Urla sadece İzmir’in değil, Türkiye’nin gözde cazibe merkezlerinin başında geliyor. Özellikle son yıllarda İstanbul’dan çok kişinin Urla’ya yerleştiği, ev aldığı, villa yaptırdığı (tıpkı Erdoğan Ailesi gibi) kimsenin meçhulü değil.

Eh, gözde olan yerin üzerinde “göz” olur!

Kimi göz koyar.

Kimi göze gelir!

Açılan kapı, kapanan dernek

“FETÖ ile bağlantıları olduğu” suçlamasıyla tutuklanan Belediye Başkanı Burak Oğuz hakkındaki yargı sürecine ilişkin haberleri okuyorsunuz.
Onun için ben daha farklı açılardan bakmaya ve soruşturmaya çalıştımı…

* * *

Burak Oğuz zor ve sorunlu bir ergenlik ve de gençlik dönemi yaşamış.

Erkek kardeşi bir gölette boğularak hayatını kaybetmiş, annesi ile babası ayrılmış, babasıyla uzun süre küs kalmış.

Anlatılır ki;

Annesi, babasından ayrıldıktan sonra yeni bir evlilik yapmış.

Evlendiği kişi ve onun babası, cemaat vb. yapılara yakınmış.

Üvey babası ve üvey dedesi geleceğini etkilemiş bir ölçüde. Gülen Hareketi ile bu dönemde tanışmış, ilerleyen yıllarda kurduğu ilişkilerin yolu açılmış.

Diğer yanda, azimli ve hırslıymış Burak Oğuz.

Başarılı olmak için çok çabalamış, bir yerlere gelebilmek için her kapıyı zorlamış.

Kendisine açılan kapılardan biri de, örnekse…

FETÖ yüzünden kapatılan İzmir Genç İşadamları Derneği olmuş!

Beş yıl önce, aynı iddia yine

İnsanlar onun her sabah pırıl pırıl tıraş olup, tertemiz giyenerek Urla’da dolaştığını, esnafı ziyaret etmeyi hiç ihmal etmediğini hatırlıyor.

Politikada da yükselmeyi hedeflediği, 2011 seçimlerinde CHP’den milletvekili aday adayı olmasından belliymiş.

Şu da hatırlatılıyor ki;

2014 yılında yine CHP’den Urla belediye adaylığı yarışına girişen Burak Oğuz’un FETÖ ile ilişkisi olduğu, yine konuşulmuş, hatta haberlere konu olmuş!

Adaylığını kim sağladı?

O zaman yoluna taş koyan bu iddia, nasıl oldu da beş yıl sonra bir engel olmaktan çıktı; derseniz…

Rivayet muhtelif değil bu konuda!

İşaretler ağırlıklı olarak hep aynı kişiyi gösteriyor:
Rıfat Nalbantoğlu.

Burak Oğuz’la meslektaş.

İkisi de mali müşavir.

Bazı alanlarda “ortak çalıştıkları” da belirtiliyor.

Rıfat Nalbantoğlu’nu tanımak farz

Tanıyanların çok iyi tanıdığı Rıfat Nalbantoğlu’nu, tanımayanlara özel bir parantez açıp tanıtmak farzdır.

Rıfat Nalbantoğlu “aday adaylığından beri Tunç Soyer’in en yakınındaki kişidir” desem, büyük çoğunluk eminim “Aaaa o kim?” falan der.

Tepki normaldir.

Bilinmez.

Zorunlu kalmadıkça öne çıkmayı sevmez Rıfat Nalbantoğlu, tanınmamayı tercih eder.

Nitekim CHP İzmir İl Başkanlığı yaptığı dönemde, gazeteci arkadaşım Gönül Soyoğul sormuştu: “CHP’nin başındasınız ama İzmirli sizi tanımıyor. Ne kadar gürültü, o kadar az iş sözüne mi inanıyorsunuz?”

Yanıtı şuydu: “Herkesin iş yapma biçimi var. Benim iş yapma biçimim bu. Kedinin kuyruğuna teneke bağlayarak iş yapamam. Gürültüyü sevmem.”

Sevdiği ise politikadır.

80 öncesi TKP, sonrasında DSP, ardından İsmail Cem’in partisi YTP ve nihayet CHP’de etkili görevlerde bulunmuştur Nalbantoğlu.

Umarım biraz olsun kışkırtmışımdır onu.

Çıkar ve yanıt verir hakkındaki iddiaya.

Kayyum olmaz, hele rakipten hiç olmaz

Urla’ya, Burak Oğuz’a ve hakkındaki iddialara tekrar dönersek; konuştuğum, yazıştığım ve çoğu Urla’da yaşayan insanlardan hiçbiri, genel kamuoyunun aksine, şaşırmamış olanlara.
Dahası nabız, “Burak Oğuz sonrası Urla” üzerinde atıyor şu anda!

Malum.

İki seçenek var:

1- Belediye Meclisi kendi içinden yeni bir başkan seçecek. (Ki o kişinin, şu an Meclis Başkanvekili olan ve Bülent Baratalı’nın milletvekilliği için istifa ettiği dönemde, yine Meclis’ten gelip, 11 ay başkanlık yapan Mustafa Kıpkıp olacağı noktasında herkes hemfikir.)

2- HDP’li belediyelere uygulandığı gibi, Urla’ya da kayyum atanacak. (Yine herkes hemfikir ki, bu kişi de Urla Devlet Hastanesi Başhekimi Adıgüzel Demirel olacak.)

Adı pek güzel olan bu kardeşimize, 2019 seçiminde Burak Oğuz’a AKP’den rakip olduğunu hatırlatmak isterim.

İnsan seçilemediği yere, kayyum sıfatı ile gelir mi hiç?

Sanmam.

Ayıptır canım.

Ve zaten kayyum uygulaması, ha Urla’da, ha başka yerde, baştan aşağıya yanlıştır.