A3 Haber

48 yıl önce bugün idam edildiler: AP’nin 218, CHP’nin 28, diğer partilerin 27 oyuyla…

48 yıl önce bugün idam edildiler: AP’nin 218, CHP’nin 28, diğer partilerin 27 oyuyla…

48 yıl önce bugün idam edildiler: AP’nin 218, CHP’nin 28, diğer partilerin 27 oyuyla…
Mayıs 06
12:25 2020

68 kuşağı gençlik hareketi önderleri Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan, idam edilişlerinin 48’inci yıldönümünde anılıyor. TBMM’nin 14’üncü döneminde görev yapan milletvekillerini oylarıyla idam edilen üç devrimcinin idamlarına “evet” oyu verenlerin çok önemli bölümünün adları bugün hiç kimse tarafından hatırlanmıyor bile. Deniz, Yusuf ve Hüseyin’in anıları ise bağımsızlık ve sosyalizm mücadelesine ışık tutuyor.

A3 Haber Merkezi | Bugün 6 Mayıs… 68 kuşağı gençlik hareketinin önderlerinden Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın idam edilişlerinin yıldönümü… Günümüzde milyonlarca gencin “üç fidan” olarak tanıyıp sevdiği Deniz, Yusuf ve Hüseyin bunan tam 48 yıl önce asılarak idam edildiler.

Üç devrimci gencin idam edilişiyle ilgili oylama 24 Nisan 1972 günü TBMM’de yapıldı. Oylamada Adalet Partili 218, CHP’li 28, diğer küçük partilerden 27 milletvekilinin oylarıyla üç gencin idamı onaylanmış oldu.

24 Nisan 1972 tarihli TBMM tutanaklarına göre Adalet Partisi grubunun tamamı idama onay verdi.

Parlamentoda 143 milletvekili bulunan CHP’den 28 vekil idama “evet” oyu verirken, iki vekil çekimser kaldı, 66 vekil de oylamaya katılmadı.

Az sayıda vekille temsil edilen MHP, Birlik Partisi, Güven Partisi, Demokrat Parti gibi partilerden de toplam 27 milletvekili idama “evet” oyu kullandı.

TBMM’de o gün tutulan oylamanın tutanağını BURADAN incelemek mümkün.

Denizlerin idamına “evet” oyu veren CHP’li vekiller

Gezmiş, Aslan ve İnan’ın idamına ilişkin yasa tasarısı oylanırken, idama evet oyu veren ancak bugün isimlerini hiç kimsenin hatırlamadığı CHP’li milletvekillerinin listesi şöyle

  • Adana: Fazıl Güleç, Melih Kemal Küçüktepepınar, Emir H. Postacı, Kemal Satır
  • Ankara: İ. Sıtkı Hatipoğlu
  • Antalya: Hasan Ali Gülcan
  • Balıkesir: M. Nurettin Sandıkçıoğlu
  • Elazığ: Hayrettin Hanağası
  • Eskişehir: Şevket Asbuzoğlu
  • Gaziantep: Ali İhsan Göğüş
  • Giresun: Kayhan Naiboğlu, Mustafa Kemal Çilesiz
  • Gümüşhane: Necati Alp, Nurettin Özdemir
  • Hatay: Hüsnü Özkan
  • İçel: Turhan Özgüner
  • İstanbul: İsmail Hakkı Arar
  • İzmir: Şevket Adalan, Burhanettin Asutay
  • Kars: Osman Yeltekin
  • Konya: İrfan Baran
  • Kütahya: Ali Erbek
  • Muğla: Mualla Akarca
  • Niğde: M.Nuri Kodamanoğlu
  • Samsun: Mustafa Boyar
  • Trabzon: Cevat Küçük, Ali Rıza Uzuner
  • Zonguldak: Ahmet Güner

Deniz Gezmiş kimdir?

Deniz Gezmiş, Ankara’nın Ayaş ilçesinde doğdu. Babası ilköğretim müfettişi Cemil Gezmiş, annesi ilkokul öğretmeni Mukaddes Gezmiş’tir. Deniz, ailenin üç erkek çocuğundan ikincisidir. Ağabeyi Bora Gezmiş, kardeşi ise Hamdi Gezmiş’tir.

Gezmiş ailesi, tayin nedeniyle Sivas’a yerleşir. Deniz ilk ve ortaokulu Sivas’ta bitirir. 1962 yılında baba Cemil Gezmiş’in tayini çıkınca İstanbul’a taşınırlar. Deniz 1962 yılında Haydarpaşa Lisesi’ne kaydolur ancak Haydarpaşa lisesinde bir yıl kaybeder ve liseyi Bilir Koleji’nde tamamlar.

Deniz Gezmiş, 16 Eylül 1965 tarihinde Türkiye İşçi Partisi (TİP) Üsküdar İlçe Örgütü’ne üyelik başvurusunda bulunur. İlçe yönetimi 11 Ekim 1965 günü üyelik başvurusunu uygun bulur ve Deniz Gezmiş’in aday üyelik süreci başlar. Deniz, 2 Nisan 1966 tarihinde aday üyelik sürecini tamamlayarak partinin asıl üyesi olur. Bir sonraki ilçe kongresinde ilçe sekreteri olacaktır.

Çorum’da Genel-iş Sendikası üyesi belediye işçilerinin işten çıkarılması üzerine işçiler Çorum’dan Ankara’ya yürüme kararı alır. Danıştay’da açılan davayı kazanmalarına rağmen işçiler işe geri alınmaz. Bunun üzerine işçiler Ankara’dan İstanbul’a bir yürüyüş başlatırlar. Deniz Gezmiş, yoldaşlarıyla birlikte işçileri karşılamaya gider. Vapurla Avrupa yakasına geçen kitle, Gümüşsuyu’ndaki Türk-İş Binası önünde Türk-İş aleyhinde sloganlar atmaya başlar. Gösteri Taksim Meydanı’nda devam eder ve Deniz Gezmiş’in de aralarında olduğu eylemciler gözaltına alınır.

Deniz Gezmiş, Hukuk Fakültesi’nin 10058 numaralı öğrencisi olarak 1966 İstanbul Üniversitesi’na ilk adımını atar. 1966-67 öğretim yılı, öğrencilerin derse girmeme eylemiyle başlar.

Türkiye Milli Talebe Federasyonu (TMTF) seçimlerini kaybeden hükümet yanlısı öğrenciler, yeni bir delegasyon toplayarak kendi adaylarını seçtirirler. Böylece federasyonun tüzel kişiliği “iki başkanlı” hale gelir ve yeddi emine devredilir. Buna karşı çıkan solcu öğrenciler, Cağaloğlu’nda TMTF binası önünde polisle çatışır ve Deniz Gezmiş gözaltına alınır. Tutuksuz yargılanmak üzere ertesi gün serbest bırakılır.

Öğrenci dernekleri tarafından düzenlenen Kıbrıs Mitingi Beyazıt’ta başlar. Taksim’e yürüyüşün ardından meydandaki eylemde Amerikan bayrağı yakılır. Eylemde Deniz Gezmiş gözaltına alınır.

30 Ocak 1968 günü aralarında Deniz Gezmiş’in de bulunduğu İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencileri Devrimci Hukuklular Örgütü’nü (DHÖ) kurar. Dernek tüzüğüne göre derneğin adresi Arda Apt. 472/1 Tünel, Beyoğlu’dur. Yine tüzüğe göre derneğin amacı; “Türkiye’nin ulusal tam bağımsızlığı ve Türk halkının her türlü sömürüden uzak olarak en ileri uygarlık düzeyine ulaşması için, Atatürk Devrimi doğrultusunda elinden gelen katkılarda bulunmaktır.”

Kuruluşundan sonra DHÖ aktif olarak eylemlerin içinde yer almaya başlar. 20 Şubat’ta TBMM’de Adalet Partili milletvekillerinin TİP milletvekillerine saldırması üzerine aralarında DHÖ’ün de bulunduğu öğrenci örgütleri Taksim’de bir protesto düzenler. 24 Şubat’ta Ankara’da Anayasa eylemi yapılır. 20 Mayıs’ta Adalet Partisi Gençlik Kolları’nın İstanbul Üniversitesi’nde Atatürk Anıtı önüne bıraktığı çelenk devrimci öğrencilerce yakılır. 7 Mart günü İstanbul Üniversitesi’nde düzenlenen AİESEC 20. Genel Kurulu’nda Başbakan Demirel adına Devlet Bakanı Seyfi Öztürk’ün kürsüye çıkması üzerine öğrencilerin protestosu başlar.

AİESEC Genel Kurulu’ndaki protestolar sonucu, başta Deniz Gezmiş olmak üzere devrimci öğrenciler hakkında dava açılır ve öğrenciler polis tarafından aranmaya başlar. Birçok devrimci öğrenciyle birlikte Deniz Gezmiş bu süreçte tutuklanır ve Sultanahmet Cezaevi’ne gönderilir. Bu tutuklamalar, dönemin gençliğinin hapishane ile ilk kez tanışması bakımından önemlidir. Deniz Gezmiş, 2 Mayıs 1968 günü serbest bırakılır.

68 Mayıs ayı boyunca hem sağ hem de sol görüşlü öğrenciler arasında üniversitede reform talepleri dile getirilir. 12 Haziran 1968 günü Hukuk Fakültesi öğrencileri, Haziran dönemi sınavları için okula gelir. Sabah saatlerinde başlayan ve bitmek bilmeyen tartışmalar sonucu devrimci öğrenciler boykot kararı alır ve işgal başlar. 14 Haziran günü öğrenciler işgal komitesi kurar. Üniversitenin sorunlarını çözmek için öğretim üyeleri, asistanlar ve öğrencilerden oluşan bir komisyon kurulur. Komisyonda öğrencileri temsilen Deniz Gezmiş de yer alır. İşgal, 27 Haziran günü öğrencilerce sonlandırılır.

Aynı hafta içerisinde devrimci öğrencilerin Dolmabahçe’deki ABD bayrağını yarıya indirmesi, Beyoğlu’nda gezen Amerikan askerlerine boya ve mürekkep atması ve 6. Filo’nun Taksim anıtına bıraktığı çelengi yakmaları sonucunda polis Gümüşsuyu öğrenci yurdunu basar. Baskında Vedat Demircioğlu ağır yaralanır. Aynı gün Deniz Gezmiş’in de aralarında bulunduğu gençler, Amerikan askerlerini Dolmabahçe’de döverek denize atar. Ağır yaralanan Vedat Demircioğlu, 24 Temmuz sabahı hayatını kaybeder. Sonrasındaki protestolar sonucu Deniz Gezmiş 30 Temmuz’da tutuklanır ve 2 ay Sultanahmet Cezaevi’nde kalır.

21 Eylül günü tahliye olan Deniz Gezmiş’in de katılımıyla 15 Ekim günü Devrimci Öğrenci Birliği (DÖB) kurulur. Adresi DHÖ ile aynı olan dernek tüzüğünde derneğin amacı, “Ülkemizde devrimci düşünceyi ve eylemi yaşatmak ve yaymak” olarak açıklanır. DÖB’ün kuruluşunu takiben 30 Ekim-10 Kasım arasında düzenlenen “Tam Bağımsız Türkiye İçin Mustafa Kemal Yürüyüşü” sırasında ortaya çıkan “11,11,11” parolası ve kulaktan kulağa yayılan darbe söylentisinin de etkisiyle yürüyüş 9 Kasım’da bitirildi.

27-28 Aralık’ta İstanbul Üniversitesi’nde yaşanan olaylar nedeniyle polis tarafından aranan Deniz Gezmiş, 2 Ocak’ta tutuklanır. 22 Şubat’ta tekrar serbest kalır. Yakalanışını şöyle anlatmıştır: “…Yakalandığımdan bir saat sonra Sultanahmet Cezaevi’ndeydim. Bu hızlı çalışmanın sadece adliyede değil memleket kalkınmasında da geçerli olmasını dilerim.” Ayrıca dönemin İçişleri Bakanı Faruk Sükan, tarihe “Kanlı Pazar” olarak geçen ve 16 Şubat’taki “Emperyalizme ve Sömürüye Karşı İşçi Yürüyüşü”ne islami kesimin saldırısı sonucu yaşanan olaylardan, o gün Sağmalcılar Cezaevi’nde tutuklu bulunan Deniz Gezmiş’i sorumlu tutar.

Üniversitelere ilişkin reform tasarıları görüşülmeden meclisin tatile girmesi üzerine İstanbul Üniversitesi merkez kampüsünde ve Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde işgal başlar. İşgal sırasında aralarında Deniz Gezmiş’in de bulunduğu öğrenciler Devrimci Direniş Komitesi’ni kurar ve açıklama yapar. İşgal ertesinde Haziran dönemi sınavları için okula gelen öğrenciler 9-10 Haziran günlerinde polisle çatışır ve çok sayıda öğrenci gözaltına alınır, yine birçoğu yaralanır. Yaralananlar arasında Deniz de vardır. Ayrıca olayların ardından Deniz hakkında bir kez daha arama kararı çıkar.

Polis tarafından aranan Deniz Gezmiş, Haziran ayında içlerinde Yusuf Küpeli ve Cihan Alptekin’in de bulunduğu bir grupla Filistin’e gitmeye karar verir. Burada FDHKC konferanslarına ve kampına katılırlar. Filistin’den Ağustos ayında geri dönerler.

Filistin dönüşü Ankara’da SBF ve ODTÜ’de Öğrenci Birliği etkinliklerine katılan Deniz, benzer şekilde İstanbul’daki etkinliklere katılmak üzere devrimci öğrencilerle İstanbul’a geçer. İstanbul Üniversitesi’nde çıkan olaylarda 19 Eylül günü Mehmet Cantekin öldürülür. Ardından çıkan olaylarda 23 Eylül günü Deniz Gezmiş yakalanır ve Sağmalcılar Cezaevi’ne gönderilir. Aynı gün Taylan Özgür öldürülür. Deniz Gezmiş 25 Kasım günü serbest kalır. Mehmet Büyüksevinç ve Battal Mehetoğlu’nun peşpeşe öldürülmesiyle başlayan olaylar sonucu 20 Aralık’ta Cihan Alptekin ile birlikte tekrar tutuklanır ve 18 Eylül 1970’e kadar cezaevinde kalır.

Deniz Gezmiş, tahliyesinden sonra 19 Eylül’de askerlik şubesinde teslim edilir ancak birliğine teslim olmayarak kaçak duruma düşer. İstanbul’da bir kısım arkadaşıyla görüşme yapar ve Ankara’ya geçer. Ankara ve çevresinde birçok devrimci öğrenci ile görüşür ve Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu (THKO) fiilen kurulur. Örgütün eylemliliği 19 Aralık günü ABD Büyükelçiliği önündeki polislerin taranması ile başlar. Ardından 11 Ocak günü İş Bankası Emek Şubesi soyulur.

Banka soygununun ardından Deniz Gezmiş ve arkadaşları Türkiye’nin dört bir yanında aranmaya başlar. Birçok ev basılır, ülkenin dört bir yanında gençler “Deniz Gezmiş sanılarak” gözaltına alınır. Bu sırada 15 Şubat günü Balgat’taki Amerikan üssünden bir çavuş kaçırılır ve 17 saat sonra serbest bırakılır. 4 Mart günü ise Gölbaşı’ndaki Amerikan üssünden 4 asker kaçırılır ve 4 gün sonra serbest bırakılır. 8 Mart günü başka yerlerde de hareketlilik vardır. 8 Mart’ı 9 Mart’a bağlayan gece silahlı kuvvetler alarma geçer ancak hareket emri gelmez. 12 Mart günü kuvvet komutanlarının verdiği muhtıra üzerine Demirel hükümeti istifa eder.

Deniz Gezmiş 16 Mart 1971 günü polisle girdiği silahlı çatışma sonucu yakalanır. Yusuf Aslan ile birlikte Sivas’a doğru yola çıkarlar. Şarkışla civarında motorsikletin benzini biter ve civarda oldukları fark edilir. Havaya ateş açarak kaçmak isterler, Yusuf Aslan açılan karşı ateş sonucu kasığından yaralanır. Deniz kargaşadan uzaklaşır ve Şarkışla’dan bir astsubayı rehin alarak otomobiliyle Kayseri’ye doğru yola çıkarlar. Gemerek’te yolları çevrilir. Buradan sonra yaya olarak Yeniçubuk’a doğru giderken etrafı sarılır ve yakalanır. Kayseri’de ilk ifadesi alındıktan sonra Ankara’ya gönderilir.

16 Temmuz günü başlaya duruşmalar 86 gün sürer ve 9 Ekim günü idam kararı ilk önce Deniz Gezmiş ve Yusuf Aslan’ın yüzüne okunur. Karar karşısında Deniz “Yaşasın Tam Bağımsız Türkiye” sloganı atar. Daha sonra Hüseyin İnan’ın da aralarında bulunduğu 16 devrimciye daha idam kararı okunur.

İdam kararının ardından Türkiye’nin tüm ilerici kesimleri “üç fidan”ı kurtarmak için mücadeleye girişir. Artık “Deniz Gezmiş’i övmek” diye bir suç vardır. Birçok üniversitede öğrenci eylemleri olur, idam cezasına karşı dilekçeler toplanır, ulusal ve uluslararası birçok kuruluş idam cezalarını durdurmak için seferber olur. 16 Mart günü Senato’da yapılan oylamada Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan’ın idam edilmesi onaylanır. 27 Mart günü Ünye Radar Üssü’nda görevli üç İngiliz Mahir Çayan ve Cihan Alptekin’in aralarında bulunduğu devrimcilerce kaçırılır. Mahir Çayan, Cihan Alptekin ve arkadaşları 30 Mart günü öldürülür. Deniz, en yakın arkadaşlarından Cihan’ı kaybetmiştir.

Deniz’in ailesine son mektubundan: “…son anda yaptıklarımdan en ufak bir pişmanlık duymadığımı belirtir, seni, annemi, abimi ve kardeşimi devrimciliğimin olanca ateşi ile kucaklarım.”

Deniz Gezmiş’in son mektubu

Deniz Gezmiş’in idam edilmeden önce babası için yazdığı mektup da şöyledir:

Baba,

Mektup elinize geçmiş olduğu zaman, aranızdan ayrılmış bulunuyorum. Ben, ne kadar üzülmeyin desem, yine de üzüleceğinizi biliyorum. Fakat, bu durumu metanetle karşılamanı istiyorum. İnsanlar doğar, büyür, yaşar ve ölürler… Önemli olan çok yaşamak değil, yaşadığı süre içinde, fazla şeyler yapabilmektir.

Bu nedenle ben, erken gitmeyi normal karşılıyorum. Ve kaldı ki, benden önce giden arkadaşlarım, hiçbir zaman ölüm karşısında tereddüt etmemişlerdir. Benim de etmeyeceğimden şüphen olmasın.

Oğlun, ölüm karşısında aciz ve çaresiz kalmış değildir.

Bu yola bilerek girdi. Sonunda da bu olacağını biliyordu.

Seninle düşüncelerimiz ayrı ama, beni anlayacağını tahmin ediyorum. Sadece senin değil, (…) anlayacağını inanıyorum.
Cenaze için, avukatlarıma gerekli talimatı verdim. Ayrıca savcıya da bildireceğim. Ankara’da 1969’da ölen arkadaşım Taylan Özgür’ün yanına gömülmek istiyorum. Onun için cenazemi İstanbul’a götürmeye kalkma.

Annemi teselli etmek sana düşüyor. Kitaplarımı küçük kardeşime bırakıyorum. Kendisine özellikle tembih et. Onun bilim adamı olmasını istiyorum. Bilimle uğraşsın ve unutmasın ki, bilimle uğraşmak da bir yerde insanlığa hizmettir.

Son anda, yaptıklarımdan en ufak bir pişmanlık duymadığımı belirtir seni, annemi ve kardeşimi devrimciliğimin olanca ateşiyle kucaklarım…

Oğlun Deniz Gezmiş
Merkez Cezaevi

Yusuf Aslan kimdir?

Yozgat Kuşsaray köyünde doğdu. 1966’da ODTÜ’ye girdi. ODTÜ Sosyalist Fikir Kulübü’nün üyesi oldu, Dev-Genç içinde çalışmaya başladı. Bu dönemden itibaren önce hazırlık okulunda, sonra da mühendislik fakültesinde patlak veren boykotların ve hemen ardından ODTÜ işgalinin önde gelen örgütçülerinden oldu.

1969 yılında arkadaşlarıyla birlikte Filistin’e gitti. Burada helikopter ve uçak pilotluğunu öğrendi.

Yusuf Aslan 16 Mart 1971 Salı günü Deniz Gezmiş’le birlikte Nurhak’a dağdaki gerilla grubuna katılmaya giderken, Sivas Şarkışla’da yaralı olarak yakalandı. Sıkıyönetim Mahkemeleri’nde yargılandı. 6 Mayıs 1972’de Deniz Gezmiş ve Hüseyin İnan’la birlikte asılarak idam edildi. Son sözleri “Ben ülkemin bağımsızlığı ve halkımın mutluluğu için bir defa ölüyorum. Sizler, bizi asanlar şerefsizliğinizle her gün öleceksiniz. Biz halkımızın hizmetindeyiz. Sizler Amerika’nın hizmetindesiniz. Yaşasın devrimciler! Kahrolsun faşizm!” olmuştur.

Hüseyin İnan kimdir?

Hüseyin İnan, 1949’da Sivas Gürün ilçesine bağlı Bozhöyük köyünde doğdu. İlk ve orta okulu Sarız’da, liseyi Kayseri’de okudu. 1966’da ODTÜ İdari Bilimler Bölümü’ne kayıt oldu. Sosyalist Fikir Kulübü (SFK) ve bu derneğin bağlı olduğu Dev-Genç’e üye oldu. Aynı dönemde, TİP’e de üye oldu. Gerek İstanbul ve Ankara, gerek İzmir ve diğer illerdeki antiemperyalist eylemlere aktif rol aldı; ABD 6. Filo’suna yönelik eylemin düzenleyicilerinden oldu. Toprak işgalleri gibi kırsal yörelerdeki etkinliklerde yer aldı. 1966-1967 öğretim yılında, gerçeklesen ODTÜ Hazırlık boykotunun örgütlenmesine önderlik etti.

Deniz Gezmiş ve Yusuf Aslan’la Ankara 1. No’lu Sıkıyönetim Askeri Mahkemesi tarafından 9 Ekim 1971’de idama mahkûm olur. İdamların önlenmesi için gerek Meclis’te, gerek kamuoyunda ve gerekse örgüt arkadaşları tarafından çeşitli girişimlerde bulunulmasına rağmen Yusuf Aslan ve Deniz Gezmiş’le birlikte 6 Mayıs 1972’de idam edildi. Son sözleri “Ben şahsî hiçbir çıkar gözetmeden halkımın mutluluğu ve bağımsızlığı için savaştım. Bu bayrağı bu ana kadar şerefle taşıdım. Bundan sonra bu bayrağı Türk halkına emanet ediyorum. Yaşasın işçiler, köylüler ve yaşasın devrimciler. Kahrolsun faşizm” olmuştur.

About Author

Ahmet

Ahmet

Related Articles

TÜM HABERLER