Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nden avukat Oya Özarslan, ülkelerin virüs salgını hakkında “halkı bilgilendirme” yaklaşımını bazı örneklerle aktarmış.
İtalya, İngiltere tamam da, beni şaşırtan Meksika oldu.
Her hastaya bir numara vererek, hangi şehrin hangi ilçesinde olduğunun duyurulmasına kadar ayrıntılı verileri, anlık olarak paylaşıyor Meksika.
Üstelik sadece 367 vaka ve 4 can kaybı olmasına karşın…

Rusya ise sahip olduğu rejimin hakkını vermiş tam manasıyla.
Yuvarlak rakamların eşliğinde, kocaman bir bilinmezlik!

* * *

Tam ve doğru bilginin karşılığı güvendir.
Her zaman, her yerde ve her konuda güven ise her şeydir.
Güven duyarsa insan, söylenen sözü ciddiye alır.
Alınan kararlara uyar, uymayanı uyarır.
Çark teklemeden dönmeye başlar.
Birer birer çözülür sorunlar.
Aksi kaostur.
Giderek kararan kabustur.

* * *

O nedenle çağrılar yapılıyor.
Tam ve doğru bilgi talebi, neredeyse çığlık çığlığa yükseliyor.
Sizi, beni geçtim.
Salgın belasına karşı mücadele veren ilk kalkanının kahramanı olan sağlık çalışanlarımızın, doktorlarımızın örgütü olan Türk Tabipler Birliği iki gün önce madde madde sıraladı cevap bekleyen soruları.
“Bir” dedi:
“Tanısı doğrulanmış olguların ikamet ettikleri il ve ilçelere göre, yaş ve cinsiyete göre dağılımları nasıldır?”
“İki” dedi:
“Tanısı doğrulanmış olguların yurt dışı temas öyküsü ülkelere göre nasıl bir dağılım göstermektedir?”
“Üç” dedi:
“Bugün itibarıyla ülkemizde kaç ilde ve kaç merkezde test yapılmaktadır?”
Ve 19 soru yönelttiler ülkeyi yöneten zevata.
Fakat onlar bırakın yanıt vermeyi, Türk Tabipler Birliği’ni ciddiye alan bir tavır dahi sergilemekten uzaklar hâlâ.

* * *

Hal böyle olunca tevatür, iddia, söylenti gırla gidiyor.
Orası karantinada…
Burada üç kişi koronavirüsten ölmüş…
Şuradaki halk sağlığı merkezi kapatılmış…
Bütün bunlara hastane koridorlarında, mezarlıklarda çekilmiş ve nereden geldiği meçhul videolar eşlik ediyor.
Neymiş?
Bilgi kirliliği…
Kirliliği yaratan, yaşanan kaotik ortama zemin hazırlayan, tam ve doğru bilgi vermeyenler değil de, kim?