Biner lira ödenen hane sayısında 1 milyon 200 binlik fark: AKP’nin siyasi hesabı mı?
Türkiye sosyal yardımlardan yararlanan kayıtlı hane sayısı resmi verilere göre 3 milyon 209 bin. Ancak Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk koronavirüs önlemleri kapsamında 4 milyon 411 bin haneye yardım ulaştırılacağını açıkladı. Dr. Ergün Demir ve Dr. Güray Kılıç, aradaki 1 milyon 200 bin hanelik farkın nereden kaynaklandığını soran bir analiz kaleme aldılar. Bu farkın arkasında AKP’nin siyasi hesapları olup olmadığını soran iki hekimin değerlendirmesini paylaşıyoruz.
Dr. Ergün Demir – Dr. Güray Kılıç | Sosyal yardımlardan faydalanan kayıtlı hanelere ödenen 1000 TL nakdi destek ödemelerinde resmi kayıtlarda yer almayan 1 milyon 200 bin hane farkı nereden kaynaklanmaktadır?
Sosyal yardımlar, yoksulluk içinde olup temel ihtiyaçlarını karşılayamayan ve yaşamlarını en düşük düzeyde dahi sürdürmekte güçlük çeken kişi ve ailelere karşılıksız olarak sağlanan, ayni ve nakdi olarak yapılan yardımları kapsamaktadır.
Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk yaptığı açıklamalarda “Koronavirüsün vatandaşlar üzerindeki sosyoekonomik etkisini azaltmak için özellikle toplumumuzun en alt gelir grubunda olan düzenli sosyal yardım alan hanelerden başlamak üzere 1000 TL nakdi destek ödeneceğini” ifade etti. Ayrıca sosyal yardım alan haneleri faz 1 ve faz 2 olarak belirlediklerini ve bunların başvuruya gerek olmadığını, faz 3 olarak belirlenecek olanların ise talep bazlı olacağını belirtti.
Sosyal yardımlar, “düzenli yapılan süreli yardımlar” ile “geçici süreli yapılan yardımlar”dan oluşur. Faydalanıcılar “Bütünleşik Sosyal Yardım Hizmetleri Bilgi Sistemi”ne kayıtlıdır. Hizmetlerin gerçekleştirilmesi Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmet Merkezleri ve il müdürlükleri ile Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları tarafından yapılır.
Düzenli sosyal yardımlar sosyal güvencesi olmayan, fakir ve muhtaç durumunda bulunan şartlı eğitim, sağlık, eşi vefat etmiş kadınlar, evde bakım, yaşlı ve engelli yardımları içerir. Nakdi yardım şeklinde ve en az altı ay ilâ bir yıl süreli yapılır.
Geçici süreli yardımlar ise ihtiyaç sahiplerine gıda, yakacak, barınma, giyim, sağlık gibi ihtiyaca göre yılda bir veya iki kez geçici süreli olarak yapılan yardımlardır.
“Fakru zaruret içinde ve muhtaç durumda” bulunan vatandaşlara ödenen nakdi destek ödemelerinde açıklanan hane sayıları ile resmi kayıtlardaki hane sayısı arasındaki çok büyük fark var!
Ancak resmi verilerde 2019 yılı için sosyal yardımlardan faydalanan toplam kayıtlı hane sayısı 3 milyon 209 bin iken, bakanın çeşitli basın yayın kuruluşlarında yaptığı açıklamalarda başvuruya gerek olmadığını belirttiği kayıtları bulunan faz 1 ve faz 2’de olan toplam hane sayısı 4 milyon 411 bin olarak bildirilmektedir.
Soruyoruz?
- Resmi verilerde sosyal yardımlardan faydalanan kayıtlı hane sayısı ile bakanın açıkladığı hane sayıları arasında 1 milyon 200 bin hane farkı nereden kaynaklanmaktadır?
- Resmi kayıtlarda olmayan 1 milyon 200 bin hane, ihtiyaç sahibi olmayan ve partinize oy veren hanelerden mi oluşmaktadır?
- Veya seçim dönemlerinde vatandaşın siyasal tercihini belirlemek için, âdeta bir tür ‘siyasi rüşvet’ olarak ayni yardım yapılan haneler mi?
- Yoksa mükerrer mi?
AKP’nin siyasi hesapları sosyal yardımların önüne geçiyor!
İstanbul seçimlerinde sosyal yardımlar üzerinden siyaset yapan AKP, pandemi döneminde muhtaç vatandaşların daha çok gereksinim duyduğu sosyal yardımlar için vatandaşların belediyelere yaptığı yardımların biriktiği banka hesaplarına ve aşevlerinin hesaplarına el koymuştur.
AKP iktidarı, sosyal yardımları sosyal bir hak olarak değil, seçim desteği karşılığında vatandaşlara yapılan birer lütuf ve korku unsuru olarak sunmaktadır.
Mahalli idareler genel seçimlerine giderken AKP’li yöneticiler, muhalefet adaylarının kazanmaları durumunda sosyal yardımların kesileceğini iddia ederek yoksul vatandaşların siyasi tercihlerini değiştirmeye çalışmışlardı.
Bugün ise AKP iktidarı, işsizliğin ve yoksulluğun belirgin olarak yaşandığı yerlerde, yaşlı, kimsesiz ve muhtaç vatandaşlarımıza günlük sıcak yemek veren belediye aşevlerinin hesaplarına el koymaktadırlar.
Acı tablo: Mutfakta aş yerine yoksulluk kaynamaktadır
Alım gücünün hızla gerilediği, enflasyon oranın arttığı, işsizliğin tırmandığı bir süreçten geçerken, bir de bunların üzerine gelen COVİD-19 salgını ile birlikte binlerce işyeri kapandı ve yüzbinlerce çalışan işini kaybetti.
Herhangi bir kapsamda sosyal güvencesi olmayan geliri asgari ücretin 1/3’ünden az olan fakir ve muhtaç durumda bulunan kişi sayısı 10 milyona yaklaşırken AKP iktidarı, 20 ülkeye ve birçok Avrupa ülkesine yardım yapıyoruz diye reklamlarla halka mutluluk tablosu pazarlamaya çalışıyor. Oysa vatandaşın ocağında ‘’aş yerine yoksulluk’’ kaynamaktadır. Muktedirlerin söylediği gibi sosyoekonomik düzey ve refah değil; aksine insani koşullarda yaşamı sürdürebilmek için yeterli gelire sahip olamama durumu yani açlık ve yoksulluk giderek artmaktadır.
Gerçek yoksulluk envanterine ulaşılamamakta
Yoksulluk içinde olup temel ihtiyaçlarını karşılayamayan ve hayatını sürdürmekte güçlük çeken vatandaşların sayısı neden saklanmaktadır?
Sosyal güvenceden yoksun, asgari yaşam standardının altında gelire sahip olan ve aldıkları sosyal yardımlar ile en asgari düzeyde yaşamaya çalışan, yoksulluk envanterine kayıtlı kişi sayısı saklanmaktadır. 2015 yılından sonra Bütünleşik Sosyal Yardım Hizmetleri Bilgi Sistemine kayıtlı hane sayısı ve kişi sayısı yayımlanmamıştır. Türkiye sosyal yardım istatistikleri bülteninin yayımdan kaldırılması ile gerçek yoksulluk envanterine ulaşılamamaktadır. Bu durum artan yoksul ve muhtaç sayısının üzerini örtmeye yönelik bir hamle olarak değerlendirilebilir.
SONUÇ OLARAK;
- Yoksulluk, işsizlik ve ekonomik belirsizlikle beraber temel ihtiyaçlarını karşılayamayan ve hayatını sürdürmekte güçlük çeken vatandaşların sayısı giderek artmaktadır. COVİD-19 salgını ile birlikte binlerce işyeri kapandı ve yüz binlerce çalışan işini kaybetmesi sonucu elektrik, su, doğalgaz faturalarını ödeyemez, ocağında aş kaynamaz iken bu hanelere yapılacak nakdi destek ödemelerinin faz 3 olarak belirlenmesi ve talep bazlı olacağının belirtilmesi siyasi tercihin öne çıkacağını anlamak güç olmasa gerek.
- Kişilerin sosyal güvenliğini güvence altına almak devletin yükümlülüğü olduğuna göre sosyal güvenliğin önemli bir unsuru olan sosyal yardımların yapılması da tam olarak devletin sorumluluğundadır.
- Sosyal yardım hesaplarına el koyma tehdidi ile vatandaşa siyasi tercihini değiştirme yönünde baskı yapan siyasetçiler bilmelidirler ki sosyal yardımlar aslında bir lütuf değil devlet tarafından karşılanması gereken yasal bir haktır. Sosyal harcamaların finansmanı da devlet bütçesinin önemli gelir kaynaklarından olan vatandaşların verdiği vergilerden, gelir ve kurumlar vergileri üzerinden ayrılan paydan, trafik para cezası hasılatının yarısından, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu reklam gelirleri hasılatının yüzde 15’inden, her nevi bağış ve yardımlardan karşılanmaktadır.