A3 Haber

Dövizdeki düşüş merak konusu oldu: İktisatçılar ve uzmanlar “Örtülü faiz artışı” yorumu yaptı

Dövizdeki düşüş merak konusu oldu: İktisatçılar ve uzmanlar “Örtülü faiz artışı” yorumu yaptı

Dövizdeki düşüş merak konusu oldu: İktisatçılar ve uzmanlar “Örtülü faiz artışı” yorumu yaptı
Aralık 20
23:20 2021

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dövizin muhtemel getirisine Türk lirası varlıklarda kalarak ulaşılabilmesini sağlayacak yeni bir aracın devreye alınacağını açıklamasının ardından, iktisatçılar Bloomberg HT ekranında konu hakkında değerlendirmelerde bulundu. Erdoğan’ın açıklamalarının ardından döviz kurlarındaki düşüşün nedenini değerlendiren uzmanlar, “dövize endeksli bono satışı” ve “gizli faiz artırımı” başlıklarına odaklandılar.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, yaptığı açıklamada, “Tasarruflarını değerlendirirken kurdaki yükselişten kaynaklanan kaygılarını gidermek isteyen vatandaşlarımıza yeni bir finansal alternatif sunuyoruz. Bu yeni araç şöyle işleyecektir; insanlarımızın bankadaki TL varlığını, mevduat kazancı kur artışından yüksekse bu getiriyi elde edecek. Kur getirisi mevduat kazancının üstünde ise aradaki fark doğrudan vatandaşımıza ödenecek. Bu kazanç stopaj vergisinden muaf tutulacak. Bundan sonra hiçbir vatandaşımızın kur daha yüksek olacak diye mevduatını TL’den dövize geçirmesine ihtiyaç kalmayacak” dedi.

Erdoğan’ın bu açıklamalrının ardından  dolar/TL 13’ün altına kadar gerilerken, avro/TL 15’in altına kadar çekildi.

İktisatçılar: Örtülü faiz artışı

BirGün yazarı iktisatçı öğretim üyesi Yalçın Karatepe, sosyal medya paylaşımında, “Fazla heyecanlanmayın. Geçmişe dönük bir şey yok. Bundan sonra dövize endeksli bono satacaklar. Aslında bu örtük faiz artışıdır. Olay bu” dedi.

İktisatçı Refet Gürkaynak, “Adına faiz artışı denmeyerek epik faiz artışı yapıldı. MB yüzde 14 ile para vermeye devam edecekse bu da işe yaramaz. Temel iktisat ile kavgaya girip bütün ülkenin kafasını gözünü yardırdılar” şeklinde görüşlerini ifade etti.

CHP Milletvekili Akif Hamzaçebi, “Bankalardaki mevduatın yüzde 64’ü yabancı para cinsindendi. Şimdi tamamı yabancı paraya dönüşmüş oldu” dedi.

CHP Milletvekili Mehmet Göker, “Üst sınırını kimsenin bilmediği örtülü faiz artışı ve kur riskinin tüm yükü Hazineye/vatandaşa yüklendi” dedi.

Mahfi Eğilmez: Dolaylı faiz artırımı

İktisatçı Mahfi Eğilmez, “Dolaylı faiz artırımı yapılıyor yani. Kur yüzde 40 artmış, faiz yüzde 14 ise aradaki 26 puan ödenecek. Ve bunun adı faiz olmayacak” dedi.

Mustafa Sönmez: Sadece dolarlaşma freni

Ekonomist Mustafa Sönmez, Twitter hesabı üzerinden “Erdoğan, şapkadan tavşan çıkarmış havası var” ifadesini kullanarak şunları kaydetti: “Bu sadece dolarlaşma freni. Durun bakalım, mevduatının yüzde 66 sı dövizde olan kim, niye dövizini bozup bu allengirli TL işine girecek, ortada eksik faiz, TÜİK işi enflasyon varken? Dövizimi bozarım diyen açıklasın, ne kazancı olacak.”

M. Murat Kubilay: Enflasyonu patlatabilir

Sözcü’ye konuşan ekonomist Dr. M. Murat Kubilay şunları kaydetti: “Mevcut uygulanan politikalar dövize talebi artırıyor ve bu durum hem dövizin fiyatının artmasına hem de yurt dışına ve yastık altına döviz çıkışına neden oluyor. Bu durumların ilki yüksek enflasyona ikincisi ise finansal sistemin sarsılmasına neden oluyor. Döviz olmayan ama döviz benzeri getiri sağlayan enstrümanlar kullanılmak isteniyor. Böylece uluslararası karşılığı olan döviz banknotları yerine, yalnızca Türkiye’de kabul edilen ama gerçek döviz kadar getiri sağlayan finansal araçlar yatırımcılara sunuluyor. Kurumlar için döviz endeksli tahvil ve daha çok bireyler için döviz getirili mevduat ön plana çıkıyor. Nasıl bir sözleşme olacağı kesin bilinmemekle birlikte; muhtemelen TL mevduat getirisinin üstüne, varsa dövizin ek getirisi, eklenecek (götürüsü varsa düşülmeyecek.) Tabii bu durum, dövizin yükselmeye devam etmesi halinde, bankalarda ciddi bir yük bırakacak. Bu kısmı da Hazine üstlenecek. Eğer bu tedbire rağmen döviz kurları hızlı bir şekilde yukarı giderse, Hazine’nin bu getirileri TL cinsi ödeyeceği için çok ciddi TL üretimi, yani parasal genişleme gerekeceğini dile getiren Kubilay, riskleri şu sözlerle anlattı: “Sistemin kritik noktası güven; yani döviz mi yoksa dövize endeksli ama TL cinsi bir enstrüman mı sorusuna vatandaşın vereceği cevap. Eğer doğrudan dövize talep sürerse, o zaman bu tahvil ve mevduatlar için ödenmesi gerekecek faiz yükü çok artar; önce devlet bütçesi bozulur ardından da ödenebilmesi için yaratılan TL’den dolayı enflasyon iyice patlar. Eğer bu talep durursa, Hazine’ye yük kalmadan kur artışı durdurulur; olağan TL mevduat faiz yükünü sadece bankalar öder. Yani asıl mesele gerçek dövizle döviz benzeri arasındaki getiri farkı olmayacağına ikna olunması ve uluslararası geçerlilik olmamasının önemsenmemesi.”

İçinde bulunduğumuz durumun bir güven krizi olduğunu, yani sorunun TL’nin yetersiz getirisini aşmış durumda olduğunu belirten Kubilay, “Bu nedenle bu tip enstrümanlarla kur artışını tümden durdurmak zor, yavaşlatmaksa mümkün ama bütçedeki bozulma ve enflasyondaki artış pahasına” dedi.

Yatırımcılar bu enstrümanı tercih ederse, devletin en büyük getirisinin yastık altına giden dövizi durdurmak olacağına işaret eden uzman ekonomist, şöyle devam etti: “Böylece finansal sistemin aşırı fiziki döviz talebiyle sarsılma ihtimali ve neticesinde sermaye kontrolü endişesi gündemden düşer. Ancak tüm sistem güvene dayalı olduğu için, Erdoğan’ın seçime yaklaşan dönemde popülist politika uygulama ihtimali bulunduğu için, toplumda da Erdoğan’ın finansal tercihlerine ilişkin genel bir kanı olduğu için, iktidarın arzuladığı sonuçlara muhtemelen ulaşılamayacak. Özetle, mevcut döviz mevduatlarında bir çözülme zor, ancak dövize olan yeni talepte bir yavaşlama ihtimal dahilinde.”

Eski MB başkanı Yılmaz: Bu bir faiz artışıdır

Halk TV’deki Sözüm Var adlı programa katılan İYİ Parti Ankara Milletvekili ve eski Merkez Bankası başkanı Durmuş Yılmaz, özetle şunları söyledi: “İktidar, Türkiye Ekonomi Modeli uygulayacağız demişti. Hedefi değersiz Türk Lirası üzerinden ihracatı artırmaktı. Türk Lirasının değerini bilerek düşürdüler. Liranın değerinin düşmesi hedefti ama gelinen noktada bu işin çıkmaz sokak olduğunu gördüler. Türkiye Ekonomi Modeli’nin tabutuna çivi çakıldı. Geri döndük demeden döndüler, ortodoks politikalara döndüler. Olan bu. Bunlar ana yolu bırakıp yan yola çıktılar ama girdikleri yol çıkmaz sokak. Bu bir faiz artışıdır. Klasik AKP politikalarından U dönüşüdür. Ama bu beraberinde bir takım sorunları da yanında getiren bir politika. Zımni bir faiz artırımı yapıldı. Buradan siyasi bir söylem çıkarabilirler. Hem faizi, hem kuru düşürdük diye. Bunu nasıl satabilirler, satarlar mı, zaman içinde göreceğiz. Piyasa Erdoğan’ın bu söylemlerini satın almadı, şu anda piyasaya kesin bir müdahale var. Gerçeği sabah göreceğiz. Bence kaldığımız yerden devam edeceğiz. Bu bir alım fırsatıdır. Başka bir şey değildir. Bence kaldığı yerden bu iş devam edecektir.”

Özgür Demirtaş: Örtülü bir mevduat faizi gibi

Sabancı Üniversitesi Finans Kürsü Başkanı Prof. Özgür Demirtaş ise Twitter hesabı üzerinden şunları kaydetti: “Finans alanında bizim primary security dediğimiz ürünlerin yanında (mevduat, hisse, tahvil, emtia vs), bizim secondary security dediğimiz türev ürünleri vardır. Bu ürünlerin en ünlülerinden biri opsiyonlardır. İki tip opsiyon vardır. ALIM opsiyonu ve SATIM opsiyonu. Alım opsiyonu yatırımcısına bir finansal ürünü belirli bir fiyattan alma hakkı verir. Örneğin Dolar/TL yi almak yerine onu ALMA hakkını alabilirsiniz. Örneğin Dolar/TL 4 iken siz Dolar/TL yi 7 liradan alma hakkını yani ALIM opsiyonunu almış olabilirsiniz. Eğer Dolar/TL 9’a çıkarsa siz 7’den alma hakkını kullanırsınız. Ve 7’den alıp 9 dan satınca edeceğiniz kar yanınızda kalır. SATIM opsiyonları da bunun tersidir. Şimdi yukarıda anlattığım ALIM opsiyonunu alabilmenizin yanında bu opsiyonları başkasına satıyor da olabilirsiniz. Biz bunlara ÇIPLAK opsiyon işlemleri deriz. Benim anladığım kadarı ile Hükümet şöyle yeni bir ürün çıkarmak istiyor. Yeni bir TL mevduat hesabı ama o hesabın sahibine aynı zamanda bir DOLAR alım opsiyonu satmış gibi oluyor. Diyelim ki kişinin 150 lirası var. O sırada da Dolar/TL 15 lira (yani 10 doları var) kişi 150 lirasını TL mevduatta tutuyor ama 15 lira seviyesinden de ALIM opsiyonu varmış gibi getiri elde ediyor. Yani Dolar/TL vade sonunda 19 lira olsa aradaki 4 liradan doğan farkın mevduat sahibine verilmesi gibi. Şimdi bu nedir ve etkisi ne olur? Aslında Dolar/TL artışı oranında ekstra bir faiz artışıdır bu. Yani örtülü bir mevduat faizi gibi… Dolar/TL’deki düşüşün nedeni de bu faiz artışı… ikinci bir konu da bu ekstra faizin nereden ödeneceği? O da yeni para basarak ödenecek ise ekstra enflasyon anlamına gelebilir. 1970’lerde benzerlerinin yapılmış bir şey olduğunu biliyorum. Türkiye için Hayırlı olsun. Başka yorum yapmak istemiyorum.”

Uzmanlar paketi nasıl değerlendirdi?

İstanbul Portföy Yönetici Ortağı Tufan Deriner, Erdoğan’ın yastık altında 280 milyar dolar değere sahip 5 bin ton altın bulunduğunu söylemesine ilişkin olarak yorumda bulundu. Deriner değerlendirmesinde, yastık altı altın miktarının çok uzun zamandır bilinen, konuşulan ve dönem dönem dile getirilen konulardan bir tanesi olduğunu söyledi. Bu süreç içerisinde bunu ortaya çıkarabilecek mekanizmanın geliştirilmesin fayda sağlayabileceğini düşündüğünü dile getiren Deriner, “Yeter ki bu enstrüman piyasaya düzgün bir şekilde gelsin” dedi.

Deriner, piyasada bir dengenin oluşmasının en önemli konulardan biri olduğunu vurguladığı konuşmasında, bu dengenin bir an evvel sağlanabilmesine ihtiyaç olduğunu söyledi.

Erten& Erten Danışmanlık Kurucusu Mehmet Erten, konu hakkında yaptığı açıklamada, Merkez Bankası’nın daha önce de ihracata yönelik uzlaşmalı ve uzun vadeli kur uygulamasına geçtiğinin altını çizdi. “Bunun belirli bir öngörüyü sağlayacağını düşünüyorum” diyen Erten, özellikle kurun gideceği yer açısından ihracatçının bir fikri olacağını söyledi.

Erten, bu enstrümanın nasıl işlediğine bağlı olarak, detayların belli olması durumunda öngörülebilirliği artıracağını dile getirdi. Erten konuşmasına şu sözlerle devam etti: “Bütün TL mevduat sahipleri, mevduatlarına verilen faiz, o dönem için kur farkının altında kalırsa, otomatik olarak kur farkı kadar getiri sağlayacaklarsa, o zaman bankacılık sitemindeki büyün mevduat, döviz fiyatlarına endekslenmiş olur. Bu bankaların topladıkları kaynakları nereye satacaklarıyla ilgili bir sorun yaratıyor. Orada verecekleri kredilerde de birebir uyum sağlamak amaçlı kredi faizleri de kura endeksli hale gelirse bu dezavantajlı bir durum da yaratır. Bugünlerdeki kur artışının arkasındaki temel neden, vatandaşın TL faizde kalırken, kendini enflasyon ve beklenen enflasyona göre korumaması nedeniyle döviz talebi yaratmasıydı. Bu eğer o talebi engellerse kurda da bir miktar gerileme olur.”

 

About Author

Ahmet

Ahmet

Related Articles

TÜM HABERLER