A3 Haber

23 Nisan: Ulusal egemenliğin bayramı var, kendisi var mı?

23 Nisan: Ulusal egemenliğin bayramı var, kendisi var mı?

23 Nisan: Ulusal egemenliğin bayramı var, kendisi var mı?
Nisan 23
10:02 2020

Bugün 23 Nisan… Bundan tam 100 yıl önce ulusal egemenliğin sembolü olan Türkiye Büyük Millet Meclisi açıldı. 23 Nisan da ulusal egemenlik ve çocuk bayramı olarak kabul edildi. Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin uygulandığı günümüzde, ulusal egemenlik gerçek mi, yoksa nostaljik bir bayram mı?

TBMM’nin açılışı Türkiye’de ulusal egemenliğin mihenk taşıydı. Bu açılış, aynı zamanda 1 Kasım 1922’de saltanatın kaldırılmasıyla sonuçlanacak sürecin de işaret fişeği oldu. TBMM’nin açılışıyla “Hakimiyet kayıtsız şartsız milletin” ilkesi yaşam geçmiş oldu.

23 Nisan, 1924’te Milli Bayram ilan edildi. 1929’da ise Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ve ilk cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk 23 Nisan’ı çocuklara armağan etti.

23 Nisan, 27 Mayıs 1935’te çıkarılan kanundan sonra Ulusal Egemenlik Bayramı olarak kutlandı. 1980’den beri de resmi adı, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı oldu.

Ulusal egemenlik var mı?

AKP’nin iktidara gelmesinin ardından yönetim sisteminin dönüşümü, herkesin aklına “ulusal egemenlik gerçekten var mı” sorusunu getirmeye başladı.

Özellikle de 2018’de parlamenter rejimin yerine “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” adlı bir sistem getirildi.  Cumhurbaşkanı’nın yetkileri artırıldı, TBMM neredeyse bypass edildi. Anayasada bir “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” öngörüldü ancak üç yıla yakın zamandır fiili olarak uygulanma biçim arasındaki açık epey büyük.

Her şeye oradan karar veriliyor: Cumhurbaşkanlığı kabinesi, Cumhurbaşkanlığı ofisleri, Cumhurbaşkanlığı kararnameleri…

Doğrudan Cumurbaşkanı’nın atadığı bakanlar kurulu “Cumhurbaşkanlığı kabinesi” olarak anılıyor. Cumhurbaşkanlığı’na bağlı ofisler, adeta bir gölge kabine şeklinde faaliyetini sürdürüyor. Cumhurbaşkanlığı kararnameleri, yasaların yerine geçmiş durumda.

Öyle ki, ulusal egemenliğin sembolü olan TBMM’nin üyeleri tarafından verilen soru önergeleri, Cumhurbaşkanlığı kabinesinin bakanlarınca önemsenmiyor bile… 2019 sonuna kadar milletvekillerinin verdiği 21 bin 504 soru önergesinin 11 bin 663’ü yanıtsız bırakılmıştı. Milletvekillerini, dolayısıyla TBMM’yi ciddiye almayan, TBMM’nin bypass edildiği bir sistem söz konusu.

Anayasa Profesörü Gözler: Devlete, millete, ülkeye zarar veren bir kurum

Anayasa profesörü Kemal Gözler, AKP’nin getirdiği bu yeni sistemin fiiliyatta nasıl uygulandığını bir makalesinde şöyle kaleme almıştı:

  • Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminde devletimizin en önemli ve hatta pek çok durumda tek makamı Cumhurbaşkanlığıdır. Cumhurbaşkanlığı alması gereken kararları zamanında ve etkili bir şekilde alamazsa, bundan sadece Cumhurbaşkanı veya Cumhurbaşkanının genel başkanı olduğu siyasî parti değil, aynı zamanda devletimiz de zarar görür.
  • “Devlet” dediğiniz şey, “millet”, “ülke” ve “egemenlik” unsurlarından oluşmuş bir kurumdur. Devletin zarar görmesi demek, millet olarak bizim zarar görmemiz demektir. Devletin zarar görmesi yaşadığımız ülkenin zarar görmesi demektir. Maalesef “Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi” denen, alması gereken kararları zamanında alamayan bu sistem, devletimize, yani milletimize ve ülkemize zarar veren bir sistemdir.
  • Bu devletin sahibi Cumhurbaşkanı, Cumhurbaşkanı Yardımcısı, bakanlar, Cumhurbaşkanlığı İdarî İşler Başkanı, Cumhurbaşkanlığı Hukuk ve Mevzuat Genel Müdürü değildir. Onlar, bu devletin hizmetkarlarıdır. Bu devletin sahibi, Türk vatandaşlarıdır.
  • Türk vatandaşlarının etkili ve rasyonel bir yönetime ihtiyacı vardır. Üniversite öğrencilerinin üniversiteye öğrenim ücreti ödeyip ödemeyeceklerini, ödeyeceklerse ne kadar ödeyeceklerini öğretim yılı başlamadan önce bilmeye hakları vardır. Öğretmenlerin ara tatilde katılacağı çalışmadan dolayı ek ders ücreti alıp almayacaklarını ara tatil başlamadan önce bilmeye hakları vardır. KİT yönetim kurulu ve danışma kurulu başkan ve üyelerinin alacakları ücretlerin ne olduğunu önceden bilmeye hakları vardır. Üniversite öğrencilerinin ve öğretim üyelerinin, görev süresi sona ermiş ve sadece günlük işleri idare eden rektörlere değil, inisiyatif alan, üniversite için alınması gereken büyük kararları alan, öğretim üyeleri için ilân edilmesi gereken kadroları zamanında ilân eden rektörlere ihtiyacı vardır.
  • Nihayette Türk vatandaşlarının anayasa ve kanunlar tarafından öngörülen kararları yine bunlar tarafından öngörülen süre içinde alan bir Cumhurbaşkanına ihtiyacı vardır.
  • Kararları Anayasa ve kanunların öngördüğü azami süreler içinde alamayan görevlilerin, bu konudaki eleştirilere katlanması ve bunun sebeplerini devletin sahibi olan Türk milletine açıklamaları gerekir.
  • Türkiye’de parlâmenter hükûmet sistemini kaldırıp Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçen iktidar şu anki mevcut iktidardır.
  • Türkiye’de Başbakanlık, Başbakanlık Kanunlar ve Kararlar Genel Müdürlüğü, Yüksek Planlama Kurulu, Devlet Personel Başkanlığı gibi değerli kuruluşları kapatan, bunlara ait olan yetkileri Cumhurbaşkanlığına veren iktidar yine bu iktidardır.
  • Bakanlar Kuruluna ait olan üniversite öğrenim ücretlerini tespit etme yetkisini Cumhurbaşkanına veren 2 Temmuz 2018 tarih ve 703 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin altında şu anki Cumhurbaşkanının ve hepsi AKP’ye mensup olan o zamanki Başbakan ve bakanların imzaları vardır. Cumhurbaşkanı bu yetkiyi zamanında kullanmayacak idiyse bu yetkiyi neden Cumhurbaşkanına verdiniz?
  • KİT yönetim ve danışma kurulu üyelerinin ücretlerini tespit etme yetkisini Yüksek Planlama Kurulundan alıp Cumhurbaşkanına veren 2 Temmuz 2018 tarih ve 703 sayılı KHK’nin altında yine aynı imzalar bulunur.
  • Öğretmenlerin ek ders ücretlerini tespit etme yetkisini Bakanlar Kurulundan alıp Cumhurbaşkanına veren iktidar da yine bu iktidardır.
  • Türkiye’de rektör atama yetkisi, üniversite öğretim üyeleri topluluğu, YÖK ve Cumhurbaşkanı arasında paylaşılmıştı. Bu üçlü sistemden öğretim üyeleri topluluğunu ve YÖK’ü çıkaran ve atama yetkisini tek başına Cumhurbaşkanına veren siyasî iktidar yine şu an görevde bulunan siyasî iktidardır.
  • 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 46’ncı maddesinin b bendini şu anki mevcut siyasal iktidar değiştirmiştir. Aynı Kanunun 13’üncü maddesini yine aynı siyasal iktidar değiştirmiştir. Yüksek Planlama Kurulunu ve Devlet Personel Başkanlığını kaldıran iktidar da bu iktidardır. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçilirken çıkarılan 2 Temmuz 2018 tarih ve 703 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 132’nci maddesini, 135’inci maddesini de yine bu iktidar kabul etmiştir.

Makalenin tamamını BURADAN okuyabilirsiniz.

 

 

About Author

Ahmet

Ahmet

Related Articles

TÜM HABERLER