A3 Haber

CHP’li Özgür Özel’den Erdoğan’ın “beyaz et” sözüne tepki: Bu ülke bu kalpsizliği daha fazla taşıyamaz

CHP’li Özgür Özel’den Erdoğan’ın “beyaz et” sözüne tepki: Bu ülke bu kalpsizliği daha fazla taşıyamaz

CHP’li Özgür Özel’den Erdoğan’ın “beyaz et” sözüne tepki: Bu ülke bu kalpsizliği daha fazla taşıyamaz
Ağustos 05
18:12 2021

CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yangınlarla ilişkili “Bütün canlıların sahiplerine ödemelerini yapacağız, büyükbaşsa büyükbaş, beyaz etler” açıklamasına tepki göstererek, “Sadece para üzerinden bu kalpsizliği artık daha fazla bu ülke taşıyamaz. Acılar satın alınamaz, her şeye değer biçilemez. Her şeye değer biçen ‘parası neyse veririz’ diyen bu anlayışı bu ülke daha fazla barındıramaz, daha fazla makul göremez” dedi.

CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, dikey mimariye karşı olduğunu hatırlatan AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Betona, nasıl olur da sahip çıkarım?” sözlerini eleştirdi. Özel, ” Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğunda 4 gökdelen vardı. Şimdi kaç tane var? 121 tane var gökdelen var.” dedi.

“Onların bedellerini ödeyince sahiplerinin acısının geçeceğini varsayıyorsunuz ama sahipsiz hayvanlar, orman florasını oluşturan tüm canlıların değerine fiyat biçilir mi?” sorusunu yönelten CHP’li Özel, “Evi yanana da bahçesi yanana da canı yanana da hayvanı yanana da oğlu kızı ölene de madencinin anasına da askerde şehit düşenin anası babasına da sadece para üzerinden bu kalpsizliği artık daha fazla bu ülke taşıyamaz. Acılar satın alınamaz, her şeye değer biçilemez. Her şeye değer biçen ‘parası neyse veririz’ diyen bu anlayışı bu ülke daha fazla barındıramaz, daha fazla makul göremez” ifadelerini kullandı.

Özel’in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

“Hemen “muhalefet terörü” diye tema geliştirdiler” 

  • Bütün Türkiye gibi bizler de son derece keyifsiziz. Süren yangınların ya da yeniden kontrolden çıkan yangınlarının ve süregiden çevre felaketinin yarattığı hüzün, hepimizde var. Soruna katkı sağlayabilecek çözümleri kamuoyuyla paylaşmaya, gerekli girişimlerde bulunmaya devam ediyoruz. Dün AKP Genel Başkanı Erdoğan, iki televizyon kanalının ortak yayınına çıktı. Sorular önceden belirlenmişti, cevapları ‘prompter’dan okunuyordu, aralara klipler serpiştirilmişti. Yapmaya çalışıp yapamadıklarını bu yöntemle denediler. Eksikliklerle ilgili özeleştiri, özür ve bundan sonra gösterilecek duyarlılığa ilişkin beklentileri olan dinleyicilerin beklentileri boşa çıktı. Hemen ‘muhalefet terörü’ diye tema geliştirdiler. Kendilerine itiraz eden herkesi teröristlikle suçladılar. Ana muhalefet partisine 5. kol faaliyeti diyen zihniyet yine çareyi kutuplaşmada aradı. ‘Biz muhalefetle kavga edelim, bizimkiler yanımızda dursun.’ Kendilerine oy verenlerin kendilerini bu konuda savunamadıklarını biliyorlar. Dünkü programın tamamını böyle özetlemek mümkün. Bizlere yapılan iftiralara, hakaretlere cevap verecek değiliz. Polemik ortamına girip de eksiklikleri, kendi Tarım Bakanının, ‘yangınlarda mücadelede uçaklara gerek yok, o yüzden yenilemiyoruz’ ifadelerini unutturmaya çalışıyorlar. Bu oyuna gelmeyiz. ‘Niye hazırlıklı değiliz’ diye sorduk. Cevabı ‘yalan terörü’ diye veriyor ama perşembenin gelişi çarşambadan belliyken ‘yalan terörü’ değil sorunun cevabını duymak istiyoruz.

”Mazeret üretmenin ve pişkinliğin adresi” 

  • Grup Başkanvekilimizi ‘namert’ olmakla suçluyor. Milas Belediye Başkanı’mız ‘yangın termik santrale gelir, bu kısım çok önemli, durdurmalıyız’ diye söylerken; İçişleri Bakanı ‘burayı aşmayacak’ dedi. Termik santrale sıçradı. ‘Bu yangını öngörüyorduk’ diye açıklama yaptılar. Bu yönetememenin felaketle karşılaşıldığında mazeret üretmenin ve pişkinliğin ifadesi. Bir diğer argümanı ‘bu işi PKK’lılar yaptı.’ Hani Süleyman Soylu, ‘terörist metresi geri geri sarıyor, burunlarını çıkartmıyoruz’ diyordu. Burunlarını çıkaramayanlar orman yangını çıkarıyorsa Süleyman Soylu’ya bir şey söylemek lazım. Demek ki bizi kandırıyorlar, aldatıyorlar. Kendi beceriksizliklerini örtmek için kullananlar, terör örgütlerine güç atfettiklerinin farkında değiller herhalde. Teröristler yapıyorsa neden yakalamıyorsunuz? Algı için yapıyorsanız buna da kimse aldanmıyor kimse kusura bakmasın. Kim yakıyorsa lanetliyoruz ama söndüremeyenin de beceriksizliğini gözler önüne sermek lazım.

”Çelişkiyi kamuoyu takdirine bırakıyoruz”

  • Tarım ve Orman Bakanı, ilk günden beri ‘keşke öyle olsaydı’ dedirten ama herkesi şaşırtan cümle kuruyor. Türkiye’nin orman yangınıyla mücadelesinde dünyada az bulunur filosu olduğunu söylüyor. Dışişleri Bakanı’na kulak verdiğinizde yapılan takviyelere ilave olarak ‘İsrail’den iki Ukrayna’dan dört uçak daha bulduk, filomuza kattık’ diyor. Bu kadar ağır çelişkiyi kamuoyunun takdirlerine bırakıyoruz.

”Bu kalpsizliği bu ülke taşıyamaz”

  • AKP Genel Başkanı, ‘orman yanar da canlı yanmaz mı, kayıpların parasını ödeyeceğiz, büyükbaşsa büyükbaş, beyaz etse beyaz et.’ Yanan hayvanlara maddi değer üzerinden bakan, kanatlılar için beyaz et ifadesini kullanan AK Parti Genel Başkanı’nın çıkardığı Hayvan Hakları Yasası’na bakarsanız o yasada tercih ettikleri tanıma bakarsanız bu dili şaşırmazsınız. Hayvandan kasıt evde yetiştirilen tavuk, kazlar değil. Onların bedellerini ödeyince sahiplerinin acısının geçeceğini varsayıyorsunuz ama sahipsiz hayvanlar orman florasını oluşturan tüm canlıların değerine fiyat biçilir mi? Evi yanana da bahçesi yanana da canı yanana da hayvanı yanana da oğlu kızı ölene de madencinin anasına da askerde şehit düşenin anası babasına da sadece para üzerinden bu kalpsizliği artık daha fazla bu ülke taşıyamaz. Acılar satın alınamaz, her şeye değer biçilemez. Her şeye değer biçen ‘parası neyse veririz’ diyen bu anlayışı bu ülke daha fazla barındıramaz daha fazla makul göremez. Meseleyi buna indirgeyen bu anlayışı sadece kınıyoruz.

Sorumluluk belediyelerde mi? 

  • Devamında Recep Tayyip Erdoğan ‘sorumluluk belediyelerde’ diyor. ‘Yerleşim yerlerinden büyükşehir sorumlu onlar da CHP’den’ diyor. Ayrımı ne kadar doğrudur bilinmez ama büyükşehirlerin sorumlu olduğu yerlerde yangın çıkmış, belediye söndürememiş, yangın ormana sıçramış gibi anlatıyor. Oysa ormanlarda yangın çıktı, döndü yerleşim birimlerine sıçradı. Belediyelerin sorumluluk alanlarına ormanlardan gelen yangın ulaştı. Vatandaş bunu duyduğunda ‘Marmaris merkezden CHP sorumlu’ demez. ‘Oy verdiğim iktidar partisi meğer beni kandırıyormuş’ der. ‘Her şeyin sorumlusu benim, bu sistem çok hızlı kararlar alacak.’ Bu sistemin tek sorumlusu olarak orman yangınlarındaki sorumluluğu belediye başkanlarına atıp kaçmak nedir? Her zaman kestiğiniz raconda var mı bu?

”Yetkiyi Turizm Bakanı’na bırakıyor” 

  • ‘Turizm Bakanına böyle yetki vermedim’ diyor. Turizm Kanunu’nda yapılan değişiklikte turizm bakanı gerekli görürse turizm yatırımlarına izin verilebiliyor. Bakan ‘üç bakanlıktaydı, değişiklik bu’ dedi. Orman Bakanına sormadan ormanı açma yetkisi turizm bakanının insafına bırakılmasına ‘hayır’ demiştik. Bu kanunda yetkiyi turizm bakanına bırakıyor. ‘Vermedim’ dediği yetki kendi partisinin milletvekillerinin oylarıyla verildi.

“Beni betonla anmasınlar” 

  • ‘Beni betonla anmasınlar’ diyor. Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Büyükşehir Belediye başkanı olduğunda dört gökdelen vardı. Yapın Rabia’nızı. Şimdi kaç var? 121 gökdelen var. Kanal İstanbul için planlananlar hariç. ‘Dikey mimariye karşıyım.’ Sayende hepimiz karşıyız.

“Büyüksün reis” diyen müdür

  • Ufak katkım olsun. Türkiye tarihinin en beceriksiz kabinesiyle yönetildiği gibi tüm yurt da tel tel dökülüyor… Muğla Tarım ve Orman Müdürü Barış Saylak. Devlet memuru olduğu belediyelerde çalışırken araçlarımıza binmek isteyen, Recep Tayyip Erdoğan’a en ağır hakaretleri sayan, partimizden 2019’da aday adayı oldu, kendisini Milas’a uygun görmedik, aday yapmadık. Bizim aday yapmadığımız Barış Saylak AK Parti, AK Parti de Barış Saylak’a sarıldılar. Bizim Milas’a adaylığa layık görmediğimiz Barış Saylak’ı AK Parti gösterdi. Milaslılar seçmediler. Önceki hakaretlerin değil telefonda bütün Türkiye’nin şahit olduğu ‘ellerinizi öpeceğim’ kahkahalarının karşılığı oldu. Bütün Muğla’nın tarım ve orman işlerini AK Parti Barış Saylak’a verdi. Bir Milas örneğinden Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan kadrolar… Meseleye duydukları verdikleri önem bu AK Parti’nin.

”Cumhuriyet tarihinin en uzun ikinci birleşimi” 

  • Turizm Teşvik Kanunu, Meclis’ten geçti. Ormanları turizme açan, kuzuyu kurda emanet eden bu kanun tartışıldı, şimdi Meclis’ten geçerken kim ne oy verdi, onun tartışması var. CHP’nin katılan milletvekilleri ret oyu vermiş elbette. ‘40’a yakın milletvekili varmış, geri kalanı neredeymiş?’ Bu kanun geldiğinde basın toplantısı yaptık, ‘bu kanuna karşı en sert muhalefeti yapacağız’ dedim. Salı günü söyledik, görüşmeleri başladı, salıdan pazara her maddesinde önerge verdiğimiz bir şekilde, görülmemiş bir dirence rağmen çıkmıştır. İstatistik arıyorlarsa bu oturumun cumhuriyet tarihinin en uzun ikinci birleşimi olduğunu bilmelerini isteriz. Zaman zaman üzerimize yürüdüler. ‘Kurbanlık alacağız’ dediler, ‘ormanlarımızı kurban edeceksiniz, vazgeçin, bayrama gidelim’ dedik. Bülent Turan, ‘inat etmeyi bırak’ diye söyledi. Bunu yalanlamayacağını biliyoruz. Bakan aradı, ‘Özgür Bey kanunumuzu anlatacağım.’ ‘Sayın Bakan Anayasa’ya göre sizin kanununuz olamaz ki, sizinle nasıl görüşeyim, imzası olan gelsin, sizin için çok önemli ve sizin kanununuz, niye kamuoyuyla paylaşmıyorsunuz?’ Görüşmeyi kabul etmediğimiz kanundur. Bütün direncimiz sonucu bu kanun çıkmıştır. Bir şahitlik yapacaksam, diğer muhalefet partileri de her maddede konuşmuştur.

”Bu partizanlığı şikayet ediyoruz” 

  • Antalya AK Parti Milletvekili İbrahim Aydın helikopterden twet atıyor. Milletvekilliği yapmak için seçilmiş, yetkisi belli, o helikopterde belediye başkanlarımız yok. Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı’mız koordinasyon toplantılarına davet edilmedi. Milas Belediye Başkanı’mız ‘neden birlikte çalışmıyoruz’ dedi, davet olmadı. Marmaris Belediye Başkanı’mız gittiği toplantıdan döndürüldü. Bunu milletimize şikâyet ediyoruz. Bu partizanlığı şikâyet ediyoruz.

“Help Turkey” kampanyası 

  • ‘Help Turkey’ diye hashtag açılmış, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı da soruşturma açmış. Siz gerçekten güçlüyseniz dava açmazlar. Resen değil ‘reisen’ harekete geçmişler. Cumhuriyeti, Atatürk’ü, bu ülkenin itibarını, çevremizi koruyanlara helal olsun da ‘reisen’ harekete geçmiş hashtagcilere yazıklar olsun.”

“Yeter ki belediyelerimizin elini kolunu bağlamayın” 

  • Özgür Özel, toplantıda; gazetecilerin sorularını da yanıtladı. Türk Hava Kurumu’nun söndürme uçaklarının bakımı için 4 milyon dolara ihtiyaç olduğu yönündeki tartışmanın anımsatılması üzerine Özel, şunları söyledi: Dayanışa hesapları açtığımızda yardım yağdı. Bizim siyasetimiz dayanışmak olduğu için bizim sözümüze değer verenler yardım yapıyorlar ama bunu yapmaya başladıklarında, AKP hesapları donduruyor daha sonra paraya el konuyor. Yasal düzenlemeden kastımız belediyelerimizin bu konuda yardım kampanyaları açmalarına ya da mücadele konusunda izin vermeleri gerekiyor. Geçmişte İBB’nin bir uçak bir helikopteri vardı. AK Parti bunları yasakladı. Biz de ‘bir kanun çıkaralım’ diyoruz. Gidelim ve bu işi yapalım. Önümüzü açarlarsa önümüzde ne orman yangınları ne yoksulluk durabilir. Yeter ki belediyelerimizin elini kolunu bağlamayın. Biliyorlar ki becereceğiz, izin vermiyorlar. Millet yetki verdi, bunlar kanun çıkarıp ‘yapamazsın’ diyorlar. Önümüzü açsınlar önümüzde hiçbir dert, hiçbir sıkıntı duramaz, yeter ki önümüzü açsınlar. Sebebi bir yalanları vardı ‘CHP gelirse sosyal yardımlar kesilecek’ bırakın kesilmeyi alamayanlar da aldı. Bu ülkenin dayanışma ruhuna sahip insanları bizde. Cesaretleri varsa önümüzü açsınlar, hiçbir sorun duramaz.

About Author

Ahmet

Ahmet

Related Articles

TÜM HABERLER