A3 Haber

Nâzım Hikmet’i “hain” ilan eden sistem çöküyor: Angina pektoris

Nâzım Hikmet’i “hain” ilan eden sistem çöküyor: Angina pektoris

Nâzım Hikmet’i “hain” ilan eden sistem çöküyor: Angina pektoris
Mayıs 23
10:40 2020

Angina pektoris.
Kalbi besleyen damarların yetersizliği sonucu kalp dokusunun gerekli oksijeni alamaması sonucu meydana gelen hastalık.
Aynı zamanda bir şiirin adı.
Nâzım Hikmet pek popüler olmamış angina pektoris şiirinde şöyle der:
“Angina pektoris/yarısı burdaysa kalbimin/yarısı çindedir doktor/sarınehre doğru akan/ordunun içindedir…/sonra her şafak vakti doktor/her şafak vakti kalbim/yunanistanda kurşuna diziliyor…”
Elbette kendi sesinden dinlemek daha bir anlamlı.
Yunan sol müziğinin usta sesi Maria Dimitriadi de Nâzım’ın bu enternasyonalist duygularından etkilenmiş olmalı ki, şiiri Yunanlılara “Kalbimin yarısı” (Αν Η Μισή Μου Καρδιά) adlı şarkısı aracılığıyla ulaştırdı.
1970’lerin başında, askeri diktatörlük sırasında Yunanistan’ı terk ederek Theodorakis ile dört yıl Avrupa’da yaşayan Dimitriadi, 6 Ocak 2009’da 58 yaşında Atina’daki Evangelismos Genel Hastanesinde nadir görülen bir akciğer hastalığından öldü.
Ve Nâzım Hikmet 61 yaşında yaşamını yitirirken, ölüm nedeni de angina pektoris hastalığıydı…

Nâzım Hikmet, 27 Temmuz 1951 tarihli resmi gazetede yayınlanan 3/13401 sayılı bakanlar kurulu kararı ile Türk vatandaşlığından çıkarıldı.
Altında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın imzası bulunan 10 Ocak 2009 tarihli resmi gazetede yayımlanan 2009/14540 sayılı bakanlar kurulu kararı ile de Türk vatandaşlığından çıkarılma kararı iptal edildi.
Nâzım Hikmet’in Türk vatandaşlığından çıkarıldığı 1951 yılı Türkiye için önemli.
20. Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti, diğer adıyla 2. Adnan Menderes Hükûmeti iş başındaydı.
Sadece Nâzım Hikmet Türkiye’den kaçmadı, vatandaşlıktan çıkarılmadı.
1951’de Demokrat Parti Konya İl Kongresi’nde fes, çarşaf ve Arap harflerinin serbest bırakılması, Demokrat Parti meclis grubunda din eğitiminin genişletilmesi istendi, Milli Eğitim Bakanı Tevfik İleri, solcu öğretmenlerin tasfiyesinin sürdüğünü açıkladı.
Bitmedi.
Türkiye’nin dört bir köşesinde solcu avı başladı.
“51 Tevkifatı” denilen sola yönelik büyük operasyonlarda 187 kişi tutuklandı.
Ve en önemlisi Türkiye, İngiltere’nin onayı ile NATO’ya girdi.
Artık Türkiye Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’ne karşı NATO’nun uç karakolu, Gladio’nun yeni üyesiydi.
“Komünistler Moskova’ya” sözü o yıllardan kalmadır.

İşte tam da Menderes Hükûmeti Türkiye’yi NATO’ya sokmuşken, Türkiye Büyük Millet Meclisi de harıl harıl çalışmaktadır.
Tarih 16 Kasım 1951.
Türkiye Büyük Millet Meclisi, gündemindeki “Türk Ceza Kanunu’nun bazı maddelerinin değiştirilmesi hakkında kanun tasarısı ve bu münasebetle verilen Hükümet izahatı” konulu birinci birleşimini yapmaktadır.
“Tekirdağ Milletvekili Şevket Mocan ve 14 arkadaşının; ilgili mesul makamlar tarafından memleketteki komünizm cereyanları hakkında Adalet Komisyonu’nda yapılan açıklamanın kapalı oturumda da tekrar edilmesine dair önergesi” kabul edilir.
Öneriye göre, gizli oturum 19 Kasım 1951 Pazartesi günkü birleşimde yapılacaktır.
Teklifi veren Tekirdağ Milletvekili Şevket Mocan, Nâzım Hikmet’in vatandaşlıktan çıkarılması için özel çaba gösteren isimler arasındadır.
Nu tuhaftır ki Mocan’ın ilk eşi, Nâzım Hikmet’in teyzesi Sara Hanım’dır.

Tarih yaprakları 19 Kasım 1951’i göstermektedir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi gizli oturumda toplantı yapmak üzere açılır.
Hükûmet adına Askerî Yargıç Şevki Mutlugil, “memleketteki komünizm cereyanları hakkında” açıklamada bulunur.
Mutlugil, “Komünizmin bugün hürriyet ve masuniyetlerimizi ve millet olarak istiklalimizi çok yakından tehdit eden büyük bir tehlikenin ta kendisi olduğunu kabul etmek ve aramızda teşkilatlanmaya çalışan bu yolun bedbaht yolcularını birer vatan haini olarak görmek mecburiyetindeyiz” diyordu.
Bununla da yetinmeyip Nâzım Hikmet’in angina pektoris şiirini örnek göstererek, “Nâzım Hikmet beraber mahkûm olduğu denizcileri ihtilâl tekniğine göre hazırlıyor, onları Marksist ve Rusya’nın fedaileri olarak hazırlamak üzere bulunuyor” diyordu.
141 ve 142. maddeler de ceza kanuna 1951’de girdi.

Yıl oldu 2020.
Kapitalizm, salgın hastalığın pençesinde kıvranıyor.
50’li yıllarda yaratmaya başladıkları komünizm öcüsü yerini mikroskobik bir gerçeğe bırakıyor.
Emekçilerin sırtına yüklemeye çalıştıkları sistem tuzla buz oluyor.
Hep birlikte “hain” ilan ettikleri Nâzım Hikmet’in “angina pektoris” şiirine sığınma zamanı şimdi…
“Sonra, şu on yıldan bu yana benim, fakir milletime ikram edebildiğim bir tek elmam var elimde, doktor, bir kırmızı elma: kalbim…”
En çok da kalbimize güvenmeliyiz, umut üretmeliyiz
Arkadaş filmiyle yüreğimize yer eden Melike Demirağ’ın ipeksi sesine sığınarak ve Nazım’ı yeniden anımsayarak.

About Author

Serdar Öztürk

Serdar Öztürk

Related Articles

TÜM HABERLER