Fethullah Gülen cemaatinin siyasi ayağı tartışması son haftalarda yine alevlendi. Erdoğan ve Kılıçdaroğlu, birbirlerini “FETÖ’nün siyasi ayağı” olarak suçlamaları, eski genelkurmay başkanları Hilmi Özkök ve İlker Başbuğ’un açıklamaları, “siyasi ayak kim, nerede, niçin mücadele edilmiyor” sorularını gündeme getirdi. Tüm bu tartışmalar, Erdoğan’ın eski müsteşarı Ömer Dinçer’in “MGK’nin Gülen cemaatiyle mücadele konusundaki tavsiye kararını sümen altı ettik” itirafını yeniden akıllara getirdi.
A3 Haber Merkezi | 14 Mart 2003’te Tayyip Erdoğan başkanlığında kurulan ikinci AKP hükümeti, Fethullah Gülen cemaatiyle adeta ilan edilmemiş, fiili bir koalisyon ortağı olarak çalıştı. Bu hükümet göreve devam ederken, 2004 yılında MİT ve Genelkurmay, “devlet içindeki Fethullahçı yapılanma tehlikesi” ile ilgili olarak Milli Güvenlik Kurulu’nda bir sunum yaptı. Bu konuda bir önlem planı hazırlanması kararı alındı ve bu karar AKP hükümetine tavsiye olarak iletildi.
Bundan sonrasını o dönemin Başbakanlık Müsteşarı Ömer Dinçer, yıllar sonra yayımlanan “Türkiye’de Değişim Yapmak Neden Bu Kadar Zor” adlı kitabında adeta itiraf gibi anlatıyor.
“FETÖ’yle mücadele kararını dosyaya kaldırmaya karar verdik”
Kitabın 123 ve 124’üncü sayfalarındaki ifadeler, daha doğrusu itiraflar şöyle:
- Tavsiye kararı Başbakanlığa bildirildikten sonra konuyu Başbakanımıza açtım ve gelen yazıyı ‘dosyasına’ kaldırmaya karar verdik.
- Bu karar metni Bakanlar Kurulu’nda imzaya açılmadı ve hakkında hiçbir işlem yapılmadı.
- Konudan MGK toplantısına katılan Bakanlar dışında kimsenin haberi olmadı ve onları endişeye sevk edecek bir sonucun doğmamasına özen gösterildi.
- Bütün toplumsal ve siyasi riski hükümet adına Sayın Başbakanımız (Erdoğan), hukuki riski ise ben üstlenmiştim.
Kitap 2015’te yayımlandı
Erdoğan’ın eski müsteşarı Ömer Dinçer’in bu kitabı 2015 yılında yayımlandı. Erdoğan’ın Fethullah Gülen cemaati ile ilişkilerinde “milat” olarak kabul ettiği 17-25 Aralık 2013’ten sonra, 15 Temmuz darbe girişiminden de önce.
“Fethullah Gülen cemaatinin siyasi ayağı” tartışmasının yeniden alevlendiği bugünlerde, Ömer Dinçer’in itiraf niteliğindeki bu ifadeleri yeniden gündemde.