Türkiye’nin isteği üzerine Arjantin’de İnterpol tarafından tutuklanan Serkan Kurtuluş, Buenos Aires’te kaldığı hapishaneden telefonla Media Diem’den Said Sefa’nın programına katıldı. Gazeteci Süleyman Gençel’e saldırı da dahil pek çok konuda bilgi veren Kurtuluş, Türkiye ile ABD arasında krize neden olan Rahip Andrew Craig Brunson hakkında önemli iddialarda bulundu.

İlk saldırı 2011’de gerçekleşti

Rahip Brunson’a yönelik ilk saldırının 1 Nisan 2011’de gerçekleştirildiğini İddia eden Serkan Kurtuluş, talimatın da dönemin AKP Genel Başkan Yardımcı, şimdinin 9 Eylül Üniversitesi Rektörü Nükhet Hotar ile dönemin AKP İzmir İl Başkan Yardımcısı Ahmet Kurtuluş tarafından verildiğini iddia etti.

Kurtuluş şunları söyledi:

• Andrew Brunson olayı şu şekilde gelişti. Önce Mustafa Ali Eren’in seçiyorlar. Saf bir çocuk. Bu suikastı yapması yönünde yönlendiriyorlar. Daha sonra da (El Kaide hesap soracak) diye slogan atmasını istiyorlar. Bu çocuk da bu suikastı gerçekleştiremiyor. Aynı şekilde sloganını atıyor. El Kaide’ye üye olmaktan cezaevine atıyorlar. El Kaide ile hiçbir alakası yok. Bir süre ceza evinde kaldıktan sonra, eylemi de gerçekleştiremediği için, öldürmek istiyorlardı öldüremediği için belli bir süre yattıktan sonra tahliye oldu. Daha sonra aynı ekip benim bu işi birilerine yaptırmamı istediler. Hatta bir ev tutmamı istediler. Bir ev tutuldu, eve bazı kitaplar konuldu. Orda eylemi yapacak çocuğun kalmasını istediler bir süre. Muhtemelen parmak izi bırakmasını, orda yaşıyormuş izlenimini vermek istediler. Tabi ben bunu kabul etmedim, oyaladım. Bir Amerikalıyı öldürmek ağır bir şey. Hayır da diyemedim, oyaladım. Muhtemelen bu yapan kişiyi de öldüreceklerdi. Aynen Rus büyükelçinin Ankara’da suikasta uğraması gibi. Yapanı öldürdükten sonra evini de gösterip bu olayı da (FETÖ’ye) cemaatin üzerine yıkmak isteyeceklerdi.

Mustafa Ali Eren’in ailesine baskı

• Benim Mustafa Ali Eren’le bağım daha sonradan oluştu. Onu kontrol altına almamı, bu konu ile ilgili hiçbir yerde konuşmamasını istediler. Mustafa Ali Eren ben Gürcistan’da iken benim yanıma geldi. Benim yanımda kaldı. Ben Gürcistan’da iken bazı yazılar yazmaya başladım. Mustafa Ali Eren’e bazı açıklamalar yaptırabileceğimden korktukları için, ailesine baskı yaptılar. Mustafa intihar etmek zorunda kaldı. Gürcistan’da resmi kayıtlarda bunların hepsi var. İlaç içti ölmedi, hastanede midesini falan yıkadılar. Ailesini baskı yapılınca gidip teslim olmak zorunda kaldı. Hemen ceza evine attılar. Zaten saf bir çocuk. Öyle onların istediklerini yapabilecek biri değil. Muhtemelen şimdi istedikleri gibi ifade almışlardır.

Ahmet Kurtuluş’un ofisinde görüşme

• Genelde görüşmelerimizi Ahmet Kurtuluş’un ofisinde yapıyorduk. Üç beş kez dışarıda buluşmuşuzdur. 15 Temmuz’dan sonra AK Parti özellikle İzmir’de sansasyonel eylemler yaparak bunu FETÖ’nün üzerine atmak istiyorlardı. Bir de Amerika’nın şeyle arasını bozmak istiyorlardı, bunu planlıyorlardı. Amaçları bu olayı cemaatin üzerine atıp, Amerika’nın terör örgütü olarak görmesini istiyorlardı. Dünya kamuoyuna böyle yansıtmak istiyorlardı. Bana suikastı yapanı öldüreceklerini söylemiyorlardı. Gönüllü olmadığımı bildikleri için: Bana çok değişik vaatlerde bulunuyorlardı. (Sana bir şey olmayacak. Seni Türkiye’de çok farklı yerlere getireceğiz. Maddi manevi çok farklı imkanların olacak) Ben oyaladım tabi, hayır demedim. Dikkat ç ekmek istemiyordum, artık çok iç içe girmiştik. Çok şey biliyordum. Benden rahatsız olmalarını istememiştim. Bir çocuk var tam sizin istediğiniz profilde diyerek oyaladım. Baskı arttığı için ben de ülke dışına çıkmayı planlamaya başladım. Ondan sonra bu FETÖ Borsası olayı falan da gerçekleşince çıkmak zorunda kaldım ve çıktım. Çok detaylı şekilde bu işi organize ettiler. Gerçekleşeceğine de çok inanıyorlardı.

Ahmet Kurtuluş çok şey biliyordu

Emniyet ve adliye atamalarında Ahmet Kurtuluş ve Nükhet Hotar’ın çok güçlü olduğunu da iddia eden Serkan Kurtuluş, şunları söyledi:

“AK Parti’nin genel başkan yardımcısıydı. İzmir’de bir iki olay oldu hemen kapattılar. Çok rahat davranıyorlardı. Gerçekten çok güçlüydüler. İstediği kişiyi istediği yere getirebiliyorlardı. Ben bunları gördüm gözümle, yaşadım. Emniyetin belli konumlarındaki kişilerin hepsi bunların istediği kişilerdi. Ahmet Kurtuluş benim bildiğimden çok daha fazla şey biliyordu. Sürekli iç içeydi. Ahmet Kurtuluş tutuklandı bir dönem. Çünkü ben Ahmet Kurtuluş ile ilgili açıklamalar yapmaya başladım. Dikkat ederseniz Nükhet Hotar’a kimse dokunmuyor. Sadece genel başkan yardımcılığından aldılar, rektör yaptılar. Ahmet Kurtuluş tutuklandı. Tutuklanması gerekiyordu, çünkü ben çok önemli açıklamalar yaptım. Ahmet Kurtuluş tutuklanınca ceza evinden Nükhet Hotar’ı tehdit etti. (Beni çıkarmazsanız her şeye anlatırım) dedi. Tabi bunlar panikledi. Panikleyince, Ahmet Kurtuluş’un hastalığını abartarak aldıkları raporla ceza evinden tahliye ettirdiler. Ama Ahmet Kurtuluş artık bunlara konuşabileceğini göstermişti. Ahmet Kurtuluş içki içiyordu. İçtiği zaman çok fazla telefon konuşmaları yapıyordu. Ahmet Kurtuluş yavaş yavaş konuşmaya başlamıştı. Onlar için öldürülmesi gereken iki kişi vardı. Biri Ahmet Kurtuluş. Ben yurt dışındaydım. Öldürmek için uğraştılar, hala uğraşıyorlar. Ahmet Kurtuluş’u rahat bir şekilde öldürebilirlerdi. Onu da nasıl yaptılar. Öldürüp benim üzerime atarak. Bir taşla iki kuş vurmuş oldular. Hem Ahmet Kurtuluş’u susturdular hem de hakkımda İnterpol kararı çıkardılar. Çok profesyonel bir şekilde yapıldı. Ahmet Kurtuluş’un avukatının yaptığı açıklamalar var, Cumhurbaşkanına yazdığı mektup var. Ahmet Kurtuluş’un telefon kayıtlarının silindiği, benim aleyhime olan şeyler yüklendiği gibi. Ahmet Kurtuluş’u öldüren kişi, ben basından da okudum. İfadesi şu şekilde, diyor ki ben Serkan Kurtuluş’u tanımam. Ben diyor bunu devlet için yaptım. Bana diyor üst düzey bir emniyet yetkilisi öldürmem gerektiğini söyledi. Devlet için öldüreceksin dediler, ben de onu öldürdüm diyor. Detayları da var. Bunun kimlere kadar uzandığı kesinlikle ortaya çıkacak. Bunun arkasından da AK Parti ve Nükhet Hotar çıkacak. Bu gerçek mutlaka bir gün ortaya çıkacak. Hükhet Hotar’la bizim görüşmemiz hiçbir zaman Ahmet Kurtuluş’suz olmadı. Benim bilmediğim ama Ahmet Kurtuluş’un bildiği pek çok iş var. Ahmet Kurtuluş artık tehlikeliydi. Konuşabileceğini bunlara gösterdikten sonra Ahmet Kurtuluş’un kalemini kırdılar. Bunu da benim üzerime yıkmaya çalışıyorlar. Beni de getirtmek istiyorlar, işte bu İnterpol kararı çıkararak. Beni de susturmak istiyorlar…”