A3 Haber

İzinler iptal, ‘dağıtım seferberliği’ adı altında mobbing sürüyor: PTT’de neler oluyor?

İzinler iptal, ‘dağıtım seferberliği’ adı altında mobbing sürüyor: PTT’de neler oluyor?

İzinler iptal, ‘dağıtım seferberliği’ adı altında mobbing sürüyor: PTT’de neler oluyor?
Aralık 24
13:51 2019

PTT çalışanları bir süredir aşırı iş yükü, mobbing ve psikolojik baskı altında… “Dağıtım seferberliği” adı altında PTT çalışanlarına yönelik baskılar sürüyor. İşte, adlarını gizlemek zorunda olduğumuz PTT çalışanlarının anlattıkları…

1840’ta kamusal posta hizmetleri için kurulan, cumhuriyetin kuruluşundan sonra yıllarca kamu hizmetini sürdüren PTT, 1990’ların neoliberal rüzgarlarıyla şirketleştirilmiş, kamusal niteliklerinden arındırılıp bir ticari teşekkül haline getirilmişti.

PTT hisseleri, geçen yıllarda yönetim kurulu başkanlığını AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, başkan yardımcılığını da damadı Berat Albayrak’ın yaptığı Varlık Fonu AŞ’ye devredildi. Son hamlelerle PTT adlı kamu kurumu, tamamen şirketleştirildi.

Son günlerde “büyük vurgun” iddialarıyla yeniden gündeme gelen PTT’de, çalışanlar da ağır iş yükü, angarya ve mobbing baskısı altında zor günler geçiriyor.

PTT yönetiminin başlattığı “dağıtım seferberliği” adı altındaki uygulama, kurum çalışanlarına zor günler yaşatıyor.

Adlarını gizlemek zorunda olduğumuz bir grup PTT çalışanının anlattıkları, bu durumu gözler önüne seriyor…

“Eşit işe eşit ücret yok, çünkü dört tip çalışan var…”

PTT’de neler oluyor?

Baştan başlasak daha iyi olacak aslında… 2013 yılında başladım PTT’de çalışmaya ve her geçen gün, her şey daha da kötüye gitti. İşe başladığım günden beri bir gün bile, iyi bir şeyle karşılaşmadım.

Bu kurumda dört farklı maaş türü var çünkü.

1- 657’ye tabii olanlar, yani tuzları kuru olanlar… Herkesten yüksek maaş alıp herkesle aynı işi yapanlar. İşten atılma korkuları yoktur, çünkü bir hata yaptıklarında aynı hatayı üç defa daha yapma hakkına sahipler. 12 ayda 30 günlük izin hakları da var.

2- 399’a tabii olanlar… 657’den bir tık alt seviyedeler. Onlarda da aynı haklar mevcut. Sadece maaşları 200-300 TL az. 12 ayda 30 günlük izin hakları var.

3- İHS’liler yani İdari Hizmet Sözleşmeliler… 399’a tabii olanların bir tık daha altındalar ama bunlarda farklı olan tek şey performansın etkili olması. Ne kadar çok çalışırlarsa, o kadar fazla maaş alırlar. PTT işçisidir bir nevi… 12 ayda 30 günlük izin hakkı bunlarda da var.

4- Taşeronlar… En zor işleri gören, her türlü angaryanın kitlendiği çalışanlardır. Şirket işçiyi PTT’ye kiralar ve PTT bu işçileri istediği gibi kullanır. İzin hakları 20 gündür, o da beş yılı doldurmak şartıyla… En az maaşı alırlar, yani asgari ücrete tabiiler ve en çok işi yaparlar.

“PTT taşeron şirketlere teslim…”

Anlattığınız tablo aslında her şeyi açıklıyor. Görünen o ki, PTT’de eşit işe eşit maaş uygulaması yok. Haklar da eşit değil. Peki, kurum içerisinde başka ne gibi sorunlar yaşıyorsunuz? 

Kendi içerisinde dörde ayrılan çalışanların olduğu bir kurumdan ne beklenir ki? PTT, neredeyse taşeron şirketlere teslim… Aslında PTT’nin zarar etmesi imkansız, çünkü benim çalıştığım merkezde bir günlük kargo dağıtımından toplanan ücret, bir taşeron işçinin bir aylık maaşını karşılamakla kalmıyor, kargo dağıttığı aracın da bir aylık yakıt ihtiyacını karşılıyor.

Somut olarak karşılaştığınız sorunlar, sıkıntılar neler örneğin?

Az önce söylediğim gibi dört farklı çalışan tipi var ve bu durumda sorunları çözmek, iş barışını sağlamak imkansız. Sendikaların da bir yararı yok, benim gözlemlediğim kadarıyla personel boşluğu olan şubelerde kendi yakınlarını işe sokmaktan başka bir şey yapmıyorlar. Genelde Birlik Haber Sen’in borusu ötüyor. Şu beş yıllık süreçte, eşleriyle birlikte sendikaları ele geçirip kendilerini kurum içerisinde yükseltmek için türlü taklalar atan onursuzlara tanık oldum.

“Çalışanlar hakkında açılmış dava var mı” diye araştıran müdürler gördüm. Hatta AKP Genel Başkanı Erdoğan’a hakaret iddiasıyla yargılanan bir personelin dava dosyasını adliyeden talep edip çalışanı işten atmaya çalışan müdürlerle çalışmak zorunda kaldım. Taşeron işçilerini bir çatı altında toplamaya kalkışsak, ertesi gün hepsi birbirini satacak kıvamda, çünkü herkesin düşündüğü tek şey her ay maaş kartına yatan ücret. Kurum içi dayanışma da yok nerdeyse… Oysa Türkiye topraklarında ilk işçi eylemi 1870’li yıllarda Beyoğlu Telgrafhanesi’nde yapılmıştır. Ama şimdi, Ahmed Arif’in şiirinde dediği gibi “her yanımız puşt zulası…”

“Garanti Bankası’nın kuryesine dönüştük…”

“Dağıtım seferberliği” nedir, bu ad altında çalışanların içine düştüğü durumdan söz edebilir msiiniz?

PTT yönetimi 4 Kasım’dan 31 Aralık’a kadar dağıtım seferberliği diye bir uygulama başlattı. İş yükü zaten önceki yıllara göre yüzde 100 artmış durumda. Araçlar, kargo yoğunluğunu kaldıracak kapasitede değil. PTT çalışanları, tüm olumsuz koşullara rağmen zaten seferberlik halinde çalışıyorlar…

Bu konuda çok açık sözlü olacağım: Çatır çatır halkın hakkını yiyenler, bugün kurumun itibarını yerle bir ettikleri için, bu işin içinden sıyrılmayı, çalışanların omzuna çökmekte buluyor. Garanti Bankası’nın kuryesine dönüştük resmen. Garanti Bankası PTT’yle anlaşmaya varıyor ama çileyi çalışanlar çekiyor. Herhangi bir Garanti Bankası’nın kartını müşteri teslim almadığı zaman, kurumun performansı düşüyor. Doğal olarak o kartı teslim edemeyen çalışanın sicilindeki performans azalıyor. Bu, doğrudan o bölgenin başmüdürlüğünü etkiliyor. Hakim gelir, savcı gelir, posta dağıtıcılarını azarlamaya kalkar. Tebligat yönetmeliğinden habersizler, bize iş öğretmeye kalkarlar. Tebligatı doğru yaparsın ama statüsü yüksek olanlar sana tebligatı yanlış yaptığını iddia ederek tebligat ücretinin cezasını sana kesmeye kalkar. Bütün bunlar yetmiyormuş gibi, teslim odaklı çalışmamız isteniyor. PTT’de çalışanların psikolojisini bozup sağlıklı çalışmayı bekleyenler hayal dünyasındalar.

15 Ocak’a kadar izinler iptal… İzin hakkımız olsa bile kullanamayacağız. Angaryanın, mobbingin, psikolojik baskının her türlüsüyle karşılaşıyoruz.

Şu duruma bakar mısınız? İşimden olma endişesi taşıdığımdan, rahatlıkla adımı vererek sizinle konuşamıyorum bile. Kısacası diledikleri seferberliği ilan etsinler, bıçak çoktan kemiğe dayandı. Buradan hiçbir şey çıkaramazlar. İşi bilmeyenler işin başında çünkü…

About Author

Ahmet

Ahmet

Related Articles

TÜM HABERLER