Gezi davasında ağırlaştırmış müebbet hapis cezası alan ve tutuklu bulunan iş insanı Osman Kavala’ya “casusluk” suçlaması yöneltilmesine gerekçe olarak gösterilen akşam yemeğine dair Henri Barkey, “18 Temmuz gecesi Aslı’yla yemek yedim. İki gün sonra ABD’ye döndüm. Kiminle yemek yediğimi saklamadım” açıklamasını yaptı.

Gezi davasında ağırlaştırmış müebbet hapis cezası alan iş insanı Osman Kavala’ya “casusluk” suçlaması yöneltilmesine gerekçe olarak gösterilen akşam yemeğini gazeteci Aslı Aydıntaşbaş’la yediğini duyuran Henri Barkey, “Kavala’nın çevresi de Aslı Aydıntaşbaş’a çok kızgın” dedi.

Tele 1’de Gündem Özel programına katılan Barkey, Osman Kavala’nın avukatlarının kendisiyle konuşması gerektiğini ifade etti.

“Bu açıklamayı yapmamın sebebi çok basit”

Barkey şunları söyledi:

“2016 herkes biliyordu Aslı Aydıntaşbaş ile yemek yediğimi, Osman Kavala ile karşılaştığımı. Bu gizli bir şey değildi. AKP medyası her zaman Osman ve iki başka kişi ile yemek yediğimi iddia etti. Kimse gelip bana kiminle yemek yediğimi sormadı. “Osman’la yemek yedin mi?” demedi. İddianameye baktım Aslı’nın ismi yoktu.

Osman Bey’in avukatları, savcıdan benimle müteala yapmasını istedi, mahkeme reddetti. Madem beni ajanlıkla, darbecilikle, Osman ile birlikte çalışmakla suçluyorsunuz, benimle neden konuşmuyorsunuz. Çok tuhaf bir olay. Siyasi bir dava bu, Osman’ı içeride tutmak için bunu yapıyorlar.

Aslı’nın ismini tek başıma kendim ifşa etmek istemedim. Türkiye’de kimse bana sormadı zaten. Bazı arkadaşlarım biliyordu, Aslı ile yemek yediğimi söylemiştim. Aslı “manidar” diyor. Bu açıklamayı yapmamın sebebi çok basit.

Aslı “ben orada değildim” demeye başladı. Ardından bana duyumlar gelmeye başladı, benim hakkımda ağır şeyler söylemeye başladı. Benim arkadaşımdı o, ona karşı hiçbir şey yapmak istemedim.”

“15 Temmuz’da neden İstanbul’daydı?”

Barkey, “bu iddianame benim akademik kariyerimi zedeledi. Ayrıca Türkiye’den kimse benimle konuşmuyor. Korkuyorlar. Akademik kariyerim zedelendi. Çok çekiyorum bu yüzden” dedi.

15 Temmuz’da tesadüfen İstanbul’da olduğunu söyleyen Barkey, “Büyükada’daki konferansın hazırlanışı aylar sürdü. Bu konferans Orta doğu’daki ülkelerin Obama’nın İran anlaşmasına reaksiyondu. Orta Doğu’dan insanları Washington’a getirmek yerine İstanbul’a getirdim” diye konuştu.

“Neden suçlamaların hedefinde?”

Barkey şöyle devam etti:

Amerika’dan gelen herkes zaten CIA ajanı. Graham Fuller ile kitap yazmam neden olmuş olabilir. Graham ile arkadaş olduğumda devlet ile çalışmıyordu. Uluslararası konsey o zamanlar bütün istihbarat örgütlerinin analizlerini toplayıp kendi analizini yapıp Beyaz Saray’a ya da çeşitli ülkelerin dışişleri bakanlığına gönderiyordu.

Türkiye’de herkes ulusalcı olsun İslamcı olsun her şeye komplo olarak bakıyor. Bizim sistem, Amerika sistemi çok değişik bir sistem. Devletten emekli olduktan sonra dışarıda birçok kurumun başına geçen insan var. Bu gayet normal bir şey bizim için.

Ben 18’inde Aslı ile yemek yedim. 19 sabahı Amerika’ya döndüm. 21’nde Türkiye gazetesi benim hakkımda iddiaları yazmaya başladı. İlginç olan Türkiye gazetesinde benim hangi gün pasaportla girip çıktığımı yazdı. Bu bilgileri onları devlet verdi. İddianamede de çok belli oldu. Bence beni ajanslıkla suçlayarak sanki bunu Amerikan hükümeti yapmış gibi Amerika’yı suçlamak istediler.

AKP’ye destek süreci

AKP’nin ilk 3 senesi muazzam bir demokratikleşme hareketi oldu. Avrupa Birliği bunu çok iyi karşıladı. Amerika hükümeti de çok iyi ilişki kurdu. Ben bir üniversitenin profesörüyüm. Washington’da tanınan bir eksperim. Keşke benim fikirlerimi alıp uygulasaydı Amerika. Ben Amerika’nın Türkiye politikasını eleştiriyorum.

3 sene hata yaptığımı düşünmüyorum. Böyle bir politika izleyen harekatı desteklerim. Benim ilk hatıralarımdan bir tanesi 27 Mayıs 1960. Evimizin karşısında bir tank vardı. Ben hep darbelere karşı olmuşumdur. AKP’nin o zaman yaptığını ben takdir ettim. 2007’den sonra AKP’de değişim oldu.

O iddianameyi okuduğunuzda sizin Türk vatandaşı olarak utanmanız lazım. Muazzam uydurmalar var.

Aslı Aydıntaşbaş neden iddianame yok?

Aslı 2019 senesinde Washington’a geldi. Buluştuk mu buluşmadık mı tam hatırlamıyorum. Bundan 4 ay önce bir zoom toplantısında bir araya geldik. Hatta o geceden sonra ilk buluşmamız diye mesaj attım. ‘haaahaa’ diye yanıt verdi. Aslı ile her konuda konuşuruz. Çok iyi geçinirdik. Bugün geldiğimiz duruma üzülüyorum ama kendisi yarattı bu durumu.

Savcılar biliyordu kendisini kiminle yemek yediğini diyor Osman Kavala. Osman Bey’in o akşam iki tane Avrupalı arkadaşı vardı. Onlarla yemek yiyordu.

Niye savcılar soruşturmadılar? Osman Bey’in niye yaptığını ben bilemem. Zaten çok iyi tanımıyordum. Kız kardeşimin çok iyi arkadaşıdır. Fakat zavallı adam… Bunu kullandılar. O olmazsa başka bir şey kullanacaklardı.

“FETÖ ile ilişkisi var mı?”

Cemaat bir zamanlar çok saygın bir örgüttü. Erdoğan’ın kendisi çalıştı cemaatle. Bir de ona sorun cemaatçi mi diye? Ben araştırmacıyım herkesle görüşürüm. Bir kere Fethullah Gülen ile görüştüm. O zamanlar Virginia’da oturuyordu. Bir iki saat görüştük. Daha sonra ben de görüşmeden çok memnun olmamıştım.

15 Temmuz akşamı ne yapıldığını hiç anlamadım. Bence darbe hazırlanmıştı. Belki hükümet darbe yapılacağını öğrendi. Darbeciler süreci hızlandırdı saat dokuzda yaptılar. Hükümet öyle üstünü örttü ki her şeyin delil sunmadılar. Ben kendi iddianamemi gördükten sonra Türkiye’deki hiçbir iddianameye inanmam.

Benim iddianamem gibi bir iddianame gönderseler Amerika asla Fethullah Gülen’i yollamaz. Çünkü burada bir adalet sistemi var. Çok kişiye sordum devlette çalışan ‘ne olduğunu bilmiyoruz’ diyorlar. Dışişleri’nden bugüne kadar istediğim raporlardan hiçbirisini alamadım.

O gece Türkiye’deki amiral ve generallerin yarısı kovuldu. Siz 200 amiral ve generalin FETÖ’cü olduğuna inanıyor musunuz? Ben bir araştırmacıyım. Bir şey söylediğim ya da yazdığım zaman emin olmak istiyorum. Fethullahçıların bir parçası olduğunu biliyorum.”