A3 Haber

Bugün o gençlerin sessiz çığlıklarının günü: Anlıyor musun?

Bugün o gençlerin sessiz çığlıklarının günü: Anlıyor musun?

Bugün o gençlerin sessiz çığlıklarının günü: Anlıyor musun?
Ocak 01
08:31 2020

Erol Can Özdokumacı.

Bilkent Üniversitesi Turizm Otelcilik Yükseokulu öğrencisiydi.

Bugün tatil yapmaya gitme olasılığımız olan en lüks otelin yöneticisi olabilirdi.

Büşra Bek.

Bilkent Üniversitesi İç Mimarlık Bölümü öğrencisiydi.

Bugün içinde sevdiklerimizle keyifle oturduğumuz evin ya da dost sohbetlerinden keyif aldığımız mükemmel bir mekanın yaratıcısı olabilirdi.

Tarık Şükrü Yılmaz.

Bilkent Üniversitesi Ticaret Yönetimi Bölümü öğrencisiydi.

Bugün hayatımıza dokunan şirketlerden birinin üst düzey yöneticisi olarak hayatımızı kolaylaştırıyor olabilirdi.

Elif Koyuncuoğlu.

Bilkent Üniversitesi Siyaset Bilimi Bölümü öğrencisiydi.

Bugün çekilmez haldeki siyasetimizde gülen yüzüyle bakanımız, başkanımız olabilecek kadar güçlü ve karakterliydi.

Ceren Okkalı.

Bilkent Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü öğrencisiydi.

Bugün her yanımızı saran ateş çemberini yaran, ulusların kendi kaderlerini tayin hakkına inanan pırıl pırıl bir diplomat olabilirdi.

Oğuzhan Tozburun.

Bilkent Üniversitesi Kimya Bölümü öğrencisiydi.

Bugün pek çok hastalığa neden olan organizmalar üzerine yaptığı çalışmalarla milyonlarca çocuğun gülmesini sağlayan önemli bilim insanlarımızdan biri olabilirdi.

Ve Turan Özgür Attila.

Bilkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencisiydi.

Bugün hepimizin hakkını, hukukunu savunan gerçek bir Cumhuriyet Savcısı olabilirdi…
Benim yelken gözlü yeğenim, sevgi dolu yüreğimdi.

İşte bu sabah, tam da yepyeni bir yılın ilk sabahında.

Doktorlara yalvaran annelerin, babaların, kardeşlerin, yeğenlerin, halaların, teyzelerin, amcaların, arkadaşların yüzlerinin toplam izi var içimde.

Geleceğe hüzünlenen sabahların, geçmişe küfreden vicdanların öfkeli bakışları ile yazıyorum size.

İki kelimede bir durup durup ağlayan anaların, gözyaşlarını gizleyen babaların sesiyle sesleniyorum.

Sadece ben değil.

Attila İlhan sesleniyor bulutların arasından;

Ay ışığına batmış karabiber ağaçları, gümüş tozu
gecenin ırmağında yüzüyor zambaklar
yaseminler unutulmuş
tedirgin gülümser
çünkü ayrılmanın da vahşi bir tadı var
çünkü ayrılık da sevdaya dahil
çünkü ayrılanlar hâlâ sevgili
hiç bir anı tek başına yaşayamazlar
her an ötekisiyle birlikte
her şey onunla ilgili.

Onca söze, incitici kelimeye, davaya rağmen nasıl da bembeyaz duruyorlar bu ocak sabahında.

Nasıl da güç veriyorlar?

Erol, Büşra, Tarık, Elif, Ceren, Oğuzhan.

Ve yelken gözlüm, oğlumun abisi Özgür.

Çocuklarım, kızlarım, oğullarım.

Bugün Ahmet Arif’in dizeleri ile sığınırım size;

Öyle yıkma kendini,
Öyle mahzun, öyle garip…
Nerede olursan ol,
İçerde, dışarda, derste, sırada,
Yürü üstüne – üstüne,
Tükür yüzüne celladın,
Fırsatçının, fesatçının, hayının…
Dayan kitap ile
Dayan iş ile.
Tırnak ile, diş ile,
Umut ile, sevda ile, düş ile
Dayan rüsva etme beni.
Gör, nasıl yeniden yaratılırım,
Namuslu, genç ellerinle.
Kızlarım,
Oğullarım var gelecekte,
Her biri vazgeçilmez cihan parçası.
Kaç bin yıllık hasretimin koncası,
Gözlerinden,
Gözlerinden öperim,
Bir umudum sende,
Anlıyor musun?

About Author

Serdar Öztürk

Serdar Öztürk

Related Articles

TÜM HABERLER