Fatih’in 1481’de ölümünden sonra İstanbul’da kıyamet kopmuş.
Fırsat bekleyen asi yeniçeriler İstanbul’a dağılmışlar.
Yağmacı yeniçeriler, önce kendilerini aldattığını iddia ettikleri Sadrazam Karamani Mehmet Paşa’yı parçalayıp konağını yağmalamışlar.
Bu sırada Hasan adlı bir yeniçerinin işlettiği börekçi dükkânını da yağma eden yeniçeriler, işin aslını öğrenince, “Oldu bir kere, Yağma Hasan’ın böreğidir” diye, börekleri yemeye devam etmişler.

Beş gün peş peşe, açık kaynaklardan ulaşmanın pek de mümkün olmadığı, iğne ile kuyu kazar misali halkçı belediyecilik konusunda olması/olmaması gerekenleri vurgulamaya çalıştık.
Son olarak CHP eski milletvekili ve PM üyesi Eren Erdem’in de GRAND PLAZA Yönetim Kurulu Üyesi olduğunu anımsatalım. 

Bu kadar yoğun bilgi ve isim arasında elbette hata da yaptık.
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin şirketlerinde yönetim kurulu üyeliğine atananların mesleklerine dair ilk hatayı İZFAŞ Yönetim Kurulu Üyesi Şahin Beygu konusunda yapmışız.
Kendisi yolladığı elektronik postada çok kibar bir dille düzeltme yapmış.
Yapı Kredi Yayınları’nın değil, METİS yayınlarının kurucusu olduğunu belirtmiş.
Düzeltir, özür dileriz.

İkinci yanlış örnek ise yine İZFAŞ Yönetim Kurulu Üyesi Osman Tayfun Maro.
Yaptığım araştırmalar sonucu şair ve yazar olarak göstermiştim.
Daha çok kaynak taramalıydım demek ki.
Sosyal medya hesabı üzerinden beni özentisizlikle suçlamış ve “ömrümde bir satır şiir yazmışlığım yok” demiş.
Bu yüzden haklıdır.
Yanlışım için üzüldüm, ama şiir ve şairliği konusunda sevindim.
İnsanların çoğu, en azından ortaokul ve lise yıllarında bile olsa, aşık olduğunda şiir yazar bizim memlekette. Bir satır yazmamış olmak eksiklik gibi geldi bana.
Asıl sevindiğim ise şair olmamış olması.
Bugüne kadar tanıdığım, okuduğum incelediğim şairlerin büyük çoğunluğu halkın kendisini yazanlardır. İçlerinde varlıklı olanları, halkın parasını hiçbir sıkıntı duymadan cebine atanları neredeyse hiç görmedim.
Şair olmadığını öğrenmem bu yönde umutlarımı yeniden yeşertti, üzüntümü azalttı.

Asıl büyük özür ise Hüseyin Sezer’e.
İzmir kamuoyu kendisini Aziz Kocaoğlu döneminden bu yana İZBETON Genel Müdürü olarak tanır ve öyle bilinir.
Ben de öyle bilirdim, yanılmışım.
Kendisini İZDENİZ Yönetim Kurulu Üyesi olarak yazmamızdan sonra, ikinci bir kaynak aracılığı ile gönderdiği bilgide, kendisinin Aziz Kocaoğlu ile birlikte İzmir Büyükşehir’den ayrıldığını, hiçbir yerde de görevinin olmadığını bildirdi.
Epey bir şaşkınlık yarattı, bayağı yanılmışız çünkü.

Peki, İZDENİZ Yönetim Kurulu Üyesi olan Hüseyin Sezer, İZBETON eski genel müdürü değilse kimdi?
Ortada bir Hüseyin Sezer olduğu apaçık bir gerçekti.
Kaynakları yeniden taradık.
Olası harf hatalarından kaynaklanan yanlış olup olmadığını kontrol ettik.
Hayır, Hüseyin Sezer isimli kişi İZDENİZ Yönetim Kurulu üyesiydi.
Birkaç kaynaktan aldığımız bilgiyi teyit etmek için araştırmayı derinleştirmeye karar verdik.
Gece yarısı aradığımız bilgiye ulaşmış, en az üç kaynaktan da doğrulatmıştık.

Şimdi sıkı durun.
İZDENİZ Yönetim Kurulu Üyesi olan Hüseyin Sezer, gerçekten de İZBETON eski Genel Müdürü değildi, sıradan biriydi.
Bir şoför. (Mesleğini küçültmek adına kullanmıyorum bu sıfatı.)
Kimin şoförü?
Babası dahil 30 yıldır İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in ailesinin özel şoförü.

Şaşırdım mı?
Şaşırmadım ama bu kadarı da olmaz dedim.
Günlerdir meslekleriyle ilgisi olmadığı halde yönetim kurulu üyesi yapılan peç çok isme vurgu yapmaya çalışırken bu kadarını da beklemiyordum.
Bu, işin çivisinin çıktığı yerdir aslında.
Günlerdir anlatmaya çalıştığım CHP’nin iktidar alternatifi olamamasının özü budur.
Yerelde iktidar olmanın rahatlığıyla nereden geldiğinizi unutursanız, arada Hasan’ın börekçi dükkanının yağmalanması da normal sayılır.