A3 Haber

BSM TV’den “Gericilik nedir, gerici kime denir” belgeseli: Ahmet Çınar yazdı, Arda Kavaklıoğlu sundu…

BSM TV’den “Gericilik nedir, gerici kime denir” belgeseli: Ahmet Çınar yazdı, Arda Kavaklıoğlu sundu…

BSM TV’den “Gericilik nedir, gerici kime denir” belgeseli: Ahmet Çınar yazdı, Arda Kavaklıoğlu sundu…
Ocak 02
14:36 2021

Bağımsız Sinema Merkezi (BSM), Youtube’da açtığı kanalla çarpıcı belgeseller sunmayı sürdürüyor. “Anekdot” başlığıyla sunulan bu belgesellerin yeni bölümü yayınlandı. “Gericilik nedir, gerici kime denir” başlıklı belgeselin metnini Ahmet Çınar yazdı, Arda Kavaklıoğlu sundu.

A3 Haber Merkezi |  “Gericilik nedir, gerici kime denir” başlıklı belgeselde, siyasal ve toplumsal yaşamda son yıllarda daha sık kullanılmaya başlanan “gerici” ve “gericilik” kavramlarına ışık tutuluyor.

A3 Yayın Koordinatörü Ahmet Çınar’ın yazdığı, tiyatro ve seslendirme sanatçısı Arda Kavaklıoğlu’nun sunduğu belgeselin tanıtımında şöyle deniliyor:
Son zamanlarda kimliği gizli, hesabı sahte ve belli merkezlerden yönlendirildiği çok açık olan organize mesajlar geliyor. İddia şu: Müslümanlara gerici ve yobaz diyormuşuz! 
Büyük palavra… Kimin neye inandığından bize ne… Birisinin dinsel inanç ve kanaatlerini sorup sorgulamak bile saygısızlık: Kime ne!
Evet, biz “gerici” ve “yobaz” kavramlarını çokça kullanıyoruz. Kullanmaya da devam edeceğiz.
Birilerine hakaret etmek için ya da karnımızın şişi insin diye “gerici” ve “yobaz” demiyoruz.
Gericilik, tıpkı ilericilik gibi tarihsel kökenleri, siyasal/sosyolojik/felsefi anlamları olan bir kavram.
Söylediğimiz o kadar net ve o denli anlaşılır ki aslında…

Belgeselin tamamını aşağıdaki videoda izleyebilirsiniz: 

YouTube video

Belgeselin tam metni de şöyle:

Son zamanlarda kimliği gizli, hesabı sahte ve belli merkezlerden yönlendirildiği çok açık olan organize mesajlar geliyor. İddia şu: Müslümanlara gerici ve yobaz diyormuşuz!

Büyük palavra… Kimin neye inandığından bize ne… Birisinin dinsel inanç ve kanaatlerini sorup sorgulamak bile saygısızlık: Kime ne!

Evet, biz “gerici” ve “yobaz” kavramlarını çokça kullanıyoruz. Kullanmaya da devam edeceğiz.

Birilerine hakaret etmek için ya da karnımızın şişi insin diye “gerici” ve “yobaz” demiyoruz.

Gericilik, tıpkı ilericilik gibi tarihsel kökenleri, siyasal/sosyolojik/felsefi anlamları olan bir kavram.

Söylediğimiz o kadar net ve o denli anlaşılır ki aslında:

  • İnsanlığın en önemli kazanımlarından biri laikliktir.
  • Laikliğin tanımı çok açık: Dinin, dinsel olanın, dinsel referansın siyasal ve kamusal alandan tamamen çıkarılması… Siyasal ve kamusal zeminin dinsel üniformalardan, vesayetlerden, baskılardan tamamen arındırılması…
  • Laikliğin söylediği çok açık: Din siyasal alandan dışarı… Din kamusal alandan dışarı… Din ana sınıflarından, ilkokullardan, ortaokullardan, liselerden, üniversitelerden dışarı… Din parlamentodan, devlet dairelerinden dışarı… Din hastaneden, postaneden, dershaneden dışarı…
  • İnsanlar hangi dine inanıyorlarsa o dinin ibadethanelerinde ya da kendi özel yaşam alanlarında dinlerinin gereğini yerine getirirler. Buna kim, ne hakla karışır ki zaten!

Peki gericilik nedir?

Anaokulunda okuma yazma bile bilmeyen bebelere, ilkokulda henüz bilişsel seviyesi gelişmemiş çocuklara mistik öğretileri, soyut hikayeleri, metafizik anlatıları aşılayıp din propagandası yapmak gericiliktir. Ortaokullarda, liselerde din dersinin zorunlu kılınması zorbalıktır. Bilimsel ve nesnel düşüncenin merkezi olması gereken üniversitelerde, kamusal alanlar olan öğrenci yurtlarında toplu namaz çağrıları, umre duyuruları, siyasal dincilik sohbetleri dinsel bir hegemonya ve baskı aracıdır, dolayısıyla yobazlıktır. Din eğitimini isteyene ve talep edene verilmesi gereken bir hizmet olmaktan çıkarıp, istemeyene dayatılan bir eziyet haline getirmek gericiliktir. Öğle tatillerinin, mesai saatlerinin, sınav takvimlerinin herhangi bir dinin ibadetine göre düzenlenmesi; okul, hastane, adliye ve devlet dairelerinde herhangi bir dinin ibadetine yönelik ibadethaneler açılması; çocukların korku ve yasaklarla eğitilmesi; dinsel saiklerle beden eğitimi, müzik gibi derslerin kaldırılmak istenmesi; evrim ünitesi yasaklanırken dinsel kökenli yaratılış efsanelerinin derslerde anlatılması… Örnekler saymakla bitmez, bunlara gericilik demeyeceğiz de ne diyeceğiz!

Depremlerin oruç tutmayanlar yüzünden gerçekleştiğini savunmak gericiliktir. İşçilerin hakkı olan kıdem tazminatının helal olmadığını savunmak gericiliktir. Türkiye’de anne sütü bankasının olmamasının nedeni gericiliktir. Organ nakline karşı çıkmak gericiliktir. Mahkeme kararlarında ve hukuki metinlerde “kul hakkı” gibi tanımların yer alması, “hak” kavramının dinsel referanslarla açıklanması gericiliktir. Henüz soyut-somut ayrımını yapmaktan yoksun parmak kadar çocuklara şehitlik, ölüm, cennet propagandası yapmak gericiliktir. Hastaneler hastaların bilimsel yöntemlerle iyileşmesi için kamu hizmeti veren yerlerdir, bu kurumlarda hastalara bilimsel olmayan “manevi rehberlik merkezleri”, personele mesai çıkışı Kuran kursu düzenlemek gericiliktir. Okullarda çocuklara hiçbir bilimsel yanı ve yönü olmayan “Cennete Otostop” gibi kitapları dağıtmak gericiliktir. Üniversitelerin kapısını cemaat liderlerine tarikat şeyhlerine açarken, evrim sempozyumu afişini yasaklamak gericiliktir. Türkiye’de son yıllarda bebeklerine aşı yapılmasını reddedenlerin çoğalması ve aşı karşıtlığı gericiliktir. Aşıya itiraz ederken hacamata, sülüğe, homeopati şarlatanlığına prim vermek gericiliktir. Nuh adlı peygamberin oğluyla cep telefonuyla konuştuğunu ciddi ciddi savunan akademisyenin saçmalıkları gericiliktir. Vaizlerin okullarda 10 yaşındaki çocuklara şehitlik övgüsü yapması gericiliktir. “İşe alımlarda burçlar göz önüne alınmalıdır” diyen doktora tezlerinin kabul edilmesi gericiliktir. TÜBİTAK’ın desteklediği “Kansere karşı dua” ve “Tillo evliyalarının kerametleri” projeleri gericiliktir. Deve sidiğinin şifa olduğunu savunan doçent gericidir. Bir üniversite çatısı altında müziğin haram olduğunu savunan bildiriler dağıtmak gericiliktir. Yılda 2 bin işçinin iş cinayetlerinde öldüğü Türkiye’de “kader/kaza” deyip bu cinayetleri görmezden gelip patronları aklamak gericiliktir. Memleketin dört bir yanını karanlık bir ağ gibi saran tarikatlara, cemaatlere, tekkelere, medreselere ve bunların yasal yüzü olan dernek ve vakıflara “sivil toplum örgütü” muamelesi çekmek gericiliktir. Kız çocuklarının 9 yaşında buluğa erdiğini ve evlenebileceklerini savunmak yalnızca gericilik değil aynı zamanda sapıklıktır…

Bu saydıklarımızın gericilik olmadığını söyleyenler zaten din devletine, şeriat hukukuna fittir.

Çok açık, net, berrak ve anlaşılır bir dille söyleyelim:

Dinsel kural ve referansların, dinsel bakış ve anlayışın siyasal-kamusal alana girmesine vesile olan, neden olan, özne olan; hangi partiden ve kim olursa olsun, tarihsel/felsefi/ideolojik olarak gericidir.

Ülkenin her köşesinden “diren okul” çığlıkları yükseliyorken… Yer gök, dağ taş imam hatipleştiriliyorken… Tıp fakültelerinde ders olarak sabır, şükür, tevekkül, dua, rıza, kader anlatılıyorken… İnsanlığın en önemli kazanımlarından laiklik suç haline getiriliyorken…

Elbette yobaza yobaz, gericiye gerici, karanlığa karanlık diyeceğiz. Elbette giderek bir IŞİD fabrikasına dönüşen 4+4+4 denilen cahilleştirme ve yobaz üretme düzeneğine itiraz edeceğiz.

Elbette imam hatiplerin sadece bir okul olmadığını; operasyonel işlevleri olan, bu coğrafyada laik-aydınlanmacı-ilerici ne varsa yok etmeye adanmış gerici düşüncenin eğitim merkezleri olduğunu söyleyeceğiz.

Elbette “Türban neyi örtüyor” sorusunu daha güçlü şekilde soracağız; türbanla sarıp sarmalanan yağmayı, talanı, haramiliği, akla açılan savaşı, bilim nefretini, kadın düşmanlığını, iş cinayetlerini, hepimize dayatılan ortaçağı, zenginlerin saltanatını, paranın iktidarını afişe edeceğiz.

“Laikliği, aklı, ilericiliği savunursanız AKP güçlenir” zırvası, çok eski bir zırvadır. Bu ülkenin ilerici insanlarını gericiliğin kuyruğuna takma hevesi, modası geçmiş bir safsatadır. Bu ülkenin yobazlarla, gericilerle, faşistlerle, patronlarla mücadele etme gücüne, bilgisine, kararlılığına sahip aydınlık insanlarının palavralara, safsatalara, zırvalara karnı toktur.

Karanlığa karanlık, yobaza yobaz demek; gericilikle mücadele etmek bizim işimiz.

İlgili Haberler:

About Author

Ahmet

Ahmet

Related Articles

TÜM HABERLER