Site icon A3 Haber

Eğitim Sen’den Milli Eğitim Bakanlığı’na karne: Tüm dersler “sıfır”!

Eğitim Sen, yıl sonunda Milli Eğitim Bakanlığı’nın karnesini hazırladı. Eğitim Sem parasız, eşit, bilimsel, anadilinde eğitimden öğretmenlerin özlük haklarına kadar bakanlığı sınıfta bıraktı.

Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen), genel merkezinde yaptığı basın toplantısında “2021-2022 Eğitim Öğretim Yılı Sonunda Eğitimin Durumu” raporunu ve Milli Eğitim Bakanlığına (MEB) verdiği karneyi kamuoyuyla paylaştı.

Eğitimin niteliğinde yaşanan gerilemenin sürdüğüne dikkat çekilen raporda, eğitimde ticarileşme ve eğitimi dinselleştirme uygulamaları, çocuk ve gençlerin dini cemaat ve vakıfların kreşlerine ve yurtlarına yönlendirilmesi, çocuklara yönelik taciz ve istismar vakalarının artması, mülakata dayalı sözleşmeli öğretmenlik ve ücretli öğretmenlik uygulamasının sürmesi gibi çok sayıda sorunların geçtiğimiz öğretim yılına damgasını vurduğu belirtildi.

“Piyasacı ve dini merkezli eğitim çocukları etkiledi”

Eğitimin temel sorunlarına yönelik çözümsüzlük politikalarının bizzat iktidar ve MEB eliyle yapılan yasal düzenlemeler ve fiili dayatmalar eşliğinde sürdürüldüğü belirtilen raporun devamında şu ifadelere yer verildi:

Ülkedeki dilsel, kültürel ve inanç çeşitliliğin eğitim programlarında ve ders kitaplarında hiç yansıtılmadığı belirten Eğitim Sen, “Eğitim sisteminde ve toplumsal yaşamda benimsenen tekçi anlayış, farklı inanç, kimlik ve mezhepleri yok saymayı, onları ve taleplerini görmezden gelmeyi ısrarla sürdürmektedir. Türkiye’nin kamusal, laik, bilimsel eğitim konusunda olduğu gibi, anadilinde eğitim konusundaki olumsuz sicilini ısrarla sürdürmesini de anlamak mümkün değildir” ifadelerini kullandı.

Dini cemaatler üzerinden okullar kuşatılıyor

Okullardaki dinselleşmenin hızla artarak kaygı verici boyuta ulaştığına dikkat çekilerek şunlar söylendi:

Çocuk haklarına yönelik tehditler sürüyor

Çocuk Haklarına Dair Sözleşmenin dünya genelinde en çok sayıda ülke tarafından kabul edilen insan hakları belgesi olma özelliği taşıdığı belirtilirken, Türkiye 1995 yılında Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin bazı önemli maddelerine çekince koyarak çocuklar arasında etnik köken, din ya da kültüre dayalı ayrımcılık yapılmasını meşrulaştırmıştır” denildi.

Türkiye’deki mevcut sistemin çocukların sahip olduğu heyecan, merak ve yaratıcılıktan korkması sebebiyle çocukların devlet politikalarıyla sosyal yaşamdan uzaklaştırıldığı belirtilirken, otizmli çocuklara yönelik olduğu gibi, özel eğitim alanındaki çocukların da sık sık ayrımcı ve dışlayıcı uygulamalarla karşı karşıya bırakıldığı ifade edildi.

Çocuk işçiliğin önü açılıyor

Eğitimdeki 4+4+4 düzenlemesi, çıraklık ve stajyerlik uygulamalarının çocukların eğitimden uzaklaşmasına ve işçi olarak çalışma yaşamına sürüklenmesine neden olduğu belirtilirken devamında şunlar belirtildi:

Yüzbinlerce Suriyeli çocuk okula gidemiyor

Yaşanan yoğun göç sonrasında yüzbinlerce Suriyeli çocuğun eğitim hakkından yararlanamadığına yer verilen raporda şunlar söylendi:

Özel okullar devlet eliyle destekleniyor

Piyasacı eğitim sistemiyle öğrenci ve velilerin müşteri haline getirilmek istendiğine vurgu yapılırken, “Bu durum toplumsal eşitsizliği ve toplumdaki sınıf farklılıklarını daha da derinleştirmekte, aynı okul içinde sınıflar, aynı bölgede okullar, farklı bölgeler, birbirleriyle rekabet içine sokularak eğitim hizmetleri rekabetçi piyasa kurallarına göre düzenlenmektedir” denildi.

Devlet desteği ile özel okulların güçlendirilmesi politikasının izlendiği ifade edilen raporda “MEB’in her yıl açıkladığı örgün eğitim istatistikleri, devlete ait ilkokul ve ortaokul sayısının azaldığını, özel ilkokul, ortaokul ve lise sayısının ve bu okullara yönlendirilen öğrenci sayısının dikkat çekici bir şekilde artmaya başladığını göstermektedir. Velilerin çocuklarını özel okullara yöneltmesinde özellikle devlet okullarında yaygınlaşan yoğun dinselleşme pratiklerinin belirleyici olduğunu belirtmek gerekir” ifadelerine yer verildi.

Eğitim bütçesinin eğitim kurumlarında yaşanan eşitsizlikleri ve temel ihtiyaçları görmezden gelen bir bütçe olduğu ifade edilen raporda “2022 MEB bütçesi 189 milyar 11 milyon lira; yükseköğretim bütçesi ise 57 milyar 740 milyon lira olarak belirlenmiştir. Eğitim bütçesinin her yıl oransal olarak arttığı söylense de MEB bütçesinin milli gelire oranı yüzde 2,6’dan yüzde 2,4’e; yükseköğretim bütçesinin milli gelire oranı ise yüzde 0,8’den, yüzde 0,73’e gerilemiştir” denildi.

Öğretmenlik Meslek Kanunu taleplerimizi içermiyor

Öğretmenlik Meslek Kanununun (ÖMK), tüm itirazlara rağmen 3 Şubat’ta TBMM’de kabul edildiğini belirten Eğitim Sen, raporda şu ifadeleri kullandı:

Yandaş atamalar tüm hızıyla sürüyor

KHK ihraçları sorunu çözüm bekliyor

OHAL sürecinde ihraç edilen kamu emekçilerinin çok ciddi zorluklarla karşı karşıya kaldığı belirtilen raporda şu ifadelere yer verildi:

Exit mobile version