A3 Haber

Demirtaş: Yıllar önce Tayyip Bey’in evine gidecektim, şimdi dışarıda olsaydım Akşener’e kahvaltıya giderdik

Demirtaş: Yıllar önce Tayyip Bey’in evine gidecektim, şimdi dışarıda olsaydım Akşener’e kahvaltıya giderdik

Demirtaş: Yıllar önce Tayyip Bey’in evine gidecektim, şimdi dışarıda olsaydım Akşener’e kahvaltıya giderdik
Eylül 07
11:26 2020

Selahattin Demirtaş, “Dışarıda olsaydım bir sabah Başak ile birlikte Meral Hanım’ın kapısını çalar ve ‘Kahvaltıya geldik’ derdim. Yıllar önce, Tayyip Bey’in evine neredeyse bu şekilde gidecektim. Ancak Sayın Erdoğan bizim açımızdan hep öngörülemeyen bir lider oldu” açıklamasını yaptı.

Kasım 2016’dan bu yana Edirne Cezaevi’nde tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, siyasi liderlerin insani ilişkiler çerçevesinde bir araya gelmesi gerektiğini söyleyerek, “Mesela ben dışarıda olsaydım bir sabah Başak ile birlikte Meral Hanım’ın kapısını çalar ve “Kahvaltıya geldik” derdim” dedi.

Medyascope’tan Ruşen Çakır’ın kendisine ilettiği soruları cevaplayan Demirtaş, sözlerinin devamında ise, “Yıllar önce, Ankara’da, bir akşam Tayyip Bey’in evine neredeyse bu şekilde gidecektim. (Rahmetli Dengir Bey de bunu önermişti.) Ancak Sayın Erdoğan bizim açımızdan hep öngörülemeyen bir lider oldu” şeklinde konuştu.

“Benden çok aileme haksızlık yapılıyor”

Kızlarıyla görüştürülmemesi sorulan Demirtaş şunları kaydetti:

“Tüm hapishanelerde tam bir insanlık dramı yaşanıyor. Ölümden işkenceye, tecritten sağlık sorunlarına kadar oldukça ciddi sorunlar varken benim, çocuklarımın ikisini birlikte göremiyor oluşumu ciddi bir mesele haline getirmem doğru olmaz. Ancak eşim ve kızlarım, hakeza tüm ailem tutsak yakını olduklarından, haklı olarak bu ayırımcı uygulamaları dile getiriyorlar. Benden çok kızlarıma, ailemin geri kalanına yönelik bir haksızlık yapılıyor. Ama bu da bana özgü uygulama değil, tüm mahpuslara aynısı yapılıyor. Evet, kızlarımı çok çok özlüyorum ancak bu vicdansızlıklar, hukuksuzluklar mücadele azmimi artırıyor. Dışarısı bir tür açık hava işkencehanesine dönmüşken bize düşen şey şikayet etmek değil, daha kararlı ve cesurca mücadele etmektir.”

“Muhalefet cephesinde herkesin demokrasi ilkelerinde buluşması gerektiğine inanıyorum”

“İYİ Parti, DEVA, Gelecek ve Saadet partilerini de potansiyel bileşenler olarak görüyor musunuz?” sorusu üzerine ise şunları aktardı:

“Ben muhalefet cephesinde hiçbir ayırım yapılmadan, ön şart ve ön yargılara teslim olunmadan herkesin demokrasi ilkelerinde buluşması gerektiğine inanıyorum. Yoksa bagajı, eleştirel geçmişi olmayan siyasetçi ya da parti var mı ki? Bence tüm siyasetçiler olarak geçmişimize özeleştirel yaklaşarak geleceğe odaklanmamız dışındaki her türlü yol, muhalefete kaybettirir. Yaşanan sorunların büyüklüğünü, yakıcılığını, aciliyetini görerek her siyasetçi, demokrasi için yan yana durmak zorundadır. Bunu yapmayan veya yapamayanları halk da tarih de affetmez. “

“Meral Hanım’ın kapısını çalardık”

“Örneğin, siyasi amaçla bir araya gelmeden önce tüm liderler, sırf aile ziyareti kapsamında ve insani ilişki çerçevesinde, bir kahvaltı için herhangi bir liderin evinde buluşarak birbirlerini daha yakından tanımaya, daha iyi anlamaya gayret edebilirler. Mesela ben dışarıda olsaydım bir sabah Başak ile birlikte Meral Hanım’ın kapısını çalar ve “Kahvaltıya geldik” derdim”

“Erdoğan’a da gidecektim”

Yıllar önce Recep Tayyip Erdoğan’ın evine de benzer bir ziyaret yapmayı düşündüğünü dile getiren Demirtaş, şöyle devam etti:

“Yıllar önce, Ankara’da, bir akşam Tayyip Bey’in evine neredeyse bu şekilde gidecektim. (Rahmetli Dengir Bey de bunu önermişti.) Ancak Sayın Erdoğan bizim açımızdan hep öngörülemeyen bir lider oldu. Bizimle insani, siyasi ilişki geliştirmede ketumdu. Çözüm sürecinde bile böyleydi. Normalde başkalarına karşı böyle olmadığı biliniyordu ama bize karşı hep ketumdu. Oysa ben şuna inanıyorum; önce birbirimizin insan yönüne odaklanalım ki, siyasi sorunlarımıza dair çözüm noktasında daha iyi anlaşabilelim. Hepimiz bu acılı coğrafyanın bahtsız çocuklarıyız, nasıl olur da birbirimize düşman gibi bakarız? Ben bunu kabul etmiyorum.

Siyaseten hep farklı yerlerde durduk, duracağız. Çoğulcu demokrasinin gereği de budur zaten. Ama bizler birbirimiz için ne düşmanız ne de tehdit. Perişan hale getirilmiş Türk’ün de Kürt’ün de sorununu birlikte çözüp, birlikte yaşamı mümkün kılmakla sorumlu siyasetçileriz. Ama önce insanız, sonra siyasetçi. Siyasetçi kimliğimiz insanlığımızın önüne geçmemeli. Geçince kamplaşma başlıyor, karşılıklı suçlamalar yapılıyor ve tüm diyalog kapıları kapanıyor, siyaset tükeniyor. Oysa siyaset çözüm üretmek için var.”

About Author

Ahmet

Ahmet

Related Articles

TÜM HABERLER