Site icon A3 Haber

Bilim Kurulu üyesi Recep Öztürk: Bayram ziyaretlerini görüntülü telefonlarla yapın

Bilim Kurulu üyesi Prof. Recep Öztürk, “Bayram ziyaretlerini bu sene elden geldiğince görüntülü telefonlarla yapmakta ciddi yarar var. Ziyaretler mecburi ise maskeli bir şekilde, fiziki mesafe korunarak gerçekleştirilmeli mümkünse ziyaretlere küçük çocuklar götürülmemeli” dedi.

İstanbul Medipol Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Bilim Kurulu üyesi Prof. Recep Öztürk, Covid 19’un dünyada halen yeni pikler yaparak devam ettiğine işaret ederek “1 Temmuz’dan itibaren toplamda 280 bin vakanın görüldüğü günler oldu. Temmuz ayı içerisinde o çok korktuğumuz, panik günlerinde bile koca bir ülke olan Çin’de görülen vakanın 3-4 katına ulaşan sayılar görmeye başladık” dedi.

Kurban Bayramı hakkında değerlendirmelerde bulunan Prof. Öztürk, kurban alımından kesimine, bayram ziyaretlerinden et dağıtımına kadar artık bayram geleneklerinin eskisi gibi sürdürülemeyeceğini söyledi. Prof. Öztürk, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kesinlikle kalabalık yaratacak ortamlara zemin hazırlanmamalı. Kurban bayramı bir gün değil. İkinci günü var üçüncü günü var. Gerekirse kurban alınmalı ve kesimi bir düzen içerisinde, bir sonraki güne bırakılmalı. Bayram ziyaretlerini ise bu sene elden geldiğince görüntülü telefonlarla yapmakta ciddi yarar var. ziyaretler mecburi ise maskeli bir şekilde, fiziki mesafe korunarak gerçekleştirilmeli mümkünse ziyaretlere küçük çocuklar götürülmemeli. Bayram ziyareti en fazla 10-15 dakika ile sınırlı tutulmalı. Camilerde kurallara gördüğüm kadarıyla uyuluyor. Buna bayramda da dikkat edilmeli. Kurbanın ihtiyaç sahipleri ya da komşulara dağıtımında mümkünse bir kişi maskesiyle gidip yine fizik mesafeyi bozmadan nezaketle ikramını yapıp herhangi bir ek sohbete girmeden dönmeli. Hastalık pratik olarak etle bulaşmaz. Zaten et piştikten sonra tüm mikroorganizmalar pişirme sonrası tamamen tahrip olur. Etin üzerine kesim esnasındaki yoğunlukta belli bir miktar virüs bulaşı gerçekleşse de pişirme esnasında yok olur.”

“Rakamlara yansımamış, bir o kadar daha hasta var”

Şu anda salgın açısından durağan bir dönemde olmadığımıza işaret eden Prof. Öztürk, asemptomatik vakalara da işaret ederek şunları söyledi: “Şu andaki rakamlarda en az bir kişi bir kişiye görünür bir şeklide hasta ediyor. Olayın bir de asemptomatik hastalar boyutu var. Rakamlara henüz yansımamış, bir o kadar daha hasta var toplumda. Fizik mesafe her yerde fizik mesafedir. Karada ve denizde farketmez. Deniz veya havuz suyundan hastalık bulaşmaz elbette. Ama havuza gir yanyana sohbet et, tam bir bulaşma yeridir. Denize gir orada dip dibe muhabbet et, tam bir bulaşma yeridir. Fizik mesafeyi her koşulda koruyacağız. Sudan çıkar çıkmaz da yüzümüzü kuruladıktan sonra maskemizi takacağız. Okulların açılması konusunda çalışmayı Milli Eğitim Bakanlığı yürütüyor. Türkiye ve dünya bir kademeli serbestlik, kontrollü sosyal hayatı uygulamak durumunda. Çünkü yasaklamaları şehirleri komple karantinaya almayı yani ‘lockdown’ olayını uzun süre hiçbir ülke yürütemez. Bu nedenle okullarda da kontrollü normalleşmeye geçmek gereklidir. Çocuklarımızı da maske mesafe hijyen konusunda eğitmek zorundayız. Güney Kore’de ve değişik buna benzer ülkelerde çocukların da rahat bir şekilde maskeye uyum sağladıklarını görüyoruz. Türkiye de bunu başarmak zorunda. Çocuklarımız nasıl dişlerini düzenli fırçalama alışkanlığını kazanıyorlarsa bulaşıcı hastalıklar konusunda da maske takma ve fizik mesafeye uyma tutumunu öğrenecekler.

Bilim Kurulu üyesi Öztürk son olarak yine Eylül-Ekim aylarına işaret etti ve uyardı: “Soğuk algınlığı, grip başlayacak. Hastanelere bu hastaların yükü de binecek. Biz şimdi bu Covid-19 yükünü azaltamayıp o günleri düşünmeyip bu yükle gidersek, şunu söyleme hakkımız hiç olmaz. Bunun sebebi biz oluruz. O günü düşünelim ve tedbirlerimizi şimdiden özenli olarak uygulayalım. İkinci dalga için Oxford Üniversitesi’nin yaptığı araştırmada 10 ülke riskli olarak gösterildi ve Türkiye o 10 ülke arasında yoktu. Ama araştırmanın yapıldığı döneme özgü bir risk belirlemesiydi o. Biz davranışlarımızı olumsuz yönde değiştirirsek, kurallara uymazsak o ülkelerin arasına biz de girebiliriz. Ayrıca Covid-19 yeni bir hastalık. Bu açıdan bu hastalığa yönelik şu kadar süre bağışıklık sağlar, yeniden hastalık geçirir miyiz bunu söyleyemiyoruz. İkincisi, hastalık uzuyor mu bilmiyoruz, üçüncüsü ise bu hastalık geçiren kişilerde gelişen antikorlar ne kadar koruyucu oluyor, bunu bilmiyoruz. Elimizdeki tek silah etkili korunma tedbirleri.” (DHA)

Exit mobile version