A3 Haber

Faik Öztrak: Kayıp 128 milyar dolar ile Cumhurbaşkanına hakaret bağlantısı nasıl kuruldu?

Faik Öztrak: Kayıp 128 milyar dolar ile Cumhurbaşkanına hakaret bağlantısı nasıl kuruldu?

Faik Öztrak: Kayıp 128 milyar dolar ile Cumhurbaşkanına hakaret bağlantısı nasıl kuruldu?
Nisan 12
16:26 2021

CHP Sözcüsü Faik Öztrak, basın toplantısı düzenledi. Öztrak, “Savcı, kayıp 128 milyar dolar ile Cumhurbaşkanına hakaret bağlantısını nasıl kurmuş? Doğrusu biz de merak ediyoruz…” dedi.

CHP Sözcüsü Faik Öztrak, MYK CHP MYK toplantısı devam ederken basın toplantısı düzenledi. Öztrak, “Savcı kayıp 128 milyar dolar ile Cumhurbaşkanına hakaret bağlantısını nasıl kurmuş? Doğrusu biz de merak ediyoruz…” dedi. Öztrak’ın açıklamaları şöyle:

  • Kapanma kararını, Vatandaşın sağlığını düşündüğü için değil, turizm sezonuna, “Az vaka, kontrollü pandemi” reklamıyla girebilmek için alacak. Kapanma kararı alınırsa, “Milletimiz canı ile cüzdanı arasına sıkışmasın”, “Ramazan’da yüzü gülsün” diyerek, ek bir destek verecek mi? Yani kapanma kararı, yine doların yeşili için mi alınacak, yoksa millet için mi alınacak göreceğiz.
  • Erdoğan Şahsım Hükümeti’nin doların yeşilini çok sevdiğini biliyoruz. Ama bu ülkede, milletin dolarlarının yeşilinin hesabını sormak, Merkez Bankası kasasından buharlaşan, 128 milyar doların akıbetini öğrenmeye çalışmak, “Cumhurbaşkanına hakaret suçu” oluyor.
  • Cumhuriyet Halk Partisi Örgütlerinin, Türkiye’nin dört bir tarafına astırdığı bu afişler, Erdoğan Şahsım Hükümetinin savcıları ve valileri tarafından toplatılıyor. Gerekçe: Cumhurbaşkanına hakaret. Savcı ve valiler leb demeden leblebiyi nasıl da anlamış. “Kayıp 128 milyar dolar” ile “Cumhurbaşkanına hakaret bağlantısını” nasıl kurmuş? Doğrusu biz de merak ediyoruz… Türk Dil Kurumu’na göre “Hakaret” kelimesinin iki anlamı var; ilki, “Onur kırma, onura dokunma”, ikincisi; “Küçültücü söz veya davranış…” Bu afişin neresinde, onur kıracak, onura dokunacak, küçültücü bir söz veya davranış var?
  • CHP olarak biz ve örgütlerimiz çok basit bir soru soruyoruz. “128 Milyar dolar nerede?” Bu soruyu kime soruyoruz? Cumhurbaşkanı koltuğunda oturan, şahsım hükümetinin başına soruyoruz. Neden soruyoruz? Çünkü mevcut sistemde hükümetin ve yürütmenin başı o. Yine hançeresini yırta yırta, “Türkiye ekonomisinin sorumlusu benim, ben!” diye bağıran da o. Ekonominin sorumlusuna, millet adına soru sormak, ne zamandan beri “Cumhurbaşkanına hakaret suçu” oldu?
  • Merkez Bankası kasasındaki döviz rezervleri, Erdoğan’ın şahsına ait değil. O döviz rezervleri 83 milyona, Yani millete ait. O rezervlerde tüyü bitmemiş yetimin hakkı var. Millete ait bu döviz rezervlerinin akıbetini sorgulamak, Ana Muhalefet Partisi olarak bizim görevimizdir. Erdoğan bugün, savcıları ve valileri eliyle, milli iradenin bize verdiği, milletin hakkını arama görevini yerine getirmemizi engelliyor. Propaganda hakkımız elimizden alınmaya çalışılıyor. Damat kadar taş, demokrasimizin, hukuk devletinin kafasına düşüyor. Böylece Erdoğan Şahsım Hükümeti; Sadece Merkez Bankası kasasına darbe yapmakla kalmıyor, Hukuka ve demokrasimize de darbe yapıyor. 12 Eylül’ün darbeci generallerini bile solluyor.

“128 milyar dolar kime satılmış diye öğrenmeye çalışanın başı derde giriyor”

  • Ekşi yemeyenin, karnı ağrımaz. Merkez Bankası daha önce de döviz sattı. Ne kadar sattığını, nasıl sattığını, 20 Temmuz sivil darbesine kadar tek tek açıkladı. Sonra durdu. Bu ülkede Merkez Bankası, 128 milyar dolar döviz satmış, bu 128 milyar dolar hangi yöntemle satılmış, kaçtan satılmış, kimlere satılmış… Bilmiyoruz. Bunu öğrenmeye çalışanın başı Şahsım Hükümetiyle derde giriyor. Merkez Bankası Başkanını bile görevden alıyorlar. Merkez Bankası’nda mıntıka temizliği yapıyorlar. 1923’ten 2003’e kadar 80 yılda yapılan, Rafinerileri, Demir Çelik Fabrikalarını, Şeker Fabrikalarını, limanları ve diğer tüm işletmeleri 19 yılda, 62 milyar dolara sattılar. Atadan deden kalan 80 yıllık birikimi, 19 yılda yediler. Yetmedi ülkenin dış borcunu, 19 yılda, 320 milyar dolar artırdılar. 130 milyar dolardan 450 milyar dolara çıkardılar. Bu da yetmedi, milletin 128 milyar dolarını da 20 ayda buharlaştırdılar. Allah aşkına, 128 milyar dolar az para mıdır? Bugünden başlayarak, “Merkez Bankası’nın kasasında, her ay 100 milyon dolar biriktireceğim” deseniz, 128 milyar doları yerine koymak, bin 280 ayı bulur. Yani yıla vurursanız 107 yılda Bu parayı yerine koyamazsınız.
  • Atalarımızın dedelerimizin mirasını yiyip bitirdiler. Şimdi de çocuklarımızın, torunlarımızın, onların çocuklarının ve torunlarının omuzlarına, korkunç bir yük yüklediler. Bu darbenin sorumlusu kim? Elbette Erdoğan Şahsım Hükümeti… 2019’un başında Merkez Bankası’nın kasasında, SWAP dâhil döviz borçları ayıklandığında, 54 milyar dolar rezerv vardı. Yani kasa döviz fazlası veriyordu. Bugün aynı kasa 45 milyar dolar açık veriyor. Yarın kapıya alacaklılar gelse, kasada para yok. İşte bugün Türkiye, dünyanın en kırılgan ekonomileri arasında başa güreşiyorsa, sebebi tam da budur. Biz böyle bir durumla daha önce hiç karşılaşmadık. Darbeci Erdoğan Şahsım Hükümeti ne yaparsa yapsın, Biz milletimizin hakkını hukukunu, sonuna kadar savunmaya devam edeceğiz.

“İlk işimiz 128 milyar doların hesabını sormak olacak”

  • İktidara gelir gelmez ilk işimiz, Bu 128 milyar doların akıbetini hukuk önünde de sormak olacak. Milletin 128 milyar dolarını yok yere buhar edenler, tüm salgın döneminde millete vere vere, 52 milyar 720 milyon lira destek verebildi. Bunun da sadece 6,5 milyar lirası bütçeden, geriye kalanı da İşsizlik Sigortası Fonu, ve milletin yaptığı bağışlardan karşılandı. Millete verilen tüm desteği bugünkü kurdan dolara çevirsek, Yaklaşık 6,5 milyar dolar yapar. Yani buharlaşan rezerv, salgın döneminde millete verilen doğrudan desteğin 20 katı. Esnaflarımız, çiftçilerimiz, işçilerimiz, İşsizlerimiz bu rezervin tek bir sentini görmedi. Zaten görselerdi, bugün hiçbir vatandaşımız, çaresizlik ve umutsuzluk girdabına kapılmaz, yaşamlarına son vermezdi. Pek çok vatandaşımızı virüs değil, Şahsım Hükümetinin ilgisizliği ve sahipsizlik, yaşamdan koparıp aldı. Dün İzmir’in Torbalı ilçesinden Çok acı bir haber aldık. 46 yaşında 3 çocuk babası bir çiftçimiz, Basri Yıldırım, yaşamına son verdi. Sebep: Ödeyemediği borçlar.
  • Çiftçimiz tarlasını satmasına rağmen, borçlarını ödeyememiş ve girdiği bunalım nedeniyle yaşamına son vermiş. Tüm dünya yurttaşlarını paraya boğdu. Bu hükümet ise milleti borçla boğdu. Sarayın kibirlisi dün yine ekranlarda şişinerek, çiftçinin elinde kalan patates ve soğan için talimat verdiğini ve bunun muhtaç ailelere dağıtılacağını söylüyor. Her şeyden önce demek ki bu ülkede, bedava patates ve soğana muhtaç etmişler.

About Author

Ahmet

Ahmet

Related Articles

TÜM HABERLER