A3 Haber

CHP’den çağrı: Ekonomik ve sosyal krizin sebebi Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, parlamenter sisteme geri dönülsün

CHP’den çağrı: Ekonomik ve sosyal krizin sebebi Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, parlamenter sisteme geri dönülsün

CHP’den çağrı: Ekonomik ve sosyal krizin sebebi Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, parlamenter sisteme geri dönülsün
Aralık 06
14:17 2019

CHP 2020 Bütçesine muhalefet şerhi yazdı. Karşı oy yazısında, Türkiye’de yaşanan ağır ekonomik ve sosyal krizden tek adam rejiminin sorumlu olduğu belirtilerek, “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin bir an önce kaldırılıp, vakit kaybetmeden Parlamenter Sisteme geri dönülmesi” çağrısında bulunuldu.

CHP, 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesine “muhalefet şerhi” koydu. CHP’in muhalefet şerhinde, Türkiye’nin içinde bulunduğu ağır ekonomik ve sosyal krizden hükümetin sorumlu olduğuna vurgu yapılarak, ağır eleştirilerde bulunuldu.

Kronikleşen krize çare olarak toplumun tümünü içine alacak kapsayıcı ve sürdürülebilir bir kurumsal yapının kurulmasının şart olduğu belirtilen karşı oy yazısında, krizden çıkış adresi olarak parlamenter sisteme geri dönüş gösterildi. “Ekonomik krizden çıkış reçetesi salt ekonomi politikasıyla sınırlı olamaz. Bu toplumsal bunalımdan çıkış ancak Türkiye’de parlamenter demokrasiyi kurarak, hukuku, kurumları ve özgürlükleri düzenin merkezine alarak mümkün olacaktır” denildi.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine son verme çağırısı

ÂNKA’nın haberine göre Türkiye’de demokrasinin yeniden kurulmasının gerekliliğine vurgu yapılan karşı oy yazısında CHP, parlamenter demokrasinin var edilerek, Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine bir an önce son verilmesini istedi.

Karşı oy yazısında şöyle dtenildi:

“Bütün bunlar için toplumun tümünü kapsayacak sürdürülebilir kurumsal yapılar gereklidir, hukuk gereklidir, Cumhuriyet gereklidir, parlamenter demokrasi gereklidir, yandaş gözeten değil halk için çalışan bir iktidar gereklidir, insanı ve doğayı koruyacak bir yeşil ve mavi ekonomi gereklidir, toplumsal cinsiyet eşitliğini ve güveni sağlayacak mor ve turuncu ekonomi gereklidir, kaynakların kurallı, kayıt-içi, hukuk-temelli ve şeffaf bir düzende kullanılmasını sağlayacak bir beyaz ekonomi gereklidir, toplumun tüm kesimlerini içine alacak bir toplumsal barış gereklidir, açık ki bütün bunlar için yeni bir halkçı siyaset ve siyasetin tercihleriyle şekillenecek halkçı bir ekonomi gereklidir. Tüm bu nedenlerle, Cumhuriyet Halk Partisi ülkemizin geleceği açısından 2020 yılı Merkezi Yönetim Bütçesine karşı oy verecektir.”

Bütçede “tek adam” vurgusu

CHP tarafından hazırlanan karşı oy yazısında, “Bütçede demokrasi yok, tek adam rejiminin hoyratlığı ve otoriteliği vardır. Değişim yok, “dengelenme ve disiplin” adı altında uluslararası finans çevrelerine hoş görünme kaygısı ve rejimin rantçı yandaşlarını zenginleştirme vardır. Halkın yaşadığı bunalıma çare yok, ülkeyi feda ederek iktidarın kendi geleceğini kurtarma kaygısı vardır” sözleri ile 2020 bütçesi eleştirildi.

Cumhurbaşkanlığı tarafından hazırlanan bütçenin Meclis’te görüşülmesinin siyasi hiçbir sonucu olmadığına dikkat çekilen karşı oy yazısında, bütçenin bu yolla halkın denetiminden kaçırıldığı da öne sürüldü.

Halkın bütçe hakkı gasp edildi

CHP tarafından 2020 yılına ilişkin hazırlanan karşı oy yazısına göre, bütçeye dair demokratik meşruiyet arayışı tek adam rejiminde yok edildi. 2020 bütçesinde iktidarın sınıfsal tercihlerinde bir değişim olmadığı gibi, rant sermayesini zenginleştirmeye devam etme hedefini taşıyor. Bütçeyle iktidar kendi bekasını ülkenin geleceğinin önüne koymaya devam ediyor.

CHP, 2020 bütçesinde İktidarı tercihini, üretimden değil ranttan yana, halktan değil yandaştan yana, verimlilik odaklı bir kalkınmadan değil ucuz ve güvencesiz işgücüne dayalı sömürüden yana, hukuk ve demokrasiden değil tek adamcılık ve ahbap-çavuş ilişkilerine dayalı kuralsızlık ve keyfilikten yana, toplumsal barıştan değil ayrımcılık ve ötekileştirmeden yana yapmakla suçluyor.

Cumhurbaşkanlığının rantçı bütçesi

Karşı oy yazısında bütçenin Cumhurbaşkanlığının rantçı bütçesi olduğu öne sürülürken, şu eleştirilerde bulunuldu:

“Milyonlarca çalışan açlık sınırının altında asgari ücretle geçinmeye mahkum edilmişken Saray bütçesi 3 milyar 152 milyon TL’ye çıkmıştır. Bütçede kamu-özel işbirliklerinin (KÖİ) döviz bazlı Hazine garantileri artarak devam etmektedir.Halk geçmediği köprü ve tüneller, kullanmadığı otoyollar ve müşterisi olarak görüldüğü hastaneler için 2020’de yandaş şirketlere 18,9 milyar ödeyecektir. Bütçe, geçmiş dönemlerde olduğu gibi halktan alıp ranta kaynak aktarmaya devam edecektir. Bu bütçe betona gömülen bir ekonominin bütçesidir. Halkın parasıyla; verimsiz ve yanlış yatırım yapan, düşük katma değerli işlerle büyük servetler elde eden bir avuç şirketin zararları karşılanacak. Cumhuriyetin miraslarına el konularak kurulan Türkiye Varlık Fonu da bu batık sektörleri kurtarma fonu olarak kullanılmaya devam edilecek.”

Karanlık geleceğin bütçesi

Eğitim yatırımlarına ayrılan payın ciddi oranda düştüğüne dikkat çekilen karşı oy yazısında, bütçe karanlık geleceğin bütçesi olarak nitelendiriliyor. Geçmiş dönem bütçeleri gibi, 2020 bütçesinin de halkın, Türkiye’nin ihtiyaçlarının değil iktidar ve yandaşlarının ihtiyaçlarının karşılandığı belirtiliyor ve “Bütçedeki harcamaların detayı iktidarın yüzde 1’i oluşturan rantçıyı toplumun yüzde 99’unu oluşturan halka tercih ettiğini açıkça ortaya koymaktadır. Bu bütçe yüzde 99’un yani halkın değil yüzde 1’in yani rantçı ve talancı düzenin bütçesidir. Bu bütçe çalışanı, işsizi, üreteni değil rantçıyı ve yandaşı koruyan bir bütçedir“ deniliyor.

CHP’nin karşı oy yazısında acilen düzen değişikliğine ihtiyaç olduğu belirtilerek, şu önerilerde bulunuldu:

“Düzeni değiştirecek adımları atmadığımız takdirde krizin ve bunalımın devam etmesi kadar çağa uyum sağlamadığımız için üretici güçler ve çalışanlar açısından bir yıkımın ortaya çıkması da kaçınılmaz olacaktır.Alternatif reçete ve sağlıklı bir bütçe üç temel prensibe dayanmalı: kapsayıcılık, verimlilik ve sürdürülebilirlik. Hem acil eylem planının hem de kalkınma hedeflerinin bu üç prensibi gözeterek oluşturulması büyük önem taşıyor. Kısa vadede krizin yükünü halkın omzundan alacak, orta ve uzun vadede üretim kapasitemizi arttıracak ve üretim modelimizi kapsayıcılığı, sürdürülebilirliği ve verimliliği gözeten bir anlayışa dönüştürecek adımları atmalıyız.”

About Author

Ahmet

Ahmet

Related Articles

TÜM HABERLER