A3 Haber

Amerikan karşıtlığı İran yandaşlığı mıdır?

Amerikan karşıtlığı İran yandaşlığı mıdır?

Amerikan karşıtlığı İran yandaşlığı mıdır?
Ocak 03
12:53 2020

İran Devrim Muhafızları’nın yurt dışı operasyonlardan sorumlu birimi Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani Irak’ta ABD güçleri tarafından öldürüldü.

Saldırda ölenlerden birinin de Haşdi Şabi’nin Komutan Yardımcısı Mehdi el-Mühendis olduğu açıklandı.

Her konuda olduğu gibi, bu konuda da ikiye bölündük.

Oysa konuyu daha iyi kavramak için önce Haşdi Şabi örgütüne bakmak gerekir.

Haşdi Şabi’nin Türkçe karşılığı Halk Seferberlik Güçleri’dir.

Merkezi Irak’ta bulunan ve 150 bin militanı olduğu belirtilen örgütün büyük bölümü Şii milislerden oluşur ancak tek bir yapı değildir.

Haşdi Şabi bünyesinde Bedir Grubu, Asaib Ahl El-Hak, Barış Tugayları (Mukteda El Sadr’ın grubu), Hizbullah Tugayları, Seyyid El Şuhada Tugayları, Kataib El İmam Ali, Ebu El-Fadl El-Abbas Güçleri, Harakat Hizbullah El-Nucaba gibi gruplar bulunur.

Haşdi Şabi’nin İran Devrim Muhafızları tarafından teşkilatlandırıldığı, liderlerinin genelde Tahran ve Kum şehrinde eğitildikleri artık dünyanın bildiği gerçek.

Örgütün parası ve silahların İran’dan gelmesi nedeniyle de ilişkileri oldukça güçlü.

Öldürüldükten sonra intikamının alınacağı konusunda İranlı pek çok yetkilinin söz verdiği

Kudüs Gücü (Kudüs Ordusu) komutanı Kasım Süleymani’nin kim olduğunu buradan öğrenebilirsiniz.

Şimdi gelelim bunun Türkiye ile bağlantısına.

Türkiye Kudüs Ordusu’nu aslında çok iyi tanır.

Nerden mi?

Turan Dursun, Muammer Aksoy, Bahriye Üçok, Çetin Emeç, Uğur Mumcu ve Ahmet Taner Kışlalı ve buna benzer cinayetlerden.

1999-2000 yıllarında güvenlik güçlerinin operasyonları ile, İran Devrim Muhafızları içinde ayrı olarak örgütlenen Kudüs Ordusu’nun Türkiye’deki faaliyetlerinin önemli bölümü çözüldü.

Türkiye’deki bağlantılarının adı da benzer biçimde Selam Tevhid Kudüs Ordusu’ydu.
Onlarca silah, kilolarca plastik patlayıcı ele geçirildi.

Bütün bunların ötesinde, Türkiye’nin aydınlık insanlarını nasıl katlettiklerini ayrıntılarıyla anlattılar.

Nasıl oluştular, İran’a gidip nasıl silah ve bomba eğitimi aldılar, Türkiye’ye döndükten sonra nasıl eylem yaptılar hepsi devletin kayıtlarında var.

Ve en önemlisi, İran’nın Türkiye’deki diplomatik temsilciliklerinde kimlerle nasıl irtibat kurdular, Türkiye’nin ortaya çıkan bu gerçekler karşısında İranlı diplomatların bazılarını nasıl istenmeyen adam ilan edilerek sınır dışı ettiği de.

30 Mart yerel seçimleri nedeniyle seçim çalışması yürüten dönemin Başbakan’ı Tayip Erdoğan’ın 11 Mart 2014’te Bitlis’te yaptığı konuşmayı anımsayan var mı?

Şöyle diyordu Erdoğan: “Valiyi, korumaları, memurları, AKP’nin, CHP’nin, MHP’nin il başkanlıklarını, bürokratları keyfi olarak dinlenmişler. Selam Örgütü diye bir örgüt uydurmuşlar. Üç bine yakın kişiyi üç yıl dinlemişler…”

İşte bu örgüttür Kudüs Gücü ya da Kudüs Ordusu.

Aydınlarımızın katledilmesi emrini verenlerdir.

Türkiye’den devşirdikleri kendi kafalarındaki insanlara İran’da silah, bomba eğitimi verdikten sonra yeniden Türkiye’ye göndererek cinayet işletenlerdir.

Türkiye Cumhuriyeti toprakları üzerinde şer-i hükümlerle yönetilen İran benzeri bir İslam devleti kurmayı hedefleyenlerdir.

Şimdi sadece Amerikan karşıtı olmaları üzerinden bu katilleri “masum devrimciler mi” sayacağız?

Öldürdükleri aydınlarımız adına ayıp.

Bunca yıldan, bunca bilgiden, belgeden sonra oturup cehaletimize ağlamalıyız aslında.

About Author

Serdar Öztürk

Serdar Öztürk

Related Articles

TÜM HABERLER