A3 Haber

Aynaya sprey sıkıp şifre çözmeye çalıştığımız günler vardı: CINE5 dönüyor mu?

Aynaya sprey sıkıp şifre çözmeye çalıştığımız günler vardı: CINE5 dönüyor mu?

Aynaya sprey sıkıp şifre çözmeye çalıştığımız günler vardı: CINE5 dönüyor mu?
Şubat 21
13:47 2020

Türkiye, TRT dışında özel radyo televizyonlarla 1989 yılında tanıştı.

Star TV, Lihtenştayn’da 50 bin İsviçre frangı sermaye ile 1 Mart 1989’da dönemin Başbakan’ı Turgut Özal’ın oğlu Ahmet Özal’ın da ortakları arasında bulunan Magic Box Incorporated AG adlı şirket tarafından Türkiye’nin ilk özel televizyon kanalı olarak, Star 1 adı ile kuruldu.

Türkiye’deki yasalar dolaşılarak, Almanya üzerinden 7 Mayıs 1990’da her gün 18:00 ile 23:00 saatleri arasında test yayınına başladı.

Star TV’yi, Flash TV, Teleon TV, Show TV, Kanal 6, HBB, TGRT, ATV’den sonra Kanal D izledi.

Türkiye’nin onuncu özel televizyonunun adı ise CINE5 oldu.

CINE5’in özelliği Türkiye’nin ilk şifreli televizyon kanalı olmasıydı.

Maçların ve filmlerin ilk 5 dakikasını şifresiz gösterip, sonra şifreye geçerlerdi.

O zamanın gençleri anımsar.

“Oda spreyini aynaya sıkıp tersten tek gözünü kapatarak bakınca şifresi çözülüyor” söylentisi yüzünden milyonlarca kişi uykusuz kaldı.

Türkiye’deki futbol maç yayın haklarını da alması ile birlikte üye sayısı 700 bine çıktı.

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu, 15 Mart 2001’de, Erol Aksoy’un sahibi olduğu İktisat Bankası’nın Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na (TMSF) devredilmesine karar verdi.

CINE5’de İktisat Bankası’nın iştiraklerinden biriydi.

Bu yüzden o da TMSF kontrolüne geçti.

Aradan yıllar geçti.

Fon Kurulu, İktisat Bankası’nın borçları nedeniyle 30 Eylül 2010 tarihinde CINE5’in 40 milyon dolar bedelle satışa çıkarılmasına karar verdi.

Sonunda 4 Şubat 2011’de pazarlıklarla 40 milyon 500 bin dolara frekansı Al Jazeera Türk’ün sahibi A. Türk Yayıncılık Hizmetleri’ne satıldı.

İktisat Bankası ile birlikte CINE5’in de sahibi olan Erol Aksoy bu satışa itiraz etti.

Aksoy’un itirazını inceleyen Danıştay 18. Dairesi 9 Aralık 2014’te satışın iptaline karar verdi.

TMSF’nin temyiz ettiği karar, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu tarafından reddedilerek 8 Haziran 2015’te kesin olarak onandı.

İDDK, TMSF’nin karar düzeltme talebini de 25 Ocak 2016’da reddetti.

Bu sürecin ardından Erol Aksoy TMSF’ye başvurarak ihalenin iptalini istedi.

TMSF ise, “kamu zararının tahsilini sekteye uğratacağı gerekçesiyle söz konusu kararın gereğinin yerine getirilmesinin hukuken ve fiilen mümkün olmadığını belirterek iptal kararının uygulanmamasına karar verildiğini” bildirdi.

Bunun üzerine Erol Aksoy 9 Haziran 2016’da Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulundu.

Sonuçta Anayasa Mahkemesi, 2016/11026 başvuru numaralı dosyayı karara bağladı.

21 Şubat 2020 tarihli Resmî Gazete’de yayınlanan karara göre Anayasa Mahkemesi, “Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE OY ÇOKLUGUYLA, kararın bir örneğinin mülkiyet hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na GÖNDERİLMESİNE” karar verdi.

Hukukçular, Eğer İktisat Bankası’nın TMSF’ye olan borcu bitmemiş ise, bu karar sonrası belirlenen asıl miktarın borçtan düşülerek konunun kapanacağına, eğer borcu bitmiş ise, satışın iptaliyle belki de CINE5’in yeniden Erol Aksoy’a geri verilme olasılığını vurguladılar.

Ne tuhaf değil mi?

Devlet alacağını tahsil için hukukun dışına çıkınca, borçlu çıkıyor.

Başka bir ülkede olsa, bu işleme karar veren, imza atan, uygulayan, sonuçta devleti zarar ettirenler hemen görevden alınıp yargıya gönderilir.

Biz de ise maalesef yapanın yanına kar kalıyor.

Yoksul halkın vergileri hukuk dışı işlemlerle birilerinin cebine aktarılıyor.

Bize ne kalıyor?

Oda spreyini aynaya sıkıp tersten tek gözümüzü kapatarak bakmak.

Öyle olunca şifre çözülür sanıyoruz.

About Author

Serdar Öztürk

Serdar Öztürk

Related Articles

TÜM HABERLER