A3 Haber

Kılıçdaroğlu, gençlik yıllarını anlattı: Okullarda eylemlere katılırdım ama hiç gözaltına alınmadım

Kılıçdaroğlu, gençlik yıllarını anlattı: Okullarda eylemlere katılırdım ama hiç gözaltına alınmadım

Kılıçdaroğlu, gençlik yıllarını anlattı: Okullarda eylemlere katılırdım ama hiç gözaltına alınmadım
Mayıs 23
18:44 2020

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, “Liderlerle Bayram Sohbetleri” programında, çocukluk ve gençlik yıllarındaki anılarını anlattı. Çocukluğunda karpuz tarlasında çalıştığını, istasyonda yumurta sattığını anlatan Kılıçdaroğlu, “Çocukluğumun geçtiği yerleri tek başıma görmek gezmek isterim. O duyguyu yaşamak isterim. Ama siyasetçi olunca bu mümkün olmuyor” açıklamalarında bulundu. Üniversite okurken eylemlere katıldığını söyleyen Kılıçdaroğlu hiç gözaltına alınmadığını da belirtti.

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, “Liderlerle Bayram Sohbetleri” programında, Halk TV Genel Yayın Yönetmeni Suat Toktaş’ın sorularını yanıtladı. Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından satır başları şu şekilde:

“Bayram toplumun kaynaşması için zorunlu bir unsur”

“Bayram aslında toplumun kaynaşması için, oturup düşünmesi için, bir arada olması için zorunlu bir unsur. Bazen milli bayramlar var, ulus olmanı bilinci içinde verdiğimiz mücadelelerin önemli tarihleri bayram olarak kutlanıyor. Dini bayramlarımız var. Özellikle Ramazan bayramı gibi bayramlarımız İslam dünyasının ülkelerinde kutlanıyor. Bayramlar, aile içerisindeki kavgaların sonlandırılmasının öncüsü oluyor. Türkiye’de bir dönem sıklıkla yaşanan kan davaları bayramda sonlandırıldı. Bayramları bu şekilde görmek gerekiyor.

“Tren istasyonunda yumurta satardım”

Yaz tatilleri olunca arkadaşlarımızın bir kısmı çalışıyordu. Ben de çalışmak istedim. Sonuçta babam bir memurdu ve düzenli geliri vardı. Arkadaşlarımızın bir kısmının babaları memur değildi ve çalışırlardı. Biz de çalışmaya öykündük. Mesela karpuz tarlasında çalıştım. Ağaç gölgesinde yemek yerdik öğlenleri. Biriket imalatında çalıştım. Dolayısıyla biz hepimiz tren yolcularını görmek için istasyona giderdik. İstasyonda bir dönem haşlanmış yumurta sattığım oldu. Hatta biraz renk sarı olsun diye soğan kabuğunda kaynatırdık. Elde ettiğimiz büyük gelirler yoktu tabi…

“Çocukların geçtiği yerleri görmek isterdim”

O yıllarda okumayı seviyordum. Okumaya Kerime Nadir’in romanları ile başladım. Bizi çok duygulandıran romanlardı. Daha sonra Kerime Nadir’in kitabı görünce, ilkokul öğretmenim Kemal bunları okuyorsun dedi. Gel ben sana bir kitap vereyim dedi. O zaman Yaşar Kemal’in İnce Mehmedi’ni verdi. Onu okudum. Daha sonra birkaç yabancı yazarın kitabını okudum. O zaman küçük bir yer tabii, şimdi daha büyüdü ama yine de bozulmadı. Eskiden oturduğumuz evler duruyor mu bilmiyorum. Aslında çocukluğumun geçtiği yerleri yeniden görmek isterim ama siyasetçi olunca pek mümkün olmuyor.

“Başarılı bir öğrenciydim”

O yıllarda hatırladığım yine başarılı bir öğrenciydim. İstiklal Marşı’nın 10 kıtasını ezberlemiştim. Hangi gerekçe ile ezberlediğimi bilmiyorum ama şunu hatırlıyorum. Veli toplantısı vardı, babam da gelmişti. Öğretmenler beni çıkardı ve ben İstiklal Marşı’nı 10 kıtasını okudum. Daha sonra Tunceli’de ikili bir eğitim vardı. Munzur’un kenarındaydı. Orada da şu anımı hatırlıyorum. Dergi alacak paramız yoktu. Dergiler çok güzeldi ama çizgi romanlar ve karikatürler vardı. Bunları arkadaşlardan alırdık. Rahmetli babam Genç’te görev yapardı. Orada gazete okurduk. Tabii gazeteler günlük gelmezdi. Haftalık olarak okuyabilirdik. Az insan gazetelerle buluşabilirdi o zaman. Malkoçoğlu’nu ve sinemaların tahlillerini dikkatle okuduk. Teksas, Tomris ve Zagor’u daha sonraları gördük. Genç gibi bir yerde böyle eserlerin satılması gibi bir durumda yoktu.

“Günlük harcamamın 10 lirayı geçmemesi gerekiyordu”

Mehmet’e de Turgut’a da selam göndermek istiyorum. 4 arkadaş da Maliye Bakanlığı’nda önemli sınavları kazandık. Ben hesap uzmanlığı kazandım o zaman. Turgut Atalay daha sonra Diyarbakır’da belediye başkanlığına aday oldu. Dolayısıyla her birimiz bir yerlerde görev aldık. Dördümüz de bilgi ve kitap okuma konusunda yarışırdık. En iyi kitabı biz okuyalım diye yarışırdık. Dolayısıyla öğrencilerin çok iyi imkanlarla yaşaması mümkün değil. Günlük harcamamanın 10 lirayı geçmemesi gerekiyordu. Kebapçıya giderdik bazen ve orada yemeğimizi yerdik.

“Eylemlere katılırdım ama hiç gözaltına alınmadım”

Ortaokulda şiir yaptığımı hatırlıyorum. Yerel gazete vardı. Turan gazetesi. Oraya yazdığım şiirleri götürürdüm ve gazeteyi alırdım. Orada yazdığım şiirler vardı ve ben Çam ağacı için bir şiir yazdım. Bizim okulumuz daha sonraki süreçte Gazi Üniversitesi’ne dönüştü. Sınıflarımız birinci sınıfta kalabalıktı ancak sonra sınıfa doğru daha kalabalıklaştı. Siyasi olaylar da Dil ve Tarih ile başladı, ben de katılırdım tabii. Aradan yıllar geçti, hesap uzmanlığı yaptığım dönemde Niyazi Adalı Kurul Başkan yardımcılığı yapıyordu. Niyazi bana sordu, ‘Sen hiç öğrenci olaylarında tutuklandın mı’ diye. ‘Hayır ama yürüyüşlere katıldım’ dedim.

Soru: Kendinizi İskandinav siyasetçilerine benzetiyor musunuz?

Olgun bir demokraside siyasetçinin yapması gerekeni yapıyoruz. Bürokrasiye girdiğimde, bu kültürü aldım. Hesap uzmanı olarak göreve başladığımda Nusret Kester diye üstadımız vardı. Elinde küçücük kurşun kalem arkasında kamış vardı. Geldiği şartlar onu değerli kılıyordu. Nerelerden ne zorlukla geldiği.. Hiçbir zaman bir kağıdın arkası boşsa onu asla yırtıp atmadım onu kullandım. Hala devam eder bu alışkanlığım…

About Author

Ahmet

Ahmet

Related Articles

TÜM HABERLER