A3 Haber

Ortaklık bitti: Ahmet Kurtuluş ile Kudret Dikmen’in çabaları nasıl sonuçlandı?

Ortaklık bitti: Ahmet Kurtuluş ile Kudret Dikmen’in çabaları nasıl sonuçlandı?

Ortaklık bitti: Ahmet Kurtuluş ile Kudret Dikmen’in çabaları nasıl sonuçlandı?
Şubat 22
07:44 2022

Son iki yazımda İzmir 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen 2017/490 esas sayılı “FETÖ BORSASI” davasına sonradan giren ses kayıtlarını yazdım.
Kayıtlar, davanın iki önemli ismi dönemin AKP İzmir İl Başkan Yardımcısı Ahmet Kurtuluş ile yine dönemin İzmir İstihbarat Şube Müdürü Kudret Dikmen arasında geçiyordu.
İkili, iddianame yazılmadan önce savcılıkta verecekleri ifadeleri, soruşturmanın “lehlerine” dönmesi için kimlerle ilişki kuracaklarını konuşuyorlardı.

Konuşmaların önemli bir kısmını eski istihbaratçı Kudret Dikmen’in dava dosyasına giren MASAK ve bilirkişi raporlarına dayanan “mal varlığı” oluşturuyordu.
Uzmanlar, Dikmen’in mal varlığını “şüpheli” bulmuşlar ve bunun “suç gelirleri” yoluyla elde edildiği kanısına varmışlardı.
Dikmen ve Kurtuluş da işte bu sözü iddialar karşısında nasıl savunma vereceklerini konuşuyorlardı.

O konuşmaların biri de 125212 isimli 1 dakika 36 saniyelik ses dosyasıydı.
Ahmet Kurtuluş ile Kudret Dikmen arasında geçen konuşma şöyleydi:
Kudret: Alo.
Ahmet: Ne yapıyon abi.
Kudret: İyiyim, görevdeyim, sen ne yapıyon?
Ahmet: İyi ne yapayım ben de evdeyim.
Kudret: Var mı bir yaramazlık?
Ahmet: Yok, yok, avukatlarla konuştum.
Kudret: He…
Ahmet: Dedim ki akşam ben bu dedim Kudret abi dedim burada şey değil hani biz bir daha üstüne görmeye gerek yok, zaten emniyette de böyle ifade vermiş o. Sıkıntı yok.
Kudret: Hıhı, tabi tabi.
Ahmet: Onlar bilmiyordu ya.
Kudret: Şirket şirket kasasında 130’u.
Ahmet: Biz onu avukat öyle bilmiyordu ya hani.
Kudret: Hıhı.
Ahmet: Bilgi verdim onlara o zaman iyi tamam abi dedi.
Kudret: Evet, hepsi orada bunu da ifadesinde vermiş elden aldım diye, şey getirince onu halletmişler herhalde daha önceden konuşmuşlar. Şaban demese bir şey olmayacak yine. Şaban’dan öyle düşünüyorum. Sözleşme, mözleşme, bilmem ne.
Ahmet: Yok yok şimdi.
Kudret: İş çıkışı.
Ahmet: Sözleşme değil ben aynen senin dediğin gibi abi, şey diyeceğim.
Kudret: Tamam. O konuştuğumuz gibi o çerçevede olsun.
Ahmet: Tamam, tamam. Tamam. Sen müsait olunca konuşuruz, ben konuştum ya sen de görevdesin zaten. Sonra konuşuruz.
Kudret: Hıhı, gece.
Ahmet: Öptüm gece konuşuruz tamam.
Kudret: Tamam sen iyisin değil mi?
Ahmet: İyiyim oturuyorum abi, evdeyim ne yapayım? Ev, bulaşık, temizlik.
Kudret: İyi, ne güzel benim gibi, ben de çoğu zaman öyle ya, evdeyim bir şey yaptığım yok. Ayda üç-dört gün. Tamam.
Ahmet: İyi haydi öptüm seni. Sağ ol.
Kudret: Hadi görüşürüz. Sağ ol.

İkili arasında geçen “sözleşme” ve para konusu neydi?
MASAK tarafından yapılan incelemede Kudret Dikmen’in Uğur Morgül isimli kişiden alınan ev ile ilgili “şüpheli” işlemleri olduğu belirlenir.
Konu savcılar tarafından Dikmen’e sorulur.
Dikmen, “Uğur Morgül’den tek ev aldım. Ahmet kardeşi Şaban Kurtuluş adına ev almıştı. Parayı ödeyemedikleri için Uğur sözleşmeyi fesh edecekti. Konu bu şekilde gelişti. Ben de vesile olduğum için ve arkadaşım Uğur mağdur edildiği için yine Armağan’ın da Ahmet ve Şaban’dan alacağı olduğu için aracı oldum. Başka bir şey de yapmadığım” diye kendini savundu.
Nasıl? İfadeler ile telefon görüşmelerinde anlatılanlar örtüşüyor mu?

Aynı sorguda Uğur Morgül’ün savcılığa verdiği 12 Aralık 2018 tarihli ifade de soruldu.
Morgül ifadesinde “Kudret Dikmen’in tarafından emniyette ifadesi alınırken yönlendirildiğini, onun talebi ile Şaban Kurtuluş ile eski tarihli sözleşme yaparak, banka kanalı ile parayı aldığını” söylemişti.
Dikmen bu ifadeye karşı da kendini şöyle savundu:
“Doğrusu benim dediğim gibidir. Uğur Morgül’ün ilk ifadesi doğrudur. İlk ifadesini niye vermiş anlamış değilim. Söyleyecek bir şey bulamıyorum. Ben kesinlikle Uğur Morgül’den aldığım ev karşılığı ödemeyi Ahmet’e yapmadım. Başka bir diyeceğim yoktur…”

Peki Ahmet Kurtuluş bu konuda ne diyordu?
Kurtuluş 25 Ekim 2018’de verdiği ifadede “Kudret Dikmen çok yakın arkadaşım olduğu için ev almak amacı ile benden 1-2 sene önce çek istedi. Ben de o dönem kendisine çeki verdim aynı zamanda vergi mahkemelerinde olan davalarımı halledeceğini söylemişti. Bu arada vergi mahkemelerinde olan davaların halen devam ediyor bana herhangi bir katkısı olmadı. Nasıl katkı sunacağını da anlatmadı…” diyordu.
Aynı Ahmet Kurtuluş 20 Kasım 2018’de verdiği ifadede ise Kudret Dikmen ile arasındaki aynı “parasal ilişkiyi” şöyle açıklıyordu:
“Sakarya’da vagon işi yapan Fatih Alagöz üzerine kayıtlı iki şirketi olduğunu, bir tanesinde problem olduğunu, bu şirketin başkasının üzerine olduğunu, bu kişinin de “FETÖ” bağlantısı olup olmadığını öğrenmek istediğini söyleyince, bu bilgileri kudret Dikmen’e attım. Kudret Dikmen’de şirketlerden birinde problem olduğundan ortağını çıkarıp devir almamı söyledi. Devamında problemi çözeceğini söyledi. Bu olayı çözdü ve bunun karşılığında 550 bin lira para ödendi. Bu paranın 250 bin lirası çek geri kalan 300 lirasını ise Kudret’i elden verdik. Ben 250 bin lirayı Kudret’e kendi çekim olarak verdim, Kudret’te bu çeki inşaatçı bir arkadaşına verdi. Ben bu parayı Kudret’e Ankara’da İstihbarat Daire Başkanlığı’na yakın bir yerde lokantada verdim. Verdiğim çeklerin karşılığının ödenmediğini Kudret bana söyleyince ben de bunun için kullanmış olduğum Yılmaz Çelebi’nin hesabından Uğur Morgül’ün hesabına parçalar halinde 265 bin lira gönderdim. 15 bin lirayı ekstra faiz olarak ödedim. Yılmaz Çelebi’nin hesabından Uğur Morgül’ün hesabına giden paralar bu paralardır. Ben cezaevine girdikten sonra Kudret kardeşim Şaban Kurtuluş’u Whatsapp üzerinden arayarak “Uğur Morgül ile buluşun o paralarla ilgili sözleşme yapın, o paralar karşılığında sözleşme yapmak zorundayım. Sözleşme hazır. Elara Otel’e git imzalayın” demiş. Bunun üzerine bu parayı çıkmak için kardeşimde ev satışı olmuş gibi sözleşmeyi yaptılar ancak böyle bir ev yoktu bu parayı tamamen resmiyet kazandırmak için yapılan bir plandı…”
Ahmet Kurtuluş iki ifadesinin arasından geçen bir aylık sürede neden fikir değiştirmişti?
Çünkü Ahmet Kurtuluş daha önce ısrarla “reddettiği” konularla ilgili savcıya gitmiş ve “etkin pişmanlık” hükümlerinden yararlanmak istediğini söylemişti.
Yani Ahmet Kurtuluş İzmir 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek davanın “itirafçısı” olmayı kabul etmişti.
Ahmet Kurtuluş Mayıs 2018’de tutuklanarak cezaevine konuldu.
26 Ekim 2018’de “adli kontrol” şartı ile evine çıktı.
Son ifadesini adli kontrol şartlarında 20 Kasım 2018’de verdi.
31 Mayıs 2019’da da evinde, çocuğunun gözü önünde Yener Toga tarafından öldürüldü.
Bu arada Ahmet Kurtuluş’un sözünü ettiği Adapazarı’ndaki Fatih Alagöz isimli vagon fabrikası sahibinden alındığı iddia edilen 550 bin lira parayla ilgili dosya ayrıldı.
Tıpkı Aydın’a gönderilen dosya gibi onun da akıbeti belirsiz…

Manisalı iş insanı Mahmut Kalıpçı’nın oğlu Gökhan Kalıpçı’nın öldürülmesi ile İzmir Asayiş Şube Cinayet Masası tarafından başlatılan, ilişkilerin karmaşıklığı ve ortaya çıkan delillerle iddianameyi hazırlayan Cumhuriyet Savcısı Ferhat Deniz tarafından “FETÖ BORSASI” olarak adlandırılan dosyanın geldiği nokta burası.
Ayrılarak Adapazarı, Kocaeli, Aydın gibi yerlere gönderilen dosyalarla birlikte, aslında nasıl bir ağ oluşturulduğu, bu ilişkilerin nasıl bir “çıkar çetesi” haline dönüştüğü ortada.
Aydın Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilen dosyanın numarası 2019/7096.
Üzerinde gizlilik kararı var.
Soruşturmanın ne aşamada olduğu, takipsizlik kararı verilip verilmediği ya da dava açılmasına karar verilip verilmediği belli değil.

Bütün bunlar olurken aşağı yukarı belli olan, İzmir 3. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki davanın sonuçlarından en az iki kişinin “önemli” ceza alacağı.
Bunlardan biri Gökhan Kalıpçı’yı öldürmek, bombalama eylemine katılmakla suçlanan ve halen Burhaniye T tipi ceza infaz kurumunda yatmakta olan Nadir Sönmez.
Savcılık Sönmez için örgüt üyeliği, kasten tasarlayarak adam öldürme, tehlikeli maddelerin izinsiz taşınması, kasten taammüden insan öldürmeye teşebbüs, bombayla mala zarar verme gibi suçlardan “müebbet” hapis cezası istiyor.
Bir diğeri ise İzmir İstihbarat Şube eski Müdürü Kudret Dikmen.
Savcılık Kudret Dikmen’in de suç örgütü hiyerarşisine girmeden örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek, nitelikli dolandırıcılığa teşebbüs, suçluyu kayırma, kişiyi nitelikli hürriyetinden yoksun kılma, haksız mal edinme, kişisel verilerin hukuka aykırı verilmesi ve bütün bu eylemleri görevi kötüye kullanma olarak işlediğini belirterek ortalama 50 yılı bulan hapisle cezalandırılmasını istiyor.
Birkaç ay içinde bitmesi beklenen davada mahkeme heyetinin vereceği karar dosyayı şimdilik kapatacak.
Serkan Kurtuluş, Lider Camgöz için Arjantin, Koray Genç için ise Almanya makamlarınca verilecek iade kararının beklenmesinin istendiği dosyanın son hali bu.
“FETÖ BORSASI”nın Türkiye’nin dört bir yanına dağılmış ilişki ağı ise meçhul.
En azından şimdilik öyle…

About Author

Serdar Öztürk

Serdar Öztürk

Related Articles

TÜM HABERLER