede, salgın hastalıklar ve kıtlıklar artarak sürüyor. Suudi Arabistan’a ekonomik ve siyasi olarak büyük zarar veren savaşın sonu ufukta görünmüyor.
SUUDİ VİZYONUNU KİM DESTEKLEYECEK?
Dış politikada agresif adımlar atacağını en baştan belli eden “reformist prens”, 2017 yılında ülkeye gelen Lübnan Başbakanı Saad Hariri’yi neredeyse esir alarak istifaya zorladı. The Intercept’in haberine göre Katar’a karşı uyguladığı ablukayla hükümeti devirmekte başarılı olamayan Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, Birleşik Arap Emirlikleri’yle birlikte Katar’ı işgal etmeyi planlamış, plana dönemin ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson karşı çıkmıştı. Suudi Arabistan Veliaht Prensi, Katar’ın yanı sıra, Türkiye’yi de “İran ve Müslüman Kardeşler” ile birlikte “şer ekseni” içerisinde sayarak, ülkenin bölgesel müttefiklerini daha da daralttı.
Washington Post yazarı Cemal Kaşıkçı’nın öldürülmesiyse Suudi Arabistan’ın imajına vurulan son büyük darbe oldu. Cinayetin ardından ekonomik olarak zaten sallantıda olan Vizyon 2030, neredeyse tamamen imkansız hale geldi. Pek çok ülke ve şirket Suudi Arabistan’da her yıl yapılan Future Investment Initiative (Gelecek Yatırım İnisiyatifi) adlı Suudi konferansından çekildiğini açıklarken, The New York Times, the Financial Times, CNBC, Bloomberg ve CNN gibi medya kuruluşlarının konferansa desteği çekmesi, Suudi Arabistan’ın imajında onarılması güç yaralar açtı.
Tüm bunlara Suudi Arabistan’ın içindeki güç mücadeleleri de eklendiğinde Aramco’nun halka arzı, ülkenin pek çok riskin üzerinde oturduğu bir dönemde gerçekleşiyor. Aramco’nun petrol tesislerine düzenlenen Husi saldırılarının yarattığı milyarlarca dolarlık zarar bunun yalnızca küçük bir örneği.
‘TAŞ DEVRİ TAŞ KALMADIĞI İÇİN BİTMEDİ’
Eski Suudi Petrol Bakanı Ahmed Zeki Yamani, 2000 yılında The Telegraph’a yaptığı açıklamada, “30 yıl sonra petrolün bitmesiyle ilgili bir sorun olmayacak. Petrol hala yerde olacak. Taş devri taş kalmadığı için bitmedi, petrolün devri de petrol kalmadığı için bitmeyecek” diyordu. “Ben bir Suudiyim ve önümüzde ciddi ekonomik zorluklar olduğunu biliyorum” diyen Yamani, Suudi Arabistan’ın aslında çok uzun süredir bildiği bir gerçeği yineliyordu.
Ancak Suudi Arabistan için zaman her zamankinden hızlı daralıyor. Suudi Arabistan’ın 2013 yılında petrol fiyatlarının büyük düşüşüyle birlikte geliştirmeye başladığı acil durum planları, petrol üretiminde ülkenin lider konumda olacağına ve bunu kullanarak kapsamlı yatırımlar yapabileceğine, Aramco’nun halka arzıyla birlikteyse içeride ve dışarıda çok çeşitli ekonomik kaynaklara sahip olacağına dayanıyordu.
Ancak buna petrol çıkarmadaki yeni teknolojik gelişmeler engel oldu. ABD’nin petrol üretimi yeni gelişmelerle birlikte büyük artış yaşadı ve 1970’lerden beri düşüşte olan ABD petrol üretimi 2017’de günde 10 milyon varili geçti. ABD 2018’de dünyanın en büyük petrol üreticisi olurken, 2019 yılında ABD’nin petrol üretimi günde 15 milyon varili aştı.
Suudi Arabistan’ın Venezuela ve İran’ın izole edilmesine ve bu ülkelerin petrol rezervlerini kullanamamasına dayanan stratejisi, projenin ortağının sektörde hızlı yükselişi sebebiyle Suudi Arabistan’dan çok ABD’ye yaradı. Çıkarılamaz olduğu düşünülen kimi rezervlerin teknolojik gelişmelerle ekonomik hale gelmesi ve yeni keşfedilen sahalar, petrolün daha da ucuzlayacağına işaret ediyor. İran ve Venezuela’nın tekrar küresel ticarete dahil olması ihtimaliyse, Suudi yönetiminin uykularını kaçırıyor olmalı.
Ruhani: 53 milyar varil hacimli yeni bir petrol yatağı keşfettik
YEŞİL ENERJİ VE DİĞER TEKNOLOJİLER
Aramco’nun halka arzıyla birlikte, şirketin uzun vadeli kârlılığını etkileyebilecek etkenler arasında yeşil enerji ve diğer teknolojik gelişmeler de gösterilmeye başlandı.
Özellikle son 5 yılda yenilenebilir enerjideki gelişmeler bu alana büyük yatırımlar yapılmasını tetikledi. Bu konuda ilk sırada olan Çin’in yenilenebilir enerjiye yaptığı yatırım 2017 yılında 126,6 milyar dolardı. Petrol üretimini hızlandıran ABD’nin yatırımıysa yalnızca 40,5 milyar dolarda kaldı.
Büyük bütçe açığıyla ve ekonomik sorunlarla karşı karşıya olan Suudi Arabistan, 2012 yılında yenilenebilir enerjiye 100 milyar dolar yatıracağını ve ülkenin elektriğinin yüzde 30’unun buradan sağlanacağını öne sürmüştü. Ancak Oil Price’tan Irina Slav’ın aktardığına göre, Suudi Arabistan’ın enerji üretiminde yenilenebilir enerjinin payı 2019 yılında yalnızca yüzde 0,1. Suudi Arabistan tarafından son olarak açıklanan 320 milyon dolarlık yatırım açıklamasıysa, Suudi kaynaklarının yetersizliğini ortaya koyuyor.
ARAMCO ‘DÜNYANIN EN RİSKLİ ŞİRKETİ’ Mİ?
Kuşkusuz yenilenebilir enerjinin petrolün yerini tamamen alması mümkün değil. Elektrikli araçların kullanımı artsa da, petrol ürünleri deniz ve hava taşımacılığının yanı sıra, plastikler ve petrol türevi binlerce kimyasalın üretiminde de kullanılıyor. Ancak küresel ısınmaya gösterilen ilginin artması fosil yakıtların kullanımı ve bunlara yapılan yatırımlar üzerinde çok büyük baskı oluşturuyor. Pek çok büyük fon, bu sebeple fosil yakıtlara ayırdığı miktarı azaltarak, bu parayı diğer alanlara ayırıyor.
Suudi Arabistan’ın dışarıda yapmak istediği yatırımlar ve ülke içindeki projeleri de, ülkenin imajıyla ilgili engellere takılıyor. “Suudi hissedar” şirketler için bir yük gibi görünüyor. Yönetim kurulunda Suudi Arabistan hükümetinden üye bulunduran Uber’in CEO’sunun yaptığı açıklamanın çektiği tepki, Suudi Arabistan’ı riskli bularak kaçınmak isteyenleri haklı çıkartıyor.
Aramco’nun özelleştirilmesine karşı çıkan Suudi ekonomist İsam ez-Zamil’in “Petrol halka ait, halka sorulmadan böyle bir karar alınmamalı” sözleri üzerine “ihanet” ile yargılanıp hapsedilmesi, Suudilerin politik alışkanlıklarını değiştirmeye niyetli olmadığını gösteriyor.
Uber CEO’su Suudi hükümetinin Kaşıkçı’yı öldürmesi için ‘hata’ dedi, ‘trafik kazasına’ benzetti