A3 Haber

Avukatlarının Levent Göktaş hakkındaki teşhisi: Tahliye koması | SERDAR ÖZTÜRK YAZDI…

Avukatlarının Levent Göktaş hakkındaki teşhisi: Tahliye koması | SERDAR ÖZTÜRK YAZDI…

Avukatlarının Levent Göktaş hakkındaki teşhisi: Tahliye koması | SERDAR ÖZTÜRK YAZDI…
Temmuz 29
07:42 2022

Doç. Necip Hablemitoğlu cinayetinin “azmettiricisi” olduğu iddiasıyla gözaltına alınacakken firar eden emekli Özel Kuvvetler Albayı Levent Göktaş henüz yakalanamadı.
Göktaş’ın olduğu iddia edilen sosyal medya hesabından paylaştıkları pek çok konuda olduğu gibi hem gazetecileri hem vatandaşları hem de siyasileri ikiye hatta üçe böldü.
Kimileri “sahte” dedi kimileri “pazarlık” dedi kimileri ise istihbarat “tuzağı olarak adlandırdı.

Emekli Albay Levent Göktaş’ın ismi Türkiye Ergenekon davası ile tanıdı.
Göktaş bürosunda yapılan aramanın ardından 7 Ocak 2009’da gözaltına alındı ve sonrasında İstanbul’da tutuklanarak Silivri Cezaevi’ne gönderildi.
Göktaş’ın duruşmalar sırasında yaşadığı ve tartışma yaratan önemli bir girişimi var.
Ek ifade verme isteği.

Kendisine verilen “tahliye” garantisi nedeniyle yaşanan, Göktaş’ın da “kabul etmediği” ek ifade tartışmasında önemli detaylar var.
Ergenekon Davası’nın 9 Temmuz 2010’da yapılan 8. celsesinde mahkemenin üye hâkimi Sami Haşılıoğlu Göktaş’ın ek ifadesinden söz açtı.
(Sami Haşılıoğlu’nun 15 Temmuz başarısız darbe girişimi sonrası halen “firari” olduğunu, Yargıtay’da görülen Ergenekon Davası hâkim ve savcılarının yargılandığı dosyanın sanıkları arasında ve “Marmara Bölge Yargıçlar İmamı” olduğu iddiasını belirteyim.)

Haşılıoğlu’nun gündeme getirdiği “ek ifade” sonrası, Levent Göktaş’ın avukatı (aynı zamanda Ergenekon sanığı) Gazi emekli Üsteğmen Serdar Öztürk aynen şöyle söylüyor:
“… Levent Göktaş’ın o dönemde psikolojisi çok, haksızlığa uğramış adam hayatında karakola gitmemiş bir adam avukat. Ömrü hayatı dağlarda geçmiş şimdi böyle siz bir dağ aslanını hücreye kapatırsanız, yaşayamaz psikolojisi darmadağın olmuş sırf çıkmak için tahliye olmak için her şeyi yapmaya hazırdı. Onun bu psikolojik durumundan istifade ettiler. Oradaki hiçbir şey doğru değil benim anlattıklarım doğru…”
Öztürk, Göktaş’ın “tahliye” olmak için bozulan psikolojisinden yararlanıldığını söylüyor.

Sadece Avukat Serdar Öztürk söylemiyor.
Göktaş’ın diğer avukatı Celal Ülgen de Levent Göktaş’ın bozulan psikolojisine dikkat çekerek durumunu şöyle özetliyor:
“Müvekkillerimiz tutuklandığı zaman ilk tutuklandıkları günler, her an bu adaletsiz ve bu haksızlık bitecek ve tahliye olacakları umuduna kapılırlar önceleri bu umut çok yüksektir gözlerinde ışıltılar vardır. Ama giderek süre uzadıkça o gözlerindeki parıltı yok olmaya sönmeye başlar ve tamamen kaybolur. Bunu bir avukat olarak hissedersiniz öyle bir noktaya gelir ki artık geri dönüş başlamıştır artık tahliye olacağı umudu kesilmiştir. Buna mahkûmlar tahliye koması denir. Tahliye komasına girdikten sonra bir tutuklu artık ne yapacağını, nasıl davranacağını bilemez duruma gelir, bilinç kaybolur, akıl gider ve hangi rüzgâr kuvvetliyse onun yönüne kapılır.”
Tecrübeli Avukat Celal Ülgen’e göre Levent Göktaş “tahliye koması” yaşamaktadır.
Ek ifade verme isteği de bundandır.

Peki Levent Göktaş “ek ifade” vermeye nasıl karar verdi?
Yine duruşma tutanağına yansıyanlara göre Göktaş’ı buna ikna eden yine bir avukat.
O isim de yine silahlı kuvvetlerden emekli Avukat Abdullah Kaya.
Sanık/Avukat Serdar Öztürk’ün “ek ifade” vermesi karşılığında Levent Göktaş’ı “tahliye” olacağına ikna ettiğini iddia ettiği Abdullah Kaya ise durumu reddetmedi.
Kaya, “Aleyhine haberler çıkması üzerine savcılığa dilekçe sunarak Levent Göktaş’ın ek ifade vermesini talep ettiklerini, savcılıkta ek ifade verirken yanında bulunduğunu ve Göktaş’ın dokuz sayfalık ek ifade verdiğini” söyledi.
Sonuçta mahkeme başkanı “ek ifadeyi” kabul etmedi, Göktaş’ta “tahliye” olmadı.
Emekli asker/Avukat Abdullah Kaya ile ilgili birkaç bilgi daha vererek bu kısmı tamamlayayım.
Ergenekon’dan sonra “Islak İmza” davasında da “tanık” olarak ifade veren Abdullah Kaya, Fenerbahçe Kulübü hakkında açılan “şike” davasında da Aziz Yıldırım’ın avukatı.
Kaya aynı zamanda Türkiye Gençlik Birliği (TGB) eski Genel Başkanı Çağdaş Cengiz ile 12 arkadaşının Eminönü’nde Amerikan askerlerinin başına çuval geçirmesiyle ilgili yargılandığı davada üç ABD’li askerin avukatlığını yaptı.
Kaya o davada TGB üyelerinin ikişer kez cezalandırılmasını istedi.

Aradan yıllar geçti.
Levent Göktaş Hablemitoğlu Cinayeti’nden aranırken firar etti.
Ardından kaleme alınan yazılarda Özel Kuvvetler Komutanlığı MAK (Muharebe Arama Kurtarma) Komutanlığı yaptığı, üç kez devlet üstün cesaret ve feragat madalyasına sahip olan tek kişi olduğu yazıldı.
Göktaş adına açıldığı iddia edilen Twitter hesabından şu paylaşım yapıldı: “Siz korunaklı konaklarda kalırken ben sırt çantası ile orada burada geziyordum. K**** kursağında büyüyenler uyumayın lan uyumayın o tuğlayı yarın çekiyorum. Altta kalanın canı çıksın!”
Sonrası malum, hesap ertesi gün ailesinin isteği ve avukatlarının talebi ile kapatıldı.

Bütün bunlardan sonra sizin gibi benim de aklıma sorular geldi.
Özel Kuvvetler Komutanlığı’nda MAK komutanlığı yapmış, üç madalyalı, sırtında çantasıyla aylarca dağda bayırda çatışmaya giren Levent Göktaş nasıl olurda birkaç hafta cezaevine kaldıktan sonra “tahliye koması” yaşar?
O kadar ağır eğitim alan böylesine yetişmiş biri, hadi diyelim düşman eline düştü, üç gün ya da üç hafta sonra bildiklerini “ek ifade” ile tıkır tıkır anlatmaz mı?
Özel Kuvvetler’de “psikolojik harp” ya da “esir düşme” ile ilgili hiç mi eğitim almadı?

Ve aynı celsede yaşanan bir başka ayrıntı.
Ergenekon Davası’nın sanığı, aynı zamanda Levent Göktaş’ın avukatı Gazi Üsteğmen Serdar Öztürk aynı celsede Göktaş’ın avukatlık bürosunda yapılan arama ile ilgili şu bilgiyi veriyor:
“Aramadan sonra Levent Göktaş’ın silahı ve bazı şahsi dokümanları bana verildi çantalarla aramadan sonra içinde herhangi hukuk dışı bir şey yok olsaydı alırlardı bu çantaları istiyor. Çantaların içinde Levent albayın işte avukat olarak yaptığı Kırgızistan’la bir sözleşmesi var takdirnameleri filan var nerede ne zaman görev yaptığına ilişkin bazı dokümanlar var.”

Kırgızistan’da yaptığı sözleşme…
Silahlı Kuvvetler’den emekli olduktan sonra avukat olarak çalışmaya devam eden Levent Göktaş, Kırgızistan’da bir kişi ya da kurumla sözleşme yapmış.
Ne zaman?
2009 ya da 2010.
Kırgızistan’ı nereden anımsıyoruz?
Levent Göktaş ile birlikte Hablemitoğlu Cinayeti soruşturmasında adı geçen ve Ukrayna’da yakalanıp Türkiye’ye getirilen eski Özel Kuvvetler subayı Nuri Gökhan Bozkır’dan.
Bozkır özellikle Orta Asya Türk Cumhuriyetleri’nden topladığı silahları Özgür Suriye Ordusu’na aktardıklarını anlatmıştı.
En çok ilişkide oldukları ülkenin de Kırgızistan olduğunu söylemişti.
Demek ki Kırgızistan “ticareti” 2010 yılına kadar gidiyor.
Üstelik aynı özel birlikte görev yapmış iki isim tarafından iyi biliniyor.

Levent Göktaş’ın silahlı kuvvetlerden ayrıldıktan sonra avukat olarak Koç ailesinin damadı İnan Kıraç, şu anda Amerika’da tutuklu Sezgin Baran Korkmaz ile ilişkileri malum.
Hatta “Firari Levent Göktaş’ın herkesi şaşırtan müvekkilleri” başlıklı yazımda Göktaş’ın CHP’li Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu’nun da avukatlığını yaptığını, bu tavsiyenin de eski bakanlardan Mehmet Ağar tarafından sağlandığını yazdım.
Karmakarışık ilişki ağları gibi görünen bu ortaklıklar aslında bizi “derin devlet” denen o karanlık yapıya götürüyor.
Beş benzemezin bile biraraya gelebildiği karanlık koridorlar ise zamanı geldiğinde iki kelime ile açıklanabiliyor.
Tahliye koması…
Bana göre Levent Göktaş şu anda da komada.
O yüzden her an “ek ifade” verebilir ve birilerini de komaya sokabilir…

About Author

Serdar Öztürk

Serdar Öztürk

Related Articles

TÜM HABERLER