A3 Haber

PCR testi borsası: Hem vatandaş soyuluyor, hem pozitif vakalar sisteme girilmiyor!

PCR testi borsası: Hem vatandaş soyuluyor, hem pozitif vakalar sisteme girilmiyor!

PCR testi borsası: Hem vatandaş soyuluyor, hem pozitif vakalar sisteme girilmiyor!
Ağustos 29
12:51 2020

Covid-19’la mücadele sürecinde kullanılan ve belirti göstermeyen koronavirüs hastalarının saptanmasını sağlayan PCR testleri, kimi özel hastanelerde yüksek fiyatlara yapılıyor. Adeta “PCR testi soygunu”nun yaşandığı ülkemizde, başta Türk Tabipleri Birliği olmak üzere kimi hekimler Sağlık Bakanlığını uyarıyor. Dr. Ergün Demir ve Dr. Güray Kılıç kendi bloglarında yayımladıkları çağrıda, “AKP iktidarının koruyucu sağlık hizmetlerini ve kamusal sağlık sistemini çökertme pahasına koruyup kolladığı ve özenle büyüttüğü özel sağlık sektörü, PCR testi için vatandaşı soymakta, test sonuçları pozitif çıkan vakaları sisteme girmeyerek salgının yayılmasına neden olmakta ancak Sağlık Bakanının sesi hala çıkmamaktadır” dedi.

A3 Haber Merkezi | Dr. Ergün Demir ve Dr. Güray Kılıç imzasıyla yayımlanan analiz şöyle:

Sağlık Bakanlığının denetiminde ve gözetiminde PCR testi için fazla ücret alınarak vatandaş soyulmakta, ayrıca test sonuçları pozitif çıkan vakalar sisteme girilmeyerek salgının yayılmasına yol açılmaktadır!

PCR testi için fazla ücret alarak vatandaşı soyan, test sonuçları pozitif çıkan vakaları sisteme girmeyerek salgının yayılmasına neden olan özel sağlık kuruluşları hakkında gereğini yapmayan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca derhal istifa etmelidir.

Artık mızrak çuvala sığmıyor. Gerçekler itiraf edilmeye başlandı!

Özel hastaneler ve Sağlık Kuruluşları Derneği ile Sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü açıklamalar yaparak günlerdir söylediğimiz gerçekleri itiraf ettiler: “Özel sağlık kurumlarında PCR testi için hukuksuz bir şekilde fazla ücret alarak vatandaşları soyuyoruz, testleri pozitif çıkan vakaların sonuçlarını bildirmeyerek salgını körüklüyoruz ve yayıyoruz.”

26 Ağustos 2020 tarihinde Özel hastaneler ve Sağlık Kuruluşları Derneği (OHSAD) internet sayfasında yayımladığı “PCR Testi Veri Girişleri Hakkında Önemli Duyuru”da “Sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından, 20 Ağustos 2020 tarihinde Covid19 PCR testi çalışan kurumlarımızın test istemlerini ve test sonuçlarını Halk Sağlığı Genel Müdürlüğünün Laboratuvar Bilgi Yönetim Sistemine girmelerini ve sonuçlarını bu sistem üzerine işlemeleri gerektiği bildirildiği, ancak gerek test ücreti için belirlenen fiyatın üzerinde ücret alındığı, gerekse test sonuçlarının sisteme girilmediği ile ilgili yoğun şikayetler alınmakta olduğu iletilmiş, bu nedenle Covid19 PCR testi çalışan kurumlarımızın uyarılması bildirilmiştir” denilmektedir.

AKP iktidarının koruyucu sağlık hizmetlerini ve kamusal sağlık sistemini çökertme pahasına koruyup kolladığı ve özenle büyüttüğü özel sağlık sektörü, PCR testi için vatandaşı soymakta, test sonuçları pozitif çıkan vakaları sisteme girmeyerek salgının yayılmasına neden olmakta ancak Sağlık Bakanı’nın sesi hâlâ çıkmamaktadır.

Test ücreti için IBAN numarası yetmemiş, bir de üstüne fahiş bedel alınmış

Başta Almanya olmak üzere AB üyesi ülkeler, Türkiye’den gelenlerden 48-72 saat öncesine ait Covid-19 PCR testi istemesi ile yurtdışına çıkışta bu testi yaptırmak zorunda olan vatandaşlara yönelik olarak Sağlık Bakanlığı IBAN numarası göndererek 110 TL istemişti. Daha sonra Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu tarafından “Kişilerin Talepleri Üzerine Yapılacak Olan Covid-19 RT PCR Testleri” ile ilgili kelime oyunları yaparak yayımladıkları algoritmada Covid-19 PCR test bedelini 220 TL Covid-19 (SARS-CoV-2) İzolasyonu işlem bedeli 30 TL olarak belirledi.

Açıklamada belirtildiği Covid-19 hastalığına “maliyet” ve “kâr” penceresinden bakan özel sağlık kurumlarının test ücreti için belirlenen fiyatın üzerinde ücret aldıkları tespiti can derdinde olan vatandaşların soyulmaya devam edildiğini göstermektedir.

Oysa 09 Nisan 2020 tarihli ve 31094 sayılı Resmî Gazete ‘de yayımlanan Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Sağlık Uygulama Tebliğinde yapılan değişikliği ile Covid-19 ön tanılı/tanılı hastalar, acil hal tanımı içerisine ve ilave ücret alınmayacak işlemler listesine alınmıştır. Bu şekilde Covid-19 ön tanı/tanılı hastalardan özel sağlık kuruluşlarında yasal olarak hiçbir suretle yapılacak her türlü işlem/girişim/tetkik/tahlil /yatak için ilave ücret alınamayacağı kesin hükme bağlanmıştır. Bu durumda Sağlık Bakanlığı, GSS kapsamında olan kişilerden IBAN numarası üzerinden test ücreti talep edemez.

Finansmanı sağlanacak sağlık hizmetlerini kim belirlemektedir: SGK mi, Sağlık Bakanlığı mı?

Sosyal Güvenlik Kurumu, sağlık hizmetlerini kamu veya özel sağlık hizmet sunucularından satın almaktadır. Bu satın alınan hizmet için ödeme önceden imzalanan protokol/sözleşmeler göre yapılmaktadır.

Tüm sağlık hizmetlerinin sunumuna ilişkin olarak SGK tarafından Sağlık Uygulama Tebliği (SUT) yayımlanmakta ve bu tebliğ çerçevesinde sağlık giderleri karşılanmaktadır.

5510 sayılı Kanun’un ilgili maddesinde görüldüğü gibi sağlık hizmetlerinin ödeme usul ve esaslarını Sağlık Bakanlığı değil Sosyal Güvenlik Kurumu belirlemektedir.

Son zamanlarda Covid-19 hastalığı değişik nedenlerle Türkiye’nin diğer bölgelerinde de giderek yaygınlaşmıştır. İstanbul’a ek olarak Diyarbakır, Mardin, Şanlıurfa, Gaziantep, Konya, Manisa, Ankara, Bursa, Elâzığ, Malatya, Kayseri vs. gibi birçok ilin de yeni Wuhan’lar olarak ortaya çıkmasına ve olağandışı bir döneme girilmesine karşın sorunun muhatabı olan ve sürecin başından beri başını kuma gömen Sosyal Güvenlik Kurumunun hiç sesi çıkmamaktadır.

Test sonuçları pozitif çıkan vakaları sisteme girmeyerek salgının yayılmasına neden olan sağlık kuruluşları kamuoyuna açıklanmalıdır.

İçimiz acırken; salgın döneminde sağlık çalışanları hastalığın yayılmasını engellemeye, kendilerini korumaya, hastalarımızı iyileştirmeye çalışırken ve 65’i hekim ve sağlık çalışanı olmak üzere 6245 vatandaş hayatını kaybederken AKP iktidarı ve bazı özel sağlık kurumları rant uğruna toplum sağlığını riske atmaktan kaçınmamaktadırlar.

Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından OHSAD’a gönderilen yazıda “8 Ağustos 2020 tarihinden bugüne kadar bazı sağlık kuruluşlarımızın çalıştıkları test sonuçlarını sisteme kaydetmedikleri tespit edilmiş olup, bu durum test sonucu pozitif çıkan vatandaşlarımızın tedavileri ve temaslı oldukları kişilerin filyasyon çalışmalarında aksaklıklar yaşanmasına neden olmaktadır” denmektedir.

Sağlık Bakanı,

  • Test sonucu (+) çıkan vatandaşlarımızın tedavileri ve temaslı oldukları kişilerin filyasyon çalışmalarında aksaklıklar yaşanmasına hangi özel sağlık kuruluşlarının neden olduğunu,
  • Test sonucu (+) çıkan ve sonuçları sisteme girilmeyen vatandaşlarımız kimler olduğunu,
  • Test sonucu (+) çıkan ve sonuçları sisteme girilmeyen vatandaşlarımızın sayılarının ne kadar olduğunu, kamuoyuna açıklamalı ve bu kuruluşlar hakkında en ağır cezai işlem uygulanmalıdır. Salgınla mücadelede toplumun sağlığını riske atan “çürük” sağlık kuruluşları ayıklanmalı ve kamulaştırılmalıdır.

Sonuç olarak:

Salgın sürecini yönetmekten sorumlu Sağlık Bakanı ve Bakanlığın Bilim Kurulu da bu gelişmelere dair tutum ve önerilerini açıklamalıdırlar.

Hükümet, sorumluluğunu yerine getirmemektedir. Sermaye gruplarıyla karşı karşıya gelmekten salgının yayılması ve ölümlerin artması pahasına ısrarla kaçınmaktadır.

Sağlık hizmetlerine nerede, ne zaman ve ne kadar gereksinim duyulacağı kolayca öngörülemez. Sağlık alanında özel sektörün payının giderek artmasını sağlayan siyasi iktidar, yıllar boyunca eleştirdikleri ve çökerttikleri kamusal ve koruyucu sağlık hizmetlerinin önemini pandemi döneminde dahi anlamakta güçlük çekmektedir.

Bu uygulamalar, salgının ilk günlerinde olduğu gibi özel sağlık kuruluşlarının vatandaşlardan ilave ücret aldıkları döneme geri dönme ve işi bireylerin sorumluluğuna havale eden girişimleri olarak görülmektedir. Eğer yeterli tepki gösterilmez ise yasal olmayan bu uygulamaların arkasının geleceğini tahmin etmek güç olmasa gerektir

Şeffaf, güven veren ve tutarlı bir salgın yönetimi istiyoruz!

About Author

Ahmet

Ahmet

Related Articles

TÜM HABERLER