A3 Haber

Kılıçdaroğlu’na linç girişimi davası: CHP’den “Azmettirici Soylu” açıklaması

Kılıçdaroğlu’na linç girişimi davası: CHP’den “Azmettirici Soylu” açıklaması

Kılıçdaroğlu’na linç girişimi davası: CHP’den “Azmettirici Soylu” açıklaması
Mart 01
12:57 2021

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik Çubuk’taki linç girişimi davasının ikinci duruşması yapıldı.  Kılıçdaroğlu’na yumruk atmaya çalışan sanık Engin Üce, “Yumruk savurma niyetim yoktu. İteliyorlar” diye kendini savundu. Sanık Halis Daştan, çelişkili ifade verirken “Hiçbir şey hatırlamıyorum, hiçbir şeye katılmadım” dedi. Duruşmayı takip eden CHP heyetinden Engin Özkoç, “Bu olayın en büyük azmettiricisi İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’dur” ifadelerini kullandı. Hakim, bakanların tanıklık talebini daha sonra değerlendireceğini belirterek duruşmayı 21 Haziran’a erteledi.

Ankara’nın Çubuk ilçesinde şehit er Yener Kırıkçı’nın 21 Nisan 2019 tarihindeki cenaze töreninde CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik linç girişimine ilişkin Çubuk 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın ikinci duruşması bugün görüldü. Hakim, bakanların tanıklık talebini daha sonra değerlendireceğini belirterek duruşmayı 21 Haziran’a erteledi.

Adliyeye girişte 3 polis kontrol noktası kuruldu. TBMM İdare Amiri Mehmet Göker, CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç, CHP Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek, CHP milletvekilleri ve parti yöneticileri duruşmayı takip etti.

Toplam 36 sanıktan 16’sı duruşma salonunda hazır bulundu. Yaşları 18’in altında olduğu için 10 çocuk için açılan dava ise ayrı görülüyor. Geçen hafta 21 sanık hakkında hazırlanan iddianame de bu mahkeme tarafından değerlendirilecek. Onun da kabul edilmesiyle birlikte toplam sanık sayısı, çocuklarla birlikte 67’ye yükselmiş olacak.

Sanıklar Engin Üce ve Halis Daştan’ın ifadelerinin ardından CHP aracına taş atan sanıklara zararı ödemeyi kabul edip etmedikleri soruldu. Sanıklar bu öneriyi kabul etti.

CHP heyetinden duruşma öncesi açıklama

CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik linç girişimine ilişkin davanın ikinci duruşması Çubuk 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülüyor. Duruşmayı takip eden CHP heyeti adliye önünde açıklama yaptı.

“Bağımsız tarafsız yargımız yok”

CHP Hukuk İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek şunları söyledi:

“Bağımsız ve tarafsız bir yargımız yok. Çünkü artık hukuk devleti değiliz. Ülkemizin asıl sorunu, yargının bağımsız ve tarafsız olmaması ve yargının siyasallaşması. 83 milyonun can ve mal güvenliğinin, her şeyin güvencesi, demokrasinin güvencesi yargıdır ama bağımsız ve tarafsız bir yargıdır. İşte bunu kaybettik. Bağımsız ve tarafsız bir yargı olsa bu olayın arkasında planlayanlar, azmettirenler ortaya çıkar. Bu davalar ağır ceza mahkemesinde görülür. Bizler kararlıyız. Hiçbir haksız saldırı bize bir santim dahi geri adım attıramaz. Biz demokrasi ve adalet mücadelesi için her türlü bedeli ödemeye hazırız. İktidar olduktan sonra ilk yapacağımız iş bağımsız ve tarafsız yargıyı tesis etmektir.”

“En büyük azmettirici Süleyman Soylu’dur”  

CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç da şöyle konuştu:

“Bu olayın en büyük azmettiricisi İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’dur. Süleyman Soylu, halkı kin ve nefret duygularıyla hareket etme dürtüsüyle teşvik eden konuşmalar yapmıştır. Şehitler bu ülkenin şehitleridir ve biz tavrımızı her yerde net olarak ortaya koyduk. Ancak Süleyman Soylu, bunu siyasete alet etmiştir ve toplumu ayrıştırmaya yöneltmiştir. Çubuk olayından önce şöyle seslenmiştir: ‘CHP il başkanlarını şehit cenazelerine sokmayın.’ Oysaki bu ülkede şehitler varsa bunu engellemesi gereken kendisidir, bu ülkede anneler şehit evlatlarının cenazesini önlerinde görüyor ve feryatları yankılanıyorsa bunu engellemesi gereken kişinin provokatör bir davranış içinde olmaması gerekiyor. Peki failleri aynı şekilde davranıyor mu? Ellerinde iki tane makineli tüfekle basında, sosyal medyada, İçişleri Bakanı’na hitaben ‘vur de vuralım, öldür de öldürelim’ diyen kişi hakkında ne yapmıştır? Bu insanları kollayan, o insanlara linç girişimi yapan insanlara sahip çıkan, onları yaptıkları işten dolayı suçu öven bir tavır takınmıştır.

“Şehit cenazeleri orada dururken, pandemi döneminde kongrelerde boy göstermesi acı verici bir olaydır”

İçişleri Bakanı’nın ve iktidarın başındaki insanların, şehit cenazelerimiz ile ilgili samimi olmayan davranış biçimlerini zaten biliyorduk ama içimizi yakan son olaylarla da gördük. Şehit cenazeleri orada dururken, pandemi döneminde kongrelerde boy göstermesi acı verici bir olaydır. Aynı kongrede bir şehit annesini siyasete malzeme yapmak bu insanlara yakışan bir tavırdır, ancak bu ülkemizde infial yaratmaktadır. Toplumu ayrıştırarak, linç olaylarına teşvik etmek, suçu ve suçluyu övmek o insanların arkasında durmak, şehidimize ve yakınlarına saygısızlık ekmek bu ülkeye yakışmıyor. Bu dava devam ediyor, bu dava devam ederken çok şey söylemek istemiyoruz. Bu davadan çıkması gereken adalettir. Çünkü herkes yarın öbür gün söylediği bir fikirden dolayı sokak ortasında linç edilemeyeceğini hatta bunu İçişleri Bakanı yapsa dahi adaletin onun için de geçerli olduğunu herkesin görüyor olması gerekir. Biz bugün yargılananlar için de linç girişiminde bulunanlar için de bir gün adaletin lazım olduğunu en iyi bilenlerdeniz. Bunun için bu mücadelemiz devam edecektir ama bunun sorumlusu olanlar sadece içeride yargılananlar değildir” ifadelerini kullandı.

“Hiçbir şey hatırlamıyorum”

Sanık Halis Daştan, Kılıçdaroğlu’nun sığındığı evden çıkmasını engelleyen grup içinde yer almadığını savundu. Mahkeme hakimi sanığın savcılık ifadesini okurken Kılıçdaroğlu’nun avukatı Celal Çelik usul yönünden “İlk sanığın ifadesi alınsın sonra beyanda bulunsun” diye itiraz etti. Mahkeme hakimi itirazı kabul etti. Daştan’ın olaya ilişkin beyanlarına devam edildi. Daştan, Kılıçdaroğlu’nun geldiği ana ilişkin “Hiçbir şey hatırlamıyorum, hiçbir şeye katılmadım, daha önceki ifadelerime katılıyorum” dedi.

İlk ifadesiyle çelişti 

Mahkeme hakimi, Daştan’ın ilk ifadesiyle çeliştiğini belirtti. Daştan, çelişki üzerine “Her ne kadar olayı hatırlamadığımı söylemişsem de soruşturma aşamasında verdiğim beyan doğrudur” diye konuştu. Daştan CHP aracına taş atmadığını söyledi. Daştan’a kamera kayıtları izlettirildi. Daştan, taş atan kahverengi montlu kişinin kendisi olmadığını ileri sürdü.

Avukat Celal Çelik, Daştan’ın eylemlerine ilişkin görüntülerin dosyaya sunulacağını belirterek, “Taş atan kişi sanıktır. Mahkemede şahsın huzurdaki kişi olup olmadığına ilişkin gözlemin tutanağa geçmesini istiyorum” dedi. Çelik, mağdur Uzman Çavuş Aytuğ Kaan Gök’ün bayanlarında da Daştan’ın taş attığı bilgisinin yer aldığını hatırlattı.

“Kalabalığa karışma zorunda kaldık, bize iftira atılıyor”

Sanık Engin Üce, şehit cenazesinin olduğu gün Akkuzulu köyünde kaldığını ve işe gitmediğini söyleyerek, “Kalabalıkla beraber sürüklenip, bu olayların bize iftira şeklinde atıldığını hatırlıyorum. Biz bir şey yapmadık” dedi. Üce, cenaze namazından sonra kalabalığın arasına “karışmak zorunda kaldığını” anlatarak, “(Kılıçdaroğlu’nun) Geldiğini daha sonra yapılan yuhalamalardan anladım. Define giderken kalabalıkta sürüklendik ve kendisini orada gördüm” diye konuştu.

“Yumruk atmadım beni itelediler, kurtulmak için kolumu salladım” 

Üce, Kılıçdaroğlu’na bilerek yumruk atmadığını ifade ederek, “Kalabalıkta yumruk filan yok. Zaten iteleniyoruz. Sadece itelemeyle alakalı oraya karıştım” dedi.

Kamera kayıtları izlettirilince Kılıçdaroğlu’na yumruk savuran kişinin kendisi olduğunu kabul eden Üce, “Yumruk savurma niyetim yoktu. İteliyorlar. Olayı durdurmaya çalışıyorum, tamamen” diye kendini savundu. Üce, kendisinin öfke üzerine kolunu sallamadığını kaydederek, “Kurtulma amacıyla kolumu salladım” dedi.

“Koruma engeline rağmen yumrukta ısrarcı” 

Avukat Celal Çelik, sanık Üce’nin suçtan kurtulmaya yönelik savunma yaptığını belirterek, “Şahıs yumruğunu havaya kaldırmak üzere elini havaya kaldırıyor” diye vurguladı. Çelik, Üce’nin Kılıçdaroğlu’nun korumasının engellemesine rağmen yumruk atmakta ısrarcı olduğunu ifade etti.

Avukat Celal Çelik’in beyanları sırasında sanık avukatlarından Fatih Atalay’ın konuşması üzerine Çelik onu uyardı. Atalay’ın “Sen kimsin?” sözüne Çelik “Terbiyesiz” dedi. Atalay, mahkeme hakimine Çelik’in “Terbiyesiz” sözünün küfür olduğunu söyledi. Hakim ise her iki avukatı da sakinleştirdi.

Tartışmanın ardından konuşmasını sürdüren Celal Çelik, Üce’nin Kılıçdaroğlu’nun sığındığı evden çıkışını engellediğini ve “hürriyetten alı koyma” suçundan da ek savunma alınmasını istedi.

Üce, “Ben kalabalığı sakinleştirmeye çalışıyorum. Ya dersini çok çalışmamış ya da videoyu çok seyretmemiş” diye avukat Çelik’e itiraz etti.

CHP Ankara Milletvekili Yıldırım Kaya şikayetçi olarak duruşmada ifade verdi. Kaya “Öldürmeye tam teşebbüsün olduğu bir davanın küçük duruşma salonunda yürütülmesini eleştiriyorum. Ben lebalep demeyeceğim, salon hınca hınç dolu” dedi. Kaya, cenazeye katılacaklarının önceden belli olduğunu ve bir gün önce ilgili makamlara koruma ekibi tarafından bildirildiğini söyledi. Sanıklar, Kaya’nın konuşması sırasında sözlü müdahalede bulununca hakim sanıkları uyardı.

“Yalana tahammülümüz yok”

Sanıklardan Vahit Delibaş, “Sayın hakimim bizim yalana tahammülümüz yok” dedi. Avukat Celal Çelik’in hakimi uyarması üzerine Delibaş’ın “Yalana tahammülümüz yok” sözü tutanağa geçildi. Sanık avukatlarından Fatih Atalay, Kaya’nın sanık Delibaş’a “Hadsiz” sözünün de tutanağa geçmesini istedi. Bunun üzerine Atalay ile Kaya arasında gerilim yaşandı.

“AKP Genel Sekreteri birileriyle fısıldayarak konuştu”

İfadesini sürdüren Kaya, “Protokol karşılamasının ardından birileri işaret vermişçesine protestolar başladı” dedi. Kaya, cenaze namazı öncesinde AKP Genel Sekreteri Fatih Şahin’in Kılıçdaroğlu’nun elini sıkmadığını ve namaza durmadan önce birileriyle fısıldayarak konuştuğunu aktardı. AKP Genel Sekreteri’nin konuşmasının ardından kendilerine yönelik protestonun sürdüğünü belirten Kaya, imamın uyarısına rağmen protestoların devam ettiğini kaydederek, “Sanıklar şehide saygı diyorlar ama şehidin cenaze namazının kılınmaması için ellerinden gelenleri yapıldı” dedi.

“Bir güruh araya set ördü” 

Kaya, şehit cenazesi top arabasına konulduktan sonra saygı duruşunda bulunduklarını, arabanın arkasından yürümeye başladıklarında protokolün diğer unsurlarının aracı takip etmediğini vurguladı. Kaya, “Burası şunun için kritik. Biz arabanın arkasından yürürken bir güruh araya set ördü” dedi.

Kaya ‘güruhun’ Kılıçdaroğlu’na yönelik sözlü saldırılarının fiili saldırıya dönüştüğünü belirterek, “Yumruk, tekme, sopa, bıçak. Bıçakla kimin saldırdığını isim olarak hatırlamıyorum. Genel Başkanımıza vurulmasın diye kendisine siper oldum. Benim iki kaburgamın kırıldığını akşam hastanene öğrendim. Sanıklar Genel Başkanımıza uluşamadıklarında yumruk, tekme bizi geldi. Sanıkların ve Genel Başkanımızın düşmemesi için çaba gösterdik. Sanıklardan birisi de düşse yerde linç olurdu” diye konuştu.

“Sanıkların şehide saygısının olmadığı ortada” 

Kaya olaya çok az sayıda askerin müdahale ettiğini kaydederek, şöyle devam etti:

“Genel başkanımızı eve yönlendirdik. Levent Gök de oradaydı. Genel Başkan eve yönlendirildiğinde Gök, yalnız kaldı. Ona da saldırılar yapıldı. Ben de onu kurtarmak için aldım, bir araca bindirdim. Evin etrafındaki öldürme hırsını alamayan kabalık beklerken, biz de bir kenarda bekledik. Bu organize bir harekettir. Tepki veya kızgınlık sonucu meydana gelmiş bireysel olay değildir. Bu olayda sanıkların şehidi en ufak saygısının olmadığı cenaze namazının kıldırılmamasıyla ortada.”

“Sloganlar atıldığı bilgisi geldi” 

CHP Ankara Milletvekili Murat Emir de şikayetçi olarak duruşmada dinlendi. Emir, soruşturma aşamasındaki ifadelerin tekrarlayarak, şunları söyledi:

“Şehit cenazesini Çubuk İlçe Başkanımdan bir gün önce öğrendim, saat 18.00  civarıydı. Sayın Genel Başkanı bilgilendirdim. Sayın Genel Başkanın cenazeye katılacağı bilgisi geldi. Cenazeye katılacağımızı Genel Başkanın koruma ekibi ilgili daireye bildirildi…. Genel Başkanımızla aynı araçtaydık. Koruma görevlilerinden sloganlar atıldığı bilgisi geldi. (Hakim ‘sizden önce giden belediye başkanına ilişkin olabilir mi?’ diye sorunca) Belediye Başkanına mı olduğunu bilemem. Biz devletin gerekli güvenliği aldığını düşünerek, cenaze yerine gittik. O sırada her an bu taşkınlıkların sonlandırılacağını ve cenaze namazının kılınacağını düşünüyordum. Olaylar gittikçe şiddetlendi.

“Hulusi Akara tanık olarak dinlenmeli”

Dikkat çekici bir olay oldu. Her şehit cenazesinde katılan bütün erkan protokol gereği şehidin konulduğu top arabasının arkasından yürür. Burada Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ı ve protokolü göremedik. Top arabasının arkasından yürümeden ayrıldılar. Başta Hulusi Akar olmak üzere diğer bakan ve görevlilerin neden top arabasının arkasından yürümediğini ve devlet protokolüne uymadığını mahkemenizin araştırması gerekir. Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ve diğer yetkililerin tanık olarak dinlenmesini istiyorum. Kendilerini bundan neyin alıkoyduğu sorulmalı. Biz bir anda azgın kalabalık ile baş başa bırakıldık. Ondan sonra sizin etrafımızdaki mülki erkanın korumaları da çekilince Genel Başkanın korumaları ve bizler o kalabalıkla baş başa bırakıldık. Bana da vuruldu ama kimin olduğunu göremedim. Özellikle tekme şeklinde. Dizimden yaralandım ve yaralandığıma ilişkin raporu mahkemeye ilettim.

“O 40 dakika araştırılmalı” 

Uzun bir yürüyüş yaptık, nereye gittiğimizi bilmiyorduk. Genel Başkanın sığındığı eve gidinceye kadar ‘Öldürün, vurun, bırakmayın’ şeklinde tehditlere maruz kaldık. Evde geçirdiğimiz süre 1,5 saat. Saldırganlar yaklaşık 40 dakika evin etrafında bekleyebildiler. Eve de girebilirlerdi. Oradaki fiziksel olanaklar düşünüldüğünde özellikle güvenlik çemberinin alınmadığı ve bizim ‘Yakın’ diye tehdit edildiğimiz o 40 dakikanın araştırılması lazım. Bilinçli olarak güvenlik tedbiri alması gerekenlerin almadığını düşünüyorum. Mahkemeniz Akar ve yanındakilerin top arabanın arkasından neden yürümediğini, eve sığınana kadar yapılan yürüyüşte niye etkin önlem alınmadığını, biz evin içindeyken 40 dakika kadar niye güvenlik çemberi oluşturulmadığını araştırmadan mahkemeniz görevini yapmış sayılmaz.”

Şikayetçi olarak ifade veren CHP Genel Başkan Başdanışmanı Deniz Demir şöyle konuştu:

“Genel Başkanımız vatansever olduğu için bütün şehit cenazelerine katılmaya özen gösterir. Sabah cenaze törenine katılmak için yola çıkmıştık. Özel Kalem ve koruma müdürü emniyete ve ilgili yerlere katılacağımızı bildirmiştir.”

“Fatih Şahin elini sıkmadı”

Araçtan indiğimizde kalabalığın yuhaladığını duydum. Genel Başkanın protokolü selamlaması sırasında AKP Genel Sekreteri Fatih Şahin elini sıkmadı. ‘Bay Kemal burada ne işin var’ diye slogan atıldı. Kalabalık elini sıkmadığını gördü ve cenazenin ön tarafında bulunan kalabalığın provoke olduğunu düşünüyorum. Top arabası geçtikten sonra Genel Başkanımıza saldırı oldu. Genel Başkanımızın gözlüğünü çıkardığını gördüm. Ben alarak cebime koydum. Yumruk ve sopalarla saldırı oldu. Amaç bizi düşürüp Genel Başkana ulaşmaktı. Öldürme kastıyla yapıldı.”

“Demir sopalı gençler vurmaya çalıştı” 

Genel Başkanımız eve girerken ellerinde demir sopalar ve keser olan gençlerin çıktığını, vurmaya çalıştığını gördüm. Genel Başkanımızla eve girdim, dışarıdan gelen bağırtılar üzerine Genel Başkanımızın bulunduğu hole geçiş olmasın diye evin bazı kapılarını kilitledim. Ev sahibi evden ayrılmamız gerektiğini ve bu olaydan sonra kendisini yaşatmayacaklarını söyledi. Sonra eve giren bir bayan ‘Çık buradan, ne işiniz var. Siz PKK ile iş birliği yaptınız’ dedi. Genel Başkanımız Artvin’de PKK’nın saldırdığını ve liderler arasında tek kendisine saldırıda bulunduğunu söyledi. Oğlunun Sivas’ta askerlik yaptığını ve diğer siyasi parti genel başkanları gibi bedelli askerlik yapmadığını belirtti. Kadın bunları bilmediğini söyledi ve yumuşadı. Oradan ayrıldı…. Olay öldürmeye teşebbüs ve linç girişimiydi.”

“55 saniyede cenaze namazı kıldırdı”

CHP çalışanı Barış Bozkurt, Akkuzulu köyüne araçla geldiklerinde bir güruhun slogan atarak bağırmaya başladığını söyleyerek, araçtan indiklerinde yürüyüş alanı ile kalabalığın arasındaki bariyerlerin olduğu protokol yolundan cenaze namazına geçtiklerine söyledi. Bozkurt, namaz başlamadan sloganların devam ettiğini aktararak, “Görevim gereği çok şehit cenazesine katıldım. Ben hiçbir imamın 55 saniyede şehit cenazesinin namazını kıldırdığını görmedim” dedi.

Bozkurt, şehit cenazesi top arabasına konulduktan sonra arkasından giderken sloganların devam ettiğini vurgulayarak, “45 dakika gibi bir süre tekme, tokatlar arasında sürüklendik. Koruma müdürünün ‘Karşımızdaki eve gidelim’ dedi ve eve girdik. Eve girene kadar geçen sürede üzerimize çamur atıldı. Taş birikintileri vardı, bize doğru atıldı” diye konuştu.

“Devletin aracına taş atıldı”

Eve girdiklerinde atılan taş sonucu salon camının kırıldığını vurgulayan Bozkurt, ne olduğunu anlamak için telefonları çekmediği için televizyonu açtığını ve A Haber Televizyonu’nun canlı yayınında dışarıda “Yakın bu evi” diye bağıran kadının görüntüsünü gördüğünü söyledi. Bozkurt bu kadar hızlı yayın yapılmasını “(Saldırının) Organize olduğunu ifade ediyor” diye yorumladı.

Bozkurt, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın kalabalığı sakinleştirmek için “Amacınıza ulaştınız” diye seslenildiğini belirterek, Kılıçdaroğlu’nun evden çıkarıldığı zırhlı araca taş atılmaya devam edildiğini ekledi. Bozkurt, “Devletin aracına taş atıldı” dedi.

“Namazı kıldık mı, kılmadık mı anlamadım” 

CHP Genel Başkan Başdanışmanı Kenan Nuhut, cenazeye katılacaklarını önceden bildirdiklerini söyledi. Nuhut cenaze törenine Kılıçdaroğlu geldiğinde yuhalamalar olduğunu belirterek, “Cenaze töreninin yapılacağı alana geldik. Savunma Bakanı Hulusi Akar, Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, AK Parti Ankara Milletvekili Emrullah İşler vardı. İmamlar cenaze namazını kıldırmak istiyordu fakat kalabalığın sesinden dolayı kılınamıyordu. Namaz başladı, kıldık mı kılmadık mı anlayamadım” dedi.

Top arabasının arkasından giderken zor yürüdüklerini söyleyen Nuhut, kendilerine yönelik demir çubuklar ve sopalarla yapılan saldırı nedeniyle sırtında morarmalar olduğunu kaydederek, “Sayın Genel Başkana yönelik öldürme kastıyla bir saldırı vardı. Birinin bıçak çektiğini gördüm. CHP Spor Kurulu üyesi Mustafa Yavuz, şahsın eline vurarak bıçağı düşürdü. Kalabalık arasında Osman denilen zatın yumruk attığını da gördük” diye konuştu.

Nuhut, Kılıçdaroğlu eve sığındığında bir kadının “Yakın bu evi” diye bağırdığını söyleyerek, “Osman isimli şahsın da Genel Başkan evin içerisindeyken gençlere ‘Girin içeri’ diye bağırdığını gördüm” diye ekledi.

Kılıçdaroğlu polis parkası giyerek çıkmayı reddetti

Nuhut, Kılıçdaroğlu’nun evden çıkarılması için Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın “Sizi çıkarmak için polis parkası giydirelim” dediğini ancak Kılıçdaroğlu’nun bunu “Nasıl girdiysem öyle çıkarım” diye reddettiğini anlattı. Nuhut, Kılıçdaroğlu zırhlı araçla evden çıkarılırken gençlerin çöp varilleriyle taş sürüklediğini belirtti.

“Tahrik değil adam öldürmeye tam teşebbüs” 

Avukat Celal Çelik, sanıkların “Yakın, gömün” diye bağırdığını ve ‘adam öldürmeye tahrikten’ dava açıldığını vurgulayarak, “Suç adam öldürmeye teşebbüs kapsamında kalıyor. Bu nedenle mahkeme görevli değildir. Önümüzdeki duruşma görevsizlikle ilgili taleplerimizi açıklayacağız. Milli Savunma Bakanı ve dönemin Emniyet Genel Müdürü, sayın genel başkanımızın koruma müdürünün dinlenmesi gerekecek” dedi.

Savcı, Hulusi Akar’ın tanıklık talebinin reddini istedi 

Cumhuriyet Savcısı mütalaasında, sanık Sevim Gölyeri’nin savunmasında kendine isnat edilen suçların bir bölümünü kabul ettiğini ancak “Evi yakın” şeklindeki sözü kabul etmediğini hatırlatarak kriminal inceleme yapılmasını; CHP Ankara Murat Emir’in Milli Savunma Bakana Hulusi Akar’ın tanık olarak dinlenmesi talebinin reddini; sanıkların adli kontrol hükümlerinin devamını istedi.

Duruşma 21 Haziran’a ertelendi 

Hakim, usulüne uygun duruşmaya katılmayan tanıkların zorla getirilmesine, CHP’li Emir’in Bakan Akar ve protokoldeki diğer kişilerin tanık olarak dinlenmesi talebinin ileri aşamada değerlendirilmesine, geçen duruşma hakkında zorla getirilme kararı çıkarılan sanık Niyazi Altuntaş’a yeniden zorla getirme emri çıkarılmasına karar vererek duruşmayı 21 Haziran’a erteledi. Hakim, duruşma tarihi verirken “Suça sürüklenen 10 çocuk o tarihte reşit oluyor, onlarla birleştirmek için ileri tarih verdim” dedi.

Kaç kişi yargılanıyor, ne kadar ceza isteniyor? 

Kılıçdaroğlu’na yönelik linç girişimine ilişkin Çubuk 2’nci Asliye Ceza Mahkemesi’nde açılanan davanın ilk duruşması 30 Kasım 2020’de yapıldı. Kılıçdaroğlu’na yumruk atan Osman Sarıgün “Unuttum, çok zaman geçti” demişti. Sanık Vahit Delibaş ise “Kılıçdaroğlu’nu öldürmek isteseydik, zaten çıkamazdı. O kadar kalabalık vardı” diye kendisini savunmuştu.  Davada 6’sı kadın 36 sanık 1 yıl 8 ay 15 gün ile 28 yıl 10 ay arasında değişen hapis cezası istemi ile yargılanıyor.

 

About Author

Ahmet

Ahmet

Related Articles

TÜM HABERLER