A3 Haber

CHP’li Öztrak: Hukukta reform erişim engeli getirilerek mi yapılacak?

CHP’li Öztrak: Hukukta reform erişim engeli getirilerek mi yapılacak?

CHP’li Öztrak: Hukukta reform erişim engeli getirilerek mi yapılacak?
Aralık 11
17:42 2020

CHP Sözcüsü Faik Öztrak, Başkan Ekrem İmamoğlu’nun, İBB’nin AKP dönemine ilişkin ‘ilk yolsuzluk dosyasını yargıya taşıdı’ haberlerine erişim engeli getirilmesine “Hukukta reform böyle mi yapılacak? Yolsuzluk dosyalarına erişim engeli getirilerek mi işler düzelecek? Biz onun için ‘ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz’ diyoruz” dedi.

CHP Sözcüsü Faik Öztrak, CHP Genel Merkezi’nde basın toplantısı düzenledi. Öztrak’ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

“Bilim Kurulu’ndan açıklama bekliyoruz”

  • Covid belası canımızı yakmaya devam ediyor. Hükümetin salgınla mücadele edemediği, süreci çok kötü yönettiği her geçen gün biraz daha ortaya çıkıyor. Gerçek vaka sayılarını, uzunca bir süre milletten sakladılar. Sonunda gördük ki saray, salgınla mücadele etmemiş. Vaka sayılarını eğip bükerek, gerektiğinde de gizleyerek, milletimizden gerçekleri saklamış. Artık mızrak çuvala sığmayınca, vaka sayılarını açıklamaya başladılar. Dünkü istatistiklere göre, 330 milyon nüfuslu ABD’den, 211 milyonluk Brezilya’dan ve 1,3 milyarlık Hindistan’dan sonra en yüksek vaka sayısı Türkiye’de… Herhalde bu noktaya bir günde gelinmedi. Bu konuda Bilim Kurulu’ndan bir açıklama bekliyoruz.

“Sorumlu, cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturandır”

  • Ülkemizde toplam vaka sayısı 1 milyon 750 bine dayanmış. Bu vaka sayısı ile dünyada ilk on ülke arasına girmişiz. Peki, Bakanlığın Dünya Sağlık Örgütü’ne raporladığı toplam onaylanmış vaka sayısı kaç? 872 bin 93.  Arada iki kattan fazla fark var. Bu yapılan hem milletimize hem de dünyaya karşı büyük bir ayıptır. Bu skandal Türkiye’nin resmi verilerine güveni bitirecek ağırlıktadır. Diğer taraftan, vaka sayısı bir gecede 1 milyon 750 bine dayanırken, başka hiçbir veri değişmedi. Her şey aynı kaldı. Akıl var, izan var… Bu mümkün mü? Ülkemize duyulan güveni sarsan, milletimizin canını tehlikeye atan bu durumun sorumlusu, Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan AK Parti Genel Başkanıdır. Sorumluluğunun gereğini yapmalı ve istifa etmelidir.

“Millet artık cinnet geçiriyor”

  • Sarayın beslemelerinin 47 milyon dolarlık Fransız jeti aldığı gün, Samsun’da 45 yaşında bir vatandaşımız, eline ‘iş, aş’ yazarak yaşamına kıydı. Millet artık cinnet geçiriyor. Salgında milletimizin payına acı reçete, el âleme, milyonlarca dolarlık çekler keşide… Hep diyoruz bunlar el iyisi diye… Milletin vergileriyle, duran, uçan, kaçan saraylarda oturup, milletimizi unuttular. Tüm bu kibri, şımarıklıkları milletimiz görüyor. Saray sosyetesinin ve beslemelerinin notlarını veriyor. Milleti unutanları evlerine göndermek için, sabırsızlıkla gün sayıyor. O gün geldiğinde de bunlara yerlerini gösterecek.

“İşsizi işsiz saymayınca sayı düşüyor”

  • Salgında sadece vaka ve vefat istatistiklerine karartma uygulanmıyor. İşsizlik rakamlarına da karartma uygulanıyor. Dün eylül dönemi iş gücü ve istihdam verileri açıklandı. Geçen yılın aynı dönemine göre 733 bin yurttaşımız işini kaybetmiş. Aynı dönemde gerçek çalışanları gösteren, işbaşında olanların sayısı da 1 milyon 186 bin kişi düşmüş Buna karşın, işsiz sayısı önceki yıla göre 550 bin kişi azalmış. Bu nasıl bir hokus pokustur ki, millet işini yitirirken işsiz sayımız düşüyor Çünkü; artık umudunu yitirip iş aramaktan vazgeçenleri TÜİK işsiz saymıyor. İşsizi işsiz saymayınca, işsiz sayısı da 550 bin kişi azalıyor. Eylül’de, iş aramadığı halde çalışmaya hazır olan, eksik, yetersiz ve mevsimlik çalışanlarla beraber, gerçek işsiz sayımız ise 10 milyon 249 bin. Son bir yılda; gerçekten işsiz olan yurttaşlarımızın sayısındaki artış, 2 milyon 266 bin kişi. Gerçek işsiz sayısı, son altı aydır 10 milyonun üzerinde seyrediyor.  Bir de istihdamda göründüğü halde iş başında olmayan, 1 milyon 963 bin yurttaşımız var. Bunları da dâhil etsek işsiz sayısı 12,2 milyona ulaşıyor.  Türkiye çok ciddi bir işsizlik sorunuyla karşı karşıya…

Parası olan Türk Lirasından kaçıyor

  • Şimdi elimizde yüksek faiz, döviz kuru, enflasyon, dış açık, işsizlik, daha da bozulmuş bir gelir dağılımı ve eksi 47 milyar dolara düşmüş net döviz rezervi kaldı. Daha da kötüsü salgının ikinci dalgasına yakalandığımızda, para ve kredi politikalarını sıkılaştırmak zorunda kaldık. Kamu bankalarında atacak barut kalmadı. Para politikasında manevra alanı tükendi.  Bütçe açığı hızla arttı, faiz dışı denge açığa döndü. İşte tüm bu kırılganlıkları gören vatandaşlarımız, reform laflarına prim vermiyor, dövize koşmaya devam ediyor. Bugün dolar yeniden 8 lirayı gördü. BDDK verilerine göre, bankalardaki toplam mevduatın yüzde 56,4’ü yabancı para. Parası olanlar Türk lirasından kaçıyor. Yeni ekonomi yönetimi de tüm bu sorunlarla yüzleşmek yerine sorunları halının altına süpürmeyi tercih etmiş görünüyor. Bankalarda tahsili geciken alacakları makyajlamaya yönelik bu hafta alınan kararlar, bu algıyı kuvvetlendiriyor.

“Erişim engeli getirilerek mi düzelecek?”

  • Hukukta reform sözcüğü sarayın ağzından düşmüyor ama eylem ile söylem arasındaki uyumsuzluk devam ediyor. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığımızın, Ulaştırma Bakanı ve 23 isim hakkında yolsuzluk dosyalarını mahkemeye taşıması haberlerine erişim engeli getirildi. Hukukta reform böyle mi yapılacak? Yolsuzluk dosyalarına erişim engeli getirilerek mi işler düzelecek? Biz onun için “ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz” diyoruz.

“Sarayın dışarıya yansıttığı ılımlı dili içeride de bekliyoruz”

  • Atlantik’in öte yakasında, Birleşik Devletler’de de yaptırım rüzgârları esiyor. NATO bünyesinde de ortak olduğumuz müttefiklerimizin sonuçta Türk halkını cezalandırmaya dönük girişimlerini doğru bulmuyoruz. Bu arada Erdoğan’ın esen rüzgârlara göre, nasıl yön değiştirmeye çalıştığını da ibretle izliyoruz. Bir yandan, ‘Biden ile evinde çay içmişliğini, arkadaşlığını’ hatırlatılıyor, Diğer yandan, Türkiye’nin ABD Büyükelçisi’nin yerine apar topar bir eski milletvekilini atayarak güven tazelemeye çalışıyor. Yine İsrail ile el altından görüşmelerin sürdüğü, ikili ilişkileri normalleştirmek amacıyla, yakın zamanda İsrail’e büyükelçi atanacağı haberleri uluslararası medyada dolaşıyor. Zamanlama manidar olsa da biz saray rejiminin uzunca bir süredir unuttuğu diplomasi dilini, yeniden hatırlamaya başlamasını olumlu buluyoruz. Umarız sırada Mısır ve Suriye de vardır. Saray’ın dışarıya göstermeye başladığı ılımlı ve pozitif dili, içeride de görmek istiyoruz. Önüne gelene patronluk, ağır hakaret, kötü söz artık kabak tadı verdi. Milletimiz de bu dilden yoruldu.

“Hesabı milletimize ödeyeceksiniz” 

  • Ama biraz önce gördük ki AK Parti Genel Başkanı, İl Başkanları Toplantısında, CHP’ye yönelik nefret dilini en ağır şekilde kullanmaya devam etti. Ama yaptığı konuşmada; siftah yapamayan, ‘bari ekmek verin’ diyen esnaflarımız var mıydı? Hayır. Tarlasına, traktörüne, ineklerine hükümetin kredi kuruluşunun haciz koyduğu çiftçilerimiz var mıydı? Hayır. 12 milyonu aşkın işsizimizin ıstırabı var mıydı? Karın tokluğuna, yol parasına çalışırım diyen gençlerimiz var mıydı? Hayır. Salgınla ilgili istatistikleri saklaması sonucunda yaşamını kaybedenlerin ailelerine bir özür var mıydı? Hayır. Özelleştirilmedi deyip özelleştirdiğiniz Tank Palet Fabrikası’nda, 18 ayda üreteceğiz deyip de üretemediğiniz, tankların hesabı var mıydı? Hayır. Şu buhranda milletin elinden giden malın mülkün hesabı var mıydı? Hayır. Merkez Bankası’nın kasasından buharlaşan 128 milyar doların hesabı var mıydı? Hayır. Anlıyoruz sıkıntıdasınız… Masayı devirip hesap ödemeden kaçma niyetindesiniz. Yok öyle… Hesabı son kuruşuna kadar milletimize ödeyeceksiniz.

AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “Seni kimler nerede ne zaman dinlemiş yargıya anlat” demesine ve muhalif partilerin dinlenme kaygılarına ilişkin gelen soruya, “Bugün sadece ana muhalefet partisinin genel başkanı değil, tüm muhalefet partilerinin tamamında böyle bir endişe var. İnsanlar hapislere atılmaya kalkışılmadı mı? Normal olarak 17 yıldır devleti yöneten kişinin, böyle bir rahatsızlığı gördüğü andan itibaren resen soruşturma açması lazım. Mahkemeye başvursun, bunu beklememesi lazım. Telefon dinlemek ahlaksızlıktır’ diyen İçişleri Bakanı, daha birkaç yıl önce dinlenmedi mi Sonra sehven denmedi mi? toplumda böyle bir endişe varsa, 17 yıldır yönetenlerin vatandaşı rahatlatacak adımlar atması gerekir” dedi.

TTB hakkında gelen soruya Öztrak, “Türk Tabipleri Birliği’ne sorsunlar. Bize yönlendirilecek bir soru değil” yanıtı verdi.

 

About Author

Ahmet

Ahmet

Related Articles

TÜM HABERLER