Serkan Kurtuluş.
İzmir 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde sürmekte olan 2019/8 sayılı davanın sanıkları arasında.
Kamuoyu o davayı “FETÖ BORSASI” olarak biliyor.
Dava ile birlikte İzmir’deki siyasetçi, istihbaratçı, suç örgütleri ve bürokratlar arasındaki derin ilişkiler konusunda önemli bilgilere sahip olduk.
İpler birbirine bağlandıkça ekonominin siyaseti ne kadar etkilediğini, yönlendirdiğini ve karar almada ne kadar etkili olduğunu belirledik.

Hikâyeye her gün yeni bir halka ekleniyor.
Her halka yeni bir ilişkiyi ve paranın ne denli önemli bir güç olduğunu gösteriyor.
Devletin ihalelerinin nasıl şekillendiğini, şirketlerin birbirinin içine nasıl geçtiğini ve bu yolla kamu parasının nasıl peşkeş çekildiğini, hatta bürokrasinin yer altı dünyası ile nasıl ilişki kurduğunu da tespit ettik.
Şimdi onlara bir yenisini ekleyelim.

Yazıya Serkan Kurtuluş ile başladık onunla sürdürelim.
Serkan Kurtuluş, dönemin AKP İzmir 2. Başkanı Ahmet Kurtuluş’un desteği ve yol göstermesi, yine dönemin İzmir İstihbarat Şube Müdürü Kudret Dikmen’in cesaretlendirmesi ile 2018’de kimlik kartını göstererek Gürcistan’a gitti.
Serkan Kurtuluş’un anlatımına göre Gürcistan’a kendisini yollayan Ahmet Kurtuluş idi.
Hatta Ahmet Kurtuluş Gürcistan’da bulunan kaçak iş insanı Galip Öztürk’ü telefonla arayıp Serkan Kurtuluş’a yardım etmesini istedi.

Serkan Kurtuluş bir süre kaldığı Gürcistan’da Haziran 2018’de yakalanarak Tiflis Rustavi Cezaevi’ne gönderildi.
Bir süre Gürcistan’da tutuklu kalan Serkan Kurtuluş daha sonra serbest kaldı.
Artık kendisini Gürcistan’da rahat hissetmiyordu.
Yine kendi anlatımıyla Gürcistan istihbaratı da Serkan Kurtuluş’u artık “koruyamayacağını” belirterek ülkeyi terk etmesini istiyordu.
Serkan Kurtuluş’un Arjantin’de İnterpol tarafından yakalanmasına varan hikâye aslında Gürcistan istihbaratının “git” talebiyle başladı.

Serkan Kurtuluş kendisini için “güvenli olabilecek ülke/ülkeler ararken, ismini vermek istemediği Gürcistan’daki bir arkadaşından da yardım aldı.
Gidilecek ülke için en önemli kıstas Türkiye ile “iade” anlaşması olmamasıydı.
Bu doğrultuda iki yıl sürecek macera da başlamış oldu.

Bilinenlere göre Gürcistan’dan Azerbaycan’a geçen Serkan Kurtuluş daha sonra Ukrayna ve Avrupa ülkeleri üzerinden Kolombiya’ya gitti.
Yine Serkan Kurtuluş’un anlatımına göre, dil öğrenmek ve uyum sağlamak için geçen ayların ardından Gürcistan’daki tanıdığı aracılığı ile irtibat kurduğu ve uzun yıllardır Arjantin’de yaşayan bir Türk’ün talebi ile Arjantin’e gitti.
İşte hikâyenin meraklandıran kısmı da burası.

Türkiye’deki kimi gazeteler, Serkan Kurtuluş’u adım adım izleyen Türk istihbaratçıların, Arjantin’de olduğunu belirler belirlemez İnterpol aracılığı ile yakalanmasını istedikleri ve Arjantin Federal Polisi’nin de Serkan Kurtuluş ve yanında bulunan Lider Camgöz’ü Arjantin’in başkenti Buenos Aires’te yakalandığını yazdılar.

Hatta, “Polisin operasyonlarıyla sıkıştırdığı suç örgütünün lideri Kurtuluş’un, ekonomik olarak zor duruma düştüğü, kendisine ekonomik kaynak yaratmak için görüşmeler yaptığı sırada Interpol tarafından tespit edilip yakalandığı öğrenildi” diye yazanlar bile oldu.

Serkan Kurtuluş yakalandıktan sonra cezaevinden verdiği röportajlarda çoğunlukla bu konuya değinmedi.
Son olarak artıgercek.com adlı internet sitesinden Ahmet Nesin ile yaptığı söyleşide, Arjantin’e gelmesi, kendilerine yardım eden isim ve yakalanması konusunda ipuçları verdi.
Biz de bu ismin kim olduğunu araştırdık.

Serkan Kurtuluş’un Arjantin’e gitmesi, iltica başvurusunda bulunması ve Arjantin’de yardım edeceği konusunda irtibat kurduğu isim Özgür Demir.
Uzun yıllardır Arjantin’de yaşayan, Türk kökenli ve İspanyolcayı çok iyi bilen biri.
Özgür Demir’in başka bir özelliği daha var ama…
Özgür Demir, aynı zamanda Türkiye’nin Arjantin Büyükelçiliği konsolosluk şubesinde “takipçi” olarak görev yapıyor.

Hemen heyecanlanmayın.
Biz de önce “takipçi” diye görünce istihbarat elamanı sandık ama öyle değil.
Kısa bir araştırma sonucu takipçinin görevinin, temsilciliğin günlük işleyişinde ihtiyaç duyulan genel büro ve konsolosluk hizmetlerinin yerine getirilmesini sağlamak olduğunu öğrendik.
Öyle kadrolu falan da değil üstelik.
Bildiğiniz sözleşmeli personel.

Serkan Kurtuluş’un Gürcistan’da başlayıp Arjantin’de son bulan iki yıllı hikayesindeki en önemli isim Özgür Demir, aynı zamanda Türk istihbaratının Serkan Kurtuluş’u izlemesi için görevlendirilmiş bir elamanı olabilir mi?
Elbette olabilir.
Ama bu olasılık, Özgür Demir’in Serkan Kurtuluş’un Arjantin’de yakalandığı 12 Haziran 2020’den 13 gün sonra 25 Haziran’da “takipçilik” görevine son verilmesini açıklamıyor.
Evet doğru okudunuz.
Arjantin’deki Türk Büyükelçiliği, kendisine bağlı konsolosluk şubesinde “takipçi” olarak çalışan Özgür Demir’in işine 25 Haziran 2020’de son veriyor.
Üstelik de sözleşmesini yıl başında yenilemişken.

Bunu nereden anlıyoruz?
Özgür Demir, sözleşmesinin iptal edilerek işten çıkarılması üzerine kendisinin de üye olduğu, iktidara yakınlığı ile bilinen Memur Sen’e bağlı Büro Memur Sen’in avukatları aracılığı ile Ankara 23. İdare Mahkemesi’ne açtığı 2020/882 esas sayılı davadan.

Hakimler Volkan Aydın, Sezgin Hatipoğlu ve İbrahim Yılmaz 9 Temmuz 2020’de verdikleri kararda, Özgür Demir’in 2 Ocak 2020’de büyükelçilik ile imzaladığı sözleşmenin “HİZMETİN GEREKTİĞİ POZİSYONA GEREK KALMADIĞI” gerekçesiyle 25 Haziran 2020’de iptal edilmesinin yürütmesinin durdurulmasına karar verdi.
Mahkemece Özgür Demir’in “takipçi” olarak görevini sürdürmesine karar verilirken, Demir’in göreve başlatılmadığı, bu yüzden de sosyal medya aracılığı ile dışişleri yetkililerinden yardım istediğini de belirtelim.

Serkan Kurtuluş’un Gürcistan’da başlayan ve Arjantin’de sona eren yolculuğuyla ilgili en ilginç detayın hikayesi böyle.
Kimilerine göre Serkan Kurtuluş, “takipçi” Özgür Demir’in Türk istihbaratının da kurguladığı senaryo sonucunda tuzağa düşürüldü.
Kimilerine göre ise Serkan Kurtuluş aralarında “yüklü parasal ilişki” bulunduğunu söylediği Özgür Demir’in ismini yakalandıktan sonra Arjantin makamlarına verdi.
Türk Dışişleri de bu ifadelerin ardından Özgür Demir’in iş akdini iptal etti.

Nasıl olursa olsun; ortaya çıkan gerçekler gösteriyor ki para, siyaset kadar bürokrasiyi de teslim almış durumda.
Bu arada, Özgür Demir bu konu ile ilgili yönelttiğimiz sorulara yanıt vermedi.
İlişkinin detayları, ancak Özgür Demir’in konuşmasıyla mümkün.
Tıpkı İzmir 3. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki dava gibi.
Kimi bürokratlar, siyasetçiler yargılanıyormuş gibi ama yargılanmıyor.
Kimi ilişkiler açıklanıyormuş gibi ama açıklanmıyor.
Birbiri içine girmiş siyaset, bürokrat, istihbaratçı isimleri kenarda duruyor.
Nasıl bir borsa kurulmuş ise, kime dokunsanız para çıkıyor…