İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, bugün saat 09:15 itibarıyla Yunanistan’a geçen sığınmacı sayısının 130 bin 469 olduğunu iler sürdü. Ortada bir yanlış anlaşılma var. Bakanın bahsettiği Türkiye’yi terkedenler. Yunanistan’a giren sayısı 500’ün altında.

Peki nerede bu insanlar?

Türkiye ile Yunanistan’ın sınırları arasında kalan ara bölgede…

Hepsi Suriyeli mi? Aslında içlerinde Suriyeli olmayan yüzlere mülteci var. Pakistanlı, Afgan, İranlı, Iraklı, Sudanlı vs…

İşin ilginci hatırı sayılı sayıda Türk de var aralarında.

Ne yerler nasıl yaşarlar bilinmiyor. Bazı işadamlarının orada bulunan insanlara yiyecek yardımı yaptıkları ancak isimlerini açıklamadıkları bir gerçek. Ama bu yardım nereye kadar sürdürülebilir.

Ve fısıltı gazetesinde “Avrupa kapılarını açıyor” açıklamaları her geçen gün bu bölgeye gelenlerin sayıları artıyor.

Üstelik geri kabul anlaşması hâlâ yürürlükte. Yunanistan ve Balkan koridoru üzerinden Avrupa’ya göçmen akını başlayınca, 2016 yılında Türkiye ile Avrupa Birliği (AB) arasında geri kabul anlaşması imzalandı. Bu anlaşma kapsamında 20 Mart 2016’dan sonra Türkiye’den Yunanistan’a kaçan göçmenlerin iade edilmesine karar verilmişti.

Arada bir Türkiye “anlaşmayı askıya alırım” dese de AB ile çalışma devam ediyor.

Dolayısıyla özellikle denizden Yunanistan’a ulaşan mültecilerin büyük bölümü yeniden Türkiye’ye iade edilecekler.

Kaos…

Sanırım son aylarda Türk diplomasisini en iyi ifade eden söz.

Yaratılan kaotik ortam ile ya yeni kazanımlar elde edilmeye çalışılıyor ya da eldeki kazanımların kaybedilmemesine dikkat ediliyor.

Ancak bu da sürdürülebilir bir durum değil.

İdlib’te bu kaosun sonuna gelindi. Aylarca yazdık söyledik, “Fırtına İdlib’te kopacak” diye.

Bugün geldiğimiz nokta meclis kararı olmadan Suriye Ordusu ile girişilen konvansiyonel savaş.

Herkes Putin-Erdoğan görüşmesinden medet umuyor da sahaya baktığımızda Putin İdlib’i temizlemekte kararlı. Belki görüşme sonrası bir kaç gün bekleyebilir ama Suriye’de Putin’in istediği noktaya gelinmeden süreç sona ermeyecektir.

Tabii bu arada unutulmaması gereken koronavirüs.

Türkiye “Bende virüs yok” dese de nüfusun büyük bölümünün buna pek inandığı yok. Hele bu virüs çok sağlıksız koşullarda yaşatılan ara bölgedeki mültecilerde görülürse kitlesel ölümleri yaşayacağımız çok net.

Geçtiğimiz günlerde İran sınırındaki Gürbulak sınır kapısının Türk tarafında karantinaya alınan şoförlerin videoları yayınlandı. Oradaki hijyen koşullarına baktığımızda insanların gerçekten şans eseri yaşadıkları bir kez daha doğrulanıyor.