A3 Haber

İzmir’de de aile hekimleri iş bıraktı: Sağır kulaklara haykırıyoruz!

İzmir’de de aile hekimleri iş bıraktı: Sağır kulaklara haykırıyoruz!

İzmir’de de aile hekimleri iş bıraktı: Sağır kulaklara haykırıyoruz!
Şubat 18
14:30 2022

Pandemi sürecince alkışlanan ama bir türlü talepleri yerine getirilmeyen sağlık çalışanları iş bıraktı. Talepleri yerine getirilene kadar eylemlilik süreçlerinin artarak devam edeceğini belirten sağlık çalışanları belki de süresiz eyleme gideceklerini haykırdı.

İzmir Aile Hekimleri Derneği, Aile Hekimleri Federasyonu, İzmir Tabip Odası, Aile Sağlığı Çalışanları Federasyonu ve sağlık alanında faaliyet gösteren sendikalar birlikteliği ile 17-18 Şubat 2022 tarihinde iş bırakan sağlık çalışanları İzmir İl Sağlık Müdürlüğü önünde basın açıklamasında bulundu.

Hekimler, etkin ve caydırıcı bir Sağlık’ta Şiddet yasası, güvenli ve insanca çalışma koşulları, Aile Hekimliği Ödeme ve Sözleşme (ceza) yönetmeliğinin geri çekilmesi, infaz komisyonlarına son verilmesi, 3600-7200 kademeli ek gösterge, bilimsel ve tıbbi gereklere uygun mesleki olanak ve koşullar, emeğin karşılığı ücretlendirme, faturaları ve giderleri karşılayan ASM cari ödenek artışı, angarya ve mobbinge son verilmesi şeklindeki taleplerini bir kez daha dile getirdi.

Haklarımızı kaybettik

Basın açıklamasını okuyan İzmir Aile Hekimleri Derneği Başkanı Muteber Çolak, şöyle konuştu:

  • “Bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de Covid-19 pandemisi ile iki yılı bitirmek üzereyiz. Böyle zorlu bir süreçte sağlık bakanlığının yanımızda olmasını beklerdik. Fakat onlar hizmeti daha nitelikli hale getiren uygulamalar yapmak yerine iş barışını bozan ceza yönetmeliği çıkarmayı tercih etti. Birinci basamak sağlık hizmetlerinin amacı topluma koruyucu sağlık hizmeti vermektir. Ülkemizde aile hekimliği sistemine geçilmesiyle birlikte bir dizi sorun ortaya çıktı. Aile hekimleri ve aile sağlığı çalışanları sözleşmeli çalışmaya başladı. Daha önceden Sağlık ocağı olan binalarımıza kira ödemeye başladık. Elektrik, su, doğalgaz faturalarını biz ödemeye başladık. Taşeron firmalardan personel ve hemşire çalıştırmak zorunda kaldık. Tıbbi atıklarımızın imhasını, aile sağlığı merkezinde kullanılan sabundan ilaca her şeyi kendimiz temin etmek zorunda kaldık. Aile sağlığı merkezleri bize ait özel bir işyeri oldu. Bütün bunlar olurken ücretsiz izin hakkımızı kaybettik. Ücretli rapor hakkımız da elden gitti.”

Yönetmelik geri çekilene kadar mücadeleye devam

30 Haziran 2021 çıkan aile hekimliği ödeme ve sözleşme yönetmeliğine karşı tepkilerini de bir kez daha dile getiren Çolak, “Ceza yönetmeliğini kabul etmiyoruz. Yönetmelikle getirilen düzenlemeleri yapmak mümkün değil. İnfaz komisyonlarını istemiyoruz. Keyfi sözleşme fesihlerini istemiyoruz. Her geçen gün artan şiddet olaylarına karşı etkili bir şiddet yasası istiyoruz. Gereksiz ve mesnetsiz CİMER şikâyetleri ile uğraşmak istemiyoruz. İş güvencesi istiyoruz. Ücretli izin hakkı ve rapor hakkı istiyoruz. Negatif performans istemiyoruz. Gereksiz ve bizleri zorlayıcı raporlarla uğraşmak istemiyoruz. Askere alma muayenesi, spor katılım raporu, av tüfeği raporu gibi raporların birinci basamak bir değerlendirme olmadığını düşünüyoruz. Bu raporlar nedeniyle hastalarımızla karşı karşıya kalıyoruz. Yapılması imkânsız uygulamalarla baskı ve mobbing görmek istemiyoruz. Ceza yönetmeliği geri çekilene kadar mücadeleye devam edeceğiz. 14,15,16 Mart tarihlerinde üç gün derdimizi bakanlığa anlatmak için grevde olacağız. Sesimizi duyurana kadar mücadeleye devam edeceğiz. Nitelikli sağlık hizmeti vermek için. İş yerlerimize keyifle gelip hizmet edecek enerjimiz, İsteğimiz kalsın diye mücadele ediyoruz. Bizler sağlıklı olursak ancak sağlık hizmeti verebiliriz” diye konuştu.

“Sağır kulaklara haykırıyoruz”

Meslek hakları için mücadele etmeyi sürdüreceklerini belirten İzmir Tabip Odası Başkanı Lütfi Çamlı ise şunları söyledi:

Sağlıktaki tüm yükü hekimlere sağlık çalışanlarına yükleyenlere karşı ayaktayız. Özellikle birinci basamak aile sağlığı merkezi çalışanlarının yaşadıkları hepinizin malumu… Günübirlik yönetmelikle geldiğimiz nokta ortada. Özellikle ceza yönetmeliğine karşı iş bıraktık, basın açıklaması yaptık ama bizi duymadılar bizi görmediler. Sadece bu yönetmelik değil ne çalışma koşullarımız ne de özlük haklarımız kabul edilebilir durumda değil. Bunları görün diye buradayız. Pandemide özveriyle yaşamlarını riske atarak hizmet vermeye çalışan bizler korunamadık. 500’e aşkın sağlık çalışanını bu süreçte kaybettik. Şiddette durmadı. Bütün bunlara yeter demek için buradayız. 14 Mart’ta giderken bu eylemlilik sürecimiz artacak belki de süresiz eyleme gideceğimizi buradan bir kez daha haykırıyoruz. Mesleğimiz hakkımız için dayanışmayı omuz omuza yükselteceğimizi buradan bir kez daha sağır kulaklara haykırıyoruz.

Bıçak kemiğe dayandı

Açıklamanın tamamı şöyle:

Bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de covid-19 pandemisi ile iki yılı bitirmek üzereyiz.
Böyle zorlu bir süreçte sağlık bakanlığının yanımızda olmasını beklerdik.
Fakat onlar hizmeti daha nitelikli hale getiren uygulamalar yapmak yerine iş barışını bozan ceza yönetmeliği çıkarmayı tercih etti.
Birinci basamak sağlık hizmetlerinin amacı topluma koruyucu sağlık hizmeti vermektir.
Ülkemizde aile hekimliği sistemine geçilmesiyle birlikte bir dizi sorun ortaya çıktı.
Aile hekimleri ve aile sağlığı çalışanları sözleşmeli çalışmaya başladı.
Daha önceden Sağlık ocağı olan binalarımıza kira ödemeye başladık. Elektrik, su, doğalgaz faturalarını biz ödemeye başladık. Taşeron firmalardan personel ve hemşire çalıştırmak zorunda kaldık. Tıbbi atıklarımızın imhasını, aile sağlığı merkezinde kullanılan sabundan ilaca her şeyi kendimiz temin etmek zorunda kaldık.
Aile sağlığı merkezleri bize ait özel bir işyeri oldu.
Bütün bunlar olurken ücretsiz izin hakkımızı kaybettik.
Ücretli rapor hakkımız da elden gitti.
Kamu hastanelerinde performanstan kasıt ilave ücret almak iken bizde vatandaş çocuğunu aşıya getirmedi veya gebeliğini bize bildirmedi diye maaştan para kesildiği negatif performans sistemi diye dünyada olmayan bir ücretlendirmeyle çalıştık.
Pandemiye rağmen negatif performans uygulaması devam etti.
Hastaneler karantina süreçlerinde poliklinik hizmeti vermezken biz normal poliklinik yapmaya devam ettik.
Aşılar üretildi covid-19 aşılarını uyguladık. Covid hastalarının özelikli izlemleri, okul çağı çocukluk aşıları da bizim iş listemize eklendi.
Biz bu toplumun daha da sağlıklı olması için elimizden geleni yaptık ve yapmaya da devam edeceğiz.
Fakat sağlık bakanlığı biz iyileştirme beklerken 30 Haziran 2021 de bir aile hekimliği ödeme ve sözleşme yönetmeliği çıkardı.
Yönetmeliğin bizlere negatif performansı katmerli hale getiren maddelerle dolu olduğunu gördük.
Kronik hastalık takip sistemi diye getirdiği uygulama, yapılması imkânsız bir sistemle oluşturulmuş. Sözleşme yetkisi valilikten alınıp sağlık müdürlüğüne aktarılmış. Sözleme yenileme için müdürlüklerce keyfiyete açık komisyonlar oluşturulmuş.
Bu komisyonlar icraatlarına başlayıp İSTANBUL, DİYARBAKIR, TEKİRDAĞ, MUŞ, HAKKÂRİ de arkadaşlarımızın sözleşmelerini keyfi bir şekilde yenilemedi.
Tepki ve görüşmeler sonrası geri adım atılmış olsa da aynı komisyonlar duruyor. Bakalım gelecek yıl hangi il bu keyfi uygulamayla hangimizi cezalandıracak diye beklemek istemiyoruz.
Ağustos ayında yaptığımız grevler sonrası HYP 0,9 olan puanı 1 yaptıklarını açıkladılar. Fakat İzmir il sağlık müdürlüğü ayrı bir hukuksuzlukla hiçbir soruşturma yapmadan maslarımızdan para kesintisi yaptı. Aynı eylem bütün illerde yapıldı. İzmir dışında birkaç il para kesintisi yaptı ise de sonradan geri iade ettiklerini biliyoruz.
İzmir il sağlık müdürlüğü ağustos ayından bu yana yüzlerce arkadaşımızı soruşturmalarla uğraştırıyor. Birçoğumuzun soruşturmaları henüz sonuçlanmadı.

Bizlerde bu sonuçları mahkemeye taşıyarak bu hukuksuz uygulamaya sessiz kalmayacağız. Ülkemizdeki yasalar ve uluslararası sözleşmelerden doğan haklara dayanarak meşru hak arama mücadelemize devam ediyoruz.
Bizler bütün bu eylemlere enerji harcamak yerine bakanlıkla birlikte sağlık hizmetlerinin niteliğini artırmak için birlikte çalışmak isteriz. Fakat bakanlığımız`, bir bebek aşıya gelmediğinde bunu bildiren yazımızda, komşunun veya mahalle muhtarının beyanını kabul ediyor. Bizim beyanımıza inanmıyor. Bu koşullar altında bize de başka seçenek kalmıyor.
Cari gider ödemelerine yapılan yüzde 30 luk zam ne yazık ki yeterli değil. Kiralara, doğalgaza elektriğe, su faturalarına yapılan zamlar ortada. Asgari ücrete yapılan zammı da göz önüne aldığımızda sistem çökme noktasına gelmiş durumda.
Sağlıkta dönüşüm diye çıkılan yolda topluma umut pompalandı. Bütün sağlık sistemi çıkmaz sokağa gelmiş durumda. Hekimler ve diğer sağlık çalışanları çok ciddi tükenmişlik sendromu yaşıyor. Genç hekimler ülkeyi terk ediyor. Aile hekimleri ve aile sağlığı çalışanları olarak artık bizler bu çalışma sistemini taşıyamıyoruz. Çözüm üretme konumunda olan bakanlık tam tersine ceza gibi bir yönetmelik çıkarıyor.
Buradan bir kez daha ifade ediyoruz biz bu ceza yönetmeliğini kabul etmiyoruz. Yönetmelikle getirilen düzenlemeleri yapmak mümkün değil. İnfaz komisyonlarını istemiyoruz. Keyfi sözleşme fesihlerini istemiyoruz.
Her geçen gün artan şiddet olaylarına karşı etkili bir şiddet yasası istiyoruz. Gereksiz ve mesnetsiz cimer şikâyetleri ile uğraşmak istemiyoruz.
İş güvencesi istiyoruz. Ücretli izin hakkı ve rapor hakkı istiyoruz. Negatif performans istemiyoruz. Gereksiz ve bizleri zorlayıcı raporlarla uğraşmak istemiyoruz. Askere alma muayenesi, spor katılım raporu, av tüfeği raporu gibi raporların birinci basamak bir değerlendirme olmadığını düşünüyoruz. Bu raporlar nedeniyle hastalarımızla karşı karşıya kalıyoruz.
Yapılması imkânsız uygulamalarla baskı ve mobing görmek istemiyoruz.
Ceza yönetmeliği geri çekilene kadar mücadeleye devam edeceğiz.
14,15,16 Mart tarihlerinde üç gün derdimizi bakanlığa anlatmak için grevde olacağız. Sesimizi duyurana kadar mücadeleye devam edeceğiz.
Nitelikli sağlık hizmeti vermek için. İş yerlerimize keyifle gelip hizmet edecek enerjimiz
İsteğimiz kalsın diye mücadele ediyoruz. Bizler sağlıklı olursak ancak sağlık hizmeti verebiliriz.

About Author

Ahmet

Ahmet

Related Articles

TÜM HABERLER