İşgal tekerrürden ibaretmiş: 12 Eylül generalleri genel merkez binasına, AKP iktidarı Urla’daki koya el koydu!
12 Eylül’den hemen sonra…
Faşist cunta yönetimi DİSK’e bağlı Genel İş Sendikası’nın Çankaya’daki genel merkezine el koyuyor. O bina yıllarca mahkeme olarak kullanılıyor. Sendika yönetimi kayyuma devrediliyor. Sendikanın kurucu genel başkanı Abdullah Baştürk olmak üzere, yöneticileri idam yargılanıyor. 1991’de Askeri Yargıtay beraat kararı veriyor.
Aradan 40 yıl geçiyor.
Tarih 25 Ocak 2020… Resmi Gazete’de Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan imzasıyla bir karar yayımlanıyor. Karara göre Genel İş Sendikasının Urla Zeytineli mahallesinde, Böğürtlen Adası’na bakan el değmemiş koydaki taşınmazına el konuluyor. “Acele kamulaştırma” düzeneği devreye sokuluyor.
Genel İş Sendikası 40 yıl sonra benzer bir el koyma zorbalığıyla karşı karşıya kalıyor. 40 yıl öncekiler apoletli tüccar, 40 yıl sonrakiler cübbeli tüccar.
İşte o karar:
“Hukuk dışı bir şekilde el konulmuştur”
Genel İş Sendikası bir basın açıklaması yayımladı. “1975’te unutulmaz genel başkanımız Abdullah Baştürk ve arkadaşları tarafından işçiler tatil yeri yapmak üzere satın alınan 61 dönüm taşınmazımıza hukuk dışı bir şekilde el konulmuştur” denildi.
Genel İş Sendikası Genel Başkanı Remzi Çalışkan’la konuştum, “Neler oluyor” diye sordum…
“Bu bir işgal”
Remzi Çalışkan’ın anlattıklarından satır başları şöyle:
• Bundan 45 yıl önce kurucu genel başkanımız Abdullah Baştürk’ün girişimleriyle, işçilerin aidatlarından artırılan paralarla, Urla Zeytineli’nde denize sıfır bir taşınmaz satın alınmış. 249 Ada 2 ve 4 parsel ile 247 Ada 5 ve 6 parsellerin bulunduğu bir gayrimenkul. Toplam 61 dönüm. Amaç, işçilerin dinlenip tatil yapabileceği kamusal tesisler yapmak. Ancak bölge SİT alanı olduğu için uzun yıllar tesis kurulamamış. Şimdi SİT alanı kaldırıldı. Ama taşınmazımıza da el konuldu. Bu açık bir işgal.
• Kimlere, hangi şirketlere peşkeş çekileceğini bilmiyoruz. Ancak aldığımız duyumlar var. Turizm şirketlerine devredilecek deniliyor, golf sahası yapılacak deniliyor. SİT kaldırıldığına ve “acele kamulaştırma” bahanesiyle el konulduğuna göre, birilerine peşkeş çekileceği, ranta aktarılacağı kesin.
Genel İş Sendikası’nın el konulan taşınmazı, Böğürtlen Adası’na bakan el değmemiş bir koyda bulunuyor.
“İşçilerin elinden alıp, işçilerin önünden bile geçemeyecekleri lüks tesisler dikecekler”
Remzi Çalışkan öfkeli. Haksız da değil. Çünkü el konulan mülk, bir işçi sendikasının kolektif mülkü. Aslında kamusal bir alan. Özelleştirilecek.
Şöyle devam ediyor Remzi Çalışkan:
• Orası bizim sendikamızın değerli bir mirasıydı. Üyelerimizin alın teriyle alınmıştı. Şimdi bir gecede, bir kararla el konuluyor, elimizden alınıyor.
• Şimdi büyük olasılıkla oralara, işçilerin yanından bile geçemeyecekleri lüks oteller veya tesisler dikecekler. İşçilerin elinden alıp birtakım patronlara teslim edecekler. Yapılan bu. Hukuksuzca ve zorbaca. Biz bunun peşini bırakmayız.
• Orası yıllardır işçilerindi, bundan sonra da işçilerin kalmalı. İşçilerin kullanımına açılmalı. Henüz acele kamulaştırma kararı bize resmen tebliğ edilmedi. Karar gelir gelmez hukuki mücadeleyi başlatacağız. Türkiye’de iç hukuk yolları tükenirse, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne kadar gideriz.
• 12 Eylül generalleri genel merkezimizi işgal etmişlerdi, bunlar taşınmazımıza el koydular. Zihniyet aynı zihniyet. 12 Eylül farklı kılıklar, farklı yüzler altında sürüyor.
“Önce Urla’ya kayyum atadılar, sonra arazimize el koydular”
Remzi Çalışkan, Zeytineli’ndeki taşınmazın acele kamulaştırma kapsamına alınmasına ilginç bir yorum da getiriyor. Şöyle diyor:
• Bunun ilk aşaması Urla’ya kayyum atamaktı. Urla’ya kayyumu atadılar. Ardından Urla’nın koylarına, tarım alanlarına, meralarına, sahillerine “acele kamulaştırma” adı altında el koymaya başladılar. Bunlar hep bir sürecin parçası ve devamı. Bununla kalmayacak, bu el koyma, işgal girişimleri Urla’da devam edebilir.
Kayyum faktörü: Bunun için mi atandı?
Urla’da buna benzer “acele kamulaştırma” operasyonları devam edebilir.
AKP, zaten aceleden de öte “dörtnala” kamulaştırma şampiyonu.
Aslında yasayla düzenlenen ve istisnai olarak kullanılan “acele kamulaştırma” uygulaması, AKP iktidarında adeta “kural” haline gelmiş durumda. Özel ya da tüzel kişilere ait kimi alanlara “acele kamulaştırma” adı altında el konuluyor. El konulan alanlar, bazen enerji şirketlerine, kimi zaman yol firmalarına, bazen de turizm tekellerine teslim ediliyor. Bir başka deyişle büyük şirketler, dev firmalar, “hatırlı” patronlar istedikleri arazi, arsa ya da alanları, devlet eliyle ve “acele kamulaştırma” kılıfıyla elde ediyor.
Urla ve çevresinde, patronların iştahını kabartan çok sayıda koy, arsa, arazi, kıyı olduğunu biliyoruz. Yönetimde de zaten kayyum var.
Pazarlıklar kapalı kapılar ardında yapılır, kararlar Resmi Gazete’de yayımlanır, Urla’daki mutemet kayyuma da el koymak düşer.
Mahkeme mi?
Unutmayın… “Anayasa Mahkemesi kararı bizi bağlamaz” diyen birisi oturuyor sarayda!