Site icon A3 Haber

“Kobani olayları” bahanesiyle açılan dava başladı: 108 kişinin yargılandığı davaya dair bilinenler…

ANKARA 22'NCI AGIR CEZA MAHKEMESI TARAFINDAN SINCAN CEZA VE INFAZ KURUMLARI KAMPUSU’NDEKI SALONDA GORULEN DAVA ONCESI, POLIS VE JANDARMA EKIPLERI CEZAEVI ONONDE YOGUN GUVENLIK ONLEMLERI ALDI. FOTO-HARUN OZALP-ANKARA-DHA

Kamuoyunda “Kobani olayları” ya da “6-8 Ekim olayları” olarak bilinen 2014’teki protesto ve şiddet olaylarıyla ilgili davanın görülmesine başlandı.  Davada, aralarında eski HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ile Figen Yüksekdağ’ın da bulunduğu 28’si tutuklu 108 sanık bulunuyor. Kobani Davası 3 Mayıs’a ertelendi.

Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın ilk duruşması, Sincan Ceza ve İnfaz Kurumları Kampüsü’ndeki duruşma salonunda yapılıyor.

Edirne F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş da davanın sanıkları arasında yer alıyor. Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Sincan Ceza ve İnfaz Kurumları Kampüsü’ndeki salonda görülen davada, Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın yanında Ayhan Bilgen, Sırrı Süreyya Önder, Ayla Akat Ata, Gültan Kışanak, Sebahat Tuncel, Emine Ayna gibi HDP’li isimlerin yer aldığı sanıkların yargılanmasına başlandı.

Duruşmayı izlemeye gelenler üç farklı arama noktasından geçirildi. Polis, cezaevi önünde toplanmalara izin vermezken, salona girenlerin HES kodları kontrol edildi. Duruşmayı HDP milletvekilleri, CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, aralarında Avrupa Parlamentosu Sosyalistler ve Demokratlar Grubu üyelerinin bulunduğu yabancı heyetler takip etti. Sanıklar duruşmaya bulundukları cezaevlerinden Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi ile bağlandı. Bazı sanıklar ise salonda hazır bulundu. Davayı başta Ankara, İstanbul ve Diyarbakır barosundan olmak üzere çok sayıda avukat takip etti.

Kobani olayları nedir?

Arapça adıyla Ayn-el Arab, Kürtçe adıyla Kobani, Suriye’nin kuzeybatısında yer alan, Şanlıurfa’nın Suruç ilçesine komşu bir kasaba. Halep Vilayeti’ne bağlı kasabanın kontrolü, 2011’de Suriye’de iç savaşın başlamasından kısa süre sonra Demokratik Birlik Partisi’ne (PYD) geçti. Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) örgütü, Eylül 2014’te Kobani’ye karşı bir harekât başlattı.

Türkiye’de bu dönemde, kamuoyunda “çözüm süreci” olarak bilinen süreç devam ediyordu. IŞİD, Ekim ayında Kobani’de ciddi bir ilerleme kaydetmeye başladı. Bu süreçte, Türkiye’nin farklı kentlerinde “Kobani’ye destek” eylemleri başladı. HDP yetkilileri krizin başından itibaren Türk yetkilerle çeşitli görüşmelerde bulundu. HDP’lilerin en önemli taleplerinden biri, Suriye’nin kuzeyindeki diğer bölgeler ve Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY) üzerinden gelecek askeri yardımın ulaşması için Türkiye toprakları üzerinden Kobani’ye bir koridor açılmasıydı.

6 Ekim’de HDP Genel Merkezi, Kobani’yle ilgili olarak Twitter üzerinden paylaştığı bir mesajla sokak protestosu çağrısı yaptı. Bunun ardından önemli bir bölümü Doğu ve Güneydoğu kentlerinde olmak üzere Türkiye çapında kitlesel sokak eylemleri başladı. Bu arada Batılı ülkelerin Kobani’ye hava operasyonu da gündemdeydi ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 7 Ekim’de Gaziantep’te yaptığı konuşmada, Batılı ülkelere seslenerek IŞİD’e karşı mücadelenin havadan bombardımanla çözülemeyeceğini söyledi. Erdoğan, “Yerde, kara harekâtı ifa edenlerle işbirliği kurulmadıkça hava harekatıyla bu iş bitmez. İşte aylar geçti, herhangi bir netice yok. Şu anda Ayn-el Arab da, diğer adıyla Kobani de, buyrun, düştü düşüyor” dedi.

Bu açıklama da HDP’den tepki gördü. 8 Ekim’e gelindiğinde gösterilerde şiddet olayları arttı. Polisin yer yer gerçek mermi de kullanarak müdahale ettiği, göstericilerin ise taş, sopa, molotof kokteyli ve havai fişek kullandığı bildirildi. Bazı kentlerde eylemcilerle Hür Dava Partisi (Hüda-Par) yanlıları arasında çatışmalar yaşandığı ifade edildi.

HDP’li Demirtaş, 9 Ekim’de Diyarbakır’da bir basın açıklaması yaptı ve protestoları savunurken şiddet olaylarını eleştirdi, bunların durması çağrısını yaptı ve tutuklu Abdullah Öcalan’ın da kendilerine ulaşan mektubunda bunu belirttiğini söyledi.

9 Ekim’de olaylar sona erdi. Yetkililere göre 35 il ve 96 ilçede yaşanan olaylarda 37 kişi yaşamını yitirdi, 326’sı güvenlik görevlisi 761 kişi de yaralandı. Olaylarda 197 okulun yakıldığı, 269 kamu binasının tahrip edildiği, 1731 ev ve işyerinin yağmalandığı ve 1230 aracın da zarar gördüğü duyuruldu.

İktidar, ilerleyen yıllarda ölümlerle ilgili olarak sokak eylemi çağrısı yapan HDP’yi suçlayacaktı.

Kobani davası ne zaman, nasıl açıldı?

Birçok uzmana göre “çözüm süreci” 6-8 Ekim olaylarında yara aldı. Bununla birlikte süreç devam etti. Türkiye, 20 Ekim 2014’te IKBY’ye bağlı Peşmerge güçlerinin destek amacıyla Türkiye üzerinden Kobani’ye geçmesine izin verdi.

28 Şubat 2015’te HDP heyeti ile hükümet yetkililer, Dolmabahçe Başbakanlık ofisinde yaptıkları görüşmenin ardından kamuoyuyla 10 maddelik bir deklarasyon paylaştı. Ancak 2015 yaz aylarında süreç sona erecekti.

Kobani olaylarıyla ilgili ilk soruşturma 2014 yılında başlatıldı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, olaylarla ilgili soruşturması kapsamında 2 Ekim’de 17 HDP’li siyasetçi tutuklandı. Tutuklananlar arasında, o dönem gözaltına alındıktan sonra görevinden istifa eden eski Kars Belediye Başkanı Ayhan Bilgen de vardı.

Savcılık, 30 Aralık 2020 tarihinde bir iddianame hazırladı. İddianame, 7 Ocak 2021’de Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi.

Demirtaş’ın yargılanması süreciyle ilgili neler biliniyor?

Selahattin Demirtaş hakkında, çeşitli tarihlerdeki farklı konuşmalarıyla ilgili 122 adet fezleke hazırlandı, bunlardan 31’i bir ana dava dosyasında toplandı ve Demirtaş bu dosya kapsamında, 4 Kasım 2016 tarihinde tutuklandı. Demirtaş’ın konuşmalarıyla ilgili çeşitli suçlamalarla açılan çeşitli davaların bir kısmı düştü veya beraatle sonuçlandı; bir kısmı ise birleştirildi ve halen devam ediyor.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), 20 Kasım 2018’de Demirtaş’ın siyasi nedenlerle tutuklu olduğuna karar verdi ve kendisinin derhal serbest bırakılması gerektiğini açıkladı. Bir gün sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan, “AİHM’nin kararı bizi bağlamaz” açıklamasını yaptı.

7 Aralık 2018’de ise ana dava dışında Demirtaş’a bir konuşması nedeniyle verilen 4 yıl 8 aylık hapis cezası, İstanbul’daki bir mahkeme tarafından onanarak kesinleşti.

Demirtaş ana dava dosyasından tutukluyken, bu dosyadan hükümlü hale geldi.

AİHM kararı, tarafların itirazı üzerine AİHM Büyük Dairesi’ne taşındı ve Büyük Daire 18 Eylül 2019 tarihinde Strazburg’da duruşma yapmaya karar verdi. 2 Eylül 2019’da, Ankara’da, ana davanın görüldüğü duruşmada, Demirtaş hakkında tahliye kararı verildi. Strazburg’da, 18 Eylül’de, duruşmadaki Türkiye tarafı, Demirtaş’ın “bir başka suçtan hükümlü olduğunu” savundu.

Bunun üzerine avukatları, Demirtaş’ın hükümlü olarak cezaevinde bulunduğu bu aşamada, tutuklu kaldığı sürenin, hükümlü olduğu ceza süresinden mahsup edilmesi için başvuru yaptı.

20 Eylül 2019 tarihinde Demirtaş, Kobani olaylarıyla ilgili soruşturma dosyasından tutuklandı.

Bu dönemde mahsup talebi kabul edildi, Demirtaş’ın hükümlülüğü ortadan kalktı ve tahliye edildi ancak bu kez Kobani soruşturması nedeniyle tutuklanmış olduğu için cezaevinde kalmaya devam etti.

Bu arada AİHM, Demirtaş hakkında 20 Eylül 2019’da verilen ikinci tutukluluk kararıyla ilgili Türkiye’den savunma istedi.

Demirtaş dışındaki sanıklar kimler?

“Kobani davas” kapsamında 108 kişi yargılanıyor. Bu kişilerden 28’i bugün tutuklu. Sanıklar arasında, HDP’nin eski eş genel başkanlarından, şu anda Kandıra F Tipi Cezaevi’nden cezaevinde bulunan Figen Yüksekdağ da bulunuyor.

Duruşmaya Demirtaş ve Yüksekdağ’ın, tutuklu bulundukları cezaevlerinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katılması bekleniyor. Gültan Kışanak, Sebahat Tuncel, Sırrı Süreyya Önder, Ayhan Bilgen, Ayla Akat Ata gibi siyasetçiler de yargılananlar arasında. Yine sanıklar arasında Yıldız Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi’nden emekli Prof. Dr. Beyza Üstün de yer alıyor. İddianamede yargılananlar arasında ayrıca, Murat Karayılan ve Cemil Bayık gibi KCK yöneticileri ile PYD sözcüsü Salih Müslim de bulunuyor.

Davada 2 bin 676 kişi ve kurum ise şikayetçi olarak bulunuyor.

İddianamede neler var?

Dava dosyası 3 bin 530 sayfalık bir iddianame ile 324 klasör delil ve eklerinden oluşuyor. Sanıkların 29 ayrı suçlamayla 38’er kez ağırlaştırılmış müebbet ve 19 bin 680’er yıl hapsi isteniyor. “Adam öldürme”, “yağma”, “kamu görevlisini silahla yaralama”, “bayrak yakma”, “devletin birliğini, ülkenin bütünlüğünü bozma” yöneltilen suçlamalardan bazıları.

Halkların Demokratik Partisi, duruşmayla ilgili açtığı “6-8 Ekim Gerçekleri” ismindeki Twitter hesabından dava ile ilgili gelişmeleri paylaşacağını duyurdu.

100’e yakın avukatın salona girişi engellendi

100’e yakın avukatın duruşma salonuna girişi engellendi. Savunma avukatları mahkeme salonu dışında bırakıldı. Avukatların, izleyici salonundan duruşmayı izlemeleri istendi. Bunun üzerine mahkeme salonunda avukatlar mahkeme heyetini alkışlarla protesto etti.

Avukatların salona alınmaması ve savunma hakkının gasp edilmesi üzerine içerideki avukatlar da salonu terk etti. Mahkemeden alkışlarla uğurlanan avukatlara SEGBİS’le bağlanan HDP’liler de alkışlarıyla ve el sallayarak destek verdi.

Daha sonra kimlik tespitine geçildi. Alp Altınörs, “Avukatım olmadan kimlik tespiti yapılması hukuki değildir. Her aşamada müdafii desteğinden yararlanma hakkım vardır. Müşteki avukatlarının hepsi burada ama bizim avukatlarımız yok” dedi.

Ayla Akat Ata da, “Bu koşullarda kimlik tespiti için bile sorularınıza yanıt vermem mümkün değil. Bu davanın böyle, avukatsız başlamış olması siyasi bir dava olduğunun ispatıdır” diye konuştu.

Figen Yüksekdağ, “Mahkeme salonunda bulunan bütün arkadaşlarımı selamlıyorum. Savunma hakkımızın yerine getirilmesi gerekir. Savunma hakkıma riayet edilmemesi heyetin davayı nasıl yürüteceğinin işaretidir. Bu siyasi bir tutumdur” dedi.

Savunma hakkı engellenen avukatlar, mahkeme girişinde açıklama yaptı.

Demirtaş: Yargılanmaya değil, yargılamaya geldik

Duruşmaya SEGBİS’le bağlanan Demirtaş şunları söyledi: “Yargılamada ilerlemek istiyorsanız avukatlarımızı çağırabilirsiniz. Yıllardır darbecileri yargılıyorsunuz(?) bizi onlarla karıştırmayın. Bizim Allah’tan başka korkumuz yok. Sesinizi bizlere de avukatlarımıza da yükseltemezsiniz. Biz halkın temsilcileriyiz. Bu şekilde devam ederseniz değil kimlik bilgileri, günahımızı vermeyiz. Çocuk değiliz, bizi başkaları ile karıştırmayın. Savunmayı içeri alın.”

Saat 14.00’e kadar ara verilen duruşma, aradan sonra tekrar başladı.

Av. Mesut Beştaş, “Bu dosyaya konu olayların tamamının açıklığa kavuşturulmasını istiyoruz. Mahkemenin şu ana kadarki yaklaşımı, adil yargılama gerçekleşeceği konusundaki endişelerimizi artırmıştır. Bize tebliğ edilen iddianame içinde pek çok yok hükmünde. Siyasi saiklerle önümüze getirilmiştir. İddianamenin neden okutulmaması gerektiğine ilişkin S. Demirtaş’ın söz hakkı almasını istiyoruz” dedi.

Daha sonra avukatlar reddi hakim talebinde bulundu.

Avukatların, reddi hakim talebi üzerine konuşma yapmaları için Yüksekdağ, Demirtaş ve Tuncel’in söz almalarına dair talepleri reddedildi. Yüksekdağ ve Demirtaş SEGBİS bağlantısından “söz istiyorum” yazılı kağıtları gösterdi. Mahkeme salonundan alkışlı protestolar yükseldi.

Daha sonra iddianame okunmaya başladı. İddianamenin usule aykırı bir şekilde okunduğunu savunan avukatlar, salonu terk etme kararı aldı.

Demirtaş’ın SEGBİS ekranına “128 milyar dolar nerede?” yazılı kağıt tutması dikkat çekti.

Kobani davası ertelendi

Dava öncesi yapılan basın açıklamasında gazetecilerin görüntü alması polis tarafından engellendi 60 avukatın izleyici salonuna alınmak istenmesi üzerine duruşma salonunda arbede çıktı. Mahkeme başkanı, tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş’ın sesini kapattı.

Mahkemeye SEGBİS üzerinden katılan Demirtaş kameraya “128 milyar dolar nerede” yazılı kağıt tuttu. CHP Duruşmayı takip etmek amacıyla dört kişilik ekip gönderdi. Duruşmanın 3 Mayıs’a ertelenmesine karar verildi.

Exit mobile version