A3 Haber

Trump’ın yakınındaki ismin kitabında Erdoğan ifşaatları: İşte ABD-Türkiye ilişkilerinin iç yüzü…

Trump’ın yakınındaki ismin kitabında Erdoğan ifşaatları: İşte ABD-Türkiye ilişkilerinin iç yüzü…

Trump’ın yakınındaki ismin kitabında Erdoğan ifşaatları: İşte ABD-Türkiye ilişkilerinin iç yüzü…
Haziran 26
12:43 2020

Eski ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton tarafından yazılan “Olayın Olduğu Oda” isimli kitap, ABD yönetiminin ve ABD Başkanı Donald Trump’ın Türkiye’yle ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’la kurduğu ilişkilerin biçimine dair ipuçları sunuyor. Kitaba göre Erdoğan sürekli siyasi ve ekonomik yaptırım tehditleriyle “kontrol” edilirken, Bolton’ın anılarında Türkiye’yle yaşanılan krizler önemli yer tutuyor.

ABD Başkanı Donald Trump’ın eski Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton tarafından yazılan “Olayın Olduğu Oda” (The Room Where It Happened)  adlı kitapta Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile Trump arasındaki görüşmelere dair önemli detaylar veriliyor.

Kitapta rahip Andrew Brunson’ın tutuklanmasının ve serbest bırakılmasının detayları, Erdoğan-Trump arasındaki Suriye, Halkbank ve Fethullah Gülen görüşmelerine dair bilgiler aktarılıyor.

Bolton’ın kitabı güvenilir mi?

Trump yönetiminde 17 ay geçiren ve “şahin” bir isim olarak bilinen Bolton, İran ve Venezuela konuları başta olmak üzere Trump’ı “yeterince sert olmamakla” suçluyor.

Bolton tarafından yazılan kitap, Trump’ı “kötü gösterme” amacı taşıdığı için güvenilmez sayılabilecek olsa da, Bolton’ın aktardığı pek çok görüşme ve olay basına sızan bilgilerle uyuşuyor. Kimi konulardaysa kesin bilgi sahibi olmak mümkün değil. Örneğin kitapta “Türk ordusunun Suriye’de operasyon yapmaya Erdoğan’dan daha az istekli olduğu” ya da “Halkbank’tan Erdoğan ailesinin kişisel çıkar sağladığı” gibi kaynaksız pek çok iddia yer alıyor.

Kitabın temel teziyse, Trump’ın tutarsız kararlar alan ve kendi başına ABD dış politikasında “kaos” yaratan, başkanlık olmaya elverişli olmayan bir karaktere sahip olduğu ve sürekli karmaşık mesajlar verdiği.

Brunson konusunda Erdoğan’a baskı

Bolton’ın kitabında Brunson için “apolitik bir evanjelist vaiz” denilirken, Brunson’ın tutuklanmasının ABD-Türkiye ilişkilerinde gerilime yol açtığı, Trump’ın Brunson’ın serbest bırakılması için talepte bulunduğu bildiriliyor.

Türkiye’nin Brunson’ı Fethullah Gülen’in Türkiye’ye gönderilmesi için “pazarlık kozu” olarak tuttuğu aktarılırken, görüşmelerde Erdoğan’ın Brunson’ın “İzmir’de ev hapsinde tutulacağını” söylediği, Trump’ın bunu yeterli bulmadığı belirtiliyor.

“Erdoğan ile dostluğunu” vurgulayan Trump’ın, buna karşın “Brunson eve dönmezse meseleleri düzeltmesinin imkânsız olduğunu” söylediği kaydediliyor.

“Müslümanlar çıldırabilir”

Trump’ın Erdoğan’a “ABD’nin tüm Hıristiyanlarının bu rahip nedeniyle üzgün olduğunu ve çıldırdıklarını” söylediği, Erdoğan’ınsa Trump’a “Türkiye’deki Müslümanların da çıldıdığını” söylediği belirtiliyor.

Kitaba göre Erdoğan’ın sözünü kesen Trump, “Müslümanların dünyanın her yerinde çıldırdığını, bunu yapmakta özgür olduklarını” söyledi. Erdoğan-Trump görüşmesi bunun ardından “daha da kötüleşti”. Kitaba göre Katar da ABD’ye Brunson konusunda yardımcı olma teklifinde bulundu, ancak bu teklifin devamı gelmedi.

Trump’tan yaptırım tehdidi

Brunson’ın ABD’ye döndürülmesinde ısrarcı olan Trump, aksi halde Türkiye’ye “büyük yaptırımlar” uygulanacağını söyledi. Kitaba göre ABD’nin AKP’li bakanlara yaptırım uygulaması da Trump’ın tehdidinin ardından gerçekleşti.

ABD’nin Adalet Bakanı Abdulhamit Gül ve Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’a uyguladığı yaptırımlara yanıt olarak ABD’li mevkidaşları Sessions v Nielsen’e yaptırım getirilmişti.

Erdoğan’ın Brunson konusunu da Halkbank ile ilişkilendirmeye ve Brunson’ın serbest bırakılması karşılığında Halkbank konusunda taviz almaya çalıştığı aktarılıyor.

“Sadece ekonomik ve siyasi baskı işe yarar”

Kitaba göre Trump, Türkiye’ye karşı yalnızca “ekonomik ve siyasi baskının işe yarayacağını” düşünüyordu. Ancak Türkiye ile görüşülen kanalların çokluğu iki tarafta da kafa karışıklığı yaratıyordu ve Türkiye’ye karmaşık mesajlar verilmesine neden oluyordu.

ABD Hazine Bakanı Mnuchin, Halkbank davasıyla kendi bakanlığı da ilgilendiği için Türkiye’yle görüşüyordu. Mnuchin’in yanı sıra, Pompeo ve ABD’nin o zamanki Birleşmiş Milletler Temsilcisi Nikki Haley de kendi mevkidaşlarıyla görüşmeler gerçekleştiriyordu. Pompeo ve Trump’ın girişimleriyle Haley üzerinden gerçekleştirilen görüşmeler sonlandırıldı.

“Tweet ile gelen ilk gümrük vergisi”

Bolton’ın aktardığına göre “Türkiye’nin oyalamalarından ve muğlaklığından sıkılan” Trump 10 Ağustos’ta Türkiye’ye çelikte ve alüminyumda uygulanan gümrük vergilerinin iki katına çıkartılması kararı verdi.

Trump, ilave gümrük vergilerini Twitter üzerinden açıklamıştı. Bolton’a göre bu ABD tarihinde gümrük vergilerinin “tweet ile artırılması” bakımından bir ilk. Kitaba göre Trump’ın ilave yaptırımlar getirme girişimleri ABD Hazine Bakanı Steve Mnuchin tarafından engellendi.

Trump, Erdoğan’a “yapamam” diyemedi

Pompeo, Mnuchin ve Bolton, Halkbank konusunda Adalet Bakanlığı ve New York’un güneyindeki savcılarla tam anlaşma sağlanmadan hiçbir söz vermeme konusunda anlaştı. Ancak Bolton’a göre New York’un güneyindeki savcılar bakanlık ve Beyaz Saray’dan talimat almıyordu.

Erdoğan’ın Halkbank taleplerinin ardından Trump, Erdoğan’a sonunda “meseleyi halledeceğini”, ancak bölgedeki savcıların eski ABD Başkanı Barack “Obama’nın adamları” olduğunu, onlar yerine kendi ekibi geçtiğinde konunun çözüleceğini söyledi. Ancak Bolton’a göre bu iddia “saçmalıktı” çünkü savcılar Adalet Bakanlığı çalışanlarıydı ve Halkbank soruşturması konusundaki tavırları kimin başkan olduğuna bağlı değildi.

Bolton’a göre “Erdoğan kadar fazla keyfi otoritesi olduğunu göstermek isteyen Trump”, Erdoğan’a davaya karışamayacağını söyleyemiyordu.

“Trump’a Erdoğan’ı anlatamadık”

Kitabında Erdoğan’ın “Demokrasi bizim için amaç değil araçtır. Amacımıza ulaşana kadar demokrasiye bağlıyız” sözlerini hatırlatan Bolton, Trump’ın Erdoğan konusunda kendilerini dinlemediğini söylüyor.

Bolton’a göre medya Trump’ı “Müslüman karşıtı” olarak gösterse de, “Avrupa ve Ortadoğu’daki kilit müttefik liderlerin ve kendi danışmanlarının defalarca denemesine” karşın Trump Erdoğan’ın “radikal İslamcı” olduğunu anlamadı. Bolton, Erdoğan için “Türkiye’yi Kemal Atatürk’Ün laik devletinden İslamcı bir devlete dönüştürüyordu. Müslüman Kardeşler’i ve Ortadoğu’daki diğer radikalleri destekliyordu. Hem Hamas’ı hem Hizbullah’ı finanse ediyordu, İsrail’e karşı yoğun bir düşmanlığı vardı ve İran’ın ABD yaptırımlarından kaçmasına yardımcı oluyordu” diyerek, Trump’ın bunları anlamadığını söylüyor.

ABD-Türkiye arasında “damat” diplomasisi

Bolton’ın kitabına göre ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence, Jared Kushner’ın Berat Albayrak’ı aramasını tavsiye etti. Pence’e göre Albayrak Erdoğan’ın damadı olduğu için iki damat arasında yeni bir kanal açılmış olacaktı.

Bolton, kendisinin ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’yu ve Mnuchin’i “damat kanalı” ile ilgi bilgilendirdiği, iki bakanın da buna sert tepki gösterdiğini aktarıyor. Mnuchin, Albayrak kendi mevkidaşı olduğu için, Pompeo ise Kushner ABD adına gerçekleştirmemesi gereken uluslararası görüşmeleri yapacağı için tepki gösterdi (kitaba göre Pompeo, Kushner’ın İsrail’le diyaloğu yürütüyor olmasından da rahatsızlık duyuyor).

Kushner’ın Albayrak’a kendisini “kişisel” olarak aradığını söylediği ve aramasının “zayıflık” olmadığını ifade ettiğini öne süren Bolton, “Türklerin bunlara inandığına şüpheliyim” diyor.

Halkbank ve Mehmet Atilla konusu

Erdoğan’ın Trump ile görüşmelerinde sıklıkla Halkbank ve Mehmet Atilla konusunu açtığı ve Halkbank’a karşı davanın durdurulmasını istediği bildiriliyor.

Kitaba göre Halkbank’a karşı suçlamalar “Erdoğan ve ailesi Halkbank’ı kişisel çıkarları için kullandıkları için” Erdoğan’ın “kendisini de” doğrudan tehdit ediyor. Kitapta bu durumun Erdoğan’ın damadı Berat Albayrak’ın Hazine ve Maliye Bakanı yapılmasıyla daha da kötüleştiği söylenilirken, Halkbank’ın Erdoğan tarafından nasıl kişisel amaçlarla kullanıldığına dair detay verilmiyor. Bolton, Erdoğan ailesinin servetinin giderek arttığına dikkat çekiyor.

Erdoğan, Trump’a “Gülen ve hareketinin Halkbank davasından sorumlu olduğunu” ve “kendisine karşı komplo kurulduğunu” söylüyor.

“Trump, Gülen’in bir gün yaşayacağını düşünüyordu”

Bolton’ın aktardığına göre Türkiye Gülen’in iadesini talep etse de, Trump buna sıcak yaklaşmıyor.

Kitaba göre Trump, Gülen’in Türkiye’ye verilmesi durumunda “yalnızca bir gün hayatta kalacağını” düşünüyordu. “Türkler buna gülerek Gülen’in endişelenmesine gerek olmadığını, Türkiye’de idam cezası bulunmadığını söylüyorlardı” diyen Bolton, Erdoğan-Trump yakınlaşmasının “neyse ki kısa sürdüğünü” söyleyerek, Gülen’in iadesi için yapılan ikili görüşmelerin sonlandığını belirtiyor.

“Erdoğan’ın endişelenecek çok şeyi vardı”

Bolton, görevde olduğu sürede Türkiye ile yaşanan S-400 krizini de hatırlatarak, S-400 anlaşmasının yapılması durumunda Türkiye’ye Rusya yaptırımlarını delmesi nedeniyle yaptırım uygulanması gerekeceğini hatırlatıyor.

Erdoğan’ın F-35’lerin satışının durdurulmaması için de çalıştığını söyleyen Bolton, “Erdoğan’ın endişelenecek çok şeyi vardı” diyor.

Trump hangi yaptırımları değerlendiriyordu?

20 Ağustos günü Trump’ın kendisini arayarak Ankara’daki ABD büyükelçiliğine saldırıyla ilgili sorular sorduğunu söyleyen Bolton, Trump’ın elçiliği kapatmayı değerlendirdiğini aktarıyor.

Bolton’a göre Trump’ın ve ABD Dışişleri Bakanı Pompeo’nun Türkiye’ye karşı değerlendirdiği yaptırımlar arasında F-35 sözleşmesinin iptalinin yanı sıra, Türkiye’nin ABD büyükelçisinin “istenmeyen kişi” ilan edilmesi de bulunuyor. Ancak Trump yönetiminin büyükelçilikle ilgili karar almayarak ekonomik yaptırımları tercih ettiği kaydediliyor.

Trump’ın kendisine Türkiye için “Vur onlara, bitir onları, bu iş sende”, “Türkiye işi sende” dediğini aktaran Bolton, ABD Başkanı’nın Almanya Şansölyesi Angela Merkel ile görüşmelerinde de Türkiye’ye karşı sert yaptırımlar getirileceğini söylediği belirtiliyor. Kitaba göre Erdoğan yönetimi, ABD tarafından sürekli ekonomik yaptırım tehditleriyle yönlendiriliyor.

Suriye konusu ve Kürtler

Kitapta ABD’nin Suriye’den çekilmesi ve Türkiye’nin YPG’ye karşı tavrına dair de pek çok detay yer alıyor.

Bolton’a göre Erdoğan, “kendisinin Kürtleri sevdiği ve Kürtler tarafından sevildiği” konusunda Trump’ı ikna etmeye çalışsa da, bu iddia için “Bunların hepsini daha önce de duymuştuk, bunlar standart Erdoğan rejimi propagandasıydı” diyor.

About Author

Tulga Buğra Işık

Tulga Buğra Işık

Related Articles

TÜM HABERLER