A3 Haber

Gerçeğin peşinde olana ya da muhalefet edene yöneltilen suçlama: Koca bir yalan

Gerçeğin peşinde olana ya da muhalefet edene yöneltilen suçlama: Koca bir yalan

Gerçeğin peşinde olana ya da muhalefet edene yöneltilen suçlama: Koca bir yalan
Eylül 20
08:53 2020

Ufuk Gürbüz.
Organize Suç Örgütü olarak tanımlanan yapının önemli isimlerinden AKP İzmir eski İl Başkan Yardımcısı Ahmet Kurtuluş’un şoförü.
Kimi şirketlerin borç içinde üzerine devredilip bırakılan, İzmir 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen “FETÖ Borsası” davasının hem sanığı hem de gizli tanığı Spil.
Ufuk Gürbüz, 18 Ağustos 2020’de İzmir 3. Ağır Ceza Mahkemesi’ne başvurarak ek ifade verdi. İfadesinde, İzmir’de gazeteci Süleyman Gençel’in darp edilmesi, rahip Brunson’a suikast düzenlenmesi ve “FETÖ” borsası hakkında önemli bilgiler verdi.
Gürbüz’ün başı o günden bu yana belada.
Önce İzmir’de gözaltına alındı, bir gün sonra serbest bırakıldı.
Ardından geçtiğimiz hafta yeniden gözaltına alındı.
Bu kez Ankara’ya götürüldüğü söylendi ama kendisinden haber alınamıyor.
Yakınları endişeli, bakalım altından ne çıkacak?

Geçtiğimiz hafta örnek bir tasarruf çabasını içeren yazı kaleme aldım.
Dört dönem milletvekilliği yapıp, tasarruf yeteneği sayesinde onlarca mülk edinen Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörü Prof. Nükhet Hotar hakkında.
Yazım Hotar’ın hoşuna gitmemiş olacak ki, avukatı aracılığı ile İzmir 4. Sulh Ceza Mahkemesi’ne başvurarak “internet içeriğine erişimin engellenmesini” istemiş.
Mahkeme de 2020/3921 D.İş kararı ile başvuruyu kabul etmiş.

Mahkeme kararının ayrıntıları önemli.
Kararda, “Somut talep değerlendirildiğinde; yukarıdaki URL adresindeki yayın ile paylaşılan gayrimenkullerden bir kısmının talep edene ait olduğu, gayrimenkullere ilişkin paylaşımda gayrimenkullerin harita koordinatları, hangi il, ilçe, ada, parselde yer aldıklarının açık ve aleni bir şekil paylaşıldığı, kişilerin tapu kayıtları ve yerleşim yeri bilgilerinin kişisel veri niteliğinde olduğu, bu anlamda talep edenin kişisel verilerinin izinsiz olarak kamuyla paylaşıldığı, ayrıca talebe konu yazı ile talep edenin özel hayatı ve kişisel güvenliğinin de tehlikeye atıldığı, bununla birlikte paylaşımların bir haber değeri olmadığı, kamuoyunu aydınlatma ve bilgilendirme niteliğinde olmadığı” denmiş.
Adalete saygımız sonsuz, hatta tek tutunduğumuz dal.
Bizim de yasal haklarımız var, elbette kullandık, kullanacağız.
Yargı kararlarına uymakla birlikte eleştiri hakkımız da var.
En azından “mahkeme kararını tanımıyorum” ya da “bu kararı veren hakim bisikletle işine gitsin görelim bakalım” demiyoruz.

“Paylaşımın haber değeri olmadığı” kısmına katılmıyorum.
Bir kişi sadece milletvekilliği yaparak oldukça değerli birikim elde ediyorsa bu kamuoyunu ilgilendirir.
Gazeteciler kamuoyunun gören gözü, işiten kulağıdır.
Sorar, araştırır ve kamuoyunu bilgilendirir.
Ben de sordum, araştırdım, belgeledim ve yazdım.
Zaten mahkeme kararında da “yalan” yazdınız demiyor.
Hatta, “gayrimenkullerden bir kısmının talep edene ait olduğu” diyor.
Aslında hepsi doğru, yoksa yalan derlerdi meraklanmayın…

Karardan başka bir yerde gayrimenkullerin “harita koordinatları, hangi il, ilçe, ada, parselde yer aldıklarının açık ve aleni bir şekil paylaşıldığı, bu anlamda talep edenin kişisel verilerinin izinsiz olarak kamuyla paylaşıldığı, ayrıca talebe konu yazı ile talep edenin özel hayatı ve kişisel güvenliğinin de tehlikeye atıldığı” diyor.
Kişisel güvenliğini nasıl tehlikeye attığımı anlayamadım açıkçası.
Ama anladığım il, ilçe, parsel adı yazmayın diyerek hiçbir şey yazmayın diyorlar herhalde.
Peki öyleyse değiştirerek soruyorum: 9 Eylül Üniversitesi Rektörü Prof. Nükhet Hotar’ın Çeşme Altınkum, Muğla Datça, Çeşme 16 Eylül Mahallesi, Ankara Çankaya, İzmir Narlıdere, Çeşme Alaçatı, Muğla Bodrum, İstanbul Küçükçekmece, İzmir Karşıyaka, İzmir Bayraklı’da gayrimenkulleri var mı?

Organize kötülük örgütünün marifetleri bir bir ortaya çıktıkça yeni bir taktik geliştirildi.
Aslında bu ülkede iktidarı eleştiren kim varsa kullanılan, artık iyice pespaye hale gelmiş bir savunma biçimi bu.
İster siyasetçi ister gazeteci ister sıradan vatandaş kim olursa olsun iktidarla ilgili olumsuz bir tavır takınıyor, yazı yazıyorsa o “FETÖCÜ” dür.
Tam olarak suçlayamadıklarına da “KRİPTO” demeye başladılar şimdilerde.
“Örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüte yardım etmek” diye bir yargılama maddesi bile uydurdular.
Yeri gelmişken yazayım, bu deyimleri beyin çapları aldıkları avanta kadar olan küçük gazeteciler de kullanıyor.
Aslına bakarsanız kendi suçlarını örtmeye, biat ettikleri kişi ve kurumlara borçlarını ödemeye çalıştıklarını bütün toplum biliyor.
Benim ki malumun ilanı o kadar.

Serkan Kurtuluş’un Arjantin’den, AKP İzmir İl eski Başkan Yardımcısı Ahmet Kurtuluş’un şoförü Ufuk Gürbüz’ün ise mahkemeye başvurarak verdiği ifadeden sonra, bazı internet sitelerindeki haberlere göre İzmir 3. Ağır Ceza Mahkemesi 9 Eylül Üniversitesi Rektörü Nükhet Hotar’ın da bilgisine başvurmuş.
Yazılı mı yapılmış yoksa görüntülü mü bilgisine başvurulmuş onu anlayamadım.
Ama yuvarlak olarak Hotar da aynı taktiğe başvurmuş.
Serkan Kurtuluş’un konuştuğu Kanada’da yaşayan Said Sefa isimli Türk gazeteciyi “Fuat Avni” diye nitelendirerek işi bir nevi “FETÖCÜ” demeye getirmiş.
Biz de aynı şekilde röportaj yaptığımıza göre bize de elbette.

Sırf gerçeklerin ortaya çıkması için çabalayan gazeteciler başta olmak üzere, iktidara ve onun yandaşlarına yapılan eleştiriler karşısında “FETÖCÜ” ya da “KRİPTO FETÖCÜ” denmesi birçok kişi kadar benim de canımı sıkıyor.
Yalanı bir başka büyük yalanla örtme çabasından başka bir şey değil bu.
O yüzden, ellerinde hiçbir delil olmadan insanları karalamalarına itiraz ediyorum.
Sadece itiraz etmekle de kalmıyorum.
Bir sonraki yazıda belgesiyle bilgisiyle gerçekleri yazma konusunda direnen bizlerin mi yoksa 9 Eylül Üniversitesi Rektörü Prof. Nükhet Hotar’ın mı “FETÖCÜ”lerle iş birliği yaptığını yazacağım.
O zaman görelim bakalım kim “FETÖCÜ” kim “KRİPTO”…

About Author

Serdar Öztürk

Serdar Öztürk

Related Articles

TÜM HABERLER