Kısa adı HAK.
Açılımı ise Helal Akreditasyon Kurumu.
Görevi, ülkemizde ve yurt dışında yerleşik helal uygunluk değerlendirme kuruluşlarına helal akreditasyon hizmeti sunmak, helal akreditasyon ile ilgili kıstas ve tedbirleri belirlemek ve bunları uygulamak.
Aslında adından da anlaşılacağı üzere asıl amacı İslam dininin değerleri üzerinden hayatımızdaki pek çok ürünü sınıflandırmak.

Şaka değil, oldukça ilgi gören bir konu.

Bu konuda yüzlerce internet sitesi ve değerlendirme bulabilirsiniz.

Konumuza dönelim.

Türkiye’de Sanayi Bakanlığı bünyesinde 1 Kasım 2017 tarihinde 7060 sayılı kanunla oluşturulan Helal Akreditasyon Kurumu’nun görev ve yetkileri 4 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile belirlenmiş durumda.

Yönetim Kurulu’nda beş üye var.

Yönetim Kurulu, başkanın çağrısı ile ayda asgari bir kez en az üç üyenin katılımı ile toplanıyor.

Yurt dışında yürütülecek hizmetler için ofis açma yetkisi bile var.

Hizmetlerini, helal akreditasyon uzmanları, uzman yardımcıları ve diğer personel ile yürütüyor.

Yönetim Kurulu başkan ve üyelerine ayda üçten fazla olmamak üzere her bir toplantı için (9000) gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımı sonucunda bulunacak miktarda huzur hakkı ödeniyor.

Kafanız karışmasın, oturum başına 11 bin lira civarında bir para. Kısacası ayda üç toplantı yapsalar, 30 bin liranın üzeri.

Helal Akreditasyon Kurumu, 15 sürekli işçi alınmasına karar verdi.

Sekizi temizlikçi, beşi güvenlik görevlisi, biri sıhhi tesisatçı, biri de elektrikçi.

Ankara’da oturuyor olmaları öncelikli koşul.

Alınacak işçilerin dört katı noter huzurunda kura sonucu belirlenecek.

Adilce…

Kura ile belirlenen bu isimler, daha sonra sözlü sınava girecek.

İşte burası kafa karıştırıcı.

Çünkü adayların sözlü sınav puanı, sınav kurulu başkan ve üyelerinin ayrı ayrı vermiş oldukları puanların aritmetik ortalaması esas alınmak suretiyle belirlenecek.

Sözlü sınavda en az 70 puan alınması şart.

Sözlü sınav konusu her zaman tartışmaya açıktır.

Sorulacak sorular, beklenen yanıtlar İslam dininin de olmazsa olmazı liyakat kuralına pek uymaz.

Hep bir şaibe kokusu vardır.

O yüzden de adaletli toplumlarda şaibeden uzak yöntemler uygulanır.

Böylece toplumdaki eşitlik duygusunun zedelenmemesine çalışılır.

Adı helal ile başlayan bir kuruma, helal olduğundan her daim şüphelenilen sözlü sınavla elaman alınması ne kadar helaldir?

Her konuda fetva yayınlayan Diyanet İşleri Başkanlığı fetva kurulu bu işe ne der acaba?

İşine haram karışan bir kurumun verdiği sertifika helal olur mu?