A3 Haber

Genel Sağlık-İş Pandemi ve Sağlık Çalışanları Araştırma Raporu’nu paylaştı: Sorunlar yumağı büyüyor

Genel Sağlık-İş Pandemi ve Sağlık Çalışanları Araştırma Raporu’nu paylaştı: Sorunlar yumağı büyüyor

Genel Sağlık-İş Pandemi ve Sağlık Çalışanları Araştırma Raporu’nu paylaştı: Sorunlar yumağı büyüyor
Mart 13
10:28 2021

Genel Sağlık-İş 14 Mart Tıp Bayramı öncesinde Genel Sağlık-İş tarafından hazırlanan Pandemi ve Sağlık Çalışanları Araştırma Raporu’nu paylaştı.

Genel Sağlık-İş tarafından kamuoyuyla paylaşılan, “Genel Sağlık-İş Pandemi ve Sağlık Çalışanları Araştırma Raporu’nda sağlık çalışanlarının yaşadığı sorunlar gözler önüne serildi. Raporda çarpıcı tespitlere yerveirlirken, “Türkiye’de Covid-19 pandemisinde bir yıl geride bırakılırken, Genel Sağlık-İş tarafından hazırlanan “Pandemi ve Sağlık Çalışanları: Durum, Sorun, Beklenti” Araştırma Raporu, sağlık çalışanlarının Covid-19 sürecinde yaşadıkları sorunları gözler önüne sermektedir. Araştırma Raporu; sağlık çalışanlarının 14 Mart Tıp Bayramına gölge düşüren sorunlar yumağını ortaya koyarken, gelecek konusundaki kaygı ve umutsuzluklarına da ışık tutmaktadır.  Çok çalışmaktan yorgun düşen, borç yükü altında ezilen, aradığı desteği bulamayan sağlık çalışanları, sorunlarının çözümü konusunda da umutsuz” ifadeleri kullanıldı.

Genel Sağlık-İş tarafından paylaşılan rapor şöyle:

  • Sağlık çalışanları, ağırlıkla orta düzeyde gelir elde etmektedirler. Bu noktada, aylık 4.500-5.500 TL gelir aralığı, sağlık çalışanları için neredeyse ortalama ücret düzeyini oluşturmaktadır (yüzde 42,4). Bunu yüzde 20,9 ile 5.500-7.500 TL gelir aralığı izlemektedir.

Sağlık çalışanlarının yüzde 72 borçlu

  • Her dört sağlık çalışanından neredeyse üçü yüzde 72,8) gündelik yaşamlarını sürdürmek için borçlanmak zorunda kalmaktadır. Katılımcıların yüzde 89,9’u bu zorunluluğu bankalar aracılığıyla gidermek zorunda kalırken aile içinden ve diğer yakınlardan borçlananların oranı ise yaklaşık yüzde 10 düzeyindedir.

Sağlık çalışanlarının yüzde 82’i kredi kullanıcısı

  • Sağlık çalışanlarının yüzde 82,8’i kredi kullanıcısıdır. Sağlık çalışanları, öncelikle gündelik ihtiyaçlarını karşılamak için yüzde 65,6-ihtiyaç kredisi ve yüzde 25,7-aylık kullanım dışında kredi kartı borcu) borçlanmaktadır.

Sağlık çalışanlarının çalışanlarının yüzde 15,2’si ek iş yapıyor

  • Araştırma sonuçları, sağlık çalışanlarının yüzde 15,2’sinin mevcut işleri dışında ek iş yaptıklarını göstermektedir.
  • Araştırmaya katılan sağlık çalışanlarının yüzde 21,8’i Covid-19 geçirmiştir. Bunun yanında, Covid-19 yakın temaslısı olanların oranı ise yüzde 23,9’dur. Katılımcıların yüzde 54,3’ü, Covid-19 ile ilgili herhangi bir karantina süreci yaşamamıştır. Bu sonuçlardan hareketle, sağlık çalışanlarının yarıya yakını ya Covid-19 geçirmiş, ya da Covid-19 yakın temaslısı olduğu söylenebilir.

Sağlık çalışanlarının yüzde 49’u kaygı ve korku hissi yaşadı

  • Pandemi süreci, sağlık çalışanlarının neredeyse yarısının yüzde 49) kaygı ve korku hissi yaşamasına neden olmuştur. Bunu yüzde 26,4 ile mutsuz olduğu zamanların arttığını belirtenler izlemiştir. Bunun yanında, stres bozukluğu (yüzde 11,7), yalnızlık hissi (yüzde 7,2) ve depresyon (yüzde 4,8) da pandemi sürecinde sağlık çalışanları arasında gözlemlenen diğer psikolojik sorunlar olarak dikkati çekmektedir.
  • Sağlık çalışanlarının örgün eğitim çağında çocuğu bulunan katılımcıların yüzde 67,6’sı pandemi sürecinde çocuğunun uzaktan eğitim ihtiyacını gidermekte zorlanmıştır.
  • Kreş çağında çocuğu bulunan katılımcıların yüzde 41,1’i pandemi sürecinde bu ihtiyacı gidermekte zorlanmış, yüzde 30,1’inin çocuğunun bakımını aile büyükleri üstlenmiş, yüzde 9,6’sı ise çocuğuna bakıcı tutmak zorunda kalmıştır.
  • Sağlık çalışanlarının yüzde 44,4’ü, işyerindeki KKE’lerin(Kişisel koruyucu ekipman) yeterli ancak kalitesiz olduğu görüşündedir. Buna karşılık, KKE’lerin hem yetersiz hem de kalitesiz olduğunu belirtenlerin oranı ise yüzde 33,4’tür.
  • Kurumsal destek, sağlık çalışanlarının pandemi döneminde karşılaştıkları bir başka sorun alanını oluşturmaktadır. Katılımcıların yüzde 43,3’ünün kurum yönetiminin yeterli ve güçlü destek sunmadığına dair görüşleri bu açıklamanın en belirgin örneğidir. Ayrıca yüzde 18,2 oranında sağlık çalışanı kurum yönetiminin kendilerini yalnız hissettirdiğini belirtmiştir. Yüzde 7,2’lik bir kesim kurum yönetiminin kendilerine mobbing uyguladığını dile getirmiştir.
  • Sağlık çalışanlarının yüzde 68,4’ü düzensiz ve yetersiz ek pandemi destek ödemesi almıştır. Yüzde 5 oranında katılımcı kesintili ama yeterli ek destek ödemesi aldığını belirtmiştir. Sağlık çalışanlarının yalnızca yüzde 2’si düzenli ve yeterli ek pandemi destek ödemesi almıştır. Her dört sağlık çalışanından neredeyse biri (yüzde 23,5), pandemi sürecinde herhangi bir ek destek ödemesi almamıştır. Sağlık çalışanlarının neredeyse tamamı (yüzde 97,1), pandemi sürecinde yasal olarak hak ettikleri ödemelerin sağlık işkolunda istihdam edilen çalışanlara adil dağıtılmadığını düşünmektedir.

Sağlık çalışanlarının yüzde 39’u fazla mesaiye kaldı

  • Sağlık çalışanlarının yüzde 39,1’i pandemi sürecinde fazla mesaiye kalmıştır. Fazla mesai nedeniyle hak ettiği ödemelerin ücretlerine eklendiğini belirtenlerin oranı yüzde 64,3’tür. Katılımcıların yüzde 27,7’si fazla mesai ödemelerinin ücretlerine eklenmediğini dile getirirken yüzde 8’lik bir kesimin ise fazla mesai ücreti izne dönüştürülmektedir. Sonuçlar, fazla mesai konusunda pratikte bir kuralsızlığın olduğunu ortaya koymaktadır. Sağlık çalışanlarının yüzde 45’inin nöbette geçirdikleri sürelerde yasalarla düzenlenen sınırların dışına çıkıldığını düşündükleri sonucuna ulaşılmıştır. Bunun yanında, sağlık çalışanlarının yüzde 58,2’si nöbette geçirdikleri süre boyunca sağlanan fiziki imkânların yetersiz olduğunu belirtmiştir.
  • Sağlık çalışanlarına pandemi sürecinde fiziksel ya da ruhsal sağlığı etkileyen faktörlere maruz kalıp kalmadıkları sorulmuştur. Her üç sağlık çalışanından ikisi bu soruya “Evet” yanıtını vermiştir. Buna bağlı olarak, öne çıkan faktörlerin sıralaması, ruhsal sağlığı etkileyen zaman baskısı ve aşırı iş yükü (yüzde 65,2), ruhsal sağlığı rahatsız/tehdit edici davranış (yüzde 40,2), fiziksel sağlığı etkileyen şiddet (yüzde 21,2), fiziksel sağlığı etkileyen gürültü (yüzde 11,6) ve fiziksel sağlığı etkileyen kimyasal madde, zararlı gaz (yüzde 9,9) şeklindedir.

Sağlık çalışanlarının yüzde 13’ü hasta yakınlarından şiddet gördü

  • Sağlık çalışanlarının yüzde 13,8’i pandemi sürecinde hasta yakınlarından şiddet görmüştür. Katılımcıların yüzde 60,7’si hasta yakınları tarafından sağlık çalışanlarına yönelen şiddet olaylarının pandemi sürecinde artış gösterdiği düşüncesindedir.
  • Sağlık çalışanlarının yüzde 44,2’si pandemi sürecinde işyerinde kendilerine sunulan koşulların elverişli olmadığı düşüncesindedir.
  • Sağlık çalışanlarının yüzde 44,4’ü, pandemi sürecinde işyerinde yemek ihtiyacını kendi imkânlarıyla gidermek durumunda kalmıştır.
  • Sağlık çalışanlarının çok büyük bir kısmı (yüzde 56), sorunlarının politika belirleyiciler tarafından yeterince algılandığını düşünmemektedir. yüzde 33,6’lık bir kesime göre politika belirleyiciler sorunların farkındadır ancak çözüm için gereğini yapmamaktadır. Katılımcıların yüzde 7,9’u politika belirleyicilerin sorunların farkında olmadığı düşüncesindedir.
  • Sağlık çalışanlarının yüzde 55,2’si pandemi sürecinin yönetiminden memnun değildir. Bunun aksini beyan edenlerin oranı yüzde 29,9’dur. Sağlık çalışanlarının yüzde 14,9’u ise bu konuda kararsız kaldıklarını belirtmişlerdir. Bu koşullar altında, sağlık çalışanların tamamına yakını (yüzde 96,1), mesleki anlamda yaşadıkları ekonomik, sosyal ve özlük haklarına dair sorunların yakın bir gelecekte çözülebileceğini düşünmemektedir.
  • Sağlık çalışanlarına göre Türkiye’nin öncelikli sorunu ekonomi ve geçim sıkıntısıdır (yüzde 91,8). Bunu sırasıyla sosyal devletin zayıflaması (yüzde 82,7), hukukun siyasallaşması (yüzde 81,8), emeğe karşı tutum (yüzde 80,3), işsizlik (yüzde 78,1), yoksulluk (yüzde 77,2), kadına şiddet (yüzde 71,1), terör ve şiddet olayları (yüzde 57,7) ve pandemi (yüzde 56,4) izlemektedir.
  • Dönüşüm programı, sağlıkta piyasalaşmayı açık şekilde artırmıştır (yüzde 59,8). Sağlık çalışanlarının yüzde 39,3’ü aile hekimliği uygulamasının temel sağlık hizmetlerine erişimi kısmen, yüzde 27,9’u ise tamamen kolaylaştırdığı düşüncesindedir. Sağlık çalışanlarına göre dönüşüm programı, kademeli ve etkinli bir sevk zincirinin oluşturulmasını sağlayamamıştır (yüzde 49,9). Dönüşüm programı, sağlık hizmetlerinin kalitesini artırmamıştır (yüzde 51,4). Sağlık çalışanlarına göre dönüşüm programının yürürlüğe girmesiyle birlikte sağlık sektöründe çalışan işgücünün niteliği artmamıştır (yüzde 54,5).
  • Sağlık çalışanlarının yüzde 61,5’i işiyle ilgili gelecek kaygısı duymaktadır. Bu kaygıya sahip olan çalışanların öncelikli sorun sıralamaları siyasal baskı (yüzde 37,3), güvence (yüzde 25,7), özelleştirme (yüzde 25,1) ve maaşların ödenmemesi (yüzde 11,9) şeklindedir.
  • Her dört sağlık çalışanından neredeyse üçü (yüzde 73,4), sağlık hizmetlerinin yalnızca kamu tarafından verilmesi gerektiği düşüncesindedir. Bu noktada kamu-özel sektör ortaklığını öne çıkartanların oranı yüzde 23,9 iken yalnızca yüzde 0,4 oranında sağlık çalışanı, sağlık hizmetlerinin özel sektör tarafından verilmesi gerektiğini belirtmiştir.
  • Sağlık çalışanlarının hemen hepsi (yüzde 93), sağlık işkolunda çalışan personelin toplum nezdinde gereken saygınlığa sahip olmadığını dile getirmiştir. Buna ek olarak, katılımcıların yüzde 90,6’sı ise sağlık işkolunda çalışan personelin saygınlığının son beş yıl içerisinde kötüye gittiğini ortaya koymuştur.

Sendikamız Genel Sağlık-İş’in anketi; sağlık çalışanları üzerindeki fiziksel ve ruhsal sağlığı etkileyen faktörlerin pandemi sürecinde daha da derinleştirdiğini göstermektedir. Sağlık çalışanlarının ekonomik sorunları da katlanarak büyümüştür. Anketimizde de yer alan gelir düzeyleri göstermiştir ki sağlık çalışanları yoksulluk rakamlarının çok altında gelir düzeyine sahiptir. Pandemiyle mücadelenin kahramanı sağlık çalışanlarının yoksullukla baş başa bırakılması vicdanları yaralamaktadır. Her dört sağlık çalışanından neredeyse üçünün gündelik yaşamlarını sürdürmek için borçlanmak zorunda kalması son derece kaygı vericidir.  Siyasi iktidar, artık sağlık çalışanlarının sesine kulak vermelidir. Sorunların çözüm noktasında bir irade ortaya konulmaması durumunda, bundan sağlık çalışanları kadar sağlık sistemi de yara alacaktır.

Sağlık çalışanlarının talepleri;

  • Pandeminin başından beri gece-gündüz, hafta sonu demeden, izin kullanmadan büyük özverilerle hizmet veren sağlık çalışanlarının ağır ve kötü çalışma koşulları acilen düzeltilmelidir.
  • Neredeyse asgari ücrete yaklaşan sağlık çalışanlarının aylık maaş hesaplamalarında, asgarisi yoksulluk sınırı baz alınarak belirlenmelidir. Şeffaf olarak belirlenecek enflasyon oranları ve refah payı maaşlara yansıtılmalıdır.
  • Bütçe gelirleri; gelir vergisi yoluyla doğrudan, ÖTV, KDV gibi vergiler yoluyla da dolaylı olarak emekçilerin, emeklilerin sırtından sağlanmaktadır. Adaletli bir vergi politikası ivedi olarak yaşama geçirilmelidir.
  • Tüm sağlık çalışanlarına geçmişe etkili olarak yıllık 90 gün yıpranma payı hakkı verilmelidir.
  • 3600 ek gösterge sözü tutulmalı, tüm personeli kapsayan kademeli olarak ek göstergeler artırılmalıdır.
  • Sağlık çalışanlarına şiddet gösterenlere verilecek olan cezaların caydırıcı olabilmesi adına sendikamız Genel Sağlık-İş tarafından hazırlanan, Türk Ceza Kanunu’nda kamu kurum ve kuruluşlarında sağlık hizmeti sunanlara karşı işlenen bazı suçlara ilişkin özel düzenlemeler içeren Sağlıkta Şiddet Yasa Tasarısı taslağı kanunlaştırılmalıdır.
  • Covid-19’un kamu görevlisi olsun olmasın tüm sağlık çalışanlarına iş kazası meslek hastalığı kapsamında haklar veren özel bir düzenleme yapılmalıdır.
  • Sağlık hizmetlerinde var olan personel açığı pandemi ile daha da belirginleşmiştir. Bir an önce yeterli sayıda kadrolu ve güvenceli olarak sağlık çalışanı istihdam edilmeli, personel açığı kapatılmalıdır.
  • Farklı statülerde çalışan sağlık çalışanları 657 sayılı yasanın 4/A kapsamına alınmalıdır. Sözleşmeli sağlık personeli alımına son verilmelidir.
  • Sağlık çalışanlarının çocuk bakım sorunun çözümü için haftanın 7 günü, 24 saat kesintisiz hizmet veren bakımevi, kreş ve anaokulu düzenlemesi hayata geçirilmelidir.
  • Tüm sağlık çalışanları insan onuruna yaraşır bir yaşam ve çalışma koşullarına kavuşturulmalıdır.
  • Sağlıkta piyasalaşmaya son verilmeli, Atatürk’ün başlattığı ulusal, kamucu, halkçı ve emekçiden yana sağlık politikaları uygulanmalıdır.
  • Pandeminin gölgesi altında, karşılaştıkları tüm güçlüklere rağmen, zor ve onurlu görevi yerine getirmek için fedakârca çalışan tüm sağlık emekçilerinin 14 Mart Tıp Bayramı kutluyoruz.

About Author

Ahmet

Ahmet

Related Articles

TÜM HABERLER