A3 Haber

CHP’li Özkan, Necmettin Erbakan’la anısını anlatırken gözyaşlarını tutamadı

CHP’li Özkan, Necmettin Erbakan’la anısını anlatırken gözyaşlarını tutamadı

CHP’li Özkan, Necmettin Erbakan’la anısını anlatırken gözyaşlarını tutamadı
Nisan 09
16:39 2022

CHP’li Tuncay Özkan, katıldığı programda Ergenekon operasyonları döneminde kendisine ilk avukat gönderen insanın Necmettin Erbakan olduğunu anlatırken ağladı.

CHP Genel Başkan Başdanışmanı ve İzmir Milletvekili Tuncay Özkan, Ankara Masası Genel Yayın Yönetmeni Fatih Atik’in konuğu oldu. Özkan programda, Milli Görüş lideri eski başbakanlardan Necmettin Erbakan ile ilgili bir anısını paylaştı.

Özkan, Necmettin Erbakan’ın Ergenekon operasyonları döneminde cezaevine girdiğinde kendisine avukat gönderen ilk kişi olduğunu söyledi. Tuncay Özkan’ın Erbakan ile ilgili anısını anlatırken ağlaması dikkat çekti.

“Dört kez avukatlarını gönderdi”

Özkan şunları söyledi: “Cezaevine girdiğimde bana avukatını gönderen ilk kişi Erbakan Hoca’dır. Dört kez avukatını gönderdi, bir şeye ihtiyacım olup olmadığını sordu. Anlatırken tüylerim diken diken oluyor. Kara gün dostu olmak böyle bir şey. O kadar duygulandım ki anlatamam size. Herkesin size terörist muamelesi yaptığı o karanlık dönemde bir dost eli size ulaşıyor ve diyor ki; ‘Bir şeye ihtiyacın var mı kardeşim.’ Hiç unutamadığım zamanlar. Erbakan Hoca’mın bana uzattığı o ilk eli unutamıyorum. O büyük bir vefa. Allah gani gani rahmet eylesin.”

O dönem yaşadıklarını unutamadığını söyleyen Özkan şöyle devam etti: “Unutamıyorum. Erbakan Hocamın o ilk elini insan unutamıyor. O büyük bir vefa. Düşünsene; farelerle birlikte yemek yiyorsun, kanalizasyon boşa akıyor ve sen onu temizliyorsun falan. Seni birisi bir vefayla hatırlıyor ve sana bir el uzatıyor; bir şeye ihtiyacın var mı diye soruyor. Herkesin senden uzak durduğu bir yerde. Unutulur mu. Allah rahmet eylesin. Gani gani rahmet eylesin. Hocamızı anmış olalım.”

Özkan’ın açıklamaları şu şekilde:

“Et ve Süt Kurumu varsa niçin çocuklar aç kalsın?”

  • (Et ve Süt Kurumu’nun CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na randevu vermemesine ilişkin soru üzerine) ‘Yatağa, hiçbir çocuk aç girmemeli’ sloganı, bizim için sadece söylenmiş bir söz değil. Siyaset yapmamızın, bu alanda mücadele etmemizin hem eylemliliğimizin hem felsefemizin sloganı. Yatağa hiçbir çocuğun aç girmediği bir Türkiye’yi yaratmak. Sayın Genel Başkanımızın bu sloganı bizim siyasi düsturumuz oldu. Bu ülkenin çocukları yatağa aç girmemeli, ama yatağa aç giriyor. Genel Başkanımız bugün, bu çocuklar yatağa niye aç giriyor, Et ve Süt Kurumu varsa niçin çocuklar aç kalsın? Daha geçen ay ‘kasaplara değil de bize rağbet ediyorlar, biz ucuz satıyoruz’ diye fiyatları artırdılar ve çocuklar yatağa aç giriyor. Bu açlıkla mücadele etmek, sebeplerini araştırmak, çözüm önerilerimizi söylemek için kuruma gitmek istediğinde Sayın Genel Başkanımız kapıları kapatıyorlar, güvenlik görevlilerini çıkartıyorlar. Dünyanın herhangi bir diktatörlüğünde dahi bir ana muhalefet partisi lideri ‘niye böyle yapıyorsunuz’ diye sormaya gittiğinde kapıyı açarlar, buyur ederler, gereken bilgiyi verirler. Onda da bilgi varsa alırlar.

“İktidar o eli sıkmak yerine vuruyorsa iktidarda bir problem vardır” 

  • Biz randevu alıyoruz, gidiyoruz, açıklamamızı yapıyoruz. Biz kimseye hakaret ya da bir zorbalık içerisinde değiliz. Tam tersine, sadece kadın milletvekillerimiz vardı yanında ve sayın Hacer Foggo vardı. Yoksulluk ve dayanışma konusunda bizim ofisimizin koordinatörü olan arkadaşımız. Onun sözüyle söyleyeyim; ‘Çocuklara kaç telefonunuz var, diye sormayın. Kaç yaşındasın diye sorun; o yaşın olgunluğu, gelişimi için de mi ona bakın’ diyor. Yoksulluk çocuklarımızı yok ediyor, kuşakları yok ediyor. O yoksullara elinizi uzattığınızda, iktidar bu ele vuruyorsa, o eli sıkmak yerine; iktidarda bir problem vardır. Onun gitme zamanı gelmiştir. Bugün tablo ortaya koydu ki gitme zamanı gelmiş.

“Tarım Bakanı’na yurtdışında en iyi bizden ürün alan bakan diye ödül verdiler” 

  • (Tarım ve Orman Bakanı ve yardımcıları değişti. Tarım politikalarında bir değişiklik olur mu, sorusu üzerine) Yok düşünmüyorum. Zaten Tarım Bakan Yardımcısının da Fetullah Gülen ile fotoğraflarını gördüm. Bir değişiklik yok. Devam ediyorlar. Biri gidiyor, diğeri geliyor. Çok önemli değil. Seçime gitmeden bunu da değiştirirler. Çünkü gıda kıtlığı, gıda sorunu çok büyük bir problem. Birikmiş bir problem. Toprağı süreceksiniz, mazot lazım. Tohumu ekeceksiniz, para lazım. Gübreyi dökeceksiniz, borçlanabilmeniz lazım. Bütün bunları istemiyorsanız, çiftçinin faizini sileceğiniz bir düzen lazım. Adil bir düzen olacak, hakikatle karşı karşıya geleceksiniz; o zaman tamam, sorun yok. Ama siz düzeninizi ithal ikamesine dayamışsınız, ‘ben yabancı tohum şirketini, ben yabancı sebze, meyve üreticisini destekleyeceğim’ diyorsanız, buyurun, destekleyin. İşte Tarım Bakanı’na yurt dışında en iyi bizden ürün alan bakan, diye ödül verdiler, Bekir Pakdemirli’ye. Böyle bir düzende kıtlık biter mi, bereket olur mu?

“Bu Ümit Özdağ’ın ya da başkalarının işi değil” 

  • (Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ı Cumhurbaşkanlığı’na aday olarak çağrı yaptı. Yavaş, konuşmak istemediğini söyledi. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ise adaylığa ilişkin “Benim adayım Kemal Kılıçdaroğlu’dur” dedi.) Diyorlar ki CHP’nin, ana muhalefet partisinin içini biraz karıştırabilirsek bize fayda getirir diyorlar. Bizim hem İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız hem Ankara Büyükşehir Belediye Başkanımız… Bunlar liyakatli, bunlar topluma hizmet konusunda son derece birikimli…. Mansur Bey, siyaset konusunda da çok tecrübeli bir ad. Bu tür tuzaklara düşmez. İlla çekmeye çalışıyorlar tartışma ortamına. Ümit Özdağ’a teşekkür ederiz. Mansur Bey’e bizim verdiğimiz oranda değil, ama yaklaşan bir teveccüh göstermiş. Bu Ümit Özdağ’ın ya da başkalarının işi değil. Cumhurbaşkanını ne anketler belirleyecek ne de CHP’nin içini karıştırmak isteyen arkadaşlar belirleyecek. İşlerine baksınlar, biz işimizi biliyoruz. Zamanını biliyoruz. Hepsini zamanını gelince yapacağız. Her CHP’linin adayı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’dur. CHP’ye mensup bir insanın, bir üyemizin, bir yöneticimizin başka bir şey söylemesi mümkün mü?

“Sayın Genel Başkan, Millet İttifakı’nın adayı olursa mutlaka kazanır”

  • (Kemal Kılıçdaroğlu ile birlikte seçimi kazanıp, kazanılamayacağı üzerine yöneltilen soruya) Yüzde yüz kazanırız. Sayın Kemal Kılıçdaroğlu; toplumun ahlakını, erdemini, onurunu, şerefini, bilgisini, birikimini devletimizin bundan sonraki yolculuğunu düzenleyebilecek, temsil edebilecek çok güçlü bir aday olur. Sayın Genel Başkan, Millet İttifakı’nın adayı olursa, çünkü kararı orası verecek, mutlaka kazanır, yüzde 100 kazanır.

“Biz bu seçimi kazandık, ülkeyi biz yöneteceğiz” 

  • Biz, hep beraber, hangi yasayı getirirlerse getirsin, hangi çalışmayı yaparlarsa yapsınlar, YSK üzerinde hangi entrika planlarını düzenlerlerse düzenlesinler biz bu seçimi kazandık. Kazandık. Ülkeyi biz yöneteceğiz. Bizim hazırlığımız buna dair. Hangi bürokratını karşımıza çıkartmak istiyorsa çıksın, tartışalım. Sayın Genel Başkanımızın dediği gibi, er meydanı. Çıksın Sayın Genel Başkanımızın karşına, millet kim daha iyi yönetir, kim daha iyi bilgilere sahip; hep beraber görsün. Seçim Kanunu’nda arkasına saklanmaya, YSK’da entrika düzeni yaratmaya gerek yok. Türk demokrasisini, vatandaşın demokratik tercihini yaralamaya gerek yok. Çıkacaksın halkın karşısına. Halktan kaçarak, entrika ile bir yere varılamaz. Göreceğiz, bir yıl kaldı.

“Demirtaş barıştan yana” 

  • Selahattin Demirtaş, silahlı bir mücadeleyi savunmuyor ki. Selahattin Demirtaş, barıştan yana. Niye Selahattin Demirtaş’a bu zulmü yapıyorsunuz? Tek sözü için, ‘Seni başkan yaptırmayacağım’ dediği için. Sen başkan olabilirsin deseydi bugün Selahattin Demirtaş cezaevinde değildi. Ben bu faşizme karşı çıkıyorum. Adaletsizliği reddediyorum.

“Ben demokrasiyi savunuyorum” 

  • Silaha bulaşmamış, bu ülkenin askerine, siviline herhangi bir şekilde bir silah doğrultmamış; fikriyle benim gibi düşünmemiş, karşımda yer almış o insanları dinlemeyi, anlamayı ve o insanların kendini ifade etmesini bir hak olarak görüyorum. Ben demokrasiyi savunuyorum. Bu Cumhuriyeti demokrasi ile taçlandırmadığımız zaman hiçbirimizin geleceği aydınlık olamaz.

About Author

Ahmet

Ahmet

Related Articles

TÜM HABERLER