A3 Haber

Savcılık “sıradan” dedi: Serkan Kurtuluş’un anlattıkları “bazen” mi delil sayıldı?

Savcılık “sıradan” dedi: Serkan Kurtuluş’un anlattıkları “bazen” mi delil sayıldı?

Savcılık “sıradan” dedi: Serkan Kurtuluş’un anlattıkları “bazen” mi delil sayıldı?
Nisan 25
07:27 2022

Gazeteci Süleyman Gençel 11 Kasım 2013’de İzmir Konak’ta bulunan üyesi olduğu derneğin merkezinin yer aldığı iş hanında üç kişinin fiziki saldırısına uğradı.
Kemeraltı Polis Merkezi’ne giderek durumu anlatıp şikayetçi oldu.
Gençel ifadesinde; işyerinin bulunduğu kata gelerek bir avukatı soran üç kişinin kendisine saldırdığını, gazeteci olması nedeniyle son bir haftadır yazdığı yazılardan dolayı AKP yöneticilerin azmettirdiğinden şüphelendiğini ve şikayetçi olduğunu söyledi.
Gençel ile birlikte olay yerinde bulunan Nihat Alparslan işyeri çevresindeki esnafın güvenlik kamera kayıtlarına bakarken üç kişinin kaçarken görüntülerine rastladı.
Alparslan’ın izlediği kamera kayıtları, ertesi gün aynı işyeri sahibi tarafından Süleyman Gençel ve görgü tanığı Nivent Kurtuluş’a verilmedi.
Gerekçe olarak da “Senin Nükhet Hotar ve AKP ile sorunun varmış bu yüzden kayıtları veremeyiz” dediler.

Süleyman Gençel’e işyerinde saldırarak darp eden üç kişinin soruşturması Kemeraltı Polis Merkezi tarafından 2013/1672 fezleke numarası ile İzmir Cumhuriyet Savcılığı’na gönderildi.
Soruşturma evrakını inceleyen savcılık, 17 Mart 2014’de suç failinin zamanaşımı süresince devamlı ve sıkı bir şekilde araştırılarak suç delilleri ile birlikte yakalanmasını, zamanaşımı süresi sonuna kadar birer yıllık süreler zarfında yapılan işlem hakkında bilgi verilmesini ve şüpheli yakalandığında en kısa sürede nöbetçi Cumhuriyet Savcısı’na bilgi verilerek alınacak talimata göre işlem yapılmasına karar verdi.

Aradan yıllar geçti.
Süleyman Gençel’in şikâyeti üzerine açılan soruşturmada herhangi bir ilerleme kaydedilmemişken ilginç bir olay yaşandı.
İzmir polisinin düzenlediği operasyonla ortaya çıkarılan Serkan Kurtuluş liderliğindeki suç örgütü soruşturmasında gözaltına alınanlardan bazılarının ifadesinde “gazetecinin dövdürülmesi” olayı yer aldı.
Bu ifadeyi veren, Serkan Kurtuluş’un kadın arkadaşı olduğu iddia edilen Ilgın Şentürk idi.
Şentürk 2016/92489 sayılı soruşturma dosyasında savcılığa verdiği ve iddianameye yansıyan ifadesinde, “Çeşmede bulunduğum sırada Serkan Kurtuluş bana Süleyman Gencer isimli gazeteciyi adamlarından Lider Camgöz ve yanındaki ismini bilmediğim kişilere darp ettirdiğini anlattı. Ben kendisine neden böyle bir şey yaptın diye sorduğumda, bana Ahmet Kurtuluş ve Okçu Ailesinden Cemil Okçu’nun bu işi yapmasını istediklerini, bu şekilde isim yapacağını, bu olayın kendisine prestij kazandıracağını, hatta bu olaydan öncede kendisine olaya ait kamera görüntülerinin de saklanacağı konusunda her türlü planın ve teminatın yapıldığını anlattı” dedi.

Kamuoyunun “FETÖ BORSASI” diye bildiği ve İzmir 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde süren dava dosyasındaki bu ifade hiç dikkat çekmedi.
Oysa daha iki yıl önce İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı Kemeraltı Karakolu’ndan “sıkı bir şekilde araştırılmasını” istemişti.
Demek ki sıkı şekilde araştırmamıştı.
Öyle olsa Ilgın Şentürk’ün ifadesi üzerine soruşturma yeni bir boyut kazanabilirdi.

Zaman aktı gitti.
Serkan Kurtuluş önce Gürcistan’a, oradan Ukrayna’ya, oradan da Kolombiya’ya geçti.
Kolombiya’dan gittiği Arjantin’de Interpol tarafından yakalandı.
Halen Türkiye’nin iade isteği üzerine Arjantin’de tutuklu olarak yargılanıyor.

Ilgın Şentürk’ün ifadesi ve Serkan Kurtuluş’un Gürcistan’a gittikten sonra sosyal medya hesaplarından “gazetecinin dövdürülmesi” olayıyla ilgili paylaştıkları üzerine görüşmeye karar verdik.
Kurtuluş ile sosyal medya üzerinden görüştükten sonra Yunanistan’da buluşmak üzere sözleştik.
Buluşma yeri ve zamanı kendisi bildirecekti.
Sonrası sessizlik ve pandemi ile birlikte gelen yasaklar.

Serkan Kurtuluş Arjantin’de tutuklandıktan sonra İspanyol kökenli bir gazeteci ile görüştü.
Görüşmenin ardından gazeteciye ulaştık ama yardım edemeyeceği yanıtını aldık.
Israrlı takibimiz sonrası Serkan Kurtuluş’a ulaşmayı başardık.
Arjantin’de ceza evlerinde “kontörlü telefon” kullanmak serbest.
Gün içinde istediğiniz kişiyle istediğiniz süre telefonla görüşebiliyorsunuz.
Nihayetinde Serkan Kurtuluş ile tutuklu bulunduğu Arjantin cezaevinden telefonla iki saati bulan telefon görüşmesini yaptık.
a3haber.com internet sitemizde Serkan Kurtuluş ile yaptığımız bu görüşmenin ayrıntılarını bulabilirsiniz.

Serkan Kurtuluş telefon ile yaptığımız röportajda gazeteci Süleyman Gençel’e saldırı olayının ayrıntılarını anlattı.
Hatta o anda yanında bulunan ve beraber tutuklandıkları Lider Camgöz’e de kimi konuları doğrulatarak yanıtlar verdi.
Serkan Kurtuluş’a göre Süleyman Gençel’in “dövülmesini” dönemin AKP Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili, şimdinin Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörü Nükhet Hotar istemişti.
Bu istek dönemin AKP İzmir İl Başkan eski Yardımcısı Ahmet Kurtuluş tarafından Serkan Kurtuluş’a bildirilmiş, Seran Kurtuluş’un talimatı ile de Lider Camgöz ve yanındaki iki kişi tarafından gerçekleştirilmişti.

İlginç gelişmeler sürüyordu.
Serkan Kurtuluş’un kadın arkadaşı olduğu söylenen ve savcılık ifadesiyle gazeteci Süleyman Gençel’e yapılan saldırıyla ilgili ilk bilgi veren kişi olan Ilgın Şentürk, yine a3haber.com’da yayınlanan dönemin İzmir İstihbarat Müdürü ve “FETÖ BORSASI” davası sanıklarından Kudret Dikmen ile yaptığı ve kaydettiği telefon görüşmesinde yine Nükhet Hotar ismi geçiyordu.
Bu arada Nükhet Hotar da avukatı aracılığı ile 2 Ocak 2020’de savcılığa başvurarak tehdit, iftira, şantaj ve suça iştirakten suç duyurusunda bulundu.
Suç tarihi olarak 30 Ocak 2019 Saat 01.30 gösterildi.
Başvuruda 380635619175 numaralı telefondan gönderilen sesli mesajda, “Biliyorsunuz bu gazeteciyi bize vurdurttunuz, ona suikast düzenlettirdiniz. Ondan sonra başka olayların içine bizi soktunuz Ahmet Kurtuluş ile beraber. …Bütün bu olayların başında sen varsın… Benim paramı vereceksiniz…” dendiği ve bunların asılsız, gerçeğe aykırı …çabaların ürünü olduğu belirtildi.
Başvuru üzerine harekete geçen savcılık, Hotar’a sesli mesaj yollayan Ukrayna telefon numarasının Serkan Kurtuluş’a ait olduğunu “tespit etti” ve dava açtı.

Bu gelişmeler yaşanırken gazeteci Süleyman Gençel de avukatı Samet Tekin aracılığı ile elde ettikleri deliller ile birlikte İzmir Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulundu.
Gençel, Serkan Kurtuluş ve Lider Camgöz ile birlikte Nükhet Hotar’dan da şikayetçi oldu.
Avukat Samet Tekin tarafından yapılan başvuruda sözü edilen üç kişi hakkında kamu davası açılması talep edildi.

Savcılık soruşturmayı açtı.
14 Şubat 2022 tarihli savcılık yazısına göre, “yapılan araştırma sonucu Fatma Seniha Nükhet Hotar hakkında 2020/93034 sayılı dosyada yürütülen tahkikat neticesinde şahıs hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği anlaşılmakla…” denildi.
Böylece geriye iki kişi kaldı, Serkan Kurtuluş ve Lider Camgöz.
Bu arada Süleyman Gençel ve avukatı Samet Tekin karara itiraz etti.
İtirazların reddedilmesi üzerine de sonucu Anayasa Mahkemesi’ne taşıdı.

Savcılığın Nükhet Hotar hakkında verdiği “takipsizlik” kararı sonrası yaşanan gelişmeler de oldukça ilginç.
İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı 2022/875 sayılı ile Serkan Kurtuluş ve Lider Camgöz hakkında iddianame hazırladı.
İddianamede, “Evraklar birlikte değerlendirildiğinde üç sahsın müştekinin çalıştığı büronun olduğu binaya girdikleri, burada bir avukat aradıklarını söyledikleri, müşteki ile aralarında yaşanan tartışma neticesinde müştekiyi darp ettikleri… yapılan kolluk araştırmasında şüphelilerden ikisinin Lider Camgöz ile Serkan Kurtuluş olduğunun tespit edildiği…” denildi.
Kolluk kuvvetlerinin nasıl bir araştırma yaptığına dair bir belge ise yok.
İddianame İzmir 52. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi.

Buraya kadar gazeteci Süleyman Gençel’e düzenlenen “saldırıyı” özetlemeye çalıştım.
Sürecin geldiği son nokta şimdilik burası.
Ancak benim de görüştüğüm hukukçuların da kafasında soru işaretleri var.
Nedir bu soru işaretleri?
Savcılık iddianamesinde “üç sahsın müştekinin çalıştığı büronun olduğu binaya girdikleri, burada bir avukat aradıklarını söyledikleri, müşteki ile aralarında yaşanan tartışma neticesinde müştekiyi darp ettikleri” denilerek saldırı “sıradanlaştırıyor” mu?
Nükhet Hotar’ın avukatı ile yaptığı başvurusunda belirtilen telefon numarasının Ukrayna olduğunu Google’a girseniz bulursunuz.
Peki o numaranın Serkan Kurtuluş’a ait olduğunu kim belirledi?
Şikâyet dilekçesinde hiçbir isim yok, eğer numaranın sahibi soruşturma aşamasında belirlendi ise bunun somut delili nedir ki Serkan Kurtuluş hakkında dava açılıyor?
Eğer delil Serkan Kurtuluş’un açıklamaları ise, o zaman Serkan Kurtuluş’un açıklamalarından bazıları delil kabul edilirken bazıları (örneğin a3haber.com’a yaptığı açıklamalar) delil kabul edilmiyor mu?
Eğer Nükhet Hotar’ın kendisine gelen ses kaydındaki sesin Serkan Kurtuluş’a ait olduğu yönünde bir ifadesi varsa, bu ifade Serkan Kurtuluş’u tanıdığının da delili değil mi?
İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 5 Şubat 2021’de verilen ayırma kararına göre saldırının Serkan Kurtuluş’un talimatı ile Lider Camgöz ve iki arkadaşı tarafından gerçekleştirildiği belirtilirken, düzenlenen iddianamede ise neden Serkan Kurtuluş da saldırganlar arasında gösterildi?
Aynı ayırma kararında azmettirici olarak iddia edilen Nükhet Hotar için “…Halen Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörü olarak görev yaptığı” denilerek sıfatına vurgu yapılıp olayın dışında tutulmaya çalışıldığı ve bunun da Anayasa’nın 10. maddesinde belirtilen “Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir” cümlesine aykırı değil mi?
Serkan Kurtuluş’un a3haber.com’da verdiği röportajda gazeteci Süleyman Gençel’in ev adresinin ayrıntılarını vermesi ve bunu da yanında bulunan Lider Camgöz’e sorarak yapmış olması kayıtlarda varken ayırma kararında neden “Lider Camgöz’ün bu konuda bir açıklamasının dahi olmadığı” denildi?
Ve en önemli soru.
Serkan Kurtuluş, Süleyman Gençel’e neden “saldırı” emrini verir?
Hayatında hiç tanımadığı birine durup dururken “kızmış” olabilir mi?

Bir gazeteciye saldırı olayının ayrıntılarını okudunuz.
Dava elbette sürüyor ve adalet tutunacağımız tek dal.
Sonuç ne olur onu da adalet bilir artık.

About Author

Serdar Öztürk

Serdar Öztürk

Related Articles

TÜM HABERLER