A3 Haber

CHP: Bekçiler ve polisler camiyi basıp biber gazı sıkıyor, burası işgal altındaki Kudüs mü?

CHP: Bekçiler ve polisler camiyi basıp biber gazı sıkıyor, burası işgal altındaki Kudüs mü?

CHP: Bekçiler ve polisler camiyi basıp biber gazı sıkıyor, burası işgal altındaki Kudüs mü?
Mayıs 03
17:25 2021

CHP Sözcüsü Faik Öztrak MYK toplantısı sonrasında gündeme dair açıklamalarda bulundu. CHP’li Öztrak: “Bekçiler, polisler camiyi basmış, biber gazı sıkıyor! Burası işgal altındaki Kudüs mü?” dedi.

CHP Sözcüsü Faik Öztrak Merkez Yönetim Kurulu (MYK) toplantısı sonrasında gündeme dair açıklamalarda bulundu. Faik Öztrak, Gaziantep’teki bir camide itikaf yapmak isteyen Furkan Vakfı üyelerine yapılan polis müdahalesine tepki gösterdi. 

Faik Öztrak’ın açıklamaları şöyle oldu:

  • Kapanma tedbirleri nedeniyle çevrim içi yaptığımız Merkez Yönetim Kurulu toplantımız sona erdi. Bugün gündemimizde; Devlet yönetiminde gayri ciddilik ve ağırlaşan devlet krizi, Milletimizi ezip geçen ekonomik kriz, Eritilen ve hesabı verilmeyen 128 milyar dolar, Salgın yönetiminde ekonomi, Eğitim ve sağlık boyutlarındaki zafiyetler, Ve bu sorunları aşmak için neler yapılması gerektiği vardı.
  • Bugün Dünya Basın Özgürlüğü Günü… Türkiye’de gazeteci olmak çok zor zanaat… Patron baskısının yanında, artan ekonomik sıkıntılar, Adliye koridorlarında süren davalar, Resmi ilan kesme cezaları yetmez gibi Bir de ceberut Erdoğan Şahsım Hükümetinin zulmü var. Bu ağır şartlar altında Türkiye, Dünya Basın Özgürlüğü liginde 179 ülke arasında 153. sırada. Kongo Demokratik Cumhuriyeti’nin dört sıra altında, Ruanda’nın üç sıra üstündeyiz. Bugün ülkemizde kutlanacak bir basın özgürlüğü yok.
  • Bu nedenle Dünya Basın Özgürlüğü Gününü, Görevini hakkıyla yapan gazeteciler Ve ülkemizde, Demokrasiden, hukuk devletinden yana olan herkes için Bir mücadele günü olarak kabul ediyoruz. Değerli Basın Mensupları; “Adalet mülkün temelidir.” Binlerce yıllık devlet töremizin bize öğrettiği temel ilke budur. Ama bugün devletimiz, Kendilerine sözde “muhafazakâr”, Sözde “yerli ve milli” diyen kadrolar elinde, Adaletle değil, zulümle yönetilmeye çalışılıyor. Aslında yönetilmiyor savrulup duruyor.
  • Bıraktık bir “hukuk devleti” olmayı, Erdoğan Şahsım Hükümetinin elinde, Ülkemiz “kanun devleti” olma vasfını bile kaybetti. Erdoğan Şahsım Hükümeti, Kanunsuz suçlar uyduruyor, Kanunsuz emirler yayımlıyor, Kanunsuz yasaklar koyuyor. Sarayın kibirlisi artık kendini, Millet iradesinin, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin, Anayasa’nın ve kanunların üstünde görüyor. Temel insan haklarını ve hürriyetlerini tanımıyor. Erdoğan Şahsım Hükümeti; Artık toplumsal olaylarda, Verdiği talimatın sonucu olarak ortaya çıkan Şiddetin görüntülenmesini bile engellemeye çalışıyor.
  • Bir genelgeyle Anayasa, Kanunlar, Anayasa Mahkemesi’nin kararları yok sayılıyor. Biz bugün bu genelgenin iptali için, Danıştay’a dilekçemizi verdik. Peki, Kanuna ve Anayasaya rağmen, Erdoğan bunu neden istiyor? Boğaziçi’nde kayyum siyasetçi rektörü protesto eden öğrencilere, 1 Mayıs’ı meydanlarda kutlamak isteyen işçilere, Hakkını aramak için sokağa çıkan herkese, Uygulanan şiddet görüntülenmesin, Milletin haykırışları, feryatları duyulmasın diye istiyor.
  • Atama İçişleri Bakanı’nın icadı gayri ciddi gerekçelerle, Milletin hakkına hukukuna tecavüzü görüntüleyenler Engellenmeye çalışılıyor. Bugün bir başka zulüm, Bir başka orantısız güç kullanımı görüntüsü, Gaziantep’ten geldi. Bekçiler, polisler Camiyi basmış. Cami cemaatine biber gazı sıkıyor. El insaf! Burası işgal altındaki Kudüs mü? Burası Türkiye…
  • Beğenmediğimiz 1990’larda bile, “Camdan karakollardan”, “Konuşan Türkiye’den” korkulmazdı. 30 yıl sonra Erdoğan Şahsım Hükümeti, Hem de 21. yüzyılda, karakollara demir perde, Milletin ağzına ise fermuar çekmek istiyor. Erdoğan Şahsım Hükümeti ülkeyi yönetemiyor. Yönetemedikçe de telaşlanıyor, hırçınlaşıyor, Otoriterleşiyor. Otoriterleştikçe de kriz ve kaos ağırlaşıyor. Artık hükümet, devlet aklıyla yönetmiyor. Trol aklıyla yönetiyor. Sarayın kibirlisinin kulağına, O gün kim daha yakınsa, istediğini alıyor.
  • Kanunmuş, kuralmış, hukukmuş hak getire… Saray’dan ferman koparan işini yürütüyor. Bunun en son örneğini geçtiğimiz Cuma sabahı yaşadık. Ülkenin ödeme sistemini allak bullak edecek bir düzenleme, Tam da iftardan önce Parlamentoya getirildi. Sarayın vesayeti altındaki AK Parti ve MHP guruplarının, Talimatla el kaldırdığı saray önergesi apar topar onaylandı. Sabahında da Resmi Gazete’de yayınlandı. Bir önergeyle ülkenin ödeme sistemi felç edildi. AK Parti’nin çeklerle ilgili yaptığı düzenlemenin, Altındaki imzalara bir bakın.
  • Eski topçu yeni trol var. Eski müftüler var… Ama içlerinde bir tane ticaret erbabı yok. Ne ticareti, ne ekonomiyi, ne de devlet yönetmeyi biliyorlar Saray bunların eline bir önerge vermiş, Onlar da ellerine yüzlerine bulaştırmışlar. Tam bir kaht-ı rical… Tam bir cehl-i ekberlik. Kaş yapayım derken, göz çıkarıldı. Çeklerin yazılmasını engelleyelim derken, Karşılığı olan çeklerin de bankalara ibrazı engellendi. Sabah elinde çeki olan, çekini tahsil edemedi. Maaşlar, kiralar tüm ödemeler ortada kaldı. Büyük bir kaos yaratıldı. Yeni Ticaret Bakanı önce bir basın açıklamasıyla, Bu kanun hükmünü aşmaya çalıştı.
  • Baktı basın açıklamasıyla olmayacak, Yayımladığı uygulama tebliğiyle, Meclis’in çıkardığı yasayı değiştirmeye kalktı. Ama çıkardıkları tebliğin, Tarihi ile gününü bile tutturamadılar. Herkese, “Bu kadar beceriksizliğe de, pes doğrusu” dedirttiler. Meclis iradesi, Hukukta normlar hiyerarşisi çöpe atıldı. Damadın dediği gibi “At izi it izine karıştı.” Koskoca ülke Erdoğan’ın yap-boz tahtasına döndü. Erdoğan, AK Parti grubuna “Yok kanun, yap kanun” diye talimat veriyor. Kanun teklifleri komisyonlardan tartışılmadan geçiyor, Genel Kurul’da eller inip kalkıyor ama iş bitmiyor, Ülke kaosa sürükleniyor. İstişare, denge, denetim hak getire… Kararlar çok hızlı alınacak, İşler çok hızlı yürüyecek diye pazarlanan tek adam vesayet rejimi, Ülkeyi yönetemiyor. 2018 Temmuzundan bu yana, Tam 73 Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi yayımladılar.
  • Bunlardan 45’i, Önceki kararnamelerde değişiklik yapan kararnameler. Yani yaptıkları her 10 düzenlemenin 6’sı, Bir öncekinin bozduğunu düzeltmeye yönelik. Hukukun yap-boz tahtasına döndüğü, İstikrarın olmadığı, öngörülebilirliğin kalmadığı, Kanunların işlemediği bir memlekette, Yatırım olur mu? Aş ve iş büyür mü? Huzur kalır mı? Elbette Hayır. Ama her gün kriz üstüne kriz ve kaos olur. Tıpkı bugün olduğu gibi. Onun için Anadolu irfanına sahip Polatlılı çiftçimiz, “Biz kral değil, kural istiyoruz” diye haykırıyor.
  • Kuralın olduğu ve uygulandığı memlekette adalet olur. İstikrar olur, şeffaflık olur, Hesap verme olur. Tüyü bitmedik yetimin hakkı korunur. Bunların hiçbiri şu anda bu topraklarda yok. Milletimizin alın teriyle, Bin bir emekle ürettiğini ihraç ederek, Zar zor biriktirilen 128 milyar doları, İki yılda, gizli saklı, buharlaştırdılar. Bağımsız Merkez Bankası’nın elindeki, En önemli araçlardan biri olan, Döviz rezervlerini kullanma yetkisini, Başında bir siyasetçi olan, Hazine ve Maliye Bakanlığı’na bir protokolle devrettiler.
  • Yasaların Merkez Bankasına, “Siyasetten bağımsız bir şekilde kullanacaksın” dediği aracı, Siyasetçinin elinde oyuncak ettiler. Hala 128 milyar doların nerde olduğunu, Bu rezervlerin nasıl, Kaça, Ne kadarının, kime, ne zaman, satıldığını açıklamadılar. Erdoğan Şahsım Hükümeti’nin, Tüm bu sorularımıza cevap vermesini halen bekliyoruz. Ortada çok büyük bir kamu zararı var. 2019 başından 2020’nin Kasım ayına kadar ortalama. 6 lira 28 kuruştan buharlaştırılan 128 milyar doları, Bugün yerine koymak istesek, 259 milyar lira daha fazla ödeyeceğiz.
  • Bu zararın hesabını sorumluları elbette verecek. Geçtiğimiz hafta söyledik, Çağrımızı bir kez daha tekrarlıyoruz. Gelin TBMM’de bir Araştırma Komisyonu kuralım. Dönemin Para Politikası Kurulu üyelerine, Hazine bürokratlarına, Kamu bankası genel müdürlerine İşin aslını astarını soralım, öğrenelim. Ya Erdoğan Şahsım Hükümeti buna tamam der, Ya da seçimden sonra, Bizim iktidarımızda, Aynen AK Parti’nin ilk göreve geldiği dönemde yaptığı gibi, TBMM’de bir Yolsuzlukları Araştırma Komisyonu kurulur. Ve buharlaşan 128 milyar doların hesabı, O komisyonda millete verilir. 128 Milyar dolar meselesi sıradan bir iş değildir. Dünya tarihine geçecek büyüklükte bir finansal fiyaskodur. Olağanüstü bir skandaldır.

About Author

Ahmet

Ahmet

Related Articles

TÜM HABERLER