A3 Haber

Attila İlhan o şiiri darbeye karşı yazmıştı: Sultan-ı Yegâh’ın yıllar sonra ortaya çıkan sırrı

Attila İlhan o şiiri darbeye karşı yazmıştı: Sultan-ı Yegâh’ın yıllar sonra ortaya çıkan sırrı

Attila İlhan o şiiri darbeye karşı yazmıştı: Sultan-ı Yegâh’ın yıllar sonra ortaya çıkan sırrı
Ocak 17
15:43 2021

Anadolu Aydınlanma Vakfı tarafından yayımlanan Düşün-ü-yorum adlı dergi, yeni sayısının kapağına beş yıl önce aramızdan ayrılan besteci Ergüder Yoldaş’ı taşıdı. Yoldaş’ın kompozisyon konusundaki tek öğrencisi Opr. Dr. Ercan Çakır’la yapılan söyleşi dikkat çekerken; söyleşide Attila İlhan’ın, Ergüder Yoldaş’ın unutulmaz albümüne ad olan “Sultan-ı Yegâh” şiirini 12 Mart darbesine/muhtırasına karşı yazdığı vurgulandı.

A3 Haber Merkezi | Attila İlhan’ın ilk baskısı 1973’te yapılan Tutuklunun Günlüğü adlı şiir kitabındaki “Sultan-ı Yegâh” şiiri, toplumun geniş kesimlerince Ergüder Yoldaş’ın besteleyip Nur Yoldaş’ın yorumladığı şarkıyla tanınmıştı. Genellikle dinleyenlerin aşk şiiri zannettiği bu şiirin, aslında 12 Mart darbesine/muhtırasına karşı yazılmış protest bir şiir olduğu vurgulandı.

Anadolu Aydınlanma Vakfı tarafından yayımlanan Düşün-ü-yorum adlı sosyal ve kültürel derginin yeni yayımlanan 96’ncı sayısı, aramızdan beş yıl önce ayrılan ünlü kompozitör ve müzik insanı Ergüder Yoldaş’a ayrıldı. Dergide, Ergüder Yoldaş’ın kompozisyon konusundaki tek öğrencisi olan Opr. Dr. Ercan Çakır’la yapılan uzun bir söyleşiye de yer verildi.

Opr. Dr. Ercan Çakır, Deniz Tipigil’in sorularını yanıtlarken Ergüder Yoldaş’ın Türk müziğinde yapmak istediği reformları detaylı bir şekilde aktardı ve Yoldaş’ın bestelediği Attila İlhan’ın Sultan-ı Yegâh” şiirine de değindi.

Çakır şunları söyledi:

  • Bir süre sonra da Hoca Sultan-ı Yegâh’ı besteledi. Ondan sonrasını biliyorsunuz, büyük hit oldu. Tek parça olarak çıkarttık Sultan-ı Yegâh’ı önce, şimdiki ifadeyle single olarak. Bir tek TRT var o zaman, TRT’de çalınıyor, en çok çalınan parça o dönem.
  • Şimdi en önemli kısmına geliyorum bu dönemin. Atilla İlhan Ankara’da idi o dönem. Cem Yayınları var, onun editörüydü. Yani tabii ki mutlaka İstanbul’a gidip geliyordu ama Ankara’da kalıyordu. Biz şarkıyı yayınladıktan sonra İstanbul’a kesin dönüş yapmış. Gümüşsuyu’ndan yukarı çıkarken sola girilen sokaklardan birinde bir yere taşınmış. Bunu öğrendik biz. Ben, Nur ve Hoca beraber hoş geldiniz demek için gittik evine.
  • Karşıladı bizi kapıda, daha yeni taşınmış ama, ortalıkta eşyalar var. Kusura bakmayın, malum yeni taşındım, bütün eşyalar ortalıkta dedi. Eşyalar dediği şeylerin hepsi kitap. Yerlerde koli koli kitaplar var. Eşya dediği şeyler bunlar. Çolpan İlhan da oradaydı, tanıştık, oturduk ve sohbete başladık.
  • Sohbet çok güzel giderken birdenbire Atilla İlhan “Yaaaa arkadaş, sizdeki nasıl bir cesarettir, nasıl bir yürektir ha! İyi yürek yemişsiniz demek! Böyle bir cesaret! Hem de böyle bir dönemde! Pes! Ben Sultan-ı Yegâh’ı darbeyi eleştirmek için yazmıştım” dedi. 12 Eylül’ün hemen sonrasındayız ya. “Allah’tan hiç kimse anlamadı” dedi. Hoca mavi gözlüdür, kocaman mavi gözleriyle birden döndü bir baktı bana, hem de çok sert bir bakış. Sonra tekrar Atilla İlhan’a döndü, Atilla İlhan da “Şimdiye kadar anlamadılarsa artık anlamazlar” dedi, sonra sohbet devam etti.
  • Babamın arabasını almıştım birlikte gitmek için, sohbetin sonunda Hoca ile Nur’u bıraktım eve, kendi evime döndüm. Arabada da hiç konuşulmadı bu konu üzerine. O hafta içi tekrar bir çalışmamız var Hoca ile, dediğim gibi sürekli çalışıyoruz birlikte. Yine evine gittim. Çalışmayı bitirdik. Her çalışma bitişinde beni kapıya kadar götürürdü. Sonra kapıyı açar, elimi sıkar, sonra da omuzuma şöyle bir vururdu. Her çalışma sonunda evden uğurlarken beni, bunu yapardı.
  • Kapıya geldik, şöyle durdu ve dedi ki “Sen, Sultan-ı Yegâh’ın darbeyi eleştirmek için yazıldığını biliyordun değil mi?” dedi. “Evet” dedim. “Niye bana söylemedin?” dedi. Ben de “Söyleseydim besteler miydiniz? Diyelim ki bestelediniz, bu kadar özgür olabilir miydiniz?” dedim. Şöyle bir on, on beş saniye durdu, tuttu beni kucakladı, yanaklarımdan öptü, “İyi ki de öyle yapmışsın” dedi ve beni gönderdi.
  • Atilla İlhan’ın Sultan-ı Yegâh demesinin sebebi, “Tekliğin Sultanlığı” anlamını taşıması o ifadenin. Darbeyi eleştirmek üzere yazmış ya, tek olanın sultanlığını. Yegâh biliyorsunuz tek demek, diktatörlük anlamında kullanmış yani. Tekliğin sultanlığının saltanatı başlar ay doğarken.
  • Tekliğin sisteminin, otoriter sistemin sultanlığı ne zaman başlar, ay doğarken. Gece doğar saltanatı o sistemin. Gecenin bu şiirdeki simgeselliği, kötülüğü, adam öldürmeleri, işkenceleri, zulümleri işaret eder. Onların saltanatı başlar ay doğarken. Sultan-ı Yegâh’ın.

Söyleşinin tamamını BURADAN okuyabilirsiniz.

About Author

Ahmet

Ahmet

Related Articles

TÜM HABERLER