A3 Haber

Çarşı ve Gezi davası ayrıldı, Kavala’nın tutukluluğuna devam kararı verildi

Çarşı ve Gezi davası ayrıldı, Kavala’nın tutukluluğuna devam kararı verildi

Çarşı ve Gezi davası ayrıldı, Kavala’nın tutukluluğuna devam kararı verildi
Şubat 21
09:48 2022

Yargıtay tarafından bozulan Çarşı davası ile İstinaf Mahkemesi’nce bozulan Gezi Parkı davasının birleştirildiği, tek tutuklusu Osman Kavala olan Gezi Davası’nın dördüncü duruşması Çağlayan’da bulunan İstanbul Adliyesi’nde görüldü. Osman Kavala’nın tutukluluk halinin devamına karar verildi. Mahkeme ayrıca, Çarşı ve Gezi davalarının ayrılmasına karar verdi.

17 kişinin yargılandığı “Gezi Davası’nın”, Gezi Parkı eylemlerine katılan Çarşı taraftar grubundan 35 kişinin yargılandığı “Çarşı Davası” ile birleştirilmişti.

Gezi davası sanıklarından Mücella Yapıcı, Can Atalay, Tayfun Kahraman ve Çiğdem Mater ile birleşen Çarşı davasından bazı sanıklar ve avukatlarının hazır bulunduğu duruşmayı CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal, HDP Milletvekilleri Hüda Kaya, Züleyha Gülüm, Musa Piroğlu ve TİP Milletvekili Ahmet Şık, Emek Partisi GYK Üyesi Levent Tüzel ile Taksim Dayanışması üyelerinin de aralarında bulunduğu çok sayıda kişi takip etti.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarının uygulanmasını denetleyen Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, dört yıl dört aydır cezaevinde bulunan Osman Kavala’yı serbest bırakmayan Türkiye’ye karşı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararı gereği oy çokluğuyla resmen ihlal prosedürü başlatmıştı. Bu prosedür Türkiye’ye karşı ilk, Avrupa Konseyi tarihinde de ikinci ihlal prosedürü olma özelliğini taşıyor.

“Film çekmek suretiyle…”

Kimlik tespitinin ardından Çiğdem Mater savunma yaptı.

Mater, şunları söyledi:

  • “İddianamede 43 yerde ismim geçiyor. Bu ifadeler aynı cümlelerin tekrarından oluşuyor. İkinci kez yargılandığım davada film çekmek suretiyle Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkmaya teşebbüs ettiğim söyleniyor. Üstelik suçlama konusu film çekilmemiş bile. İddianamede iddia edilenin aksine Gezi hakkında film yapmadım, kaldı ki film yapsaydım da bunun konuşulacağı yer mahkeme salonları değil, sinema salonları olurdu.”

Mater, savunmasını “Bu iddianame hayatın bazen sinemadan daha kurmaca ve karışık olduğunu gösterdi” diyerek bitirdi.

Mater’in beyanının ardından mahkeme başkanı duruşmada tefrik (ayrılma) taleplerini ve tutukluluk durumuna dair konuları karara bağlayacağını açıkladı.

Gezi sanıkları belirsizliğe itildi

Çarşı grubundan Cem Yakışkan’ın avukatı Ersan Şen, “Bugün burada dosyaların ayrılması kararı vermeniz gerekir. Çarşı Davası başka bir esasla görülmeye devam edilmelidir” dedi.

Çarşı davası avukatlarından Yıldız İmrek, “Çarşı davası ve Gezi Davası arasında hiçbir bağlantı bulunmamaktadır. Somut bir bağlantı olmaması ve kanun yollarının farklı olması nedeniyle iki dosyanın tefrikini talep ediyoruz” dedi.

Ayrılma yönünde mutaala

Duruşma savcısı ayrılma taleplerine ilişkin mütalaasında, dosyada tutuklu sanık bulunması ve gelinen aşama itibarıyla Çarşı Davası sanıklarının dosyasının ayrılmasını istedi. Savcı mütalaasının ardından Osman Kavala’nın tutukluluk durumuna ilişki beyanlara geçildi.

Osman Kavala’nın müdafii Köksal Bayraktar beyanında “Bu davaların birleştirilemeyeceğini beş duruşma önce söyledik” diyerek başladı ve şöyle devam etti: “Gezi Davası’nda sanık olan kişiler iyice belirsizleştirildi. Adeta sisler içinde bir yere getirildi. Burası önemli bir yer. Tarihe geçecek. Birleştirme talep eden mahkeme ile birleştirmeyi kabul eden mahkeme aynı mahkeme olamaz. Türkiye yargısı bunu da yazacaktır.”

Avukat İlkiz: Boşuna oyalanıyoruz

Mücella Yapıcı, Tayfun Kahraman ve Can Atalay’ın avukatı Fikret İlkiz, dosyalar ayrılacaksa neden bugüne kadarki celselerin bu mahkemede görüldüğünü sorguladı ve şunları söyledi:

  • “Ne oldu nasıl oldu da şimdi tek tek sanık isimleri sayarak tefrik talep ediyorsunuz. Aksi yöndeki tüm taleplerimize tüm dilekçelerimize rağmen daha önce böyle bir talep yokken, ne oldu da şimdi tefrik talep ettiniz? Biz buraya kendi isteğimizle gelmedik. 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararıyla da gelmedik. Buraya 30’uncu Ağır Ceza Mahkemesi’nin başkanının kararıyla geldik. Bırakın biz de 30’uncu Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki beraat kararımızı tartışalım. Beş celsedir boşuna oyalanıyoruz.”

İddia makamına soruldu. Savcı, tefrik talebinin kabulü halinde, Gezi Davası sanıkları hakkında mütalaa sunmak üzere dosyanın savcılığa gönderilmesini ve Kavala’nın tutukluluğunun devamını istedi.

Duruşmaya ara verildi.

Davanın geçmişi

Gezi Parkı eylemlerine ilişkin aralarında iş adamı Osman Kavala, gazeteci Can Dündar, Ayşe Mücella Yapıcı ve oyuncu Mehmet Ali Alabora’nın da bulunduğu 16 sanığın “Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçundan yargılandığı dava, 18 Şubat 2020’de karara bağlanmıştı. İstanbul 30’uncu Ağır Ceza Mahkemesi tutuklu sanık Osman Kavala’nın da aralarında olduğu dokuz sanığın beraatına, firari sanıklar Ayşe Pınar Alabora, Can Dündar, Gökçe Tüylüoğlu, Handan Meltem Arıkan, Hanzade Hikmet Germiyanoğlu, İnanç Ekmekçi ve Mehmet Ali Alabora’nın ise dosyalarının ayrılmasına hükmetmişti. Savcılığın yerel mahkemenin kararını istinafa taşımasının ardından İstanbul Bölge Adliye 3’üncü Ceza Dairesi 22 Ocak 2021’de 9 sanık hakkındaki beraat kararını bozmuştu.

Bozma kararının ardından İstanbul 30’uncu Ağır Ceza Mahkemesi, 28 Nisan 2021’deki duruşmada bu dava ile yakalamalı sanıklar Can Dündar, Mehmet Ali Alabora, Ayşe Pınar Alabora, Gökçe Tüylüoğlu, Handan Meltem Arıkan, Hanzade Hikmet Germiyanoğlu ve İnanç Ekmekçi’nin dosyasının birleştirilmesine karar vermişti. Bunun yanı sıra Osman Kavala ile CIA eski danışmanı Henri Barkey’in FETÖ’nün 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin ‘Anayasa’yı ihlal’ ve ‘Devletin gizli kalması gereken bilgileri, siyasal veya askeri casusluk maksadıyla temin etme’ suçlarından İstanbul 36. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılandıkları davanın Gezi Parkı ana davasıyla birleştirilmesine karar verilmişti.

Öte yandan Gezi Parkı olaylarına ilişkin Beşiktaş’ın taraftar grubu Çarşı üyelerinin de aralarında bulunduğu 35 sanık hakkında İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince verilen karar Yargıtay tarafından bozulmuştu. İstanbul 30’uncu Ağır Ceza Mahkemesinde görülen Gezi Parkı olaylarına ilişkin dava ile Çarşı davası arasında hukuki ve fiili irtibat bulunduğunun belirtildiği kararda, ‘örgüt üyeliği suçunun özelliği nazara alınarak, her iki dosyanın birleştirilmesi tarafına gidilmesi, sanıkların hukuki durumlarının buna göre takdir ve tayini gerekirken, yazılı şekilde eksik araştırma neticesinde beraatlarına karar verilmesinin bozma nedeni sayıldığı vurgulanmıştı.

Davalar verilen bozma kararlarının ardından İstanbul 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesinde birleştirilmişti.

Taksim Dayanışması’ndan açıklama

52 kişinin yargılandığı dava öncesinde Taksim Dayanışması, yazılı açıklama yaptı.

Gerçeklerin çarpıtılmasına izin verilmeyeceği belirtilen açıklamada, “Abdocan’ın, Mehmet’in, Ethem’in, Medeni’nin, Hasan Ferit’in, Ali İsmail’in, Ahmet’in ve Berkin’in düşlerinin kirletilmesine izin vermeyeceğiz. Çünkü haklıyız! Gezi Hep Haklı!” denildi.

Açıklamada, “Kurgu ithamlarla yargılanmak istenen arkadaşlarımız hakkındaki iddialar düşürülmeli” denildi, “Somut hiçbir delil olmadığı halde 1574 gündür siyasi bir tutsak olarak tutukluluğu devam eden Mehmet Osman Kavala serbest bırakılmalıdır!”çağrısı yapıldı.

Taksim Dayanışması’nın açıklaması şöyle:

“Ülkemizin toplum, kent ve demokrasi tarihinin en parlak, en onurlu sayfalarından biri olan Gezi Direnişi, Anayasal bir zeminde gerçekleştiği yargı kararlarıyla iki kez tescil edilmesine rağmen, hukuka ve gerçeğe aykırı, tümüyle mesnetsiz iddialarla, üçüncü kez yargılanmak isteniyor. Toplumsal muhalefetin en temel hak ve talepleri suç unsuru gibi gösterilmek, barışçıl direnişin tarihsel ve meşru gerçekliği ısrarla çarpıtılmak isteniyor.

Dokuz yıl, üç dava, onlarca duruşma boyunca söylediğimizi yeniden tekrarlıyor, yıllardır süren hukuksuzluk ve gerçekliği çarpıtma ısrarına inat tekrar söylüyoruz: Gezi’yi kirletemezsiniz! Gezi Direnişi’ni suçla, terörle, darbeyle, kalkışmayla anılan bir eyleme dönüştüremezsiniz! Gezi Direnişi’ni bir kez daha yargı marifetiyle karalama çabanız boşunadır! Gerçekleri çarpıtmanıza izin vermeyeceğiz! Sipariş senaryolarınızla, milyonlarca insanın, demokratik hak ve talepleri için, parklarda, meydanlarda, sokaklarda; özgürlük, demokrasi ve insanca yaşam için ortaya koyduğu direnişi kirletmenize izin vermeyeceğiz!

Bu ülkenin eşitlik, özgürlük ve adalet umudunu kirletmenize izin vermeyeceğiz! Abdocan’ın, Mehmet’in, Ethem’in, Medeni’nin, Hasan Ferit’in, Ali İsmail’in, Ahmet’in ve Berkin’in düşlerinin kirletilmesine izin vermeyeceğiz. Çünkü haklıyız! Gezi Hep Haklı!

Dokuz yıldır içine sürüklendiğimiz karanlığı, emekçilerin, kadınların, lgbti’ların, öğrencilerin zorlaşan hayat şartlarını, yaşam alanlarında var olmak için karşı karşıya oldukları şiddet sarmalını ve ellerinden alınan gelecek umutlarını görüyor, bu karanlığa karşı ısrarla özgürlük, demokrasi ve insanca yaşamı savunmaya devam ediyoruz.

Çünkü biliyoruz ki: Gezi’de yaşam alanlarımızı, kentsel hafızamızı savunurken ne kadar haklıysak, bugün barınma hakkını savunurken o kadar haklıyız! Gezide özgürlükleri savunurken ne kadar haklıysak, bugün Enes Kara’nın yaşama sevincini ve geleceğini çalan tarikat ve cemaat zorbalıklarının karanlığı karşısında aydınlığı savunurken o kadar haklıyız! Gezi’de meslek ilkelerini ve bilimsel doğruları savunurken ne kadar haklıysak, bugün akıl dışı yönetimsel kararlarla afetlere mahkûm edilen kentlerimiz için liyakati savunmakta o kadar haklıyız. Gezi’ye faiz lobisi diyenlerin yüzüne gerçekleri haykırırken ne kadar haklıysak, bugün yaşadığımız ekonomik çöküşün sorumlusu iktidarınızdır derken de o kadar haklıyız.

Ama bugün, tüm dünyada kabul gören bu haklılığa rağmen, Taksim Dayanışması’ndan kent, demokrasi ve hukuk emekçisi arkadaşlarımız Mücella Yapıcı, Tayfun Kahraman ve Can Atalay’ın da aralarında yer aldığı itham edilenlerin şahsında, ülkemizin 80 kentinde Gezi’ye katılarak anayasal haklarını kullanan, demokrasiye güç vermiş milyonlarca yurttaşımız bir kez daha haksızca yargılanmak isteniyor. 2017 yılından bu yana, somut hiçbir delil olmadığı halde siyasi bir tutsak olarak tutukluluğu devam eden Mehmet Osman Kavala bir kez daha yargılanmak isteniyor. Yeryüzündeki tüm renklere sahip çıkan Gezi Direnişi’nin siyah ve beyazı olan çArşı ailesi bir kez daha yargılanmak isteniyor. Bu beyhude çabanıza izin vermeyeceğiz! Çünkü haklıyız: Dayanışma, paylaşma, emek, yargılanamaz!

Ülkemizin toplum, kent ve demokrasi tarihinin en parlak, en onurlu sayfalarından biri olan Gezi Direnişi, Anayasal bir zeminde gerçekleştiği yargı kararlarıyla iki kez tescil edilmesine rağmen, hukuka ve gerçeğe aykırı, tümüyle mesnetsiz iddialarla, üçüncü kez yargılanmak isteniyor. Toplumsal muhalefetin en temel hak ve talepleri suç unsuru gibi gösterilmek, barışçıl direnişin tarihsel ve meşru gerçekliği ısrarla çarpıtılmak isteniyor.

Dokuz yıl, üç dava, onlarca duruşma boyunca söylediğimizi yeniden tekrarlıyor, yıllardır süren hukuksuzluk ve gerçekliği çarpıtma ısrarına inat tekrar söylüyoruz: Gezi’yi kirletemezsiniz! Gezi Direnişi’ni suçla, terörle, darbeyle, kalkışmayla anılan bir eyleme dönüştüremezsiniz! Gezi Direnişi’ni bir kez daha yargı marifetiyle karalama çabanız boşunadır! Gerçekleri çarpıtmanıza izin vermeyeceğiz! Sipariş senaryolarınızla, milyonlarca insanın, demokratik hak ve talepleri için, parklarda, meydanlarda, sokaklarda; özgürlük, demokrasi ve insanca yaşam için ortaya koyduğu direnişi kirletmenize izin vermeyeceğiz!

Bu ülkenin eşitlik, özgürlük ve adalet umudunu kirletmenize izin vermeyeceğiz! Abdocan’ın, Mehmet’in, Ethem’in, Medeni’nin, Hasan Ferit’in, Ali İsmail’in, Ahmet’in ve Berkin’in düşlerinin kirletilmesine izin vermeyeceğiz. Çünkü haklıyız! Gezi Hep Haklı!

Dokuz yıldır içine sürüklendiğimiz karanlığı, emekçilerin, kadınların, lgbti’ların, öğrencilerin zorlaşan hayat şartlarını, yaşam alanlarında var olmak için karşı karşıya oldukları şiddet sarmalını ve ellerinden alınan gelecek umutlarını görüyor, bu karanlığa karşı ısrarla özgürlük, demokrasi ve insanca yaşamı savunmaya devam ediyoruz.

Çünkü biliyoruz ki: Gezi’de yaşam alanlarımızı, kentsel hafızamızı savunurken ne kadar haklıysak, bugün barınma hakkını savunurken o kadar haklıyız! Gezide özgürlükleri savunurken ne kadar haklıysak, bugün Enes Kara’nın yaşama sevincini ve geleceğini çalan tarikat ve cemaat zorbalıklarının karanlığı karşısında aydınlığı savunurken o kadar haklıyız! Gezi’de meslek ilkelerini ve bilimsel doğruları savunurken ne kadar haklıysak, bugün akıl dışı yönetimsel kararlarla afetlere mahkûm edilen kentlerimiz için liyakati savunmakta o kadar haklıyız. Gezi’ye faiz lobisi diyenlerin yüzüne gerçekleri haykırırken ne kadar haklıysak, bugün yaşadığımız ekonomik çöküşün sorumlusu iktidarınızdır derken de o kadar haklıyız.

Ama bugün, tüm dünyada kabul gören bu haklılığa rağmen, Taksim Dayanışması’ndan kent, demokrasi ve hukuk emekçisi arkadaşlarımız Mücella Yapıcı, Tayfun Kahraman ve Can Atalay’ın da aralarında yer aldığı itham edilenlerin şahsında, ülkemizin 80 kentinde Gezi’ye katılarak anayasal haklarını kullanan, demokrasiye güç vermiş milyonlarca yurttaşımız bir kez daha haksızca yargılanmak isteniyor. 2017 yılından bu yana, somut hiçbir delil olmadığı halde siyasi bir tutsak olarak tutukluluğu devam eden Mehmet Osman Kavala bir kez daha yargılanmak isteniyor. Yeryüzündeki tüm renklere sahip çıkan Gezi Direnişi’nin siyah ve beyazı olan çArşı ailesi bir kez daha yargılanmak isteniyor. Bu beyhude çabanıza izin vermeyeceğiz! Çünkü haklıyız: Dayanışma, paylaşma, emek, yargılanamaz!

Bu akıl ve hukuk dışı dava derhal geri çekilmeli, kurgu ithamlarla yargılanmak istenen arkadaşlarımız hakkındaki iddialar düşürülmeli, somut hiçbir delil olmadığı halde 1574 gündür siyasi bir tutsak olarak tutukluluğu devam eden Mehmet Osman Kavala serbest bırakılmalıdır!

Biliyor ve inanıyoruz ki: GEZİ Hep Haklı! GEZİ Umuttur, Umut Yargılanamaz!”

 

İlgili haberler:

About Author

Ahmet

Ahmet

Related Articles

TÜM HABERLER