A3 Haber

Küresel/neoliberal sistemi durduran öksürük damlacıkları: Korona öncesi modele dönmemek için ne yapılabilir?

Küresel/neoliberal sistemi durduran öksürük damlacıkları: Korona öncesi modele dönmemek için ne yapılabilir?

Küresel/neoliberal sistemi durduran öksürük damlacıkları: Korona öncesi modele dönmemek için ne yapılabilir?
Nisan 23
16:26 2020

Aktör Ağ Teorisi’nin  (Actor Network Theory) kurucularından Fransız sosyolog Bruno Latour, küresel/neoliberal ekonomik sistemin çarklarının öksürük damlacıkları nedeniyle tamamen durduğu dünyamızda, kriz sonrasına projektör tutuyor. “Kriz öncesi üretim modeline geri dönmemek için ne yapmak lazım” sorusuna yanıt arayan Latour, 20. yüzyıl boyunca insanlığa dayatılan dünya düzeninin piksel piksel çözüldüğüne işaret ederek, “Bu virüs, küreselleştiriciler için fırsatsa, bizim için de fırsat; onların ne istediği belli, peki ya biz ne istemeliyiz” diyor. Latour’un ufuk açıcı makalesini Ayşen Tekşen’in usta işi çevirisiyle paylaşıyoruz.

Bruno Latour | Sağlık çalışanları, onların ifadesiyle, “ön cephede” iken milyonlarca insan işini kaybetmişken ve çok sayıda yaslı aile ölülerini gömme şansına bile sahip değilken, kendimizi kriz sonrasında hayal etmek biraz uygunsuz olabilir.

Ama yine de bu kriz geçtikten sonra yaşanacak ekonomik iyileşmenin, şimdiye dek bir ölçüde nafile bir çabayla karşı koyduğumuz, iklimle ilgili eski rejimi geri getirmemesi için mücadele etmenin tam zamanı. Gerçekte sağlık sorunu bir krizden değil (çünkü krizler her zaman geçicidir) ama süregiden, geri döndürülemez bir ekolojik değişimden kaynaklanır. İlkinden “çıkacak” kadar şanslı olsak bile, ikincisinden “çıkma” şansımız olmayacağı kesin. Bu iki durum birbirine denk olmasa da, birini diğeriyle açıklamak son derece aydınlatıcıdır. Her koşulda, körü körüne olmayan bir biçimde ekolojik değişim konusunu irdelemenin diğer araçlarını keşfetmek için sağlık krizinden yararlanmamak yazık olurdu.

Koronavirüs dersleri

Koronavirüsün bize verdiği ilk ders aynı zamanda en şaşırtıcı olandır: Yavaşlatılması ya da yeniden yönlendirilmesinin imkansız olduğu söylenen bir ekonomik sistemi sadece birkaç haftalık bir süre içinde, dünyanın her yerinde ve aynı anda dondurmanın mümkün olduğu kanıtlandı. Her ekolojistin yaşam biçimimizi değiştirmeye ilişkin olarak ileri sürdüğü her sav karşısında dile getirilen ve “küreselleşme nedeniyle” hiçbir şeyin raydan çıkaramayacağı bir “ilerleme katarının” büyük ve değiştirilemez gücünden söz eden bir karşısav vardı. Bununla birlikte, söz konusu berbat gelişmeyi bu kadar kırılgan, duraksamaya bu kadar uygun kılan ve aniden durmasını sağlayan şey de tam olarak onun küreselleşmişlik özelliğidir.

Mikroplar: Süper küreselleştiriciler

Gezegeni küreselleştirenler yalnızca çokuluslular ya da ticaret ortaklıkları ya da internet ya da tur operatörleri değildir. Bu gezegen üzerindeki her varlığın, belli bir anda bütünü oluşturan diğer öğelere ve birbirlerine bağlanmak için kendini özgü yöntemleri vardır. Bu, hava yoluyla yayılarak atmosferi küresel olarak ısıtan CO2 ve yeni grip türleri taşıyan göçmen kuşlar için de geçerlidir; ama aynı zamanda –bir kez daha riske girerek öğrendiğimiz üzere- görünürde zararsız öksürük damlacıklarımız yoluyla geçerek “tüm insanları” birleştirme yeteneğine sahip olan koronavirüs için de geçerlidir. Mikroplar süper küreselleştiricilerdir: Milyarlarca insanı yeniden sosyalleştirmek (toplumsal değerler, inançlar ve normlar anlayışını yeniden yapılandırmak) söz konusu olduğunda mikroplar bunu bir dakikada halleder!

Meğer küresel ekonomik sistemi durduracak bir acil durum freni varmış!

Büyük keşif de buradan gelir: Dünya ekonomi sisteminde hiçbirimizin bilmediği ve “ilerleme katarını” fren cayırtısıyla aniden durdurmak için devlet başkanlarının birbiri ardına çekebileceği büyük paslanmaz çelikten tutamağı olan, parlak kırmızı bir acil durum freni varmış. Dünyaya inmek için 90 derece dönüş yapma talebi Ocak ayında tatlı bir hayal gibi görünse de, bir sorundan kaçmak için direksiyonu aniden kırmadan önce hız kesmenin daha iyi sonuç verdiğini her araç sürücüsü bilir.

Küreselleştiriciler de virüsü fırsat görüyor: Refah devletinden, sosyal güvenlikten, yönetmeliklerden kurtulma fırsatı!

Ne yazık ki, küreselleşmiş üretim sisteminde yaşanan bu ani kesintide büyük bir fırsat görenler yalnızca ekolojistler değildir. 20. yüzyılın ortasında, gezegen sınırlarımızdan kurtulma fikrini icat eden küreselleştiriciler de bu görüşte. Onlar da önlerindeki son birkaç engelden radikal biçimde kurtulmak için bunu büyük bir fırsat olarak görüyorlar: Refah devletinden, yoksullar için sosyal güvenlik programlarından ve kirlilik karşıtı yönetmeliklerden geriye kalanlardan ve daha da kinik biçimde, gezegeni dolduran tüm bu fazlalıklardan kurtulmak.

Ama bu küreselleştiricilerin ekolojik değişikliğin farkında olduğunu ve son 50 yıldaki tüm çabalarının hem iklim değişikliğini inkar etmek hem de yüzüstü bırakılmaları kaçınılmaz olanların erişemeyeceği, güçlendirilmiş ayrıcalık kaleleri inşa ederek bu iklim değişikliğinin sonuçlarından kaçınmaktan oluştuğunu unutmayalım. Onlar, “ilerleme meyvelerinin” evrensel dağıtımı gibi büyük bir modernist hayale inanacak kadar saf değiller ama bilmediğimiz şey, buna inanma izlenimi vermeye bile gerek duymamalarıdır. Her gün Fox News’da açıklama yapanlar ve Moskova’dan Brezilya’ya, yeni Delhi’den Washington’a kadar gezegendeki tüm iklim değişikliği-inkarcısı devletleri yönetenler bunlardır.

Mevcut durumu daha da tehlikeli yapan şey, yalnızca her gün giderek artan bir hızla yükselen ölü sayısı değil ama ekonomik sistemin evrensel olarak kesintiye uğraması sonucunda dünya gezegeninden kaçışlarında daha da ileri gitmek isteyenlere “açık oynamaları” için eşsiz bir fırsat sunulmasıdır. Kaybettiklerini, ekolojik değişimi reddetmenin sonsuza kadar süremeyeceğini, öyle ya da böyle içine ekonominin sokulacağı zarflar ile onların “gelişme” kavramının uzlaştırılamayacağını bilmelerinin, küreselleştiricileri daha da tehlikeli kıldığını unutmamalıyız. Biraz daha devam etmelerine imkan verecek ve çocuklarıyla birlikte onları koruyacak koşulları son bir kez daha sağlama almak için her şeyi yapmaya hazır olmalarının altında yatan güdü budur. Bu frenlere yüklenme hali, bu “dünyanın durması” süreci, bu beklenmedik mola onlara hayal edebileceklerinden çok daha hızlı ve daha uzağa kaçma fırsatı verir. Şu anın devrimcileri onlardır.

Onlar için fırsatsa, bizim için de fırsat

Harekete geçmemiz gereken nokta da tam burasıdır. Onlar için fırsatlar doğuyorsa, bu bizim için de geçerlidir. Her şey durmuş ve tüm kartlar masaya serilebilmişse bunlar irdelenebilir, seçilebilir, öncelik sırasına koyulabilir ve hatta ileri doğru hızlandırılabilir. Şimdi yıllık stok sayımı zamanıdır. Sağduyu bizden “mümkün olduğunca hızlı biçimde üretimi başlatmayı” istediğinde yanıtımız “Kesinlikle hayır!” olmalıdır. Yapılacak en son şey eskiden yaptığımızın aynısını tekrarlamak olur.

Örneğin, geçen gün televizyonda Hollandalı bir çiçekçi nakledilmeye hazır durumda tonlarca laleyi çöpe atmak zorunda kaldığı için ağlıyordu. Müşteri olmayınca onları dünyanın her yerine nakletmesi mümkün değildi. Elbette onun için üzülürüz; zararının karşılanması elbette doğrudur. Ama kamera, yapay ışık altında topraksız yetiştirdiği ve Schiphol havaalanından kerosen yağdıran kargo uçaklarıyla yolladığı lalelere çevrildiğinde insan merak ediyor: “Bu tür çiçekleri bu şekilde yetiştirme ve satma uygulamasını uzatmak hakikaten iyi bir şey mi?”

Sorular sormaya başlarsak, “küreselleşme engelleyicileri” haline gelebiliriz

Bu örnekler birbirini izler ve eğer hepimiz üretim sisteminin tüm yönleriyle ilgili olarak kişisel bazda sorular sormaya başlarsak, gezegeni kendi yöntemiyle küreselleştiren meşum koronavirüs kadar etkili bir “küreselleşme engelleyicileri” haline geliriz. Virüsün bir ağızdan diğerine geçen öksürük damlacıkları yoluyla bir şey -yani ekonominin durmasını- sağlaması gibi biz de uç uca eklenmiş küçük, önemsiz jestlerimiz yoluyla üretim sistemini durdurmayı hayal etmeye başlayabiliriz. Bu gibi sorular sorduğumuzda her birimiz yalnızca virüse karşı değil ama geri gelmesini görmek istemediğimiz üretim biçiminin her öğesine karşı da koruyucu önlemler düşünme görevi üstlenmiş oluruz.

Piksel piksel çözülme

Dolayısıyla, bu artık bir kez daha toparlanan ya da durdurulan bir “üretim sistemi sorunu” değil ama dünyayla ilişkimizin öncelikli ilkesi olarak üretimden uzak durma sorunudur. Bu, devrimden de fazlasıdır, piksel piksel çözülmedir.

Pierre Charbonnier bunu gayet güzel anlattı: Yalnızca “ekonominin faydalarının yeniden dağıtımıyla” sınırlı kalmış 100 yıllık bir sosyalizmden sonra, üretimin kendisine itiraz eden bir sosyalizm yaratma zamanı gelmiş olabilir. Adaletsizlik yalnızca gelişmenin meyvelerinin yeniden dağıtımıyla değil, gezegeni meyve veren duruma getirme biçimiyle de ilgilidir. Bu, küçülmek ya da yalnızca sevgi ya da temiz suyla yaşamak anlamına gelmez. Bu, sözde “geri döndürülemez sistemin” her bölümünü seçmeyi öğrenme, sözde “vazgeçilmez bağlantıların” her birine bir soru işareti koyma ve sonra da neyin istenir olduğunu ve nelerden vazgeçilmesi gerektiğini daha da ayrıntılı olarak test etme anlamına gelir.

Dolayısıyla, bu zorunlu karantina sürecini, önce bireysel sonra da grup olarak, neye bağlı bulunduğumuzu; nelerden vazgeçmeye hazır olduğumuzu; yeniden kuracağımız zincirleri ve kesmeye karar verdiğimiz zincirleri belirlemek için kullanmak önemlidir.

Küreselleştiricilerin ne istediği belli, ya biz?

Küreselleştiriciler söz konusu olduğunda, krizden sonra neyin geri dönüşünü görmek istedikleri gayet açık: Aynı ama daha beter fosil yakıt endüstrileri ve bonus olarak dev yolcu gemileri…

Onlara bir karşıt envanterle itiraz etmek bizim elimizde. Bir-iki ay içinde milyonlarca insan bir düdükle “sosyal mesafe” almayı, daha büyük bir dayanışma için boşluk bırakmayı, hastanelerde yükü arttırmamak için evde kalmayı öğrenebilmişse, işletmeleri eski durumuna getirme ya da daha kötüsü, yerçekiminden sonsuza dek kurtulmak isteyenlerden gelecek bir diğer darbe karşısında bu yeni koruyucu önlemlerin dönüştürücü gücünü hayal etmek kolaydır.

(Çeviri: Ayşen Tekşen) 

About Author

Ahmet

Ahmet

Related Articles

TÜM HABERLER