A3 Haber

Mahkeme kararlarını nasıl okumamız gerekiyor: Adalet bu mu?

Mahkeme kararlarını nasıl okumamız gerekiyor: Adalet bu mu?

Mahkeme kararlarını nasıl okumamız gerekiyor: Adalet bu mu?
Mart 08
08:14 2021

Sözcü Gazetesi’nden Emin Çölaşan’a 3 yıl 6 ay 15 gün.
Sözcü Gazetesi’nden Necati Doğru’ya 3 yıl 6 ay 15 gün.
Sözcü Gazetesi’nden Metin Yılmaz’a 3 yıl 4 ay.
Sozcu.com.tr Yayın Yönetmeni Mustafa Çetin’e 3 yıl 4 ay.
Sozcu.com.tr Haber Koordinatörü Yücel Arı’ya 1 yıl 13 ay.
Sözcü Gazetesi’nden Gökmen Ulu’ya 1 yıl 13 ay.
Sözcü gazetesinin muhasebe görevlisi Yonca Yücekaleli’ye 1 yıl 13 ay.

Cumhuriyet Gazetesi’nden Akın Atalay’a 8 yıl 1 ay 15 gün.
Cumhuriyet Gazetesi’nden Orhan Erinç’e 6 yıl 3 ay.
Cumhuriyet Gazetesi’nden Hikmet Çetinkaya’ya, 6 yıl 3 ay.
Cumhuriyet Gazetesi’nden Murat Sabuncu’ya 7 yıl 6 ay
Cumhuriyet Gazetesi’nden Bülent Utku’ya 4 yıl 6 ay.
Cumhuriyet Gazetesi’nden Önder Çelik’e 3 yıl 9 ay
Cumhuriyet Gazetesi’nden Musa Kart’a 3 yıl 9 ay.
Cumhuriyet Gazetesi’nden Hakan Karasinir’e 3 yıl 9 ay.
Cumhuriyet Gazetesi’nden Mustafa Kemal Güngör’e 3 yıl 9 ay.
Cumhuriyet Gazetesi’nden Güray Tekin’e Öz 3 yıl 9 ay.
Cumhuriyet Gazetesi’nden Aydın Engin’e 7 yıl 6 ay.
Cumhuriyet Gazetesi’nden Ahmet Şık’a 7 yıl 6 ay.

Liste böyle uzayıp gidiyor.
Kimi davalar sonuçlandı, temyiz aşamasında bekliyor.
Kimileri ise yargılamaların yapıldığı ilk derece mahkemenin temyiz mahkemelerinin verdiği “bozma” kararına direnmesi nedeniyle Yargıtay Genel Kurulu’na kadar taşındı.
Hatta bu davaların kimisi için AİHM’nin Türkiye’ye verdiği para cezaları var.
Açılan bütün bu davaların tek bir özelliği var.
O da onlarca sayfalık iddianamelerdeki suçlama maddeleri ve buna dayanarak verilen mahkeme kararları.
Hepimizin yakından tanık olduğu bir madde bu.
“Silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etmek”

Hukukçular, örgüte bilerek ve isteyerek yardım etme suçunu örgütün dışında olan bir kimsenin özgür iradesiyle örgüte yer sağlama, yiyecek ve giyecek sağlama, silah temin etme vb. gibi davranışlarla örgütsel faaliyete veya örgütün işlediği suça yardım etmesiyle oluştuğunu savunuyorlar.
Öyle mi işliyor?
Bazen öyle işliyor, bazen ise işlemiyor.

Ekrem Yeter.
AKP’nin önemli isimlerinden Bülent Arınç’ın damadı.
Ankara 19 Ağır Ceza Mahkemesi’nde “terör örgütüne üye olmak” suçlaması ile yargılandı.
Mahkeme Yeter için beraat kararı verdi.
Gerekçesinde de Yeter’in evinde Fethullah Gülen’e ait kitap ve CD’leri bulundurması, 2013 yılı öncesi örgütün toplantılarına katılması, örgüte ait olduğu değerlendirilen bir dernekte yöneticilik yapması, Bank Asya’da rutin hesap hareketlerinin olması şeklindeki eylemlerinin sempati ve iltisak boyutunu aşan, örgüt üyesi olduğunu ispat etmeye yeterli örgütsel faaliyetler kapsamında olmadığını belirtti.
Benzeri örnekleri çoğaltmak mümkün.
Ekrem Yeter’in davasındaki bütün bu deliller örgüt üyeliğine yeterli olarak sayılmazken, gazete yazıları “delil” sayıldı.
İşte tam da bu yüzden tartışmalar hiç bitmedi.

Aslında bütün bu tartışmaları bitirecek bir karar var.
Cumhuriyet Gazetesi çalışanlarının yargılandığı davada verilen mahkûmiyet kararını bozan Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin kararı.
Ne diyor o kararda?
“Ceza mahkûmiyeti, toplanan kanıtların bir kısmına dayanılarak ve diğer bir kısmı göz ardı edilerek ulaşılan kanıya göre verilmez.
Mahkûmiyetin kesin ve açık bir ispata dayanması ve bu ispatın hiçbir kuşkuya olanak vermeyecek açıklıkta olması gerekir.
Bu bağlamda terör örgütü suçunun oluşması için, suç işlemek amacıyla kurumuş olan örgüte bilerek ve isteyerek yardım edilmiş olması gerekir.
Yardım fiili için, örgütün suç işlemek amacıyla kurulduğunun bilinmesi zorunludur.
‘Bilerek’ ibaresi doğrudan kastı ifade eder.
Suçu işleyen, örgütün amacını gerçekleştirmesine katkı sağlamak kastıyla hareket etmelidir.
Tüm bu nedenlerle, silahlı terör örgütüne yardım etmek amacıyla doğrudan kasıtla hareket ettiklerine dair somut delile dayanmadan mahkûmiyet hükmü kurulamaz.”

22 Haziran 2017’de Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı CİMER’e Mustafa Topuz isimli vatandaş tarafından ihbarda bulunulur.
İhbarda bazı isimler verilerek “FETÖ/PDY üyesi” oldukları iddia edilmektedir.
Bunlar arasında Türkiye’nin sonradan sıkça duyacağı bir isim de vardır.
Azeri kökenli Türk vatandaşı Mübariz Gurbanoğlu (Mansimov)

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma başlatır.
İstanbul Emniyet Müdürlüğü Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü aracılığı ile yaptırılan araştırma sonunda, Mubariz Gurbanoğlu (Mansimov) ve diğer iddialar hakkında şu bilgilere ulaşılarak karar verilir:
“Türk Kültür Vakfı’nın kurucu üyeleri olduğunun dışında, ByLock kaydının olmadığı, örgütün tepe yönetimi ile irtibatına rastlanmadığı, FETÖ/PDY iltisaklı sendika/dernek, üyeliklerine şirket ortaklığına ve yöneticiliğine rastlanmadığı, Bank Asya’da hesabı dahi bulunmaması karşısında şüpheli Mübariz’in örgüt üyeliği suçundan kamu davası açılmasını gerektirir yeterli şüphe oluşturan somut bir delil bulunmadığı tüm dosya kapsamından anlaşılmakla; açıklanan nedenlerle şüpheliler hakkında kamu adına kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiştir…”

Bitmedi elbette…
20 Aralık 2019’da Mubariz Gurbanoğlu’na (Mansimov) dört eski çalışanının verdiği dilekçe ile İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yeni bir soruşturma açıldı.
İki de gizli tanık eklendi.
Soruşturma sonunda Mubariz Gurbanoğlu (Mansimov) “silahlı terör örgütüne üye olmak” iddiası ile 15 Mart 2020’de gözaltına alındı, ertesi gün tutuklandı.

İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki yargılama, 5 Mart 2021’de yapılan karar duruşması ile sona erdi.
Neydi o karar?
“Silahlı terör örgütü içerisindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım etme…”
Sonuç?
Beş yıl hapis…
Ayrıca yurt dışına çıkma yasağı ve ev hapsi şeklindeki adli kontrol şartıyla tahliye.
Dava hangi suçtan açılmıştı?
“Silahlı terör örgütüne üye olmak…”
Ceza hangi suçtan verildi?
“Örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek.”
Delil ne?
Türk Kültür Vakfı’nın kurucu üyelerinden biri olması.

Mubariz Gurbanoğlu’nun (Mansimov) Türkiye’deki ilişkileri malum.
Devletin en tepesine kadar iyi ilişkileri olan böyle birinin “neden” genelde “muhaliflere” uygulanan suçlamalardan ceza almış olması asıl tartışılması gereken konu.
Emperyalizm böyledir.
Sistemdeki “ayrık otunu” çabuk harcarlar.
Milliyetçilik falan hikayedir.
İki devlet tek millet masaldır.
Çıkarına ters düştüğünüzde, kurmaya çalıştıkları sisteme çomak sokmaya çalıştığınızda gözünüzün yaşına bile bakmazlar.
Malınıza mülkünüze el koydukları yetmez.
Nefes bile aldırmazlar.

Aslında bu kararı doğru anlatan güzel bir deyiş vardır Türkiye’de.
“Kanseri gösterip vereme razı etmek…”
Vereme sevinenler kanser olmadık diye şükrediyor elbette.
Ama asıl sormaları gereken iki soru var.
Birincisi mikrobu kim bulaştırdı?
İkinci ise tam da Mubariz Gurbanoğlu (Mansimov) hakkındaki kararın açıklandığı gün Rusya’nın gemiden attığı balistik füzeler ile Fırat Kalkanı Harekâtı bölgesinde bulunan, Türkiye kontrolündeki Cerablus’u balistik füzeler ile niye vurdu?
Tesadüf mü?

About Author

Serdar Öztürk

Serdar Öztürk

Related Articles

TÜM HABERLER