A3 Haber

Anayasa Mahkemesi’nin kararındaki ayrıntıların önemi: Gözden kaçmasın

Anayasa Mahkemesi’nin kararındaki ayrıntıların önemi: Gözden kaçmasın

Anayasa Mahkemesi’nin kararındaki ayrıntıların önemi: Gözden kaçmasın
Mart 27
16:41 2020

Anayasa Mahkemesi 6 Şubat 2020 tarihinde 2014/18001 başvuru numaralı dosya için bir karar verdi. Çoğu yerde kararın sonuç yani hüküm kısmı gündeme geldi.
Hepimizin gündemi koronavirüs olduğundan ayrıntıları gözden kaçtı.
Önce olayı anımsayalım.
2014 yerel seçimleri öncesi.
AKP Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan.
Seçim propagandası yapmak için Edirne Selimiye Meydanı’nda açık hava mitingi organize ediliyor.
Şehirde güvenlik en üst seviyede.
Takviye olsun diye İstanbul’dan çevik kuvvet bile gönderilmiş.
Türkiye Komünist Partisi ile Özgürlük ve Dayanışma Partisi il başkanlıklarının bulunduğu binalara üzerinde “Katil, hırsız AKP” yazılı pankartlar asılı.
Polisler, üstlerinden aldıkları talimatla pankartları indirmek için iki binaya da çıkıyor.
Yaşanan arbedede biber gazı dahil önemli ölçüde şiddet uygulanıyor.
Sonuç, pankartlar indiriliyor, kapılar, camlar kırılıyor.
Yaralananlar ve gözaltına alınanlar oluyor.
Sonunda Başbakan’a hakaret ve polise direnme suçlarından Edirne 3. Asliye Ceza Mahkemesi’ne açılan dava beraatla sonuçlanıyor.
Olayda zarar gördüklerini iddia eden bir grup partili ifade özgürlüklerinin ihlal edildiği gerekçesiyle yaptıkları başvurulardan sonuç alamayınca Anayasa Mahkemesi’nin yolun tutuyor.
Anayasa Mahkemesi de ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar veriyor.

Buraya kadar her şey yasal seyrinde.
Ancak Anayasa Mahkemesi’nin verdiği kararın ayrıntılarına bakıldığında önemli tespitler görülüyor.
AYM kararın bir bölümünde, “Pankartta, iktidarda bulunan AK Parti’ye yönelik değer yargısı niteliğinde iki sert ifadenin yer aldığı görülmektedir, Bunlardan “hırsız” ifadesinin iktidar partisinin yolsuzluklara bulaştığını ima ettiği açıktır. Bireylerin veya grupların ekonomiyi düzenleyici mekanizmaların iyi işlemediğinden rant arama ve yolsuzluk iddialarına kadar bir dizi rahatsızlıklarını yüksek sesle dillendirmeleri, ayrıca hükumetin hesap vermesini ve yönetimin olabildiğince saydam olmasını istemeleri ancak düşüncelerin herhangi bir engelle karşılaşmadan açıklanabildiği demokratik rejimlerde mümkündür” diyor.
Bitmiyor, devam ediyor.
Aynı kararın bir başka bölümünde ise, “AKP’ye yöneltilen değer yargısı niteliğindeki ikinci açıklama ise “katil” ifadesidir. Toplumun bazı kesimleri hükumetin güvenlik eksenli terörle mücadele politikasını eleştirmekte, bilhassa sert güvenlik önlemlerine başvurulmasını tartışmaya açmaktadır. Bu anlamda iktidarda bulunan partiye “katil” denmesi mevcut güvenlik politikalarından memnuniyetsizliğin en sert biçimde ifadesi olarak anlaşılmalıdır” tespitinde bulunuyor.
Yani, hırsız ve katil demek aslında sert bir eleştiri de olsa, demokratik hayatın vazgeçilmezlerindendir deniyor.

Bu karar, aslında cumhurbaşkanına hakaret davalarına da emsal olabilecek nitelikte.
Eğer, iktidardaki siyasi parti ve eylemlerini hırsız, katil gibi sıfatlarla eleştirme hakkına sahipseniz, doğal olarak o siyasi partinin en yetkili kişisini de eleştirme hakkına sahip olmanız normal demektir.
Virüsün bütün hayatımızı kapladığı bu günlerde, Anayasa Mahkemesi’nin verdiği kararı bir mola olarak görebilir miyiz?
Ya da bu korku dolu günlerden sonra baharın habercisi?
Olumlu tarafından bakıyorum, en azından moralimizi yükseltti.

About Author

Serdar Öztürk

Serdar Öztürk

Related Articles

TÜM HABERLER