A3 Haber

Yalanın iktidarı, iktidarın yalanı: Post-truth döngü aklımıza saldırırken…

Yalanın iktidarı, iktidarın yalanı: Post-truth döngü aklımıza saldırırken…

Aralık 16
20:52 2020

Son günlerde peş peşe yağdı.
Erdoğan’ın bakanları ve milletvekilleri, gerçeklik algılarını yitirmiş, şirazeleri kaymış, zıvanadan çıkmış bir şekilde halkın gözünün içine baka baka yalanlar söylediler.
“Türkiye’de yoksulluk sorunu yok” dedi biri, “Vatandaş kuru ekmek yiyorsa demek ki aç değil” dedi öteki… Geçen ay da “İşsizlik yok, iş beğenmiyorlar” demişti beriki…
Damadın istifa etmeden önce söylediklerini hatırlarsınız: “Şubat Ocak’tan çok daha iyi, Mart Şubat’tan daha iyi, Nisan-Mayıs zaten çok daha iyi” diye diye, “çokomelli” tekerlemeler saydıra saydıra gitti.
Gerçekliği boza boza, halkın gerçekle bağlarını kopara kopara işlerini yürüten bir iktidar…
Yalanın iktidarı ve iktidarın yalanı…

Hannah Arendt bu konuda da şunları yazar: “Failleri tarafından bilinsin ya da bilinmesin bütün yalanlar, içlerinde bir şiddet unsuru barındırırlar yalanı bilinçli olarak sadece totaliter hareketler kıtal yolunda ilk adım olarak benimsemiş olsalar da, örgütlü yalan yok saymaya karar verdiği her şeyi ortadan kaldırmaya eğilimlidir her zaman. Başka bir deyişle geleneksel ile modern yalan arasındaki fark, çoğu zaman örtbas etmekle yok etmek arasındaki farka varabilir.”

Öyleyse şiddet yalana içkindir. Emperyalist düzenlerde yalan, yok etmeye yöneliktir. Demek ki AKP, örgütlü bir yalan idaresidir. Ya da yalanın iktidarlaşmasıdır.
AKP artık yalanlarının konusunu oluşturan ne varsa, yok etmek zorundadır. Yani AKP, diktatoryaya mecbur ve mahkumdur.

Post-truth durumlar

Son yılların popüler kavramlarından biri post-truth…
Oxford Sözlüğü’nün 2016’da yılın sözcüğü seçtiği bir kavram. Dünyanın dört bir yanında yaşanıyorsa da post-truth durumlar, Türkiye’de şahikasına rastlıyoruz.
Post-truth dönem: Doğruların, gerçeklerin, verilerin, rakamların, olguların önemini yitirdiği bir dönem. Dezenformasyon… Boş ve yalan propaganda… Gerçekleri perdelemek… Nesnelliği yok saymak…
Örnek mi? Erdoğan’ın şiirli-ezanlı bir konuşması, yüzlerce belgeye, rakama, istatistiğe dayanan gerçeklerin önüne geçiyor ve siyaset o konuşma üzerinden ilerliyor. Veriler, gerçekler, nesnellik geride kalıyor, sönüp gidiyor, kimse dönüp bakmıyor bile…

Post-truth kısaca “Objektif gerçeklerin, kamuoyunu şekillendirmede duygular ve inançlara göre daha az etkili olduğu koşullar” olarak tanımlanıyor. ABD’de Trump, İngiltere’de Johnson, burda Erdoğan ve bakanları üstünden yürüyen bir post-truth çağı…
Döngü şöyle işliyor: İktidarın yalanları, yalanın iktidarını her gün yeniden üretiyor; yalanın iktidarı da iktidarın yeni yalanlarına yol açıyor…
Kelimenin tam anlamıyla kapitalizmin çıkışsızlığı, çürümesi… Kapitalist sistemin adeta yalan ve korku jeneratörüne dönüşmesi…
Yalana karşı mücadele, tekellere ve tarikatlara dayalı sermaye diktatörlüğüne karşı mücadelenin ayrılmaz bir parçasıdır artık.

(Kurgu: Zorlu Çetin) 

About Author

Ahmet Çınar

Ahmet Çınar

Related Articles

TÜM HABERLER