A3 Haber

Menderes iktidarının sona erişinin 60’ıncı yıldönümü: 27 Mayıs’ta ne oldu?

Menderes iktidarının sona erişinin 60’ıncı yıldönümü: 27 Mayıs’ta ne oldu?

Menderes iktidarının sona erişinin 60’ıncı yıldönümü: 27 Mayıs’ta ne oldu?
Mayıs 27
11:28 2020

27 Mayıs 1960’ta Adnan Menderes’i ve Demokrat Parti’yi iktidardan indiren ihtilalin üzerinden tam 60 yıl geçti. 10 yıl süren Menderes iktidarı “Türk askerlerinin NATO üyeliği uğruna Kore’ye gönderilmesi”, “Akademisyen, yazar ve gazetecilerin tutuklanması”, “Tahkikat komisyonlarının kurulup fişlemelerin başlaması”, “Toplumun Vatan Cephesi aracılığıyla kutuplaştırılması”, “Sol düşmanlığı”, “Amerikan hayranlığı” gibi kodlamalarla hatırlanıyor bugün. Ülkeyi 27 Mayıs’a götüren süreçte Adnan Menderes iktidarı neler yaptı ve 27 Mayıs günü ne oldu… Hatırlatıyoruz…

1950 yılının Mayıs ayında yapılan seçimlerde yüzde 52 oyla iktidara gelen Demokrat Parti’nin ilk başbakanı Adnan Menderes oldu.

10 yıllık Menderes iktidarı döneminde neler yaşandı?

  • ABD’nin isteğiyle Seferberlik Tetkik Kurulu ismiyle 1954’de kontrgerillayı bu ülkede kuran Demokrat Parti iktidarıdır.
  • Kore’ye asker gönderip emperyalist işgal savaşına katılan, Türkiye’yi NATO’ya sokan, ABD emperyalizmine ülkeyi yarı bağımlı hale getiren, Köy Enstitülerini ve Halk Evlerini kapatan, Nâzım Hikmet’i vatandaşlıktan çıkaran, 1951 Tevkifatı başta olmak üzere sola ve sosyalistlere karşı sistematik şekilde baskı, işkence ve zulüm uygulayan bir iktidar oldu DP iktidarı.
  • 5-7 Eylül ırkçı-faşist provokasyonunu düzenleyip İstanbul’da Rum ve Ermeni yurttaşlarımızın mallarını ve mülklerini yağmalatan ve ülkemizi terk etmelerine yol açan Bayar-Menderes diktası oldu.
  • Basına sansür uygulayan, grevli-toplu sözleşmeli sendikal hakları tanımayan, yargı bağımsızlığını ortadan kaldıran, Mecis’te kendi partisine mensup milletvekillerinden Tahkikat Komisyonu (Soruşturma Komisyonu) kurarak bu heyete mahkeme yetkisi veren DP iktidarı oldu.

27 Mayıs’a giden süreç

  • 1950’lerin sonunda Demokrat Parti iktidarı muhalefete karşı tutumunu sertleştirerek baskıcı tedbirlerini ve saldırgan politikalarını arttırdı. 1958’de DP kendi cephesini sağlamlaştırmak üzere bir Vatan Cephesi kurdu ve Cephe’ye üye olanların adları her gün radyodan yayınlanmaya başlandı. 27 Nisan 1960’da DP milletvekillerinin vermiş olduğu öneri doğrultusunda temel işlevi muhalefet ve basın hakkında soruşturma yapmak olan bir Tahkikat Komisyonu kuruldu ve gazete kapatmak da dahil geniş yetkilerle donatıldı. Bu dönemde pek çok gazete ve dergi kapatıldı, gazeteci tutuklandı.
  • 28 Nisan’da Beyazıt Meydanı’nda hükümeti protesto etmek için toplanan üniversite öğrencilerine polis saldırdı. Üniversite öğrencisi Turan Emeksiz vurularak öldürüldü. 30 Nisan’da İstanbul’da bir öğrenci daha öldürüldü. 29 Nisan’da öğrenci eylemi Ankara’ya yayıldı, eylemler 27 Mayıs’a dek sürdü. Hükümet eylemlere 29 Nisan’da üniversiteleri kapatarak yanıt verdi.
  • 3 Mayıs’ta darbeci subayların liderliğini üstlenen Kara Kuvvetleri Komutanı Cemal Gürsel, Milli Savunma Bakanı Ethem Menderes’e bir mektup yazarak cumhurbaşkanının istifa etmesini de içeren 15 maddelik bir tedbirler dizisi önerdi.
  • 21 Mayıs’ta Harbiyeliler Kızılay’da sessiz bir yürüyüş gerçekleştirdi.
  • Orduda 1950’ler boyunca var olduğu söylenen gizli subay örgütlenmeleri ve darbe teşebbüsleri, 1960 Mayıs’ında somut adımlara dönüştü ve bir süredir darbe planladığı belli olan genç ve yüksek rütbeli olmayan subaylar, Orgeneral Cemal Gürsel’i de aralarına alarak 27 Mayıs sabahı erken saatlerde cumhurbaşkanı, başbakan ve tüm bakanları tutukladı, yönetim merkezlerini, radyoyu, havaalanlarını ele geçirerek ihtilali gerçekleştirdi.
  • 25 Mayıs’ta Menderes Eskişehir’den başlayan bir yurt gezisine çıkmaya karar vermişti. 27 Mayıs sabahı ihtilali gerçekleştiren subaylar yönetimi ele geçirirken Menderes Eskişehir’den Kütahya’ya doğru yola çıkmıştı. Menderes Kütahya’da subaylar tarafından gözaltına alınarak Ankara’ya getirildi. 27 Mayıs akşamı cumhurbaşkanı, başbakan, DP hükümeti bakanları da dahil yaklaşık 500 kişi tutuklanmıştı. Tutuklular daha sonra, yargılanmak üzere Yassıada’ya gönderildi.
  • 12 Haziran’da darbeyi yapan subayların da dahil olduğu 38 kişilik Milli Birlik Komitesi Kuruldu. 13 Kasım’da “en radikal” olarak nitelenen 14 genç subay MBK’den çıkartılarak yurtdışı görevlerine gönderildi.
  • MBK’nın yeniden düzenlenmesinin ardından 1961 Ocak ayında 272 üyeli bir Kurucu Meclis oluşturuldu. Kurucu Meclis 20 kişilik bir Anayasa Komisyonu kurarak Anayasa çalışmalarını başlattı. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi ve Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi öğretim üyeleri tarafından ayı ayrı hazırlanan taslak ve öneriler değerlendirilerek bir Anayasa Tasarısı hazırlandı. 27 Mayıs 1961’de Meclis’te onaylanan Anayasa 9 Temmuz 1961’de halk oylamasına sunuldu. 1961 Anayasası yüzde 61.5’i “evet” oyuyla kabul edildi.
  • 14 Ekim 1960’ta Cumhurbaşkanı Celal Bayar, Başbakan Adnan Menderes ve DP Hükumeti Bakanları ve DP üyelerinden oluşan 592 sanıklı Yassıada duruşmaları başladı. 15 Eylül 1961’e kadar 11 ay süren duruşmaların sonunda Cumhurbaşkanı Celal Bayar, Başbakan Adnan Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu, Maliye Bakanı Hasan Polatkan da dahil 15 kişi hakkında idam kararı verildi.
  • 4 Nisan 1963’te 27 Mayıs “Hürriyet ve Anayasa Bayramı” ilan edildi ve 1980’e kadar kutlandı. 12 Eylül darbesinin ardından 17 Mart 1981’de Milli Güvenlik Konseyi’nin aldığı kararla “Hürriyet ve Anayasa Bayramı” kaldırıldı.

Fatih Yaşlı: Menderes iktidarının tarihi 10 yıllık bir despotizmin tarihi

Akademsiyen, yazar Fatih Yaşlı, bugün soL’daki köşesinde “19 Mayıs’tan 27 Mayıs’a, Vahdeddin’den Menderes’e” başlıklı bir analiz yayımladı.

Yaşlı, bu yazısında Menderes iktidarını ve 27 Mayıs ihtilalini şöyle anlattı:

Tarihsel bağlamından kopararak baktığınızda, 14 Mayıs 1950’yi bir “demokratik devrim”, 27 Mayıs 1960’ı ise “anti-demokratik bir darbe” olarak görebilirsiniz. Ne de olsa 14 Mayıs 1950’de 27 yıllık tek parti iktidarının sonuna gelinmiş, 27 Mayıs 1960’ta ise seçimle işbaşına gelmiş bir iktidar askerler tarafından devrilmiştir.

Oysa tarihsel hadiseler tarihsel bağlamından koparılıp tikelleştirildiğinde anlaşılamazlar. On yıllık Menderes iktidarının tarihi, NATO üyeliği uğruna gencecik hayatların Kore’de ABD’ye satışından tutun da 6-7 Eylül yağma ve talanına, gazetecileri hapse atmaktan, gazeteleri kapatmaktan tutun da seçim yasasında yapılan değişikliklerle sonsuza kadar iktidarda kalmayı hesaplamaya, katıksız bir Amerikancılıktan tutun da katıksız bir sol düşmanlığına, Vatan Cephesi’nden tutun da Tahkikat Komisyonları’na uzanan on yıllık bir despotizmin tarihidir.

27 Mayıs ise bir askeri darbe olmasına rağmen, getirmiş olduğu 1961 Anayasası Türkiye’nin gelmiş geçmiş en demokratik anayasasıdır. Bu anayasa sadece siyasi hak ve özgürlükleri değil, sosyal hak ve özgürlükleri de garanti altına almış, grev ve toplu sözleşmeyi anayasal bir hak haline getirmiş, sosyal adaleti, kalkınmayı ve planlamayı ekonominin temeline yerleştirmiş, devletin görevi olarak görmüştür. Hem 12 Martçıların hem 12 Eylülcülerin 1961 Anayasasına düşman olmaları nedensiz değildir; Türkiye yönetici sınıfı toplumsal mobilizasyonun ve kitlelerin yüzlerini sola dönüşünün dayanaklarından birinin bu anayasa olduğunu fark etmiş ve onu 12 Mart’ta budamış, 12 Eylül’de de ortadan kaldırmıştır.

Liberal-muhafazakâr anlatı ise bize tam tersini söyler ve bambaşka bir Demokrat Parti/Menderes ve 27 Mayıs tablosu çizer. DP Türkiye’yi demokratikleştirmiştir, Menderes bir demokrattır, halkın içinden gelmiştir, milletin değerlerine saygılıdır, DP döneminde büyük kalkınma hamleleri yapılmıştır, tüm bunlardan rahatsız olan vesayetçi güçler ise emperyalistlerin desteğini arkalarına alarak Menderes’i devirmiş, demokrasiyi ortadan kaldırmış ve despotik bir rejim kurmuşlardır vs.

Bu nedenle 14 Mayıs, “demokrasi bayramı”, “milli iradenin iktidara geldiği gün”, “milletin sessizliğinin sona erişi” adı altında kutlanırken, 27 Mayıs mahkûm edilir, “vesayetçiler”e, “demokrasi düşmanları”na, “milletin değerlerine karşı olanlar”a lanetler yağdırılır. Özellikle son yıllarda ise Menderes’ten Özal’a ve oradan da Erdoğan’a uzanan bir silsile içerisinde bu üç isim “demokrasinin yıldızları” olarak siyasal İslamcı mitolojinin içerisine yerleştirilir.

***

Bu içeriğin hazırlanmasına şu akademik çalışmalardan yararlanılmıştır: 

  • Prof. Dr. Cem Eroğul, Demokrat Parti, Yordam Kitap, 2019, İstanbul 
  • Şevket Çizmeli, Menderes Demokrasi Yıldızı?, Arkadaş Yayınları, 2010, Ankara

About Author

Ahmet

Ahmet

Related Articles

TÜM HABERLER