A3 Haber

Türkiye, Belarus-Polonya mülteci krizini nasıl besliyor?

Türkiye, Belarus-Polonya mülteci krizini nasıl besliyor?

Türkiye, Belarus-Polonya mülteci krizini nasıl besliyor?
Kasım 12
08:35 2021

Avrupa’nın göbeğinde Polonya ile Belarus (Beyaz Rusya) arasındaki mülteci krizi derinleşiyor. Spectator Australia’da Yiannis Baboulias imzasıyla yayımlanan analizde, bu krizi Türkiye’nin nasıl beslediği kaleme alındı. Ayşen Tekşen Türkçeleştirdi.

Orta Doğudan akın akın gelen binlerce mülteci AB’ne geçmek için Polonya ile Beyaz Rusya arasındaki sınırı oluşturan soğuk, nemli ormanda bekliyor. Beyaz Rusya çevik kuvvetleri onları kapıdan uzaklaştırarak daha kalabalık güçlerin beklediği Polonya’ya sürüyor.

Beyaz Rusya Devlet Başkanı Aleksandr Lukaşenko, çok sayıda insanın hileli olduğuna inandığı geçen yılın tartışmalı seçimlerinden sonra kendi yönetimine yaptırım uygulayan AB ile ihtilaflı durumda. Putin’in de desteğiyle Lukaşenko mültecileri bir kavganın piyonları olarak Polonya’ya sürüyor.

Mülteciler iki arada bir derede kalmış durumda: Önlerinde, göç ve Lukaşenko karşısında ödün vermeyen iyi görünümlü Polonya hükümeti var. Arkalarında ise neredeyse sınırsız Rus desteği alan ve mevcut açmazda kesinlikle kaybedecek bir şeyi olmayan bir diktatör. Ve bulundukları yere yaklaşmakta olan soğuk.

AB’nin tepkisini, yaptırımların genişlemesi ve insan kaçakçılığına bulaşan üçüncü ülke havayollarına karşı önlemler alınması talebinde bulunan Ursula von der Leyen dillendirdi. Ama bu üçüncü ülkeler kimler?

Büyük jeopolitik oyunun arka planında, Ursula von der Leyen’in adını anmaya cesaret edemediği bir üçüncü oyuncu sakince ateşi körüklüyor: Türkiye.

Polonya sınırında tanık olduğumuz sahnelerin aynısı geçen yıl Mart ayında Türkiye ile Yunanistan arasındaki sınırda sergileniyordu. Şimdi ise Erdoğan’ın mültecilerin İstanbul’dan, sonrasında Polonya’ya geçecekleri Minsk’e giden uçaklara binmesine izin verdiği bildiriliyor. AB’yi istikrarsızlaştırmak için insanlar silah olarak kullanılıyor ve Avrupa tepkisiz.
Erdoğan bu konuda deneyimli. Geçen yıl Mart ayında binlerce mülteci Erdoğan rejimi tarafından Suriye sınırından Yunanistan sınırına sürüldü. Şimdiki Lukaşenko’ya çok benzer şekilde, kan dökülmesini umut etti. Ne yazık ki, dönemin Yunan hükümeti bundan kaçınamadı.

Avrupa’nın çözümü, çekirdek ülkeler ara sıra ılımlı bir kınama yayınlarken Yunanistan’ın bunu sürdürmesine izin vermek şeklindeydi. Ama böyle bir sessizliğin bedeli vardır. Şimdi Rusya ve Beyaz Rusya bir kez daha AB sınırlarında sorun yaratırken Türkiye keyifle izliyor. Neden yapmasın ki? 2020 Martındaki eylemleri için önemli bir bedel ödemedi. Avrupa kendi kendini köşeye sıkıştırdı ve Orta Doğulu mültecileri Türkiye’de tutması için milyarlar ödediği Erdoğan’ın insafına kaldı.

Avrupa’nın ortasında en büyük jeopolitik zaaf olan Almanya, bu anlaşma ve Türkiye’yle uzun zamandır süren sıcak ilişkisi için o kadar endişeli ki ona karşı herhangi ciddi bir önlemi durdurmak için her zahmete katlanacaktır. Eğer söz konusu sempatiler ya da en azından bağımlılıklar Rusya’ya da uzanmasaydı, bu önemsiz bir sorun olabilirdi.

Dolayısıyla, hiçbir rolleri olmayan bu jeopolitik oyunda yem olarak kullanılacak talihsiz ruhlarla dolu giderek daha fazla sayıda uçak İstanbul’dan Minsk’e giderken biz hâlâ bu mesele sadece Rusya ve Lukaşenko ile ilgiliymiş gibi yapıyoruz.

Avrupa, doğuyla ortak sınırının gerçekliğini kabul etmez ve müttefikleri pahasına kötücül aktörlerin bir şekilde mutlu edilebildiği bu oyunu sürdürürse, gelecekte onu bekleyen şey yalnızca gaddarlık ve daha fazla gerginliktir. Çok reklamını yaptıkları o insan haklarına saygı ve ahlak ilkeleri kâğıt üzerinde anlamsız sözcükler olacak kalacaktır.

(Çeviri: Ayşen Tekşen) 

About Author

Ahmet

Ahmet

Related Articles

TÜM HABERLER