Site icon A3 Haber

Akaryakıt zamlarla üç haneyi gördü: Doğalgaz zammı kapıda

Akaryakıta altı aylık artış üç haneli oranlara ulaşırken, ABD ve İngiltere’nin Rusya’dan petrol ve gaz almayacaklarını açıklaması küresel piyasaları dalgalandırdı.

Akaryakıta yedi gün üst üste zam gelmesinin ardından altı aydaki artış üç haneli oranlara ulaştı. Bloomberg’in verilerine göre son altı ayda benzine yüzde 162, motorine ise yüzde 212 zam gelmiş oldu. Yalnızca altı ay önce benzin 7,76 motorin ise 7,30’dan satılıyordu.

Anayurt Gazetesi’ne konuşan İktisatçı yazar Mustafa Sönmez,  akaryakıt fiyatlarındaki artışın Şubat ayında yüzde 131’i bulduğunu, genel tüketici artışınınsa yüzde 154,5’e yükseldiğini aktararak, “Genel artışın 76 puan üstünde bir akaryakıt fiyat artışı var. Bu çok çarpıcı ve her gün oluyor bu artış. Bu artışın iki nedeni var: Bir Rusya’nın Ukrayna’yı işgaliyle başlayan dünya fiyatlarındaki hızlı artış, ikincisi Türk lirasındaki aşırı değer kaybıdır” diye konuştu.

Doğal gaz zammı pusuda bekliyor

Akaryakıt fiyatlarındaki artışın nasıl hesaplandığını da aktaran Sönmez şöyle devam etti:

Ek bütçe kaçınılmaz hale geldi

Vatandaşın Vergisini Koruma Derneğinden Prof. Aziz Konukman, akaryakıtta talep edilen KDV indirimi ve ÖTV muafiyetinin bütçeye ek yük getireceğini ve ek bütçe taleplerine yeni bir dayanak oluşturacağını, bu nedenle ekonomi yönetiminin bu yönde bir adım atamasını siyaseten sorunlu ancak iktisat biliminin gereklikleri göz önüne alındığında doğru hamle olacağına işaret etti.

Konukman; KDV ve ÖTV taleplerinin kabul edilmesi durumunda vergi muafiyet ve istisna tutarının yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini vurgulayarak, “Yüzde 17’lik KDV indirimi ve ÖTV muafiyeti gelirse bütçeye ek yük çıkartması kaçınılmaz olur. Ancak böyle bir adım atılmazsa; BOTAŞ üzerinden transfer edilen ve henüz faturaya yansımayan sübvansiyonun etkisiyle yeni zamlar gelir, eğer ki her ikisi de uygulanırsa, bütçe üzerinde göz ardı edilemez oranda, çok büyük bir yük binecektir” diye konuştu.

Vergi istisnaları ve muafiyetleri için bütçede öngörülen ve toplam bütçeye oranı yüzde 26,7’sine denk gelen 336 milyar TL’lik ödeneğin sabit tutulması, bu rakamda sermaye kesimine yapılan istisna ve muafiyetin kesilmesi halinde geniş halk yığınlarının rahatlayabileceğini söyleyen Konukman; “Orta Vadeli Programda vergi muafiyeti ve istisnalarda etkinlik sağlanacak ve bazıları tasfiye edilmesini öngören bir düzenleme olduğu için bu vergilerden vazgeçilerek geniş halk kitlelerinin üzerindeki baskıyı azaltılır ve bütçeye de ek yük getirilmeden bu sorun çözülebilir. Ancak temel mal ve hizmetlerde yüzde 1’e indirebildiler ancak sıfırlayamadılar. Hükümet böyle bir hamleyi neden yapıyor? Çünkü; enflasyonun düşürülmesine katkı vereceğini umuyor. Yalnız Türkiye’deki enflasyon, ÜFE-TÜFE makasının ÜFE’nin lehine açılmasından kaynaklanıyor ve üretici maliyeti üzerindeki kur geçirgenliğinin etkisi de kırılamadığı için makas farkı tüketici enflasyonunu artırmaya devam edecektir. Bunun en somut örneği ekmek fiyatlarında oldu. İstanbul Büyükşehir Belediyesi KDV’si yüzde 1 olan ekmeğe zam yapmak zorunda kaldı. Çünkü girdi maliyeti artıyor. Maliyet artışını izole edemezsiniz vergi muafiyetlerini geliştirerek enflasyonu düşüremezsiniz. Kaldı ki kurdaki artışın önü alınamayacak. Hem Rusya’nın Ukrayna’yı işgali hem de Fed’in politika faizini artırmasından ötürü bu yaşanacak” görüşünde bulundu.

Kurdaki ateşi düşürmenin politika faizinde tek seferlik bir artışla mümkün olabileceğine işaret eden Konukman; yüzde 14 olan politika faizinin yüzde 54,44 olan tüketici enflasyonu oranına eşitlenemeyeceğini ancak ilk faiz indirimi kararının alındığı Eylül 2021’den önceki faiz oranını da aşan bir artışla kurun ateşinin düşürebileceğini söyledi. Konukman; bu adımla en azından kur korumalı mevduat hesaplarının üzerindeki kur baskısının kaldırılabileceğini ve hazineye ek yük getiren bir işlemden en az zararla dönüleceğini kaydetti.

Exit mobile version